Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Pervin Par etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Göksel Arsoy'un Yaz Partisi

GRUPUN KODAMANLARI — Göksel Arsoy'un cumartesi sefasına davet ettiği artistler Leyla Sayar , Nilüfer Aydan , Pervin Par 'dı. Bir de Tülin Elgin gelecekti. Göksel, bu kadınların arasında hareme giren ünlü Toto kadar zevklendi. Yedeksubay öğretmenliğini yapmak üzere bu yıl Konya'ya giden Göksel Arsoy orada bir ev tutmuş olmasına rağmen, eşi ve çocuğu vakitlerini daha çok İstanbul'da geçiriyorlardı. Bu yüzden Konyalılar ona ''Kış Bekarı'' adını takmışlar, şimdi mevsim ile birlikte tabii Göksel Arsoy 'un lakabı da değişti. Günlerden cumartesiydi... Göksel Arsoy esneyerek uyandı. Ve hemen traş olmak için lavoboya koştu. Biraz acele etmesi gerekiyordu. Göksel Arsoy traşına özel bir itina gösterdi mi, o gün muhakkak tatlı bir randevusu var demektir. Yakışıklı artist bu konularda son derece hassastır. Üstelik, o günkü randevusunun ayrı bir özelliği vardı. Hafta sonunu, birbirinden cazip, dört güzel kadınla geçirecekti. Hep beraber bir Boğaz g...

Pervin Par Otomobil Aldı

Yerli sinemanın bazı mensupları, zaman zaman yersiz davranışları yüzünden kendi aralarında bile alay konusu olurlar. Çoğuluk, eriştikleri ünün hoppalığı ve züppeliği içindedir. İşte bunlardan birisi de beyazperdemizin hanım hanımcık gözükmeye çalışan yıldızı Pervin Par'dır. Öteden beri Pervin, «Benim de bir arabam olsa,» der dururdu. Nihayet onun bu arzusu gerçekleşti ve Pervin'cik dört tekerlekli bir kaplumbağaya, Volkswagen marka bir otomobile sahip oldu. İşte, dert de bundan sonra başladı ya. Otomobili getirip kapının önüne çekmekle iş bitmiyordu. Kullanmasını öğrenip, ehliyet almak lazımdı. Pervin şimdiden kendisini otomobilini sürerken tahayyül ediyor, adeta caddelerdeki insanların «A! Pervin Par'a bakın» dediklerini duyar gibi oluyordu. Minik Volkswagen Pervin'ciğin gözünde büyümüş, dev bir Cadillac bir Rolls Royce olmuştu. Ona, bazı arkadaşları en iyi direksiyon öğreten kursun adresini verdiler. «Üç derste kırk yıllık şoför gibi olursun» demeyi de ihmal ...

Pervin Par'ın Dönüm Noktası

Sürmeli gözler, yolunmuş ince kaşlar, rimelli kiprikler ve er kek gibi kesilmiş kısacık saçlar. «Necip Beyin Bağı» nı geçtikten sonra, Rumelihisarı'nın ahşap yalıları, Baltalimanı koyuna doğru bir burun üzerinde yanyana sıralanırlar. Bu kısa saçlı kadın, eski rıhtımlar üzerinde çıplak ayaklarla geziniyor ve sonra akıntılı sulara atlıyor. - Oh! Ne güzel su... Buz gibi... Öyle serinledim ki...» diye bığırıyor. Çok kuvvetli akıntı, onu Bebek tarafına sürüklüyor. Boğaziçi'nin «yukarı» tarafına kulaç atıyor, ama nafile!. Olduğu yerde sayıyor. Yorulunca çırpınmaktan vazgeçiyor. Sırtüstü yatınca, akıntıya kapılmış bir cansız eşya gibi aşağılara akıp gidiyor. Yalılardan birinin mermer rıhtımındaki demir merdivene sarılıyor ve üzerinden tuzlu sular şırıl şırıl taşlara akarken sarı renkli havluya kurulanıyor. Şairin, cinsiyetini anlayamayıp da «Kız mısın, oğlan mısın kafir?» mısrasını yazdığı kadınlar aklıma geliyor. Boğaziçi’ni ikiye bölen «Urumelihisarı» nda yeşil boyalı bir b...

Fatma Girik'le Samimi Sohbet

O gün Fatma Girik'in Topağacı'ndaki dairesinin zilini saat tam 15.00'te çaldığımız zaman kendisini hazır bulunca ne yalan söyleyelim bir hayli şaşırdık. O da bu şaşkınlığımızı farketmiş olacak ki, gülümsiyerek, «Vallahi çocuklar saat tam 14.00'te hazırdım» diyordu. «Pencerenin önüne oturmuş sizi bekliyordum.» Şimdi diyeceksiniz ki, «Fatma Girik siz gelmeden bir saat önce hazırlanmışsa, bunda şaşacak ne var?» Var, var, hem de çok şey var. Siz Fatma Girik'le röportaj yapmanın, onu set dışında yakalayıp iki satır laf etmenin, üç poz resim çekmenin zorluklarını bir bilseniz.. BOĞAZ SIRTLARINDA BİR YILDIZ Hava pırıl pırıl. Yerlerde sarı sarı papatyalar.. Ağaçların yemyeşil yapraklar iyiden iyiye büyümüş. Koyunlar, keçiler telaşlı telaşlı koşuşuyorlar. Ve biz Fatma Girik ile birlikte Topağacı'nın «tıkanıklığından» sıyrılıp Bebek sırtlarının «ferahlığı» içinde Boğaz’ı seyrediyoruz. Nefis bir manzara. Sarayburnu’ndan Beykoz sahillerine kadar bütün Boğaz aya...

Filmciler Hamam Kapattı

Osmanlı İmparatorluğu devrindeki yaşayışımızı noksansız göstermesi için ''Haremde Dört Kadın'' filminin bir sahnesinin hamamda çekilmesi gerekiyordu. Filmciler de Mimar Sinan’ın eseri Çinili Hamamı bir güniüğüne kapatıp içeride çalıştılar... Şimdiye kadar «gazino kapatmak», «ev kapatmak», «hamam kapatmak» sadece hacıağalara mahsus bir olaydı. Bütün personeliyle bir gazinoyu özel olarak kiralayıp müşteri almamak, ya da dağ başında bir evde «oturak alemi» yapmak, veya hamam kapatıp turşular, baklavalar, meyvalar yiyip, içkiler içmek, sonra da yıkanıp ince saz takımı dinlemek, yeni ve tadılmamış zevkler peşinde koşan, keyfi yerinde insanların yaptıkları şeylerdi. Şimdi bu çeşit eğlenceler değişti, modası geçmiş «tarih» oldu. Fakat yerli filmciler bu geçmiş tarihi tekrar dirilttiler ve ünlü Mimar Sinan'ın yaptığı «Çinili Hamam» ı para verip bir gün «kapattılar». Filmciler kapıda hiçbir basın mensubu girmesin diye özel tertibat aldırtmışlardı. Fakat biz, «Film e...