Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Güngör Bayrak Eurovision'a Soyundu

4 Kasım akşamı sona eren Eurovision Şarkı Yarışması başvuru süresinde yarışmacıların çoğu ses bantlarını teslim etmek için son dakikaları bekledi. İşte o günün saat saat hikâyesi... Eurovision Şarkı Yarışması’nın başvuru süresi 4 Kasım günü saat 18.00’de sona erdi... Geçen yıllara oranla pek ilgi görmeyen yarışmaya katılmak için başvuruda bulunan eser sayısı, bu yıl 84 olarak saptandı. Son güne değin sadece sekiz eser için başvuruda bulunulan yarışmaya ilgi 4 Kasım günü doruğa ulaştı... Başvuruda bulunulan eserlerin ve başvuruda bulunanların büyük bölümünün rumuzla katıldıkları yarışmanın bu yılki en renkli yarışmacısı ise soyunarak üne ulaşan Güngör Bayrak ’tı... Müzik dünyasında Eurovision dedikoduları arasında Ali Kocatepe, Neco ve AyşegülAldinç ’in bu yıl da şanslarını denedikleri konuşulurken, Güngör Bayrak’ın Durul Gence ’nin bir parçası ile başvuruda bulunması üzerine tüm gözler Güngör Bayrak’ın üzerine çevriliyordu... Kimileri Güngör Bayrak’ın bu davranışını çıplak yıld

Fatma Girik Halit Refiğ Aşkı

Geçtiğimiz hafta bir ak şam üstü Dolmabahçe Parkının sahil tarafında el ele tutuşup yürüyen bir kadınla, genç bir erkeği görenler başlarmı çevirip çevirip bakıyorlardı Kadın hiç de yabancıları değildi bakanların. Yıllardan beri beyaz perdede görüp alkışladıkları, bazan da kızdıkları ünlü bir sinema artisti, Fatma Girik 'ti. Yanındakini pek tanımıyorlardı. Ama o da sinemanın ünlü sanatçılarından biriydi. Alkışladıkları, ya da kızdıkları filmlerin bir çoğunda, yönetici olarak imzası bulunan bir adamdı. Adı Halit Refiğ"di. Belki Halit Refiğ'i şahsan tanımıyorlardı ama, adını son eşi Nilüfer Aydan 'ın yarat tığı skandallar dolayısiyle gazete sütunlarında çok işitmişlerdi... Fatma Girik'le Halit Refiğ, yeni çevirdikleri bir film setinden dönüyorlardı. Yorgun argın, belki dinlenmek için sahili seçmişlerdi. Üstelikyalnız da değillerdi. Yanlarında Zeki Ökten. Erol Batıbek gibi arkadaşları vardı. Bunda şüphelenecek, kuşkulanacak ne vardı sanki. Ama Halit Refiğ'in he

Fatma Girik'in Sinemadaki İlk Günleri

SİNEMADA ilk günler... Karanlık sinema salonlarının bembeyaz perdesinde tanışılan, sonra sevilen, hayran olunan, yüzünü bir defacık olsun görebilmek için onca eziyetlere katlanılan, bir imzalı fotoğrafını elde edebilmek için adresine mektup üzerine mektup yazılan sinema yıldızlarının ilk günleri... Yerli sinemanın mavi gözlü kadını, oyuncu kadını Fatma Girik ile, Topağacı'ndaki evinde, işte bu günleri konuşuyoruz... Bazı insanlar vardır, o günlerden konuşmayı pek sevmezler. Hemen sözü değiştirip, başlarını başka taraflara çevirirler: «Haa o günler mi?...» deyip geçiverirler. Ama Fatma Girik bu tip insanlardan değil. Geçmişini konuşmaktan, bugünkü yerine nasıl geldiğini soranlara her şeyi açık açık anlatmaktan zevk duyar: «Geçmişimi neden saklayayım?» der. «Önemli olan şimdiki Fatma Girik'tir. Demek ki çalışmışım, çabalamışım ki Fatma Girik olmuşum » KOCAMUSTAFAPAŞA'DA BİR FATMA VARDI Kocamustafapaşa'nın arnavut kaldırımlı bir sokağı. Birbirine yaslanmasa, y

Gülsün Kamu'nun Başına Gelenler

GÜLSÜN KAMU 'NUN BAŞINA GELENLER Bu olanlara üzüldüğü kadar başka hiç bir şeye üzülmemiş Gülsün. Hatta Fikret Hakan kendisini terkettiği zaman bile,böylesine kedere kapılmamış. Anlattıklarına göre bir erkek her zaman kadından istifade etmek istermiş, Fakat gerçek arkadaşlar,böyle zamanda belli olurmuş. Oysa Ajda, Erkut Taçkın’ın bir şey yapmasına meydan vermeden, onu elde etmiş. İşte bunlar sinirlendiriyorum Gülsün Kamu’yu ''Aşktan yana hiç talihi yoktu Gülsün Kamu'nun. Ne zaman bir erkekle arkadaşlık edecek olsa, muhakkak bir pürüz çıkar ve sonunda zorunda kalır, güzel yıldız. Bu defa da öyle oldu.Aynı Kulüpte çalışan Erkut Taçkın'la arkadaşlığa başlayınca, hemen başkaları sarıverdi Erkut'un çevresini. Önceleri Nilüfer Aydan , sonra da Ajda Pekkan , Erkut'u almak istediler Gülsün'ün elinden... Ve bütün gayretlere rağmen, büyük bir hiç'le sona erdi bu aşk. Şimdi Gülsün Kamu bir İtalyan aktörü ile, gönlünü avutmaya çalışıyor. Bu arada Ajda Pekka

Bahar Öztan ''Eski Kocamdan Koca Olmaz'' Dedi

Kendi aralarında nişan takan Bahar Öztan ’ın eski kocası futbolcu Kasım Gündüz ile Hüner Coşkuner ’in ablası Sema Coşkuner, çok yakında bir gazinoda verecekleri bir yemekle bu nişanlarını ilan edecekler. İnsanoğlu ne tuhaf doğrusu... Hele kadınların işlerine akıl sır erdirmek gerçekten güç... Ne zaman ne yapacakları, nerde, ne söyleyecekleri belli olsaydı, kadından canı yanan biri çıkıp da “Allahım kadın varkan, sen neden şeytanı yarattın?” der miydi? Bunu hangi kadın kabul eder bilemeyeceğiz ama Bahar Öztan’a sorarsanız, “erkek milleti”nin şeytanın ta kendisi olduğunu söylüyor. Zaten zamanında yani futbolcu Kasım Gündüz’le evli olduğu günlerin bitiminde de kocasını böyle suçlamış ve onunla beraberken, film çevirmek için İstanbul dışına çıktığı zaman evlerine ucuz kadınları getirdiğini, artık bu hale tahammülü kalmadığını, dolayısıyla bu yüzden ayrıldığını bas bas bağırmıştı... Ayrıldığı kocası Kasım Gündüz, şimdi yeni bir evliliğe soyunuyor... Şarkıcı Hüner Coşkuner’in gerçe

Ferdi Tayfur Yönetmenliğe Soyundu

Duyduk duymadık demeyin sonunda Ferdi Tayfur ’da yönetmen oldu. Üstelik hafta içinde çekimine başlanaın ''Haram Olsun"da yalnız yönetmenlik yapmayan Tayfur, başrolü üstlendiği gibi senaryoyu da yazdı. Filmde kendi yaşamını oynadığını söyleyen Tayfur, gerçek yaşamdaki sevgilisi NeclaNazır ’ın yerine de Deniz Akbulut’a sarılıyor... ''Arkadaşlar ışıkları yakalım. Hangi sahneyi çekiyoruz, hah tamam. Deniz Hanım siz şöyle geçin. Hüseyin ağabey sen de sandalyeye otur. Deniz Hanım siz üzgün bir şekilde bakıyorsunuz. Hüseyin ağabey sen de son derece ciddi ve sinirili bir havada ikimizin bulunduğu yere bakacaksın. Ben de şimdi Deniz Hanım ’ ın yanına gidip elinden tutacağım ve 'bu kızın peşini bırakacaksın ' diye sana emir vereceğim. Tamam, anlaşıldı mı arkadaşlar?..'' Bu sözlerin geçtiği, film setinin bulunduğu yer Metro Film’in bürosu idi. Bir film çekiliyordu. Adı, ''Haram Olsun". Oyuncu kadrosunda ise ilk ol arak Ferdi Tayfur, Deniz

Gülerken Ağladı

İstinye körler okulunda bir kaç saatliğine de olsa bayram havası yaşandı. Kendilerini ziyaret eden Zeki Müren ’e büyük sevgi gösterisi sunan gözleri görmeyen öğrenciler, aynı zamanda bir de mini konser verdiler... Ve okulda kaldığı saatler içinde Zeki Müren sadece onları dinlemekle yetindi. Çünkü, yaşamında ilk kez çaresiz kalıyordu... “ Sanat Güneşi” gazinoda, podyumun dibine kurulmuş görkemli masanın baş köşesinde mi?... En son onun kristal kadehi kalkar... En son o batırır çatalını lakerdaya... Masaya saygı, masadaki dostlarına saygı yatar bu inceliğin altında... Bu Zeki Müren kibarlığı, Zeki Müren nezaketidir... Son günlerde kendini eğlence çarkının hızlı ortamına iyice kaptıran, her gece bir başka assolisti onurlandıran Zeki Müren’in “gazinolu” yaşamından bir örnektir bu... Oysa Zeki Müren’i iyi tanıyanlar bilirlerdi ki o, her mecliste her sofrada, her ortamda ne yapacağını, nasıl yapacağını pek güzel terazilerdi... Şiirlerin okunduğu bir meclisde, en güzel mısralarla

Yüksel Uzel'in Evladı Çiçekleri

Yüksel Uzel evini şimdi daha da fazla seviyor. Çünkü en büyük aşkı olan çiçek tutkusunu istediği gibi gerçekleştirmiş, botanik bahçesini aratmayacak bir köşe hazırlamış, üstelik tüm bakımını da seve seve kendi yapıyor ve bütün gun evden dışan adını atmıyor... Tıpkı bir yılan hikayesine dönen Ajda'nın sahneye çıkma olayındaki son perdenin en büyük rolünü oynayan Yüksel Uzel Ankara’dan gelip ayağının tozuyla aranan assolist yerini doldurdu. Ama sahnede ne zaman bir çiçekten veya çiçeği anımsatan bir diziden oluşan şarkısını söylese, ne zaman çevresini donatan çiçeklerine şöyle bir baksa bir an için seyircilerine yaşattığı duygulardan kopup, içinden şöyle bir evine kadar gidip geliyor... Nasıl gidip gelmesin ki, çiçeğe olan tutkusu sanatçının o çok sevdiği evini adeta bir botanik bahçesine benzetmiş. Tavanlara kadar ulaşan, saksılardan taşan veya görünümleriyle bir bahçe gibi duran çiçeklerinin arasında bütün gün vaktini geçiriyor ama yine de doyamıyor. Sabah kalkar kalkmaz bir

Lütfen Kıskanmayan Bir Koca

Üçüncü evliliğini çocukluk arkadaşım dediği işadamı Metin Eyinç'le yapan ancak ondan da ayrılan Gönül Akkor ’un en içten şikâyeti hayatına giren erkeklerin aşırı derecede kıskanç olması: Gönül Akkor’un söylediğini duyan; “Aaaa bu ne biçim kadın yahu. Herkes kıskanç erkek arar. Erkeğinin kıskanması için her yolu dener, o kalkmış kıskanmayan erkek arıyor” diye düşünebilir çok rahat. Hatta birçok kadın Gönül Akkor’u bu huyundan ötürü kıskanabilir. Ama onunda kıskandığı hemcinsleri yok değil. Çünkü o üçüncü evliliğini de hüsranla bitirmenin üzüntüsünü yaşıyor. Bir kadının hiçbir zaman yalnız yaşayamayacağını ileri süren Gönül Akkor bunun aksini iddia eden hemcinslerinin ruhsal açıdan bozuk olabileceklerini söylüyor. Ve üçüncü evlilikten sonra yine yalnızlığın yaşattığı sorunları dile getirerek dördüncü kez nikâh masasına oturabileceğini vurguluyor. Ama kendisine bir kez daha “Evet” dedirtecek erkekte çok önemli bir özellik arıyor."O da fazla kıskanç olmaması... şartı.''

Şu Güzelliğin Fakında Değiller

Aşırı kilolarını attıktan sonra büyük bir umutla sinemaya yeniden dönüş yapan Ayşen Cansev ancak iki film çevirebildi. Bu duruma en çok üzülen de annesi Neriman Cansev... Kızının her şeyiyle yakından ilgilenen annesi, Ayşen Cansev ’in güzelliğini kimsenin görmemesinden bakın nasıl dert yanıyor. Toplumda ya da etrafınızdaki tanıdık kişilerde çok sık rastlamışsınızdır anne ve babaların çocukları ile övündüklerine... Örneğin başarılı bir erkek evlada sahip olan bir baba “Tıpkı benim gençliğim, ya da aynen benim gibi” sözcüklerini kullanırken, kendisine pay çıkarmada geri kalmaz. Bu arada anneler de kızlarını yere göğe koymazlar... Bir de kızlarını sadece mahalle ve yakınlan değil de, bir çok kişi tanıyorsa, annelerin övünme biçimi daha değişik şekillerde olur. Ne de olsa ünlü kız anasıdırlar... Ünlü derken sanatçıları kastediyoruz... Yıllar yılı kızlarının yanında analarını gördük ve gördünüz. Bunlar kızlarının her şeyiyle yakından ilgilendikleri gibi onun giyeceği kilota kadar ke

Adnan Şenses'i İçten Vurdular

Adnan Şenses'i yakından tanıyanlar onun her türlü zorluğa aldırmadığını, hakkında söylenenlere gülüp geçtiğini ve her türlü boşvermişlikle hayata hep iyimser baktığını, bu nedenle de yüzünün daima gülüp, şen şakrak olduğunu çok iyi bilirler... Çok yakınlarından her türlü nankörlüğü gördüğü halde, bundan hiç bir zaman şikayetçi olmamıştır... Ama bugünlerde Adnan Şenses oldukça kızgın, tam bir sinir küpü... Çileden çıkmış bir vaziyette veryansın ediyor... Kime? Eski sevgilisi Yasemin Kutsi ve daha düne kadar herkese ortağım diye tanıttığı aslında ''Yanımda çalışan biriydi'' diye., nitelediği Necati Kuşçu adlı teknisyenine... Bilindiği gibi Adnan Şenses 'in Öztaş isimli petrol şirketinde çok kısa bir süre öncesine kadar Necati Kuşçuda vardı... Ve bu iki isim yıllardan beri de gazino piyasasında ayrılmazlardı... Bir gün petrol şirketi kurma işini Adnan Şenses gerçekleştirince, şirkette müdürlük ve petrol işlerini yürütme görevini Necati Kuşçu üstlendi. Bir

Harika Avcı'yı İstemiyorlar

Hiç ümit edilmedik bir zamanda geliveren şöhret, bazen o şöhrete sahip kişinin başını döndürüyor, dilini çözüyor... Aynen Harika Avcı 'nın üvertürlükten gelip erkek müşterileri sayesinde tepeden inme assolist oluverince dilinin çözülmesi gibi... Ve Harika Avcı assolist olunca bir de film teklifi aldı. Ama güdümlü assolist, bu film teklifini o kadar küçümsedi ki, hemen, dev aynasının karşısına geçip, konuşmaya başladı: “Ben assolistim. Sinemada yeni yüz yok. Onun için filmciler benimle film çevirmek için kuyruğa girecek...” Dediği gibi sinema için belki yeni yüzdü ama aradan geçen zaman içinde ne bir tek filmci Harika Avcı'nın kapısını çaldı, ne de öyle bir kuyruk oluştu. Yani, film yapımcıları tombul assoliste pek şans tanımadılar sinemada... Gençliğine, yüzünün güzelliğine ve tepeden inme assolistliğine güvenerek Türkan Şoray 'ın, Hülya Koçyiğit 'in, Fatma Girik 'in yerine göz diken, Ahu Tuğba , Banu Alkan gibi sinemada geçer akçe olan kadınları sollayacağ

Türkiye'de Meşhur Oldular

Bir mayo firmasının ürünlerinin tanıtımını yapmak üzere ülkemize gelen ve gördükleri yoğun ilgi karşısında oldukça memnun olan iki İngiliz manken «Yaşasın Türkiye» dediler. 1 hafta kaldıkları İstanbul'da hem iyi bir tatil yaptıklarını hem de mankenlik yaparak para kazandıklarım belirten Beverly ve Sammie isimli genç mankenler, «Ülkemizde bile bu kadar ilgi görmüyorduk. Türkiye bizi bir günde meşhur etti» diye konuştular. Türkiye'de kaldıkları süre içinde, görev aldıkları reklam kampanyasından ellerine 12 milyon Türk Lirası geçtiğini belirten Beverly ve Sammie, «Yakında yine geleceğiz» diyerek ülkelerine döndüler... (DİĞER HABERLER İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYIN) https://www.tozlumagazin.net

Yılın Doğumunu Herkes Seyredecek

Değişen dünyanın değişen olaylarına paralel olarak, insanların biçimlendiği bir ortamdayız artık... Bir yanda iki süper güç Amerika ve Rusya her geçen gün birbirlerine karşı kuvvet dengelerini artırmak için yoğun bir çaba harcarlarken, diğer yanda Irak-İran savaşı ve Ortadoğu'da karışıklığı tüm dünya dehşetle izliyor... Tüp bebek artık demode olmaya yüz tuttu, yeni yöntemler geliştiriliyor... Kansere çare aramalarına devam edilirken, Amerika'dan adamlar geliyor Ağrı Dağına tırmanıp "Nuh’un gemisini arama” numarası ile bazı mezarları soyup tüyüyorlar.İzmir'de yıllardır çocuğu olmayan bir kadın altız doğurarak tıbbı şaşırtıyor... Ve aylardır halkın en çok ilgilendiği haber olan Türkan Şoray'ın hamileliği güncelliğini koruyor... Kocası Cihan Ünal kadar, hayranları da Şoray'ın doğumunu dört gözle bekliyor.!. Ve "İş "kız mı yoksa erkek mi olacak?” sorusunun boyutlarını aştı. Türkan Şoray'dan doğacak çocuk daha doğmadan ünlü oldu, şanslı çocuklar sını

Zafir Seba Bir Yuvarlakla Ayıbını Kapatacak

“ Bugüne değin hep çıplaktım, zaten şöhretimi de soyunmama borçluyum. Ama bu ne zamana kadar sürer, orası meçhul. İşte ben de bu meçhulün kurbanı olmamak ve sahnelerde kalıcı olabilmek için yepyeni bir karar aldım. Yapacağım uzunçalarla sadece çıplak olmadığımı, sanatçılık yönümün de bulunduğunu kanıtlayacağım. Tüm şöhretimin yarattığı çıplaklık imajını bu uzunçalarla başka yönlere çekeceğim gibi ayıbımı da böylece bir yuvarlak plakla kapatmış olacağım.” Evet, yakında dolduracağı bir uzunçalarla geçmişine bir anlamda set çekeceğini açıklayan Zafir Seba söylüyor bu sözleri. Hani şu gerek sahnede, gerekse fotoğraflarında daima çıplak olarak görülen ve bu nedenle de normal bir giysi ile görsek “Aaa bu o mu acaba?” diyeceğimiz çıplak şarkıcı. Çünkü kendisi şimdiye kadar dikkatleri üstüne vücudunu hiç çekinmeksizin sereserpe gözler önüne sererek çekmiş, halen de öyle sürdürmekte. Ama bundan böyle çıplaklığın uzun ömürlü olamayacağını, bir yandan yaşının geçtiğini, bir yandan da soyunma

Reklam Yıldızı Lusi

Gökyüzü adlı filmde başrolde oynayan Belçikalı Lusi, reklam filmlerinin de aranan yıldızı oldu.. Lusi, «Bergama'yı gördü, nüz mü?» şeklindeki bir reklam kampanyasında tanınmaya başladı.. Her akşam televizyon reklamlarından «Bergama'yı gördünüz mü?» diye seslenen Belçikalı Lusi reklam filmlerinin aranan yıldızı oldu. «Gökyüzü» adlı filmin çekimleri için Türkiye'ye gelen Lusi, Türkiye'de birden bire şöhrete kavuşmasının kendisini çok şaşırttığını belirterek, «Böyle giderse Türkiye'ye yerleşirim» dedi. Ülkesinde mankenlik yapan Lusi, rol aldığı reklam kampanyasını da çok sevdiğini belirterek, «O reklam filminde söylediğim (Bergama'yı gördünüz mü?) lafı artık bir espri haline geldi. Herkes beni görünce (Lusi'yi gördünüz mü?) şeklinde şaka yapıyor» diye konuştu. «Türkiye'de daha uzun süre kalabilirim» Sinan Çetin’in yönettiği «Gökyüzü» adlı gençlik filmin başrolünde oynayan Belçikalı manken Lusi, Türkiye'yi çok sevdiğini belirterek, ülkemizdeki

Bu Filme Dikkat

Evet, Yeşilçam günah çıkartıyor. Yeşilçam 20 yıl öncesine kadar baştacı ettiği bir devrin starına vefa borcu ödüyor. Bir başka deyişle önce baştacı ettiği sonra da içinden kopartıp üvey evlat muamelesi göstererek alkolik olarak sefalete sürüklediği Cahide Sonku’yu Türk sinema tarihinde bir “Altın Klasik” olarak yaşatmaya hazırlanıyor. Ünlü sanatçıyı canlandıracak kadın ise bu günün taçsız kraliçesi Türkan Şoray . Uzun uzun düşündükten ve birkaç kez yazılan biyografik senaryoyu değiştirdikten sonra oynamayı kabul eden Türkan Şoray böylece Yeşilçam'ın Cahide Sonku ’ya olan vefa borcunu ödemeye vesile olacak. Fevzi Tuna ve Onat Kutlar tarafından hazırlanan senaryoyu inceleyen Türkan Şoray’ın bu filmle olaylar yaratacağı da şimdiden konuşuluyor... Efsane Kadın'ın acı sonu Şoray'ı korkutuyor... 1950'1i yıllarda gittiği gazinolarda dış kapıdan itibaren kırmızı halılar serilerek karşılanan, garsonların patlattığı şampanyaları daha kapıdan itibaren yudumlamaya başlayan

Neslihan Acar Gecesini Gündüze Katıyor

Neslihan Acar , «Bu yaz o kadar doluydum ki, tatil yapmayı unuttum. Hafta sonları bile hiç durup dinlenmeden çalıştım» dedi. Sinemanın genç ve güzel oyuncusu, peşpeşe çevirdiği ve başrolde oynadığı filmlerle yeni sezonda isminden çok bahsedileceğini söyledi. Yaz ayları boyunca film çevirmekten tatil yapmayı unutan genç oyuncu Neslihan Acar, «Sinemada, en çok çalışan sanatçıların arasmdayım» dedi. Bir film bitmeden diğerine başlayan ve pek çok ünlü oyuncu ile kamera karşısına geçen Neslihan Acar güzelliğine ve yeteneğine güvendiğini belirterek, çevirdiği filmlerle yeni sezonda isminden çok bahsedileceğini söyledi. Genç yıldız, sinemada kısa sürede belirli bir yere geldiğini belirterek şöyle konuştu: «Aranılan bir oyuncuyum» «Sinemaya ilk başladığım dönemlerde herkes benden Hülya Avşar 'ın benzeri olarak söz etmişti. Böyle konuşanlara çok kızdığım için 'Benden birisinin benzeri olarak değil, iyi bir oyuncu olduğum için bahsedecekler' diye kendi kendime söz vermi

Deniz Akbulut Kurban Pazarlığında

Genç yıldız, şimdiye kadar kestirdiği kurbana hiç bakamadığını, duasını yaptıktan sonra kesinlikle arkasını döndüğünü açıkladı. Genç oyuncu Deniz Akbulut , kurbanlık koçunu bayramın ilk günü dualarla kestirdi. Kurban Bayramı'ndan 3 gün önce 120 bin lira ödeyerek bir koç satın alan Akbulut, «Kendimi bildim bileli her yıl kurban keserim» dedi. «Hiç bakamam» Dini inançlarının çok kuvvetli olduğunu söyleyen Deniz Akbulut, kurban kesme görevini bu yıl da yerine getirdiğini belirterek şöyle konuştu: «Ailem, dinin gereklerini hiç aksatmadan yerine getirir. Küçüklüğümden beri her bayram evimizde kurban kesilirdi. Ben de para kazanmaya başladıktan sonra, ailemden gördüğüm dini terbiyeyi sürdürdüm. Yalnız hiçbir zaman, kurban kesilirken bakamam. Duasını yaptıktan sonra arkamı dönerim ve hemen bütün tanıdıklarıma da dağıtırım. Bu yıl da kestirdiğim kurbanı, Kimsesizler Yurdu'na götürüp verdim.»... (diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın) Tozlumagazin

Üniseksi Çocuklarıyla Yaşıyor

Yıllardır yerini koruyan üniseks modasına Mahmut Tezcan’ı kandırıp bir türlü ayak uyduramayan Müşerref Tezcan çareyi oğullarında buldu. Flashdance’in önderliğiyle erkek tam da olsa kadınlarda son derece çekicilik yaratan papyonu boynundan çıkarmayan sanatçı böylece oğullarıyla üniseksi de yaşamış oluyor...Flashdance'in önderliğinde hanımlar kendilerine yakışan bir giyim tarzı daha buldular. Gittikçe kadınlaşan modaya karşın, büyük ceketler içine giydikleri minik yakalı gömleklere papyon takarak erkek tarzında da olsa çekici bir hava yaratan yepyeni bir akım hızla yayıldı. Bu akımdan ilk kısmetini alanlardan biri de Müşerref Tezcan oldu. Hem de yıllardır içinde yaşattığı büyük bir özlemin acısını çıkarırcasına gardırabonu papyonlarla dolduruverdi. Peki neydi özlemi? Sık sık değişen saç stilinden ve üzerinde iki kez görülemeyen elbiselerden de anlaşılacağı gibi,sanatçının en büyük tutkusu modayı yakından takip etmektir. Gel gelelim yıllardır yerini koruyan bir moda olayına ayak

Aynur Aydan Kitap Yazacakmış

Aynur Aydan adından zamanın İçişleri Bakanı'nı aşk tuzağına düşürüp koltuğundan etmesiyle söz ettirmeye başlamıştı. Bu işin kaymağını o zamanlar epey bir süre yiyerek güncelliğini koruyan “Bakan düşüren kadın” ünvanlı Aynur Aydan , havadan gelen popülerliğini sanatıyla ilgili bir temele oturtamadığından ve işi adına gerçekten ilgi çekecek hiçbir çabada bulunmadığından daha sonra hafif skandallar yaratmaya çalıştıysa da düşürdüğü Bakan'dan bu yana pek bir olay yaratamamıştı. Şu sıralarda ise belki de daha sonra çiğneyecek sakızının kalmayacağını bile bile kendisine yeni bir sakız buldu Aynur Aydan. Evet bugünlerde Aynur Aydan her önüne gelene Türkiye'yi sallayacağım” diyerek yazacağı bu kitabından söz ediyor. Güya söylediğine bakılırsa kendisiyle aşk yaşayan çok önemli mevkideki kişiler de isimlerinden söz etmemesi için rica üstüne ricalar gönderiyormuş. Ancak işin ilginç tarafı yazarlığa soyunan Aynur Aydan uzun süredir kitap yazdığını ilan etmiş olmasına karşın ortada

Bunların Assolisti Benim!

Yüksel Uzel ile Ajda Pekkan 'ın Stüdyo Erol da yaptıkları basın toplantısını anımsattıran fotoğraf çekimlerine Müjde Ar 'ın da katılması oldukça dikkat çekti. Kim kimin assolisti olduğu bir türlü kesinleşmediği için koltuğu paylaşamayan Uzel ile Pekkan’ın gizil çekişmesine gülerek espri yapan Müjde Ar seksi yırtmacını ön plana çıkartarak “Bunların assolisti benim diyerek bir gerçeği vurguladı...'' Döndü dönüyor derken Ajda Pakkan sonunda Yüksel Uzel'i, yakın dostluğuna dayanarak kandırdı ve Bebek Park Gazinosu'nda birlikte çift assolist gibi çalışmayı kabul ettirdi. Bu süper ikiliye süper tampon olarak katılan Müjda Ar'da önce çalışmak istemediği için fazla ısrar olunca fiyatını artırdı... Sözünü ettiğimiz, salı pazarında satılan turfanda sebzeler değil, İstanbul’da aynı sahneyi paylaşacak olan Yüksel Uzel, Ajda Pekkan ve Müjde Ar’ın bir gecede alacakları yevmiye tutan. Her ne kadar üç sanatçı da alacakları paranın toplam 400.000 lira olduğunu söyledi