Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Cüneyt Arkın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Cüneyt Arkın Kızlarla Havuzda

Yıldız Parkı'na girip yokuş yukarı tırmandık. Kapıcı: «Filimciler Malta Köşkünde çalışıyor» demişti. Arabamız döne döne, asfalt yollardan geçti ve sarı boyalı, kargir köşkün önünde durdu. Kapıda siyah, uzun bir elektrik kablosu görünce içeride filim çekildiğini anladık. Yerlerde sürünen kabloyu takip edip kapıdan içeri adım atacağımız sırada birisi: - «Aman dikkat, Film çekiliyor!» diyerek yolumuzu kesti. Bekledik. Nejat Saydam'ın «tamam» sözünü duyunca içeri girdik. Vaktiyle sultanların serinlediği dört köşe mermer havuzdaki manzarayı görünce kendimizi geçen asırlarda yaşıyormuş zannettik. Sözle anlatılır gibi değildi manzara: Şelaleli çeşmelerden şıkır şıkır sular akıyor. Sonra bunlar birleşip büyük havuza doluyor. Havuzun etrafındaki sütunlar çiçeklerle süslenmiş. Bazı yerlere beyaz paravanalar konmuş. Havuzun içine önce bir «afet devran» girdi. Çıplak mı çıplak. Hemen etrafını yarım düzeni genç kız aldı. Başladılar ortalarındaki başı taçlı, kulakları kocaman küpel...

Beyaz Atsız "Köroğlu"

Topkapı Sarayı'nın «Harem» dairesindeyiz. Ucu topuklarını döven uzun saçlarıyle selvi endamlı cariyelerin ceylan gibi sekerek yürüdükleri, harem ağalarının havada erkek kokusu arayarak dolaştıkları avlular, elektrik kordonlarıyle, spot lambalarıyle dolmuş. Bir köşede, objektifini Osmanlı tarihinin en renkli yerlerinden biri olan hareme çevirmiş bir kamera ve başında tam dört kişi. Gani Turanlı, Duygu Sağıroğlu, Ayşe Şaşa, Atıf Yılmaz ve iki de yıldız: Cüneyt Arkın - Fatma Girik ... Neden mi bahsediyoruz? Türk sinemasının üçüncü «Köroğlu» sundan... KÖROĞLU DEDİKLERİ... Köroğlu kimdir? Bu sorunun cevabı kitaplarda kesin verilmiyor. Daha doğrusu halk arasında maceralarıyie hikayeleriyle, şiirleriyle «tek adam» haline getirilmiş iki Köroğlu, kesin çizgilerle birbirlerinden ayrılmıyor. İki Köroğlu'ndan biri düpedüz eşkıya. 16'ncı yüzyıl başlarında Celali isyanlarına katılmış bir şaki. İkinci Köroğlu hakkındaki bilgiler ise ondan biraz daha karışık. İkincisi yani şair olan...

Cüneyt Arkın Gençlere Yön Veriyor

Birahaneleri, kahveleri dolduran gençlik artık spor salonlarına eskisine oranla daha çok gidiyor... Belki inanmayacaksınız ama bunda Cüneyt Arkın’ın yaptığı karate filmlerinin payı büyükmüş... Nasıl mı? Gelin Cüneyt Arkın ’ı dinleyelim ve “nasıl”ı, “neden”i hep birlikte öğrenelim... İçinde bulunduğumuz savaşlar dünyasında gençliğin geleceğinin, olumsuz yönde etkilendiği bir gerçek... Ülkemizde ise gençlik sorunlarına yeterince eğilinmediğinden onların nereye gittikleri, nasıl yetiştikleri akla bile getirilmiyor. Ve yarının umutları olan gençler, batıya özenmenin getirdiği davranışla birahaneleri, kahveleri dolduruyor, gençliğinin verimliliğini, yaratıcılığını insana hiç bir şey vermeyen bu gibi yerlerde harcıyor... Belki bugüne kadar çeşitli açık oturumlarda, konferanslarda, basın da gençliğin sorunlarına çözüm yolları konuşuldu, yazıldı ama uygulama safhasına hiç bir zaman geçilmedi... Her gördüğü şeyi yapmaya kalkışan ve her yeniliğe özenen bu gençler yukarıda da belirttiğimiz gi...

Yine Ölümle Oynadı

Çevirdiği her filmde ölümle alay eden Cüneyt Arkın , şimdi İzmir’de yine hayatını ortaya koyarak yeni bir filmin çekimine başladı. Baştan sona kadar tehlikeli sahnelerde gözüken ünlü aktör 12 katlı apartmana tırmanırken bu kez de dublör kullanmadı... İzmir’in Hatay semtindeki aşağısı uçurum görünümündeki kayalık olan 12 katlı bir apartmana tırmanmaya çalışan bir adam, apartmanın ortasına geldiği zaman beline bağladığı kalın halatların vücudunu kanatmasına aldırmaksızın var gücüyle yukarıya çıkmak için amansız bir uğraş veriyordu... Aşağıda toplanan yüzlerce kişi bu adamın kimsenin cesaret edemeyeceği tırmanışını heyecan ve korku dolu olarak izliyor onun ölüme meydan okuyan cesareti karşısında söyleyecek söz bulamıyorlardı... Ve bu adam Cüneyt Arkın’dı... Bugüne kadar çevirdiği filmlerde yüzlerce kez ölümle burun buruna gelmiş olan Cüneyt Arkın bu sefer de İzmir'de ölümle oynuyordu... Osmanlı Film Mehmet Karahafız adına, yönetmen Çetin İnanç'ın çektiği “İdamlık” adını taşıya...

- 12 Derecede Aşk

Bir video şirketi hesabına çevirdikleri filmin kar sahnelerini Uludağ’da çeken Cüneyt Arkın ile Necla Nazır bu arada kış boyunca özledikleri tatili yaşadılar. Şen Sazın Bülbülleri Müzikali, gazino ve film çalışmalarını bir arada yürüterek oldukça hareketli bir kış geçiren Necla Nazır Uludağ'da uzatmalı aşkı Ferdi Tayfur 'la birlikte tatil yaparken çocuklar gibi şendi. Cüneyt Arkın gibi usta bir sinema oyuncusuyla video filmi olmasına rağmen çalışmaktan büyük mutluluk duyan Necla Nazır’ın içi içine sığmıyordu kısaca... Bir haftaya yakın Uludağ’da kalan Necla Nazır İstanbul’a dönüşünde yine sahne maratonuna başlayacak... Çünkü bu kez Şen Sazın Bülbülleri müzikali İstanbul’un Kadıköy yakasında oynayacak. Ferdi Tayfur’da Londra konserlerine gideceğinden birlikte son kez tatil yaşayabilen iki sevgili gönüllerince tatil yaptılar Uludağ'da. Necla Nazır -12 derecede Cüneyt Arkın’la rol gereği aşk yaşarken kamera gerisinde de gerçek aşkını yaşadı kar cennetinde... Aralık, ...

Baba'nın Dramı

Vücudunda doktor eli dokunmadık yeri kalmayan Cüneyt Arkın , bugün artık yalnız kendisinin ve eşinin bildiği büyük bir dramı acılar içinde kıvranarak yaşıyor... Sinema çevrelerinde ve yakın dostları arasında dostça davranışları nedeniyle ''Baba" diye çağrılan Cüneyt Arkın, bugün de yine eskisi gibi aralıksız filmler çeviriyor, yine tehlikeli sancıların acısını da çevresine belli etmeden içiride duyuyor. Arkın’ın uzun bir süredir ses vermeyen ancak son günlerde şiddetle artan bu sancılarına ne yazık ki, doktorları da kesin bir teşhis koyamıyor. Ünlü aktörün herkesten sakladığı bu gizli hastalığı öylesine yakasına yapıştı ki, çoğu geceler göğsüne ve sırtına dayanılmaz sancılar saplandığından sabahlara değin uyuyamıyor, huzursuz saatler yaşıyor. Derdine çare bulabilmek için gizli gizli Can Hastanesi’ne giderek doktor muayenesinden geçen Cüneyt Arkın için işin acı tarafı ise tüm göğüs röntgenlerinin çekilmesine karşın belirgin hiçbir şeyin bulunamaması. İşte bu yüzden d...

Cüneyt Arkın Rekor Kırdı

Yeşilçam'da birçok aktör işsizlikten yakınıp film teklifi beklerken, Cüneyt Arkın , hızını alamadan, pupa yelken gidiyor. Son üç oy içinde, dördüncü filmi «Kader Arkadaşını da tamamlayan ünlü aktör, beşinci filmi «Kemal Öğretmensin çekimi için Bolu'ya hareket etti. «Avrupa'da bir aktör yılda bir - iki, bilemediniz üç film çevirir. Halbuki bizde durum çok farklı. Bence iyi bir sinema oyuncusu, içinde bulunduğu şartlara göre bu durumu ayarlamalıdır» diyen Cüneyt Arkın, bu konudaki endişelerini şöyle açıklıyor: «Yılda on film çevirseniz, 'Çok' diyorlar. Yılda iki filmde oynasanız, 'Galiba Cüneyt de gitti, baksana iş yok' diyorlar... Onun için, ortasını bulmak ve bu çeşit söylentilere meydan vermemek için çalışıyorum. «Aslında bakarsanız bu yıl en çok dört film çevirmek istiyordum. Ancak çok daha önce yapılmış anlaşmalarım ve beğendiğim iki-üç proje, bu kararımı bozmama neden oldu. Sinemada, iki çizginin adamı olmak zor iş. Salon filmlerini sürükley...

Cüneyt Arkın, Nasıl George Oldu?

George Arkın'i ya da Sybil Jobert'i tanıyor musunuz? Biz de tanımıyorduk ama resimlerini görünce George Arkın'ın Cüneyt Arkın , Sybil Jobert'in de Müjde Ar’dan başkası olmadığını anladık. Son beş yıldır yurt dışında Türk filmlerinin piyasa bulabildiğini, Avrupa sinemalarında bazı filmlerimizin büyük ilgi görüp hatta haftalarca oynadığını duyuyor, biliyorduk... Türk filmlerinin Avrupa işletme haklarını satın alan firmaların ticari uyanıklıklarının ise ne aşamalar kaydettiğini elimize geçen bazı yabancı sinema dergilerindeki film reklamlarından ve yeniden bastırılan afişlerden öğrenmiş olduk. Müjde Ar 'ı Sybil Jobert, Cüneyt Arkın'ı George Arkın yapanlar bu kadarla da yetinmemişler, Tarık Akan 'ın adını Robert Wayne, Necla Nazır 'ı Tamara Brown, Oya Aydoğan'ı Melisa Jackson, Tanju Gürsu 'yu Tancu Kennedy, Atilla Ergün'ü John Thirty, Kadir Savun 'u Sidney Rithie, Bora Ayanoğlu'nu Robert Mc Intire, Cem Şendil'i ise Gary Cook ...

Cüneyt Arkın'ın İçkiyle İmtihanı

YIL 1969... Cüneyt Arkın , zirvededir artık, ama yalnızdır. Eşinden ve çocuğundan ayrılmış, kendini Beyoğlu batakhanelerine vurmuştur. İçki dolu geceler, sabahlara kadar sürer. Artık ona geceler de yetmemektedir. Set aralarında da içmeye başlar. İçmediği zaman gayet sessiz bir yapıya sahip olan Arkın, içtiği zaman bir anda «olay yaratan adam» haline dönüşür. Sanki 'kurt adam'ın bir başka halidir. İçtikçe değişen Arkın, gece kulüplerinde, sokaklarda, pavyonlarda sürekli olay çıkartır. Sık sık karakollarda sabahlar. O devrin polis müdürlerinden Cemil Gülmen, defalarca karşısına çeşitli olaylardan getirilen Cüneyt Arkın'a, «Bak, ünlü bir aktörsün ama, sen bu alkolü bırakmadığın sürece ya hapse ya mezara gireceksin... Çok yazık olacak sana» der. Arkın, hala alkolün etkisindedir ama, yıllarca bu sözleri hiç unutmaz. Adeta «kulağına küpe» yapar. «Beni alkole iten, adeta alkolik yapan nedeni aramak da istemiyordum bulmak da... Cebinde sürekli kanyak taşıyan, su niyet...

Cüneyt Arkın Eteğindeki Taşları Döktü

Yirmi sene öncesi, İstanbul'un yağmurlu ve rutubetli bir kış günü... Taksim'i Tepebaşı'na bağlayan, sağlı-sollu ahşap, köhne, karanlık evlerin sarmaladığı Tarlabaşı Caddesi'nin Ömer Hayyam Sokağı ile kesiştiği köşe başında, birkaç serseri, elleri ceplerinde titreyerek konuşuyorlar: «Çok soğuk...» «Bu gece, bütün sabahçı kahveleri ağzına kadar dolar...» «Akşama don yaparsa, yarın garanti kar var...» «Keşke okuyup büyük adam olaydık... O zaman her şey farklı olurdu...» Fırtınayla birlikte yüzlerini ustra gibi kesen yağmur taneleri, «farklı olurdu» sözcüklerini alıp götürüyor... Onların ayaküstü, titreşerek konuştukları köşe başından birkaç ev aşağıda, izbe bir evin tek odasında da bir genç adam soğuktan donan ellerini oğuştururken, aynı sözcüklerle mırıldanıyor: «Tıp Fakültesini bitirdiğim zaman her şey farklı olacak... Bu sıkıntılar bitecek. Bitecek bir gün...» Önündeki kırık dökük teneke sobası buz gibi... Odun almak için sokağa çıkıyor... Üstündeki ...

Cüneyt Arkın Sinema ile Yeniden Doğdu

Göksel Arsoy'un sinemada zirvede olduğu yıllar. Yönetmen Halit Refiğ sanatçının hava subaylarını işleyen bir filmini Eskişehir'de çekiyor. Bu arada hastane sahnesinde karşılarına sinema yıldızlarına taş çıkartacak yakışıklılıkta bir genç doktor çıkıyor. Fahrettin Cüreklibatır . Filmin baş kadın oyuncusu Leyla Sayar bu genç doktorla fazlaca ilgilenmiştir. Ve başarılı bir okul hayatını tamamlayan genç doktor, yönetmenin ve Sayar'ın ısrarı üzerine sinemaya geçiyor. İlk filmi «Gurbet Kuşları» onun sinemanın vazgeçilmez isimlerinden olmasını sağlıyor. Sinemadaki adıyla Cüneyt Arkın 'dan söz ediyoruz. Yıllar onda çok şey değiştirdi. Bir zamanlar düşlerini tıp süslerken, şimdi sinemasız olamıyor. Cüneyt Arkın zirveye kolay ulaşmadı. Her adımında kan ve ter vardı. Komple bir oyuncu olabilmek için sürekli spor yaptı. Ata bindi, boksa çalıştı... Karate öğrendi. En tehlikeli sahneleri dublörsüz oynadı. Ama bu hızlı yaşam özel hayatını, psikolojik durumunu altüst etmişti. B...

Cüneyt Arkın Hülya Koçyiğit Yıllar Sonra Yeniden

Cüneyt Arkın 'la Hülya Koçyiğit , 1965 yılında çevirdikleri ''Seni Affedemem'' adlı filimden tam altı yıl sonra tekrar kamera karşısında bir araya geldiler. Rejisör Orhan Elmas'ın yönettiği ve henüz ismi belli olmayan filmin yan kadrosu da çok entersan. Filimde Cüneyt Arkın'la Hülya Koçyiğit'ten başka Cihangir Gaffari , Fatma Karanfil ve küçük yıldız Sedef Ecer'in de rolü var. Böylece filimcilerimiz, 1970-1971 sinema sezonunda, Yılmaz Güney – Hülya Koçyiğit; Türkan Şoray – Cüneyt Arkın'dan sonra, Türk sinemasının zirvedeki iki yıldızını daha aynı filimde oynatabildiler. T. Şoray'la Y. Güney'i ne zaman bir araya getirebilecekler?.. (DİĞE HABERLER İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYIN) Tozlumagazin

"Yumurcak"ın 180 Bin Liralık Katı

Annesiyle babası, İlker’e «Yumurcak» filminde kazandığı parayla bir kat aldılar. Böylece de İlker Yeşilçam’ın en yüksek ücreti alan yıldızı oldu. Zira katın değeri 180 bin lira... Şans denen elle tutulmayan, gözle görülmeyen şey, Yeşilçam’ın yeni çocuk yıldızı İlker İnanoğlu’nun, filimdeki adıyla Yumurcak’ın kapısını bir çaldı, ama pir çaldı. Türkan Şoray, Cüneyt Arkın, Yılmaz Güney, Hülya Koçyiğit, Kartal Tibet, Sema Özcan gibi şöhretler, yaptıkları filmlerin hiç birisinden, 4 yaşındaki İlker kadar hasılat toplayamadılar. Onların yaptıkları filmlerin çoğu, Yeşilçam’ın biraz amiyane deyimiyle «yatarken», İlker İnanoğlu’nun ilk filmi «Yumurcak», İstanbul ve Anadolu sinemalarının altını üstüne getirdi. Anlayacağınız, «Yumurcak» daha ilk filminden milyoner oldu... İlker, ilk filminden bu kadar para kazanınca rejisör babası Türker İnanoğlu ile artist annesi Filiz Akın, kafa kafaya verip, uzun uzun düşündüler, taşındılar. İlker’in kazandığı, kazanacağı paraları nasıl değerlendirece...

Cüneyt Arkın'ın Bekar Evi

Eşi Betül Işıl’dan ayrılıp üçüncü bekârlığını yaşayan Cüneyt Arkın’a “Bekârlık sultanlık mıymış?” diye sorduğumuz zaman, ünlü yıldızdan şu cevabı aldık: “Halime bakın, kararı siz verin...” Ne güzel şeydir şüpheci olmak. Öyle her şeye hemencecik inanıvermemek, kanmamak, aldanmamak. Atasözleri için bile geçerlidir bu. İnsan «atasözüdür» diye her duyduğunu gerçek ve doğru bellememeli! «Tevekkülün gemisi batmaz,» lâfına inandınız mı, hayatınız akılcılıktan, çalışkanlıktan uzak geçer. «Kişi kendini bilmek irfandır» şüphesiz, ama işi burada keserse, kendini tanımanın dışında bir şeycikler bilmezse, ne yaparsınız öyle irfanı? «Bekârlık» konusunda da bu böyle. Kimi vardır «Bekârlık sultanlıktır!» der; kimi vardır «Bekâr vezir yaşar, rezil gibi ölür!» fikrindedir. İşin aslına bakarsanız bu sözlerin hangisinin geçerli olduğu da insanına göre değişir. 3.Levent’teki evinde Cüneyt Arkın’la konuşurken aklımıza geldi bütün bunlar. «Malkoçoğlu» filimlerinde kılıç tutan, salon filmlerinde genç ka...

Cüneyt Arkın ve Betül Işıl Ayrılıyor

Beklenen son geldi ve Betül Cüreklibatır’la Cüneyt Arkın anlaşarak, konuşarak boşanmaya karar verdiler. Boşanma konusunda iki taraf da belirli bir sebep ileri sürmüyor, Işıl ailesi «İkisi iki ayrı dünyanın insanıydılar. Beraberlikleri er veya geç bitecekti. Erken bitmesi ikisi için de hayırlı oldu» diyor. Cüneyt Arkın’da şartlardan şikayet ediyor, «Bizi çepeçevre saran şartlar asamadık» diyor. Epey fırtınalı bir beraberlik olan Arkın’ların evliliği son derece sakin bir hava içinde sona ererken taraflar birbirleri hakkında çok saygılı bir dil kullanıyorlar. Bizim anladığımız şudur; İkisi de birbirlerini sevmektedirler, onları ayıran önce sinema, sonra da birbirlerinden farklı ruhsal yapılarıdır... ÖNCE ikisi de birer cümlelik iki haber verelim sizlere: «Betül Cüreklibatır evini terk etti.» «Cüneyt Arkın’la eşi ayrılmaya karar verdiler.» Ve şimdi yakın geçmişe dönelim. İki insanın bozulan beraberlikleri üzerinde sansasyon merakıyla tepinmek bir tavır; olaya serinkanlılıkla b...

Cüneyt Arkın İçini Döktü

Acar Film platosunda «Alpaslan'ın Fedaisi Alpago» filminin setindeyiz. Rejisör Nejat Saydam, uzun, tahta bir merdiveni ağaç dallarıyle donatmış, Alpago rolündeki Cüneyt Arkın'ı buradan saraya (!) tırmandırıyor. Oysa, Cüneyt'in tırmandığı yer, platonun tavanı... Seyirci nereden bilecek, bir filimdeki çekim hilelerini?... Cüneyt Arkın'la randevumuz var. Cüneyt bedbaht, çevresine küskün. Bize bunun nedenlerini anlatacak. Platonun bahçesinde artistlerin, set işçilerinin yemek yediği çardağın altında konuşuyoruz: - «Mutsuzum» diye söze başlıyor Cüneyt Arkın. «Ama insan neden mutsuzluğundan bahseder? diyeceksiniz. Yeryüzüne mutlu olmak için gelen insanın kaderi, merhametsiz bir çevrenin yabancı elleri ile çizilirse, bu sorunun karşılığı kendiliğinden ortaya çıkıyor. Herkes bir takım yazılar okumak, bir takım söylentiler dinlemekle bizler hakkında derin, güvenilir bilgiler elde ettiğini sanır. Bizler bütün direnmemize rağmen bir süre sonra bunların bedenen ve ruhen tu...