Türk sinemasındaki artistlerin bütün garantilerden mahrum olduklarının son örneğini, bir zamanların ünlü kadın karakter oyuncusu Muazzez Arçay verdi. Bundan on yıl öncesinin «Mualla Sürer» i olan Arçay, birbirini takip eden hastalıklarla setten uzaklaşmış ve bu şekilde bir taraftan ekmek parasından olurken, bir taraftan da etrafındaki eş, dosttan olmuştu. «Sanat aşkını tatmin etmek» için, şimdi ilerlemiş yaşı ve tutmayan ayaklarına rağmen, karış karış Anadolu’yu dolaşan Muazzez Arçay, 4 Eylül 1964 günü Aksaray polis karakolunda dayak yediğini ve ayaklarının o günden sonra tutmaz hale geldiğini söyledikten sonra: - «Allah Cemal Gürsel Paşa’ya gani gani rahmet eylesin» diyor ve ilave ediyor. «Onun delaletiyle Bursa Askeri Hastanesinde ve Gülhane Tıp Akademisinde tedavi edildim de bu hale gelebildim. Yoksa yataktan bile çıkamıyordum.» Muazzez Arçay’ı Gülhane Tıp Akademisi'nden «İyi olmaz» diye taburcu etmişler. Doktorların kanaati ayağının Avrupa'da iyileşebileceği yolund...