Ana içeriğe atla

Yaşamak İstiyorum


YAŞAMAK İSTİYORUM
Bülent Ersoy (Sembol Plak)
Türkiye’ye hasret gidermek üzere geldiği dönem içinde doldurduğu son uzunçalarıyla Bülent Ersoy bir kez daha arabesk aşkına kapıldı. Özellikle Almanya’da çevirdiği video filminin tema şarkısını çok beğendiği için aynı türde eserleri seslendiren Bülent Ersoy’un yapıtlarına kalite kazandıran şüphesiz plağın başarılı prodüktörü Osman Bayşu’nun titiz çalışması. Kullandığı Batı enstrümanlarıyla son derece zengin hazırlanan orkestrasyonlar Bülent Ersoy’un bariz arabesk yorumuna bolca hava kazandırmış ve ağdalı rengine rağmen basitlikten kurtarmış. Çünkü seslendirdiği bazı eserler daha önceden türünün en meşhur şarkıcıları tarafından seslendirilip tanıtılmasına ve de “hit” yapılmasına rağmen sunuş bakımından mükemmele ulaşmamıştı. Oysa Bülent Ersoy ekip çalışmasının başarısından yeterince nasip alıyor. Aynen bundan önceki uzunçalarına göre yorumunda yaptığı incelik kadın cinsiyetine daha çok yakışıyor. Fazla bağırmadan ve meyan bölümlerindeki gerekli çıkışların titizlikle mikse edilmesiyle hazırlanan plak kapağından içeriği ne kadar buram buram kalite kokuyor. Bülent Ersoy’u senfonik arabesk şarkılarıyla sevenler için yılın ilk hediyesi olan bu uzunçaları daha uzun uzun övgülemeden eserleri sıralayalım dilerseniz.
Yaşamak İstiyorum” (Halit Çelikoğlu - Muzaffer Özpınar), “Bir Gönül Sayfası” (A. Selçuk İlkan - Özer Şenay), “Sensizliğe Alışacağım” (Gönül Şen - Ugur Bayer), “Ne Çıkar” (İlkan San - Mustafa Sayan), “Yaktı Beni” (Ferdi Tayfur), “Gurbet Geceleri” (Şakir Askan - Burhan Bayer), “Bani Hatırla” (Erdoğan Berker), “Yaranamadım” (Halit Çelikoğlu - Uğur Bayer), “Bir Servili Bulamadım” (Selahattin Sarıkaya), “Sevdikten Sonra” (A. Selçuk İlkan - Necdet Tokatlıoğlu).
Erdoğan Berker’in yıln şarkıları ünvanlı eserleri ve Rum asıllı beste olan “Sevdikten Sonra” adlı şarkı dışında Ferdi Tayfur’un, Müslüm Gürses’in, Gökhan Güney’in ve Zerrin Özer’in en çok sevilen arabesk şarkılarını dinlemek istiyorsanız Bülent Ersoy’un uzunçalarını alın. Yoksa ilk yıllardaki klasik sanat müziği kariyerinden beklentiye girenler hayal kırıklığına uğrar...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi