Tuzla'da bir oteldeyiz. Deniz sakin. Tepemizde de yakıcı bir güneş var. Adalar karşıda, sislerin arasında hayal meyal belli oluyor. Yanımızda Mine Mutlu var, konuşuyoruz. Neler mi soruyoruz Mine Mutlu’ya? Her şeyi. Ortaya çıkardığı kanunnamelerinden tutun da, gelecek yıl neler yapacağına, sinemada nasıl bir politika izleyeceğine kadar her şeyi.. Mine Mutlu çok çalışmaktan yorulduğu, sürmenaj olmaktan korktuğu İçin, «Artık yeter. Hep para için mi çalışacağız. Biraz da sıhhatimiz için yaşayalım,» demiş ve annesi Halide Özatmaca'yı yanına aldığı gibi Tuzla'daki bu otele gelmiş. Tam beş gündür dış dünya ile irtibatı yok. Yiyor, içiyor, istirahat ediyor ve bol bol da düşünüyormuş «İnanmazsınız,» diyor, «Gazete, mecmua bile okumuyorum. Çünkü hakkımda hergün saçma saçma şeyler yazıp beni sinirlendiriyorlar, kızdırıyorlar. Yazılanların, çizilenlerin yarısı doğru olsa yüreğim gam yemeyecek.» - «Acaba?.» - «Evet. İsterseniz örnek vereyim. Sözde benim kanunum varmış da...