Sanat
dünyasında birçok ünlü kardeş gördük. Yabancı ve yerli
kardeş ünlüler arasında Şoray kardeşlerin yeri ise bambaşkadır.
Birbirine tarifsiz kuvvetle bağlı olan iki kardeş en zor
günlerinde sıkıntıları, üzüntüleri birlikte göğüslerken en
mutlu günlerinde de yaşadıkları mutluluğa ortak olurlar. Ancak
bu güzel bağlılığın tek üzüntülü örneği Türkan Şoray
ile Cihan Ünal’ın herkesten gizli evlenirken tek bilen kişi
olarak Nazan Şoray’ın nikahta bulunamayışında yaşanmıştı.
Dikkat çekmemek ve nikahın gizliliğini bozmamak için gazinoda
programlarını her zamanki süksesiyle sürdüren Nazan Şoray nikah
günü gidemediği için içinin kan ağladığını daha sonradan
itiraf etmişti. Bu üzüntülü olayı unutturan mutluluk ise 5 Ocak
Perşembe günü yeni yaşına giren Nazan Şoray’a sürpriz baskın
yapan Türkan Şoray’ın İstanbul’a gelişiyle yaşandı.
Kızkardeşine elinde pastası ve çiçeğiyle gelen Türkan Şoray
dakikalarca sarılarak öpmeye doyamadan kutlarken Nazan Şoray
mutluluktan hastalığını bile unutuverdi. Birlikte yeni yaşının
mumunu söndüren Şoray kardeşler şampanya patlatarak içlerindeki
coşkunluğu taşırdı sonrası kardeşine dönerek “Canım
kardeşim, kim ne derse desin, hayatımıza kimler girerse girsin
bizi kimse ayıramayacak. En zor günlerimizde olduğu gibi en mutlu
günlerimizde de bundan sonra birarada olacağız. Biricik annemizin
üstüne yemin ediyorum.” Ve bu yemin şöyle karşılık buldu:
“Ben de...”...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...
Yorumlar
Yorum Gönder