Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nazan Şoray etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Türkan ve Nazan Şoray Kardeşler Babalarını Unuttular

Anaları Meliha Şoray’ın birinci ölüm yıldönümü nedeniyle 26 Ocak’ta Şişli Camii’nde ruhuna mevlüt okutan Türkan ve Nazan Şoray kardeşler o gün analarını anarken belki de istemeden babalarını unutmuşlardı. Başı öne eğik, yalnız baba Halit Şoray’ın hüzünlü olduğu ise gözlerden kaçmadı... Türkan ve Nazan Şoray kardeşlerin yaşadığı sürece en az kendileri kadar adından söz ettiren anneleri Meliha Şoray’ın ölümünün üzerinden tam bir yıl geçti. Yani 25 Ocak 1984 te hayata gözlerini yuman Meliha Şoray’ın geçtiğimiz hafta ölümünün birinci yıldönümü idi. Bu yıldönüm nedeniyle kızları Türkan ve Nazan Şoray Şişli Camii’nde annelerinin ruhu için mevlüt okuttular. O gün Türkan Şoray, Cihan Ünal, Nazan Şoray ve Meliha Şoray’ın yakınlarının yanısıra Şişli Camii’nin avlusunu sanatçıların hayranları da doldurmuştu. Ancak tüm bu kalabalığın içinde Türkan Şoray, Nazan Şoray ve yakınlarının birbirleriyle sarmaş dolaş olup hasret gidermelerine karşın bir köşede, başı öne eğik, suskun, kır saçlı ve çö...

Ünlüler Eskiciliğe Başladı

Teşbihte hata olmaz derler ya olmazsa Bülent Ersoy ve Türkan Şoray ’ın eskiciliğinde de hata yok... Eskicilik de nerden çıktı diyorsunuz herhalde... Haklısınız... Ama Nazan Şoray ’ın daha önce bilmem kaç kez sahnede giydiği tuvaletleri alıp filmlerinde giyerlerse onlara eskici demek doğru sanırız... İşte Türkan Şoray’ın “Seni Seviyorum” adlı filminde giydiği simli tuvalet ve Bülent Ersoy ’un Almanya’da çevirdiği “Acı Ekmek”de giydiği leylak rengi tuvalet. Her ikisi de Nazan Şoray’ın daha önce sahnede giydiği eski tuvaletleri... Günümüzün hayat şartları malum. Yalnızca bir tek ekmeğin 50 lira olduğu, her türlü yiyecek ve giyecek maddesine zam üstüne zam geldiği şu sıralarda, asgari ücretle çalışan ve kendinden başka 5 - 6 boğaza daha bakmak zorunda olanları bir düşünün... İnsan nasıl yaşar, asıl geçinir ve hayattan nasıl zevk alır, yaşamın tadını nasıl çıkarır? Bu biraz zor, hatta epeyce zor. Böyle bir ortamda insanın dişinden tırnağından artırarak özel zevklerini tatmin etmesi ...

Nazan'ın Maskülen Tarzı

Moda yine çılgın moda... Nazan Şoray ise modadan daha çılgın bir genç kadın... Yılın belirli aylarında yurt dışına çıkarak Paris, Londra ve Milano gibi moda merkezlerinde son modayı takip eden Şoray dönüşünde yepyeni kreasyonlarıyla büyük dikkat çeker. Katıldığı davetlerden tutun da günlük yaşamın tüm saatlerinde son derece şık olan Şoray bu yaşından sonra erkek oldu çıktı. Geçtiğimiz günlerde Avrupa gezisinden dönen genç yıldız bavulundakileri boşaltınca adeta cinsiyet değiştirdi. Çünkü bu yılın sonbahar - kış modasında kadınlarda erkek giysilerinin çok moda olması Nazan Şoray'ı fotoğraflarda gördüğünüz gibi değiştirdi. Moda dergilerindeki manken havasıyla karşımıza çıkan Nazan Şoray'ı resimlerken çevrede dolaşanlar sanatçıyı tanımadı. Tıpkı "Victor Victoria" filminde Julie Andrews, "Yenti'' filminde Barbara Streisand gibi tebdil-i kıyafet yapan Nazan Şoray'a bakıp bakıp "Kim bu güzel yakışıklı" diyen yaşlı hanımlarda çıktı. Ancak hiçbir...

Anne Bizi Bırakma!

Anıları en iyi yaşatan fotoğraflardır... Solsa da sararsa da insanın yaşamında daima renk olur, zaman zaman insanı çok eskilere götürüverir... Bütün kamuoyunun yakından tanıdığı anne Meliha Şoray ve kızları Türkan Şoray ile Nazan Şoray yaşamları ayrı olduğu halde birbirlerinden hiç ayrılmazlar, biraraya geldiklerinde de sevgi, saygı, şefkat sergilerlerdi... Kızlarının ortasına oturup onlara sarılmak Meliha Şoray için mutlulukların en güzeliydi... Gerek Türkan, gerekse Nazan başları sıkıştığı anda hemen annelerine koşar onun kanatları altına sığınırdı. Hangi yaşta olursa olsunlar Meliha Şoray onları daima küçük bir çocuk gibi görürdü... Ama artık bu tablo mazide kaldı... Başları sıkıştığı zaman annelerine koşamayacaklar. Meliha Şoray onlara kucak açamayacak... Yalnızca bu tabloya bakıp avunacak iki kardeş. Bir sevgidir ölçülmez... Altın gibi bir yürektir ki tartılmaz ve arkasından ölümle gelen bir keder ki dayanılmaz... Bir acıdır ki katlanılmaz... Bıçak yarasından, hançer ...

Aramıza Kimse Giremez

Sanat dünyasında birçok ünlü kardeş gördük. Yabancı ve yerli kardeş ünlüler arasında Şoray kardeşlerin yeri ise bambaşkadır. Birbirine tarifsiz kuvvetle bağlı olan iki kardeş en zor günlerinde sıkıntıları, üzüntüleri birlikte göğüslerken en mutlu günlerinde de yaşadıkları mutluluğa ortak olurlar. Ancak bu güzel bağlılığın tek üzüntülü örneği Türkan Şoray ile Cihan Ünal ’ın herkesten gizli evlenirken tek bilen kişi olarak Nazan Şoray ’ın nikahta bulunamayışında yaşanmıştı. Dikkat çekmemek ve nikahın gizliliğini bozmamak için gazinoda programlarını her zamanki süksesiyle sürdüren Nazan Şoray nikah günü gidemediği için içinin kan ağladığını daha sonradan itiraf etmişti. Bu üzüntülü olayı unutturan mutluluk ise 5 Ocak Perşembe günü yeni yaşına giren Nazan Şoray’a sürpriz baskın yapan Türkan Şoray’ın İstanbul’a gelişiyle yaşandı. Kızkardeşine elinde pastası ve çiçeğiyle gelen Türkan Şoray dakikalarca sarılarak öpmeye doyamadan kutlarken Nazan Şoray mutluluktan hastalığını bile unutuverdi...

Evliliğe Tam Yol İleri

Nazan Şoray cephesinde büyük bir sessizlik var. Ama özel yaşamındaki değişimi herkes farkediyor. Evine daha bağlanan bir yıldız olan şarkıcı gazino sahnelerine koyduğu yasağı daha bir süre kaldırmayı düşünmezken dinlencenin verdiği huzuru ve güzelliği Avrupa şıklığı ile yansıtıyor, onu mevsimin en gözde modası bahriyeli giysileriyle görenler ise Nazan Şoray’ı dört kelime ile anlatıyor... Nazan Şoray için sıkıntılı, üzüntülü günler geride kaldı artık. Biricik varlığı annesini yitirmenin acısını kalbine gömerek yaşamın gerektirdiği mücadeleyi sürdüren Nazan Şoray yeni plağının daha geniş kitlelere yayılabilmesi için harcadığı çabanın karşılığını gördü. Üstelik henüz denetim görmemiş şarkılarını televizyondan duyurmadan. Sadece “ Hal Hal ” şarkısıyla bir “Hoş Sada” bırakmayacağını söyleyen güzel şarkıcının bu arada gazino sahnelerine koyduğu tavır da hayli dikkat çekiyor. Çalışmamak için gazino yöneticilerinden astronomik yevmiyeler isteyen Nazan Şoray’a gecede 400.000 lira tekli...

Nazan Şoray Badana Yaptı

Onu hiç bu halde görmemiştik... Bir elinde fırçası, öteki elinde boya kutusu ile odanın içinde dört dönüyordu. Arada bir de boyalara bulanmış pantolonlarını elleriyle yukarıya doğru çekerken konuşuyordu: «Tam 7 yıldır bu evde oturuyorum... Bugüne kadar sahneydi; plaktı, filmdi derken, bu eve bakacak zamanı bulamadım. Ancak duvarlar öyle kirlenmişti ki, baktıkça içim kararıyordu. Zaten bu nedenle de duvarları beyaza boyamaya karar verdim.» Bir yandan konuşurken, bir yandan da pencere pervazlarını, duvarları ve tavanı boyuyordu. Değme usta boyacılara taş çıkartırcasına fırça kullanan kişi, Nazan Şoray 'dı... «işim yalnız bu değil ki» dedikten sonra da yaptıklarını ve yapacaklarını şöyle sıraIıyor Nazan Şoray: «İstanbul’da 20 gün sahneye çıkacağım, Bunun için yeni ve değişik giysiler gereki. yor. Her gün terzime de uğramam gerekiyor. Bu arada yeni LP’im için çalışmalarımı da sürdürüyorum. Ayrıca, repertuarıma aldığım yeni şarkıları da ezberlemem gerekiyor. Vallahi yemek y...

Nazan Şoray Saman Alevi Gibi Söndü

Sinemaya geldiği günlerde ablasının şöhretinden de faydalanarak büyük reklam yapan Nazan Şoray, kendisinden bekleneni veremeyince prodüktörleri sukutu hayale uğrattı, bir saman alevi gibi sönüverdi... Nazan Şoray, ilk filmi ''Cesur Yabancı''ya başlamadan birkaç gün önce gazetecilere bir gece kulübünde kokteyl vermişti. O gün kokteyle gelenler hatırlarlar, gazetecilerle Nazan Şoray'dan daha çok annesi Meliha Sav (Şoray) konuşmuş, büyük kızı Türkan Şoray'a olan kızgınlığının tesiriyle olacak kocaman, kocaman laflar etmişti: ''Göreceksiniz'' demişti, ''Nazan ablasını geçecek. Ondan daha güzel, üstelik ondan daha da akıllı. İki yıl sonra filimciler ona ablasından daha çok para verecekler...'' ''Cesur Yabancı'' filmine başlandığı ilk günlerde Meliha Sav (Şoray) ın bu kehanetleri herkese tutacak gibi görünmüştü. Öyle ya, Nazan Şoray ilk filmini bitirdikten sonra ''Yedi Köyün Zeynebi''ne başlamış ...

Nazan Şoray Yılmaz Gündüz'e Aşık Oldu

O gün Atlı Spor Kulübüne Nazan Şoray ile röportaja gittiğimiz zaman bir de ne görelim... Yeşilçam'ın adı «çapkın»a çıkmış aktör-prodüktörü Yılmaz Gündüz Nazan Şoray'ın yanında değil mi? Doğrusu şaşırdık kaldık. Şaşıran sadece biz değildik, onlar da şaşırmışlardı. Şaşkınlıkla karışık sessizliği ilk bozan Yılmaz Gündüz oldu: «Çocuklar aklınıza sakin birşey gelmesin. Nazan Şoray ağustos ve eylül aylarında yapacağım iki filimde oynayacağı için ona ata binmesini öğretiyorum! İki filimde de atlı sahneler bir hayli fazla... Hatta diyebilirim ki Nazan attan hiç inmeyecek.» İki numaralı Şoray ise Yılmaz Gündüz’ün sözlerini sessiz sessiz dinliyor, kabahati yakalanmış çocuklar gibi dalgın dalgın yerdeki bir taşla oynuyordu. Bizim kendisini gülerek süzdüğümüzü. «Öyle mi?» gibilerden yüzüne baktığımızı görünce o da birşeyler söylemek lüzumunu hissetti; «Yılmaz beyin söylediklerine ekleyecek bir lafım yok. Eğer aramızda birşey olsaydı, sizin de geleceğinizi bildiğim halde onunla buray...

Nazan Şoray'ın Yedinci Aşkı Yıldıray Çınar

Nazan Şoray, Yeşilçam'daki ezeli ve ebedi aşk yarışının rüzgarına kaptırmış kendisini, koşup duruyor, iki yıl önce sinemaya geldiği zaman 15 yaşında olan Nazan Şoray'ın, 720 gün gibi kısa bir süre içinde bu kadar uzun mesafeler katedeceği, bazı ablalarına taş çıkartacağı, doğrusu bu ya kimselerin aklına gelmezdi. İlk önce şimdi Köln’de bulunan rejisör - prodüktör Yücel Hekimoğlu ile duyuldu Nazan Şoray'ın adı. Arkasından geçen yıl mutlu bir yuva kurmuş olan prodüktör Yaşar Tunalı ile evleneceği söylentileri çıktı ortaya. Bir süre sonra Yaşar Tunalı’nın yerini, o sıralarda Yıldız Tezcan’dan ayrılmış olan Mahmut Tezcan aldı. Peşinden Demir Karahan ve Engin Çağlar girdi yarışa. Bizim bildiğimiz, Nazan Şoray'ın son aşkı, «Bana ata binmesini öğretiyor,» dediği Yılmaz Gündüz'dü!... NAZAN’IN SON AŞKI... Şu günlerde ise Nazan Şoray'ın adı, folklor ses sanatçısı ve filim artisti Yıldıray Çınar'la anılıyor. Yeşilçam'ın iki numaralı Şoray’ı, yedi numaralı ...

Nazan Şoray Şansını İran'da Deneyecek

NAZAN ŞORAY da İran’da filim çeviren Türk sinema artistleri kervanına katılıyor. Nazan, nisan ayının sonu, ya da mayıs ayının başında İran’a gidecek ve orada bir filmin başrolünde oynayacak. Bu filim için İran’lılar Nazan Şoray’a bizim paramızla 40 bin lira veriyorlar. Ayrıca yol masraflarıyla Nazan’ın İran’daki bütün masrafları da İran’lılara ait. Durun, daha bitmedi. Filmin bir ayda tamamen çevrilip bitmesi şart. Bitmezse her fazla gün için Nazan Şoray 3000 lira alacak. Nazan Şoray cephesinde sadece bu İran haberi yok. Bir de «İlkbahar kararları» var. Nazan, ilkbahar kararlarını açıklamadan önce şunları söylüyor: - «Dünyanın her yerinde filimler çeviriliyor. Bu filimlerde oynayan artistler de ya mesleklerinde aşama yapmak için bu filimlerde oynuyorlar, ya da para kazanma kiçin.» Nazan Şoray'ın ilkbahar kararlarında bu düşüncenin izlerini sezmemek mümkün değil. Çünkü Nazan Türkiye için bundan böyle «az ama, öz, kaliteli, iyi filim» sloganını benimsemiş. Bunun gerekçesi ...