Ana içeriğe atla

Kayıtlar

sevda ferdağ kaç çocuğu var etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sevda Ferdağ Hem Çaldı Hem Söyledi

«Anjelik» filmini Fransızlar yapar da bizim fiiimciier durur mu? Hemen bir senaryo yazıp «Anjelik» adlı dilberi bizim memlekete getirdiler. Anjelik, günümüzde geçen bir konu olmadığı için filmin adının başına Anjelik adını koydular, sonuna da «Osmanlı Saraylarında» dediler. Geçen hafta, Salacak'taki meşhur Çürüksulu Ahmet Paşa'nın yalısında (Burası güya Osmanlı sarayı olmuştu) harem eğlencelerini çektiler. Filmin rejisörlüğünü Ülkü Erakalın yapıyordu. Harem sahnesi olduğu için filmin erkek kahramanı Tamer Yiğit bu sahnede yoktu. Erkek olarak gözümüze sadece Feridun Çölgeçen ilişti. Keçi sakalıyle bir Cinli'ye benziyordu. Bir de Diclehan Baban'la, Nevin Nuray'ı tanıdık. Haremde kadınlar toplanmışlar, esir pazarından satın alınan cariye «Frengistanlı Anjelik» hatunu eğlendiriyordu. Fakat Anjelik Hatun ( Sevda Ferdağ ) Türk eğlencelerine o kadar ısındı ki bîr ara coşup tef, sonra da ut çaldı, en sonunda da bir İstanbul çiftetellisi döktürdü... (diğer haber için aşağ...

İki Günahkar: Fikret Hakan-sevda ferdağ kimdir

«Adem ile Havva» filmi çevriliyor, dedikleri zaman insanoğlunun, hepimizin dedesi Adem Baha'yı göreceğiz, Havva Anamız'ı tanıyacağız sanmıştık. Filmin çekildiği yer Büyükdere - Bentler arasındaki yüzlerce, binlerce yıllık ormanlar... Davet ettiler. Biz de: - «Eh, gidelim de peygamber mertebesine ermiş ecdadımız Adem Aleyhisselam'ın Hazreti Havva'nın elinden elmayı nasıl yediğini seyredelim!» dedik. Yolda konuşuyoruz: - «Adem Baba, filmin sonuna kadar hayvan postuna sarılı olarak mı, yoksa bir incir yaprağı ile örtünerek mi rol yapacak?» - «Havva Ana da aynı kılıkta olmalı! Onun da elbisesini asırlardan beri ressamlar hep incir yaprağı olarak gösterirler. Dünyanın en ucuz elbiseli kadını acaba sinemada nasıl görünecek?» - «Bazı ressamlar Havva Ana'yı uzun, topuklarına kadar inen saçlarıyle örterler. Filmciler de her halde bir berberden aldıkları uzun saçları birbirine ekleyip Havva'yı sansürden geçecek bir kılığa sokarlar.» Biz böyle fikir beyan e...

Sevda Ferdağ Bikinisiyle

Sevda Ferdağ 'ın Şişli'deki evindeyiz. Hava sıcak mı sıcak. Bırakın konuşmayı, nefes almak bile bir külfetmiş gibi geliyor insana. Hani temmuz, ağustos aylarında olsak, «Eh, malum sözdür. Ağaçtır kurur, insandır ölür, yazdır terletir,» deyip ağzımızı bile açmayacağız, ama mayıs başında bu sıcak neyin nesi? Kravatımı gevşetiyorum, mendilimle alnımda biriken terleri siliyorum. Tam o sırada oturduğu yerden kalkan Sevda iki elini yelpaze gibi sallayarak «oflaya puflaya» mutfağa gidiyor. İnsan ne tufah mahluk. İçerden gelen cam sesleri bir an için bile olsa, içimizi ferahlatıyor. O bunaltıcı sıcaktan kurtulmuş gibi hissediyoruz kendimizi... Biraz sonra Sevda içine iki iri buz parçası koyduğu bardağı önüme koyuyor. İçinde ne olduğunu merak bile etmeden buğulu bardağı elime alıp bir yudumda içiyorum. Ne yapsak, ne etsek nafile. İçtiğimiz iki dakika sonra ter olup dışarı fışkırıyor. Artık bon mi, Sevda mı yoksa foto muhabiri mi, orasını pek çıkartamıyacağım, ama içimizden biri «Çıksa...