Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türkan ve Nazan Şoray Kardeşler Babalarını Unuttular

Anaları Meliha Şoray’ın birinci ölüm yıldönümü nedeniyle 26 Ocak’ta Şişli Camii’nde ruhuna mevlüt okutan Türkan ve Nazan Şoray kardeşler o gün analarını anarken belki de istemeden babalarını unutmuşlardı. Başı öne eğik, yalnız baba Halit Şoray’ın hüzünlü olduğu ise gözlerden kaçmadı... Türkan ve Nazan Şoray kardeşlerin yaşadığı sürece en az kendileri kadar adından söz ettiren anneleri Meliha Şoray’ın ölümünün üzerinden tam bir yıl geçti. Yani 25 Ocak 1984 te hayata gözlerini yuman Meliha Şoray’ın geçtiğimiz hafta ölümünün birinci yıldönümü idi. Bu yıldönüm nedeniyle kızları Türkan ve Nazan Şoray Şişli Camii’nde annelerinin ruhu için mevlüt okuttular. O gün Türkan Şoray, Cihan Ünal, Nazan Şoray ve Meliha Şoray’ın yakınlarının yanısıra Şişli Camii’nin avlusunu sanatçıların hayranları da doldurmuştu. Ancak tüm bu kalabalığın içinde Türkan Şoray, Nazan Şoray ve yakınlarının birbirleriyle sarmaş dolaş olup hasret gidermelerine karşın bir köşede, başı öne eğik, suskun, kır saçlı ve çö

Yaşamak İstiyorum

YAŞAMAK İSTİYORUM Bülent Ersoy (Sembol Plak) Türkiye’ye hasret gidermek üzere geldiği dönem içinde doldurduğu son uzunçalarıyla Bülent Ersoy bir kez daha arabesk aşkına kapıldı. Özellikle Almanya’da çevirdiği video filminin tema şarkısını çok beğendiği için aynı türde eserleri seslendiren Bülent Ersoy’un yapıtlarına kalite kazandıran şüphesiz plağın başarılı prodüktörü Osman Bayşu’nun titiz çalışması. Kullandığı Batı enstrümanlarıyla son derece zengin hazırlanan orkestrasyonlar Bülent Ersoy’un bariz arabesk yorumuna bolca hava kazandırmış ve ağdalı rengine rağmen basitlikten kurtarmış. Çünkü seslendirdiği bazı eserler daha önceden türünün en meşhur şarkıcıları tarafından seslendirilip tanıtılmasına ve de “hit” yapılmasına rağmen sunuş bakımından mükemmele ulaşmamıştı. Oysa Bülent Ersoy ekip çalışmasının başarısından yeterince nasip alıyor. Aynen bundan önceki uzunçalarına göre yorumunda yaptığı incelik kadın cinsiyetine daha çok yakışıyor. Fazla bağırmadan ve meyan bölümlerind

Zerrin Özer Yine Kilo Alıyor

Zerrin Özer son Ankara çalışmasında iki milyon kazandı ama iki kilo daha tombullaştı. Kendi deyimiyle “Kazandığım her milyon bir kilo aldırıyor” derken, daha yüksek ücretle Başkent Gazinosu’nda çalışmaya başlayacağını duyanlar “Duba gibi” bir Zerrin’i görmeye hazırlanıyorlar... Şö yle bir kendinizi yokladığınızda, kilo aldığınızı farkettiyseniz dikkat edin gençler değil de yaşı ilerlemiş olanlar hemen çok yakıştığını söyleyerek “Aman canım bir gram et bin ayıp örter” derler ve görüşlerinin savunmasına geçerler. Gelgelelim ne günümüzün moda çizgileri ne de kadın anlayışı şişmana yer vermiyor. Bu yüzden dünyanın dört bir tarafında zayıflamak için salonlar, saunalar açılıyor diyet çeşitleri, ilaçlar yaratılmaya çalışılıyor. Türkiye’de bunları en yakından yaşayan kim mi dersiniz? İçtiği sudan attığı kahkahadan bile kilo alan Zerrin Özer . Şu sıralar Ankara da çalışan Zerrin bir zamanlar her türlü rejimi uygulayarak ve salonlardan, saunalardan çıkmayarak vermiş olduğu kiloların h

“Deliye Hergün Bayram” Filmi Gırgır İçeriyor

“ Deliye Hergün Bayram ” adlı filmin setinde bir gırgır bir şamata ki, görülmeye değer doğrusu... Eh, başrollerde İlyas Salman , Ayşen Gruda ve Şemsi İnkaya ’nın oynadıklarını düşünecek olursak buna şaşmamak gerekir, değil mi?.. “ KartallarYüksek Uçar ” kimlere uğurlu gelmedi ki... Bu güne kadar sanat dünyasının içinde bulunup da bir türlü şans yüzüne gülmeyen kişiler bu televizyon dizisinden sonra bir anda istediklerine kavuştular. Gerçi bazı tatsız olaylarda olmadı değil ama bu tatsızlıklar da kimsenin şöhretine engel olmadı, aksine ekmeklerine yağ sürdü. İşte Özlem Onursal... Sinemada hatırısayılır bir geçmişi olmasına ragmen istediği fırsatı bir türlü yakalayamayan genç yıldız da bu diziden sonra şöhret basamaklarının üstünde buluverdi kendini... Ve meyvalarını da yavaş yavaş toplamaya başladı. Şu günlerde Ümit Efekan ’ın çektiği “Deliye Hergün Bayram ” adlı filmde Özlem Onursal , İlyas Salman, Ayşen Gruda ve Şemsi İnkaya ile başrolü paylaşıyor. Filmde de birbirine düşm

“Töre” Oyunu Görülmeye Değer

“ TÖRE”Yİ MUTLAKA GÖRÜN... Bu sezon İstanbul kalite tiyatro adına bir hayli şanssız. Şöyle gönül rahatlığıyla sizlere şu oyunu mutlak görün, kaçırmayın diyemedik daha. Ama bu arada sezonu çoktan yarıladık bile. Bazı oyunlar için zaman zaman tavsiyelerimiz oldu belki. Seviyeli, iyi oyuna özlem ortamında olumlu tarafları, olumsuz taraflarından biraz ağır çeken yapıtları siz tiyatroseverlere gözümüz kapalı önerdik. Fakat Nisa Serezli - Tolga Aşkıner Tiyatrosunda sahnelenmekte olan Turgut Özakman’ın yazdığı, Tolga Aşkıner’in yönettiği “Töre” yi izledikten sonra bu sezon ilk kez bir oyun için özlemini duyduğum cümleciği kullanabilme şansını yakaladım, sezdim: “ Töre’yi mutlak görün, kaçırmayın. ” “ Töre” Anadolu’nun en eski dertlerinden “ kan davası ”nı ele almış. Tiyatro sahnesinde, beyaz perdede defalarca işlenmiş bu kangren soruna Özakman değişik bir bakış açısı getirebilmiş. Ve kan davasını, Anadolu insanının töreleriyle yoğurup, aşkıyla bezeyip sahneye taşımış. Ama yapıtı de

Ahmet Uğurlu İkinci Evliliği İçin Adım Attı

Tiyatro sanatçısı Ahmet Uğurlu , karısından boşandıktan sonra arkadaşlık ettiği çevirmen Zeynep Necef Akra ile ikinci evlilik yolunda ilk adımı attı. Yazı dizimizin kahramanı ve ''yılın çapkını" Ahmet Uğurlu, askerlik izlemlerini tamamlayıp, bir yıllık tecil aldıktan sonra yakın arkadaşlarına ve dostlarına bir sürpriz yaparak aniden nişanlandı. Geçtiğimiz yaz karısından boşanan Uğurlu, bir süredir tiyatro çevrelerinin yakından tanığı çevirmen Zeynep Necef Akra ile arkadaşlık ediyordu. İş ilişkisi ile başlayan bu arkadaşlık sonunda aşka dönüştü ve iki sevgili sonunda Şan Müzikholü’nün fuayesinde birkaç sanatçı arkadaşlarının katıldığı kokteylle evlilik yolunda ilk adımı atarak nişan yüzüklerini parmaklarına geçirdiler. "Artiz Mektebi'' isimli oyunun galasından sonra saat gece 01:30’da Şan Müzikholü’nün fuayesinde buluşan sanatçılar, aralarına Ahmet Uğurlu ve Zeynep Necef Akra’yı alarak günün mana ve önemini belirten konuşmalar yaptılar. Daha sonra da

Alkolsüz Bira Reklamı Ekranlara Gelecek

Geçtiğimiz günlerde Bebek'teki muazzam bir araba garajı film seti haline getirildi. Renkli spotların, otompbil farlarının aydınlattığı garajın ortasında, sisler içinde ışıl ışıl yanan Tuborg kapaklarındaki etiketlerde gördüğümüz tacın üslubunda yapılmış, dev bir tacın çevresinde Batı Yakası Hikayesi'nin en güzel danslarından biri usta dansçılar tarafından sahnelendi... Evet 20 Şubat'tan itibaren televizyon reklam kuşaklarında tadına doyamayacağınız muhteşem bir müzikal izleyeceksiniz. Cenajans Reklamcılık Şirketinin Türkiye'nin tek alkolsüz birası ''Tuborg Sade'' için hazırladığı reklam filminde sahne ve sinema sanatının bütün olanakları seferber edilerek Batı'daki örneklerini aşan bir reklamcılık anlayışı ortaya çıkarıldı. En başta Tuborg Sade için yoğun çalışmalar sonucu özgün bir müzik hazırlandı. Koreograf Selçuk Borak'ın yönetiminde tam 20 günlerce çalışarak bu alkolsüz müzikal iin ter döktüler ve amaçlarına da ulaştılar. Filmin yönetm

Asu Maralman Eski Günlerine Dönmek İstiyor

Eskisinden daha güzel, daha dişi Asu Maralman ... Ama ne yazık ki, eski şöhretinden eser yok. Bunun tek nedeni de sanatçıya göre talih, hem de kör talih. Asu Maralman kör talihini yenmek için 25 Şubat’ta Bahreyn’de talihini deneyecek. Bir zamanların saçları beline kadar inen, yaptığı şarkılarla beğeni toplayan Asu Maralman’ın artık yerinde yeller esiyor... Neden mi? İşte orası meçhul... Yaşı mı, devri mı geçti Asu Maralman’ın. Yoo, aksine, eskisinden çok daha güzel çok daha dişi bir Asu Maralman var karşımızda... Yaptığı müzik mi kalitesini yitirdi... Sanatçının söylediğine göre o da değil... Peki nedir bu ünlü sanatçının eski şöhretinden, eski adından eser kalmamasının nedeni?.. ''Talih, işte kör talih... Çalışmalarım eskisinden çok daha sıkı, çok daha özenli, itinalı... Az olabilir ama öz... Piyasadaki birçok şarkıcıdan çok daha tecrübeliyim. İşi biliyorum. Ama gelin görün ki artık tutulmuyorum. Bunun nedeni de bence sadece talih, başka hiçbir şey değil. Evet, Asu Mar

Aylin Urgal İle Atilla Kaya Yakınlaşması

Sahil yolundaki Star Gazinosu’nun kulisindeyiz. Koridorlarda süren koşuşturmaların aksine içinde bulunduğumuz oda son derece sessiz ve sakin. Aman aman, o da ne? Yanlış görmedik değil mi? Gazinonun iki assolistinden Atilla Kaya sahneyi paylaştığı sanatçı arkadaşı Aylin Urgal’ın kalçalarını açıkta bırakan elbisesinin arkasını düzeltiyor. Bu ne samimiyet böyle. Aylin Urgal’ın ise keyfinden, çalımından yanına yanaşılmıyor. Sanki bir zafer kazanmış gibi bakışları gurur dolu. Bu mutlu havanın nedeni daha sonra anlaşıldı. Gazino yeni kadroyla işe başladığı zaman solist altı olarak Alev Altın da yer alıyordu kadroda. Ne var ki, bu çalışması sadece bir gece sürmüş ve her nedense kadro dışı bırakılmıştı Aylin Urgal ile Alev Altın arasındaki gerginlik ise gözle görülmese de hissediliyordu. Nedeni ise her iki sanatçının da Atilla Kaya’ya olan zaaflarıydı. Eh şimdi Aylin Urgal kasılmasın da kim kasılsın. Bu savaşın galibi o olduğuna göre kendince hava atması da hakkı... (diğer haberler için aş

Büyükler Çakıl Gazinosu'nda Buluştu

İddialı bir program yapan Çakıl Gazinosu’nun ilk gala gecesinde ilk kez birlikte olan sanatçılar Muazzez Abacı , Oya Aydoğan , İbrahimTatlıses , Nesrin Topkapı ve Sevda Karaca o gece hem göze, hem de kulağa hitabettiler. Çakıl Gazinosu’nun açılışına gidenler karşılarında bambaşka bir Muazzez Abacı buldular... Değişen fiziğiyle, giysileriyle, repertuvarıyla Allah vergisi nüanslı ve renkli sesiyle Abacı tek kelime ile büyüktü. Bu arada kendisinin ve alt kadrosunun ortak bir enteresanlığı vardı. O da assolist Abacı, yıllar sonra ilk kez Aksaray yakasında çıkıyordu. Ağır toplarından Oya Aydoğan ilk kez sahneye adımını atıyordu... İbrahlmTatlıses Çakıl’da ilk kez Abacı altında çalışıyordu. Sevda Karaca ve Nesrin Topkapı ise iki yıldır ara verdikleri sahnelere ilk defa bu programla dönüyorlardı. Ve gala gecesi gazinoyu dolduranlar hayal kırıklığına uğramadılar. Çünkü ''İlk''lerin hepsi kendi branşlarında iyiydi... Gelen müşteriye öylesine güzel ve doyurucu hitabettile

Devrim Erbil'in Sergisi Büyük İlgi Gördü

PROF. ERBİL VE TİTREŞİM SANATI Garanti Bankası Harbiye Sanat Galerisi'nde açtığı sergisinde titreşim sanatını yeni ve değişik bir türde sanatseverlere sunan Prof. Devrim Erbil'in bu sergisi büyük ilgi ile karşılandı. Sanatçı Devrim Erbil, eserini zamana karşı uslup geliştirmesiyle oluşturduğunu, doğa soyutlaması, doğa çeşitlemesi konularını ele aldığını belirterek, üslubunu belirleyen özelliği, ritim ve deninim ilkelerine dayanması ve doğanın şiirsel yanını yakalama çabası olarak tanımladı ve geleneksel Türk sanatlarının, çağdaş sanatın birikimlerinin bir sentezini yaapmaya çalıştığını söyledi. Sanatçı Erbil ayrıca "seyirciye yaşamı daha anlamlı kılmak için seyircinin içinde bir titreşim yaratmak, sanatımın en büyük ilkeleri arasındadır.'' diyor. Serginin açılış töreninde bir konuşma yapan Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Giray, sanatçıyı övgü ile dile getirdi, titreşim sanatı ve sanatçının yapıtları hakkında bilgi verdi. 1937 yılında Uşak'ta doğan De

Enver Demirkan Roy'a Babalık Yapıyor

EnverDemirkan , nam-ı diğer Virgül son zamanlarda tam bir işadamı oldu çıktı. Kurtuluş'daki video kulübünde geçiriyor hemen hemen bütün günlerini. Geçtiğimiz günlerde yolumuz düştü Enver Demirkan'ın Virgül isimli video kulübüne. Ciddiyetle gırgırın birbirine kaynaştığı bu yerde, iş yerinden çok, sıcak bir yuva havası seziliyordu. Ve Enver Demirkan'ın peşinden bir an olsun ayrılmayan 14 - 15 yaşlarındaki çocuk ise Deniz Erkanat'ın küçük oğlu Roy'du. Ünlü komedyenin yanında çalışan Roy, Enver Demirkan'dan hem patronluk hem de babalık görüyor. Enver Demirkan da Roy diyor da başka birşey demiyordu. ''Evet, Roy gerçekten hem çok akıllı hem de çalışkan bir çocuk. Ama bütün akıllı çocuklarda olduğu gibi onda da haylazlık yok değil. Ama bu yaramazı eninde sonunda adam edeceğim.'' İşçi - İşveren ilişkisi dışında bir aile gibi işlerini sürdüren ve Roy'a babalık yapan Enver Demirkan'ı gerçekten kutlamak gerek... (diğer haberler için aşağıdaki

Ersan Erdura Kızlarını Erkeklere Hazırlıyor

Ersan Erdura ve kızları günün dört saatini judo ve taekwon-do okulunda geçiriyorlar. Yıllardır erkek evlada sahip olmak istemesine karşın üç çocuğunun da kız olmasına önce üzülen Erdura, şimdi erkeklere taş çıkartacak kadar güçlü ve kendilerini savunmasını bilen kızlarıyla gurur duyuyor... Ersan Erdura'nın genç yaşta evlenmesine eşini sevmesinin dışındaki en büyük neden neydi biliyor musunuz? Kendisi gibi bir erkek evlat yetiştirmek istemesiydi. Ancak doğan üç çocuğunun da kız olması sanatçıyı artık bu hevesinden vazgeçirdi. Ve başka heveslere yöneltti. Evet okullarındaki başarıları ve evdeki uyumlu davranışlarıyla kızlarından son derece memnun olan Ersan Erdura neye heveslenebilir ki, diyeceksiniz. Gittikçe gelişen ve artık erkeklerin dikkatini çekmeye başlayan iki kızının da erkeklere taş çıkartırcasına kendilerini savunmalarını istiyor genç baba... Bunun için de bir spor salonunda ders saatleri dışında ailecek uzun uzun çalışıyorlar. Üstelik daha üç yaşını yeni dolduran

Fahrettin Aslan Atağa Kalktı

Yeni yılla birlikte atağa kalkan Fahrettin Aslan ’la oğlu Sacit Aslan gazinolarına iki yeni assolist bağladılar. Bunlardan birisi üç yıldır aralarında kırgınlık olan Nükhet Duru diğeri ise bir hafta öncesine kadar Osman Kavran’ın gazinosunda müzikale çıkacak olan ve bu konuda hazırlıklar yapan Neşe Karaböcek ... Uzun zamandır durgun geçen gazino piyasası yeni yılla birlikte bir hayli hareketlendi. Öyle ki, gazinolae arasındaki savaş eski günleri andıracak biçimde açıkça kendini gösteriyor... İşte bu savaşta en büyük atağı da gazinocular kralı Fahrettin Aslan yaptı... Ve Neşe Karaböcek ile Nükhet Duru ’yu kendisine bağladı. Nükhet Duru bizzat Fahrettin Aslan’ın kendisiyle el sıkışırken, gazinoları yöneten oğlu Sacit Aslan da bir başka ünlü ses olan Neşe Karaböcek’e ''Evet'' dedirtti... Aslında iki assolistin, Aslan’larla aralarında enteresan bir bağ oluştu... Dilerseniz önce Nükhet Duru ile başlayalım işe. Üç ay önce tür değiştirip Türk Sanat Müziği ’ne dönme

Filiz Ersürer Sevgisini İçine Attı

Gazino patronu Oğuz İslamoğlu ile yaşadığı büyük aşkın bitimine üzülüp, sevgisini kalbinde kurutmaya çalışan Filiz Ersürer son günlerde büyük bir olgunluk örneği gösteriyor. Turizmci sevgilisinden ayrılıp manken sevgilisi Mine ile sık sık görülmeye başlayan eski gazinocu sevgilisini kıskanmak bir yana, rakibesine koltuk çıkarak yakışmışlar bile diyebiliyor, mutluluk dileyebiliyor... A şk bambaşka bir duygu. Zor başa gelir, kalpten de zor atılır, insan sevdiği ile dünyayı unutur, unutur da kaybettiği zaman tüm dünya onu unutturmayı başaramaz. Böylesine yüce bir duygu, o sevenin kalbinde yücelen insanla güzeldir işte ve o insan yok olunca tüm güzellikler çirkine dönüşür, kahkaha atılan anılar gözyaşlarıyla beslenir. İşte böylesine bir aşk ve bu aşkın bitişiyle, sonrasından bahsedeceğiz şimdi. Genç ama başarılı bir gazinocu olan Oğuz İslamoğlu ile Filiz Ersürer'in beraberlikleri gerçekten de parmak ısırtacak kadar güzeldi. Filiz Ersürer'e manevi desteğinin yanısıra ev tut

Hakan Peker'e Nadya'dan Gözdağı

Nadya ve Hakan Peker çifti olaylı evliliklerini noktalarken dans yaşamlarındaki beraberliklerini de bitirmiş oldular. Hakan Peker eşinin yerini başka bir dansçı kızla doldurup, grubu eski havasına kavuşturmaya çalışırken, Nadya Peker de boş durmadı ve gruptan ayrılıp kendi başına başka bir grup kurmayı düşünen Hakan Peker'in dansçıları arasında sağ kolu olan Bülent Güven'le birleşti. Şu anda Türkiye'nin en kalabalık dans grubunu Nadya - Bülent Dans Grubu adı altında kurduklarını söyleyen Nadya Peker “Hakan'ın arkamdan yersiz yere atıp tutmasının bir tek nedeni var. Bekar yaşamak için benden ayrıldı ama özel yaşamında çapkınlıkları rahatlıkla yapmak istemesi onun dans grubunun bensiz olunca sarsılmasına neden oldu. Şimdi o sarsıntıyı ve kendisine en büyük rakip olarak beni görünce arkamdan konuşmaya başladı. Aciz ve korkak insanların yaptığı gibi. Biz Bülent ile o denli güzel bir grup kurduk ki, değil Hakan Peker birçok dans grubu korktu bizden zaten. Kısacası artık

Hale Soygazi Yine Tatilde

Antalya Festivalimde “En İyi Kadın Oyuncu” seçildiği zaman herkes Hale Soygazi için “Bir ölü canlandı” demişti... Ama aradan geçen günler içinde teklif alamayıp, şu anda evinde oturan Hale Soygazi’nin bütün gücünün Atıf Yılmaz ’ın desteğiyle bir ödüllük olduğu anlaşıldı... “ Bi r Yudum Sevgi”... 1984 yılının Antalya Film Şenliğinde beş ödül birden toplayan filmdi... Başrolünde ise uzun zaman evinde oturan ve sadece festival yaklaştığı sırada, Atıf Yılmaz gibi güçlü bir hami bulup film çeviren Hale Soygazi vardı... Bilindiği gibi de bu festivalin sonunda Hale Soygazi “ En İyi Kadın” oyuncu ödülünü kucaklamıştı... Şimdi biz burada Hale Soygazi’nin, en iyi kadın oyunculuk ödülünü tartışmayacağız... Hele hele Antalya’da yarışan filmler daha sonra sinemalarda vizyona girip de “Bir Yudum Sevgi”de Hale Soygazi’nin oyununu görenlerin Soygazi’den çok daha iyi oynayan kadın oyuncuların olduğunu söylediklerini hiç tartışmayacağız. Bizim konumuz festival öncesi evinde oturan, festiva

İşverenler İle İş Bitirenler Aynı Masada

Şimdi fotoğraftaki şu masaya bakın... Önce bu masadakileri sayalım size... Hüseyin Emre, Seda Sayan, Abdurrahman Keskiner ve Neşe Aksoy... Hepsi birarada Çakıl Gazinosu’nda gecenin tadını çıkarıyorlar ellerinden geldiğince... Ama kafalarında binbir plan kurarak... Örneğin, Hüseyin Emre, plak şirketi sahibidir yani işveren... Yanındaki Seda Sayan da assolist... Eh, plakçı ile sanatçı arasında konu ne olur? Tabii plak olayı... Hüseyin Emre, sarışın assolisti firmasına bağlamak istiyor... Ö te yandan diğer işveren Abdurrahman Keskiner, Umut Film'in sahibi... Onun yanında oturan ise sinemada hâlâ birşeyler olamayan, üstüne üstlük soyunduğu halde pek ilgi görmeyen Neşe Aksoy, yine aynı masada Keskiner'le iş bitirme düşüncesinde... Çünkü, Abdurrahman Keskiner kendisine bir film yaparsa dünyalar Neşe Aksoy ’un olacak... İşte işverenlerle, iş bitirenlerin bir masa etrafındaki anatomisi... Tabii biraz da eğlenceyle karışık...  (diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Meral Gökçe Erkeğini Arıyor

Parası, pulu, şanı, şöhreti, kapısında teklif için bekleyen yapımcılar, organizatörler... Kısaca herşeyi var. Var ama, kendisini mutlu edecek, “sevdiğim” diyebilecek bir erkeği yok “Kartallar Yüksek Uçar”ın Alev Taşkın’ı Meral Gökçe ’nin... Şu sıralarda da gerçek yaşamında büyük bir ızdırap çekiyor ve kalbini çalacak bir erkeği bulabilmek umuduyla alev alev yanıyor Alev Taşkın. Hatta öyle ki, "Beni sevecek bir erkek olsun, herşeyimden vazgeçeceğim'' diyebiliyor. Bundan yaklaşık üç yıl önce gazino sahnesine umutla çıkarak epey uzun sürecek bir programda solistaltı olmuş ve tek düşüde mesleğinde daha yukarı basamaklara çıkabilmekmiş. Ancak bu sırada karşısına çıkarak gönlünü çalan erkek sahneyi bırakmasını ve evinin kadını olmasını istemiş. O da sevdiği uğruna herşeyi bir kalemde silmiş ve “Evet” diyerek imzayı bastıktan sonra da sahneler onun için sadece albümleri, bellekleri süsleyen bir anı olarak kalmış. Ne var ki, uğruna bir takım özverileri göze aldığı bu yuva fa

Meral Zeren Sırtını Sağlama Aldı

Arayan mevlasını da bulur, belasını da demişler... Zeren de araya araya nihayet sırtını dayayabilecek sağlam bir kapı buldu... Bize de bu sırt dayama işini görüntülemek düştü... Eh, Meral Zeren’in de artık arkası sağlam. Hem de öyle böyle değil. Meral Zeren ’in arkasında koskoca bir bakan var. Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mükerrem Taşçıoğlu, genç sanatçının arkasındaki sağlam kişi... İnanmazsanız Çakıl Gazinosu’nda çekilen fotoğrafa bakın. İşte bu, resmen Meral Zeren’in sırtını bakana dayadığının resmidir. İşin espri olayı bir yana, hiçbir daveti, açılışı ya da kokteyli kaçırmayan Meral Zeren, o gece de Çakıl Gazinosu ’nun açılışında Muazzez Abacı’yı dinlemek üzere hazır ve nazırdı. Eğlenmeyi ve bir o kadar da boy göstermeyi bu denli seven Meral Zeren’e o gece öyle bir piyango vurmuştu ki, aman Allah... Oturdukları masanın tam arkasında bir tesadüf eseri Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu oturuyordu. Ve yine tesadüf sonucu Meral Zeren’le Sayın Bakan sırt sırta vermişle

Mete Sezer eşi Defne Yalnız İle Tiyatro Açıyor

Televizyon ekranı sayesinde şöhret kapısını aralayan herkesin birer ikişer tiyatro açtığı günümüzde, reklam kuşaklarında izlediğimiz ekranın biracısı Mete Sezer de önümüzdeki günlerde bir tiyatro açmaktan artık kendini alamadı. 4 yıldır evli olduğu ve daha önce Nokta Tiyatrosu’nda çalışan Kaynanalar dizisindeki Döndü rolüyle tanıdığımız eşi Defne Yalnız ’la birlikte bu işe girişen Mete Sezer, yıllardır İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda çalıştıktan sonra kendi tiyatrosunu açarak gönlünde yatan aslana da böylece kavuşmuş olacak. Perdelerini ilk olarak halen provaları sürdürülen ve rejisini kendisinin üstlendiği “Besmele” isimli oyunla açacak olan Mete Sezer’in oyuncu kadrosunda kendisi ve eşi Defne Yalnız’ın dışında, bugüne değin genellikle fotoromanlarda oynayan Menderes Samancılar, İstanbul Şehir Tiyatrosu’ndan ayrılan Leyla Altın, eski tiyatro sanatçısı Latife Saruhan, Selahattin Taşdögen ve Hülya Baygın bulunuyor. “Besmele”de Menderes Samancılar Defne Yalnız’ın kocası, Selahattin Ta

Nihal Arda ve Mehtap Ar Özlem Dolular

Bursa Çelik Palas Oteli’nde yeni senenin ilk gazino çalışmalarını birlikte tamamlayan Nihal Arda ile Mehtap Ar’ın içtikleri su bile ayrı gitmiyor. İskender kebabından, kestane şekerine, ılıcalarından kayak merkezlerine kadar Bursa'da herşeyden nasiplerini alan iki arkadaşın tek bir sıkıntısı var. O da sevgililerinden uzak kalmaları. İşte geçtiğimiz gece bu özlem acısına neşeli bir espri bulan Nihal Arda, Mehtap Ar ’ın sevgilisi Arif’in her zaman ki kullandığı losyondan bol bol sürünüp, Mehtap Ar’ın yanına erkeksi bir sesle yaklaşıverdi. Bir anda şaşıran Mehtap Ar daha sonra espriyi kavrayınca Nihal Arda’yı tuttuğu gibi kucağına oturttu "Ah anam benim. Tıpkı Arif kokuyorsun" diye sıkıştırmaya kalkınca da yaptığı şakanın dönüp dolaşıp kendisini bulduğunu anlayan Nihal Arda, Ar’ın elinden zar zor kendisini kurtarabildi...  (diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın) Tozlumagazin

Olivia Newton-John Kocasını Meşhur Edecek

Müzik dünyasında yıllardan beri şiddeti geçmeyen bir fırtına esiyor. Otuzsekiz yaşında olmasına rağmen nice 18 yaşındakilere taş çıkartan, güçlü sesi, kaliteli müziğiyle gençlerin gönlüne taht kuran bu fırtınanın adı Olivia Newton - John. Yaptığı her plak dünya listelerinde bir numaraya kadar çıkan bu güzel ve sempatik sanatçı, geçtiğimiz yılbaşı kendisinden 10 yaş küçük Matt Lattanzi ile evlenmişti. O günden bugüne son derece mutlu bir yaşam süren ve yaş farkının kesinlikle sorun yaratmadığını belirten çift her konuda mükemmel anlaşıyorlar. Bunların başında da müzik yer alıyor. Şimdiye kadar şöhreti günden güne artan Olivia Newton - John şu sıralarda ise kocasını şöhret yapmaya çalışıyor. Uzun süredir böyle bir projeyi gerçekleştirmenin çarelerini düşündüklerini söyleyen Olivia Newton - John ve Matt Lattanzi bunu açıklamak için uygun bir zaman beklemişler. Ve büyük organizasyonlarını tamamladıktan sonra açıklamayı uygun bulmuşlar. Evet, dünyaca ünlü pop şarkıcısı John ve kocası

Rüçhan Çamay Türkçe Şarkı Söylemeyecek

TRT’nin isyan ettirdiği Rüçhan Çamay bundan sonra kolay kolay Türkçe şarkı söylemeyecek. Çünkü sanatçının yaklaşık 250 bin liralık masraf yaparak hazırladığı ''Uçan Daire" ve ''Sevgiden On Almalıyız" adlı iki parçası sudan gerekçelerle denetime takıldı... Yılların sanatçısı Rüçhan Çamay üç yıllık bir aradan sonra geçtiğimiz günlerde menajerinin isteğiyle ve özlem gidermek için yaklaşık bir ay süren bir gazino çalışması yaptı. Ama sanmayın ki, bu süre içinde Rüçhan Çamay boş durdu, tam tersine müzik adına yeni çalışmalar yaptı birde üstelik bant doldurarak TRT'ye gönderdi. Ne var ki, işte bu TRT olayından sonra Rüçhan Çamay yaptığı çalışmalardan, daha doğrusu masraflarından pişmanlık duyarak bundan sonra özgün Türkçe şarkı söylememeye karar verdi. Çünkü sözleri ve bestesi kendisine, düzenlemesi Garo Mafyan - Doruk Onatkut'a ait olan ve İstanbul Gelişim Orkestrası'nın eşliğinde söylediği ''Uçan Daire'' ve ''Sevgiden O

Selçuk Ural Oğlunu Ferdi Özbeğen'e Teslim Etti

İlk kez ŞEY Gazetesi aracılığıyla yıllardır sakladığı oğlu Hakan Ural'ı resmen açıklayan Selçuk Ural , oğlunun geleceğinden kesinlikle korkmuyor artık. Çünkü şu sıralar bir manken ajansında çalışan Hakan Ural podyumların aranan mankenleri arasına karıştığı gibi Yeşilçam'ın da paylaşılmayan jön adayları arasına giriverdi. Ancak, video şirketinin işlerine koşturmaktan oğluna yeterince zaman ayıramayan Selçuk Ural oğlu yanlış adım atmasın diye alacağı kararlarda yardımcı olabilecek en yakın dostu Ferdi Özbeğen 'i görevlendirdi. Müzik dünyasının dışında iki filmle sinemada da deneyimi olan Ferdi Özbeğen ''Hakan yakışıklılığı ve rol kabiliyetiyle geleceğin en büyük jönü olabilir. Ancak sağlam adım atması için ben yardımcı olacağım. Çünkü Selçuk benim en yakın dostum oğlu da oğlum sayılır" diyor. Üstelik bununla da kalmayıp yeni gelen bir film teklifini değerlendirirken Hakan Ural ile birlikte kamera karşısına geçmeyi de düşünüyor...  (diğer haberler için aşağıd

Sensiz Yaşamak

Salim Akın (Özer Plak) '' Sen Sözden Anlamazmısın?", "Adet Yerini bulsun", "Sevgilim Sıra Bende", "Sevgilim Sen Söyle", ''Okursun", ''Aşkımız Tadında Kalsın", ''Gün Doğmadan Neler Doğar" Ve bunun gibi altı şarkı adı daha. Bu haftaki uzunçalarımızı tanıtmaya biraz bilmece gibi başladık sevgili müzikseverler. Acaba sizler bu şarkıların hangi türe ait olduğunu yani ilk kez adını duyduğunuz Salim Akın’ın ne tür müzik icra ettiğini şarkılarının adından bulabildiniz mi? Evet, evet çoğumuzun ağzından dökülen ilk sözcüğü duyar gibiyim. Arabesk değil mi? Maalesef yanıldınız. Bu şarkılar tavernada çalışan piyanistlerin arabesk tarzı oluyor. Yani bugüne kadar sabır edip yazmak istemediğimiz İSTİSMAR MÜZİĞİ... Ne yazık ki, 1870’li yılların sonundu Ferdi Özbeğen 'le moda olan taverna müzigi artık lüks lokantalara, sosyete kulüplerine hatta mini gazinolara kadar hayli geniş bir alanda yapıldığı için küçümse

Sylvester Stallone'un Susan Anton Aşkı

Bir süre önce Türk televizyon izleyicisinin de ekran başından ilgi ve bedeniyle izlediği Golden Girl (Altın Kız) adlı dizinin başkadın oyuncusu Susan Anton, şimdi de sinemanın bir başka ünlüsü, Rocky dizilerinin unutulmaz kahramanı Sylvester Stallone 'un başını döndürüyor. Bir sağ bir sol ve Rock yerde... Ringlerin yenilmez, güçlü boksörü Rocky bu defa gerçekten nakavt oldu... Ama kendini korumaya da hiç gerek duymadan... Evet Türk sinemalarında da zevk ve beğeniyle izlediğimiz Rocky dizilerinin sevimli kahramanı Sylvester Stallone bundan bir süre önce TRT televizyonunda gösterilen iki bölümlük, ''Golden Girl'' Altın Kız adlı dizinin kahramanı Susan Anton’a gönlünü kaptırdı. Üstelik Stallone bu kez çok da ciddi görünüyor çünkü bu ilişki diğerlerine pek benzemiyor. Şimdiye kadar başından birçok gönül ilişkisi geçen aktör her seferinde de yaptığının bir hata olduğuna karar verir ve 10 yıllık hayat arkadaşı Sacha’ya dönerdi. Ama bu biraz farklı. Çünkü son sevgi

Şehrazat ''Do Re Mi'' ile Dirildi

Yaklaşık dört yıldır müziğe ara vererek inzivaya çekilen Şehrazat televizyon sayesinde yeniden dirildi. Ve geçen hafta Do Re Mi programında izlediğimiz Şehrazat aldığı övgüler üzerine müzik yaşamında yeniden ve hızla dirilmesini sağlayacak yepyeni çalışmalar içine girdi... Gerek sesi ile gerek ana dili gibi bildiği ingilizcesi ile ve gerekse de güçlü tekniği ile yaklaşık dört yıl önce hafif müziğin en sevilen genç seslerinden biriydi rahmetli büyük sanatçı Sevinç Tevs’in kızı Şehrazat... Müzik dünyasında bulunduğu yıllarda hem Türkçe parçalarla, hem de annesinin mirası caz müziği parçalarıyla her kuşaktan müzikseverin hayranlığını toplar ve kendisine geleceğin umut veren şarkıcısı olarak bakılırdı. Ama nedendir bilinmez annesinin ölümünden sonra müzik dünyasındaki sesi sedası kesildi Şehrazat’ın ve genç sanatçı kendisini inzivaya çekti. Bu durum biraz da Şehrazat’ın tembelliğine bağlanıyordu. Çünkü sık sık yapılan sahne tekliflerini bir türlü kabul etmiyordu Şehrazat... Ne var