Ana içeriğe atla

Yine Ölümle Oynadı

Çevirdiği her filmde ölümle alay eden Cüneyt Arkın, şimdi İzmir’de yine hayatını ortaya koyarak yeni bir filmin çekimine başladı. Baştan sona kadar tehlikeli sahnelerde gözüken ünlü aktör 12 katlı apartmana tırmanırken bu kez de dublör kullanmadı...
İzmir’in Hatay semtindeki aşağısı uçurum görünümündeki kayalık olan 12 katlı bir apartmana tırmanmaya çalışan bir adam, apartmanın ortasına geldiği zaman beline bağladığı kalın halatların vücudunu kanatmasına aldırmaksızın var gücüyle yukarıya çıkmak için amansız bir uğraş veriyordu... Aşağıda toplanan yüzlerce kişi bu adamın kimsenin cesaret edemeyeceği tırmanışını heyecan ve korku dolu olarak izliyor onun ölüme meydan okuyan cesareti karşısında söyleyecek söz bulamıyorlardı... Ve bu adam Cüneyt Arkın’dı... Bugüne kadar çevirdiği filmlerde yüzlerce kez ölümle burun buruna gelmiş olan Cüneyt Arkın bu sefer de İzmir'de ölümle oynuyordu... Osmanlı Film Mehmet Karahafız adına, yönetmen Çetin İnanç'ın çektiği “İdamlık” adını taşıyan ve 1984 yılının İlk filminde Cüneyt Arkın eroin şebekesiyle mücadeleye girişen hızlı bir polisi oynuyordu... Baştan sona kadar tehlikelerle dolu olan ‘‘idamlık”ta, kırılmadık yeri kalmayan ünlü aktör, her türlü tehlikeyi göze alarak, saniyelerin bile kıymetli olduğu bu sahnede adeta ölümlü alay etti... 12 katlı apartmana tırmanışa geçtiği sırada kendisini yüzlerce göz ve pençerelerden fırlayan apartman sakinleri hayretle izliyordu... Bağlandığı halatın gevşemesi ve en ufak bir acelecilik ölümüne yol açabilirdi. Zira, başta da söylediğimiz gibi apartmanın altı kayalıktı... Fakat her şeye rağmen rolünün hakkını vermek ve sinema seyircisine en güzelini sunmak için dublör dahi kullanmaya gerek görmeyen Cüneyt Arkın, bu ölüm kokan sahneyi başarı ile tamamladı. Kendini mesleğine
adayan ve “Beni sinemadan ancak ölüm ayırır” diyen Cüneyt Arkın, bu filmde de kendini ölümün kucağına attı... Çekimi izleyenler ‘‘Bu adam ölümle oynuyor” demekten kendilerini alamazken Cüneyt Arkın sinemadan kazandığı paranın hakkını zaman ve mekan gözetmeden hayatını ortaya koyarak veriyordu... İzmir’de çevirdiği “İdamlık” filminde de öyle olmuş, hayatını ortaya koyarak gökdeleni andıran apartmana tırmanmıştı... Film vizyona girdiği zaman seyirci heyecandan heyecana sürüklenecekti...
Onu ölüme bu kadın itti...
Cüneyt Arkın iddialı olarak başladığı “İdamlık” adlı filmde genç bir yenetekle başrolü paylaşıyor. Daha önce “Bedel” ve “Türkiyem” adlı filmlerde oynayan 1984 Sinema Güzeli Nilgün Saraylı ilk kez Cüneyt Arkın’la kamera karşısına geçti...
Filmde eroin şebekesinin eline düşen ve Cüneyt Arkın’ın sevgilisini oynayan Nilgün Saraylı’yı, bu şebekenin elinden kurtarmak için canını dişine takan ünlü aktörün, kendisine kurulan ölüm tuzaklarının üstüne giderken kafasında yalnızca sevdiği kadını kurtarma fikri var. Bir anlamda Cüneyt Arkın’ı ölüme sevgilisi Nilgün Saraylı itiyor... Nitekim onu kurtarmak için Arkın 12 katlı apartmanı tırmanmayı bile göze aldı...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi