Ana içeriğe atla

Turgut Özatay Evlendi


1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu.
Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmiş, 1966 bitmişti. Bu arada Cinzia Morigi «felsefe doktoru» unvanını almış, Cesena şehrindeki lisede öğretmen olmuştu. 1967 mayısında Turgut Özatay, arkadaşı Vladimir'le İtalya'ya gitti. Cinzia'nın annesi Giulia'ya kızıyle evlenmek istediğini söyledi. Cinzia'nın ablası Diana, kız kardeşi Oriana, bu yakışıklı ve meşhur aktörün damatları olmasına çok sevindiler. Cinzia'ya gelince, o zaten üç yıl önce kaibini Turgut'a kaptırmıştı.
Cinzia ile annesi İstanbul'a geldiler. 27 ocak 1968 cumartesi günü, Ayaspaşa'da Beytülmaci Yokuşundaki Gümüşay apartmanının 9 numaralı dairesinde Necdet Tosun ve Necdet Barlık'ın şahitlikleriyle Cinzia ile Turgut'un nikahı kıyıldı. Turgut Özatay son zamanlardaki modaya uymuş, nikahını gizli kıydırmıştı. Vladimir tercümanlık yapıyordu. Cinzi'nın annesi İstanbul'da 10 gün kaldı. Hep birlikte müzeleri, anıtları, güzel manzaralı yerleri dolaştılar, gezdiler.
Şimdi evlerinde, yeni evlilerle konuşuyoruz. Turgut Özatay, «Bekar kalmak niyetindeydim.» diye konuşmaya başladı. «40 yaşıma geldim. Beni bekarlıktan vazgeçiren Cinzia'nın, eşi bulunmaz meziyetleri oldu. Artık ev erkeği olmanın saadeti içindeyim.»
Cinzia Özatay ise: «Turgut, dünyanın en iyi insanı... Evine ve bana çok bağlı. Bir Türk'le, hele Turgut gibi gerçek sanatkar ve üstün insanla evlendiğim için mutluyum,» diyordu.
Doğrusu 16 yıldan beri tanıdığımız aktörü hiç bu kadar sevinçli görmemiştim. Cinzia'yı anlata anlata bitiremiyordu: «Hemen Türkçe öğrendi. Daha şimdiden 150 kelime biliyor. Ben de 300 kelime kadar İtalyanca biliyorum. Gelecek ders mevsimi İtalyan Lisesi'nde öğretmenlik yapacağını sanıyorum.»
Yeni kurulan yuvanın eşyaları, her şeyi yeniydi. Cinzia, İtalya'dan çeyiz getirmişti. Tatlı sesiyle anlattı:

- «Buradan Boğaziçi görünüyor. İstanbul'da kendimi Napoli'de sanıyorum. Hiç yabancılık hissetmedim. Türkler çok sempatik, yardımsever insanlar... Herşeyimle meşgul oluyorlar.» dedi. Özatay ailesine mutluluklar dileyerek ayrıldık...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sema Özcan'ın Eşi Resti Çekti

Bir günlük gazetenin ilavesinde çıkan «Sema Özcan, saadet defterinin üzerine yeniden afiş yapıştırmak istiyor» başlıklı haber, Sema Özcan - Mehmet Sarper çiftinin mutlu yuvalarının üzerinde kara kara bulutların dolaşmasına sebep oldu. Habere göre Sema Özcan, Kenterler Tiyatrosu’nun kulisinde tesadüfen rastladığı gazetecilere, «Artistliğe dönmek istiyorum. Kocamdan izin alacağım. Önce izin vermek istemeyebilir. Fakat yumuşatıp yasağı kaldıracağıma inanıyorum. Sinemayı para için yaptığımı zannediyordum. Evlendikten sonra unutmak bir yana sinemayı çok sevdiğimi anladım. Beyaz perde adeta benim bir parçammış. Perdeyi kesin olarak bırakmış olmak beni çok üzüyor,» diye beyanat vermiş, daha evliliğinin birinci ayı dolmadan Yeşilçam’a karşı olan özlemini açıkça belli etmişti. Haberin gazetede yayınlandığı gün Sarperler'in kapılarını çaldık. İşte fotoğraf çekmemize müsaade etmeyen, fakat Sema Özcan susarken bizimle açık açık konuşan Mehmet Sarper'in bu konuda SES'e söyledikleri

Sezen Aksu, Sinan Özer'le Evlendi

Evet, bir süredir «ökseye tutulmuş» olan «Minik Serçesmiz sonunda kafese girdi. Böylece bir yıla yakın bir süredir devam eden aşk öyküsü «mutlu son»a bağlanmış, nikah defterinde Sezen Aksu ve Sinan Özer isimleri yanyana yazılmış oldu. 1980 yazının ılık ve egzotik bir Bodrum gecesinde başlayan, başbaşa çıkılan «mavi yolculuk»ta gelişen Sezen Aksu, Sinan Özer aşkı, o günden bugüne bütün şiddetiyle ve gazetecilerle köşe kapmaca oynayarak devam etti. Sonunda genç çift Beşiktaş Evlendirme Dairesinde, salonu hınca hınç dolduran hayran ve konuk kalabalığı önünde, nikah memurunun karşısına oturdular. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarak «evet» dediler ve defteri imzaladılar. Nikah, memuru ayağa kalktı, iki sevgiliyi tebrik etti, «Bir yastıkta kocayın» dedi. Daha sonra Sezen ve Sinan alkışlar arasında uçarcasına salonu terkederek otomobile atladıkları gibi yitip gittiler. Sezen Aksu ve Sinan Özer, nikah sonrası yakın dostları ile bir kulüp'te toplandılar ve birlikte bu mutlu

Sevda Ferdağ ve Tamer Yiğit Niçin Ayrıldılar?

SUADİYE’DEYİZ. Bir bahçede Sevda Ferdağ'la karşılıklı oturmuş konuşuyoruz. Bir ara belli etmeden saate bakıyorum. Tam tamına 18.00.. Akreple yelkovan kadran içinde ince bir çizgi haline gelmişler. Sevda gözlerini yere indirmiş, öyle bakıyor. Sanırsınız ki yerdeki çakıl taşlarını sayıyor dikkatle. Ben içimden, «Demek tam 25 saat olmuş.» diyorum. Evet, 25 saat önce İstanbul'da, Yeşilçam sokağında bir arabanın içinde Tamer Yiğit’le buluşmuşuz. Tamer'le konuştuklarımız aklıma geliyor bir bir... TAMER YİĞİT NE DİYOR? Tamer Yiğit, «Sevda Ferdağ'la ayrılmışsınız?» deyince hiçbir şey demeden yere bakmıştı, tıpkı şimdi karşımda duran Sevda gibi.. Demek doğru, bir itiraz sesi yükselmediğine göre ayrılmışlar. Peki ama niye? Bunu sorunca cevap alamamıştık. Azıcık kenardan dolaşıp ağzından laf almaya, ayrılışlarının 'nedeni'ni bulup çıkarmaya gayret etmiştik, ama nafile. Tamer’in bu konuda söylediği cümleleri yanyana getirince ortaya şunlar çıkıyordu sadece: - «Ayrı

Sahnelerin Yeni Göz Bebeği; Ayşen Cansev

Ankara Başkent Gazinosu, bugünlerde çiçeği burnunda bir sanatçıyı koynunda besliyor... Yaklaşık 1 yıldır müzik ve sahne dersleri alan Ayşen Cansev bu çiçeği burnunda sanatçı... Aynı zamanda da sahnede sesi ile seksiliğini bütünleştiren ve ümit veren bir sanatçı... A yşen Cansev’ın son günlerde işi de iş hani... Bugüne kadar sinemada birkaç iddiasız film çeviren ve uzun süredir yaklaşık 1 yıldır da Oğuz Abadan dan müzik ve sahne dersleri alan Ayşen Cansev, sonunda gazino sahnelerine ''Merhaba'' dedi. Sahnelere ilk adım atışı olmasına karşın Ankara Başkent Gazinosu’nda Yüksel Uzel ’lı kadroda oldukça başarılı genç sanatçı. Sahnelerde ömür tüketmiş birçok sanatçıya da küçük sesine raömen taş çıkartacak kadar rahat ve kendinden emin... Tabii bunun yanısıra Tanrı’nın kendisine bahşettiği tombul dişiliği de gözlerden pek uzak tutmak niyetinde değil. Nitekim ilk gecelerden bu yana izleyicilere seks ziyafeti çekiyor. Kısacası sesi ile eksiliğini bütünleştiriyor Ayşen

Sağolasın Tatlıses

İzmir’den gelip İstanbul piyasasına girdiği zaman Şehnaz Dilan için şöhret olmanın en kolay yolu, çok ünlü birisinin sevgilisi olmaktı. İşte bunun için İbrahim Tatlıses ’i seçti... Ve gerçekten bu sayede film çevirdiği gibi bu kısa beraberliğinin daha çok kaymağını yemeye hazırlanıyor şimdi... Ve gerçeği de saklamıyor... Artık ülkemizde sanatçıyım diyen bir kadının isminden bahsettirmesi kadar kolay bir şey yok. Çünkü starından üvertürüne kadar öyle şeyler yapıyorlar bu sansasyonla ünlü olanlar ünlerini devam ettirirken, isimsizler de isim yaparak piyasalarını artırıyorlar.. Bunun da örnekleri öylesine çok ki sinemada ve sahnede. Alın işte bir yenisini... Şehnaz Dilan’ı... İzmir’den kalkıp İstanbul piyasasına girdiği günden beri onun da kafasındaki tek şey ünlü olmaktı. Bunun da yolunu biliyordu. Ve tek yol çok ünlü bir şarkıcıyla gönül ilişkisine girip, bir süre beraber olup, kendisine falancanın sevgilisi dedirtip gazetelerde boy gösterip, bu sayede ün ve para kazanmaktı. Bi