Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Zeki Müren etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Zeki Müren Apartmanlarını Satışa Çıkardı

Evet Zeki Müren, Türk müziğinin Sanat Güneşi alınteri ile 34 yılda edindiği servetinden bir bölümünü "ölümlü dünyada" satışa çıkardı. "Artık kiracılarla uğraşamıyorum" diyerek üç apartmanını satma kararı alan Zeki Müren bu arada "7 yıldır çalışmıyorum. Eh hazıra dağ dayanmaz" demeyi de ihmal etmiyor... 220 milyon lira istenen 18 daire büyük sanatçının deyimiyle de alınteri eseri, helal para ile sahip olunmuş mülkler... Alana da helal olsun... “ Yağmurun ıslatamadığı, rüzgarın yıpratamadığı afişlerim sizler sayesinde ıslanmadı, yıpranmadı... Yıllardır sahneden kazandığım helal parayı yine sizler sayesinde kazandım. Bıkmadan usanmadan, yağmur çamur demeden beni alkışlamaya geldiniz. Onun için sizlere helal olsun... Ben de bu ilginize, sevginize, teveccühünüze layık olmak için hiçbir zaman en hasta olduğum, ateşimin en yüksek dereceye çıktığı anda bile çalıştığım müessesenin ışıklarını söndürmedim. Benim yüzümden ekmek yiyenleri düşündüm. Sizlere ...

Zeki Müren'in Dostları

ÜNLÜ sanatçılar ve işadamları o gün Taksim’deki büyük otellerden birinin balo salonunda toplanmışlar, henüz kuruluş aşamasındaki GÖSAV adı verilen vakfın tanıtım kokteyline katılmışlardı. Ünlü işadamlarından biri kalkıp kürsüye çıkmış, «Ne kadar çok sanatsever» bir kişi olduğunu anlatmıştı. «Gösteri Sanatlarını ve Gösteri Sanatçılarını Koruma Vakfı, yani kısa adıyla GÖSAV'ın kuruluş işlemlerini sanatçılar adına ben yürütüyorum. Günkü Türkiye'de vakıf kurmak, sahneye müzikal koymaktan daha zor» diyen Egemen Bostancı, bir gazetecinin: «Vakıf ortada olmadığına göre burada ne kutlanıyor?» sorusuna, «Sadece vakfın kurulması için yasal girişimlere başlanmasının kutlandığını» söylüyordu... Halit Kıvanç'ın açılış ve tanıtım konuşmasında kurulduğu zaman büyük sonuçlar doğuracağı için vakfı «hamile bir kadına» benzetmesi davetliler arasında gülüşmelere neden oluyor, Kıvanç'ın bir hayli uzun süren konuşmasında vakıf için bazı ünlü işadamlarından büyük maddi desteklerin s...

Gülerken Ağladı

İstinye körler okulunda bir kaç saatliğine de olsa bayram havası yaşandı. Kendilerini ziyaret eden Zeki Müren ’e büyük sevgi gösterisi sunan gözleri görmeyen öğrenciler, aynı zamanda bir de mini konser verdiler... Ve okulda kaldığı saatler içinde Zeki Müren sadece onları dinlemekle yetindi. Çünkü, yaşamında ilk kez çaresiz kalıyordu... “ Sanat Güneşi” gazinoda, podyumun dibine kurulmuş görkemli masanın baş köşesinde mi?... En son onun kristal kadehi kalkar... En son o batırır çatalını lakerdaya... Masaya saygı, masadaki dostlarına saygı yatar bu inceliğin altında... Bu Zeki Müren kibarlığı, Zeki Müren nezaketidir... Son günlerde kendini eğlence çarkının hızlı ortamına iyice kaptıran, her gece bir başka assolisti onurlandıran Zeki Müren’in “gazinolu” yaşamından bir örnektir bu... Oysa Zeki Müren’i iyi tanıyanlar bilirlerdi ki o, her mecliste her sofrada, her ortamda ne yapacağını, nasıl yapacağını pek güzel terazilerdi... Şiirlerin okunduğu bir meclisde, en güzel mısralarla ...

Zeki Müren Yasak Tanımıyor

ZEKİ MÜREN YASAK TANIMIYOR Zeki Müren, Zeki Müren olalı böylesine çılgınlaştığı ne görüldü ne duyuldu ne de yazıldı. Üstelik yaz aylarında mekan bildiği Bodrum'un alkolle yıkanmış zevk gecelerinde, bile Zeki Müren böylesine dağıtmadı. Bir sanat güneşine yakışmayacak hareketlerde mi bulundu? Elbette hayır... 8 Aralık gecesi 55. yaşı şerefine Valentino gece kulübünde verilen doğumgünü partisinde ölümün soğuk nefesini sırtında hissettirecek ne kadar tehlikeli hareketler tedbirsizlikler varsa hepsini yaşadı ve yaşattı sabahın ilk saatlerine dek. Su gibi akan şampanyaları adeta su niyetine içen ve elindeki viski kadehinin kaç kere dolup boşaldığını hatırlamayacak kadarcoşanzeki Müren yeni yaşını kutlayan ses sanatçısı Nihal Köknar'ın tebriğine böyle ateşli ateşli öperek solukşuz kalıncaya dek cevap verdi. Ve daha sonra öptüğü dudakların kime ait olduğunu göremedi kalabalıktan.. Doktorun söylediklerinden çıktığı takdirde damarlarında tıkanma görülen kalbinin yine ölümün acılığım...

Kral Tahta Oturdu

Tam otuzdört yıldır halkın gönlünde taht kuran Zeki Müren manevi değerlerin en büyük simgesi olarak gerçek tahta oturdu... Bu tahtı ona tacıyla, asasıyla yine halk verdi... İşte böyle bir sürprizin öyküsünü sunuyoruz sizlere... Daha doğrusu Türk sanat müziğinin kralının tahta oturuşunun öyküsünü.... Bugüne kadar çok kral görmüştür tarih. Halen de görmekte... Kimisi gerçekten tahtın gerektirdiği özelliklere sahip olduğundan şanıyla anılmış, kimisi de bu niteliklerden yoksun olduğundan yine tarihin sayfalarına gömülmüştür... Günümüzde devlet yöneten krallar artık azaldı ama kendi dalının en üstünü, yönlendirici niteliklere sahip, sanatıyla çok büyük bir kitleye hükmeden, her zaman önde giden ve toplumun ona verdiği manevi derecelerin en yükseğine ulaşıp adının yanına bu derecenin en büyüğünü yazdıran krallar var... Evet, Zeki Müren'de tam otuzdört yıldan beri tahtı olmasa da bir kral... Onu kral yapan da toplum ve toplumdaki hayranları... Çünkü sanatının en üstünü o... S...

Zeki Müren'den Hüzünlü Şiirler

BİDAKKA Görmeyen gözlerimin bebeği, Beynim kararıyor seninle. Bak, bidakka beni dinle! Tezek koksa saçların, Sütüme ağı katsan. Ne olur Ne olur yanımda yatsan? Terim terine karışır düşümde, Sensiz döşeklerde sana sarılırım. Gelirsen ölürüm ölürümde, Kaçarsan vallahi darılırım. CENNETTE DÜĞÜN VARDI Cennette düğün vardı Bitmeyen bekârlığımın ütüsüz giysileriyle gittim Melekler senfoni çalıyordu Dede Efendi Sırat Köprüsü'nde namazda Şevki Bey soluk benziyle kül kül Sadullah Ağa Mihriban'a yanıyordu Hâlâ, Eski bir rüyada. Bağrım pembe yağmurlara açıktı Yitirdiğim dünyada da iliklemezdim ki. Cennette düğün vardı Gelin ağlıyordu telleri boyunca yol yol Güveyin neşesi terli bıyıklarında çiğ O bitmeyen melodi kahrediyordu Genç Osman'a rastladım Başını avcuna almıştı Peşimde bilmediğim kişiler Siyah şarap vardı kadehlerinde. Onlara şarkı söyledim Re minör sol majör. Kaybettikleri...

Gönül Yazar, Zeki Müren'i Tanıdı

«ARTIK şarkıcılığı kafama koymuştum... İstanbul'daki babamın yanına bir süreliğine gittim... Yarım gün bir sigorta şirketinde çalışıyor yarım gün de Madalet Sevil'den ders alıyordum... Radyo sınavına girmeğe karar verdiğimde heyecanım doruk noktasındaydı... İstanbul Radyosundaki sınav kurulunda adını daha duyduğumda titrediğim ünlü müzik hocaları vardı... Münir Nurettin Selçuk 'lar, Sadi Yaver Atamanlar ve Nuri Halil Poyraz'lar gibi... Yaşım büyük görünsün diye kocaman kelebek biçimi bir ruj sürdüm dudaklarıma... Boyum da kısa olduğu için topuklu ayakkabı giydim... Olabildiğince kendimi büyük gösteriyordum ki, sonra beni çocuk yerine koymasınlar diye düşünüyordum... Sınav bitince derin bir 'Ohh' çekmiştim... Sonucu alabilmek için Sadi Yaver'in Aksoray' daki evinin kapısında beklemeğe başladım... Saatlerce bekledim... Yüzlerindeki ifade kazandığımı gösteriyordu... Ama nüfus cüzdanıma bakınca yaşımın tutmadığını söyleyip beni geri çevirdiler... Artı...

Zeki Müren'in Şiirleri

BU BESTECİKLER SANA «Manolyamdaki» «naz», «Yasemen» deki «demet», «Yaz yağmuru» ndaki «damla», «Kimsesiz yolcu» mun yolu, «Aşkın ıstırabı» nda çile, «Kara sevda» mın rengi, «Yaprak dökümü» ndeki filiz, «Yaşamak zevki» nde keder, «Beklenen şarkı» da beklediğim, «Son aşk» imin sonu, Sensin sen... Ben seninle ısınan nefesim şarkılarımda. SENİ Seni Kılıcın keskin tarafında, Örsün ergimiş yüzünde sevdim... ÇİGAN ÇOCUKLARI Bir gün kuru yapraklar üstünde siyah adımlarınla sen Avuçlarında acı yeşil vefasızlık Geleceksin. Sonu olmayan bir yolda Tek yapraklı ağacın buruk gölgesinde bekleyeceğim. Saçlarında riya Nefesin üşütecek tırnaklarımı Çigan çocuklar çalı çırpı yakacak Karşı tepede... Bir köpek uluması kurşunî Sonsuzdaki türkü sesi buğulu, Ağlayacaksın Yanakların kuru. Eski yalanlarını kirpiklerime dizeceksin Nemli riya Yaş gerçek Bir gün kuru yapraklara basarak boş Bana döneceksin siyah adımlarınl...

Zeki Müren Telefonda

4 Ocak Çarşamba... SES Dergisi şimdiye dek geçirdiği en muhteşem günlerinden birini yaşıyor... O gün her şeyin en güzelinin olması için yapılan yoğun hazırlıklar sabahtan başlıyor, telefonlar sürekli çalıyor... Saat 16.00’ya doğru çalışmalar hızını arttırıyor... Anladınız değil mi? Gelen konuğumuz sahnelerimizin en büyüğü Zeki Müren... Sanatçımız dergimize geldiği andan itibaren sürekli çalmakta olan telefonlara yetişebilmek için büyük bir güç sarf ediyor. Ancak bu durum onu alabildiğine mutlu kılıyor. Sevilmek, üstelik böylesine uzun süreli, unutulmamacasına sevilmek gerçekten de güzel olmalı. Hayranları 'Sanat Güneşi' mizi çok özlemiş olsalar gerek. Çünkü ona yönelttikleri soruların başında ne zaman sahneye çıkacağı yolundaki soru geliyor... Ancak Zeki Müren, sağlığı nedeniyle bunun olanaksız olduğunu söylüyor. Ve iki saat hemen sona eriyor. «Sanat Güneşi»miz geldiği gibi büyük bir ihtişamla gidiyor. Dergimize hayranlarıyla telefon konuşması yapmak için gelen sanat...