Koçyiğit'lerin evine uğramıştık. Onları çanta yerleştirirken bulunca kendi kendimize «Her halde filim çalışmasına gidiyorlar» diye düşündük. Meğer Kalamış'ta oturan bir aile dostlan o gün üç kardeşi «kotra gezintisine» çağırmış. Hararetli hazırlık bunun içinmiş. Bizi de davet ettiler. Hülya ile Nilüfer iç odaya geçip mayo giydiler. Nilüferim bikinisine karşılık Hülya her zamanki gibi gene klasik mayosunu giymişti. Niçin bikini giymediğini sorunca: - «Böyle daha rahat ediyorum» diye geçirdi. Sonra: «Bikini, küçük kızlar için iyi... Tıpkı mini - etek gibi... Ben sevmiyorum bikiniyi...» dedi. Hep birlikte deniz kıyısına indik. «Aganta» isimli büyük kotra bizi bekliyordu. «Aganta» ya biner binmez Koçyiğit kardeşlerin de soru yağmuru başladı. Dümen koluna «yeke», büyük yelkeni idare eden ipe «flok iskotası», küçük yelkeni idare edenine «randa iskotası», ortadaki büyük direğe de «seren» denildiğini öğrendikleri zaman, bu kadar bilgiyi kafi görmüş olacaklar ki, kotra idare ...