Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kuzey Vargın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

En çok Soyunan Erkek Kuzey Vargın

Soyunma sahnelerinin kol gezdiği Türk filmlerinde sadece kadın oyuncular soyunup dökünecek değildiler ya.. Soyunan kadınların yanısıra erkekler de, çok geçerli olan bu kurala ister istemez inovun eğeceklerdi. İşte bu tür sahnelerin gedikli oyuncusu Kuzey Vargın . "Ölüm Yolcuları'' adlı filmde gene sovunuk olarak yatağa girecekti. Bu defaki yatak arkadaşı da Nuran Aksoy 'du. Aksoy da Türk sinemasının devamlı soyunan kadın oyuncularındandı. Arnavutköy’de. Sohban Koloğlu'nun plato olarak çalıştırdığı evde, çekimi yapılacak sahne için hazırlanıyordu... Ve bir süre sonra Nuran Aksoy yatağa girip, yorganın altında üzerindekileri birbir çıkardı. Bir kilotla kalmıştı ve çıplak göğüslerini de yorgana sarınarak gizlemeye çalışıyordu. Kuzey Vargın soyunmuştu bile... Bilindiği gibi göğüsü jilet izleriyle doluydu. Eski, uçarılıklarla dolu bir yaşantının hatıralarıydı bu izler. Ama artık uslanmıştı Kuzey Vargan. Bundan böyle yaşayışına dikkat edecek, bütün taşkınlıklarına bi...

Kuzey Vargın, Evladını Annesinden Ayırdı

KUZEY VARGIN , yıllar önce tiyatro ve sinema oyuncusu Ayla Oranlı ile mutlu bir evlilik yapmış ve bu evlilikten Tayfun adlı bir çocukları olmuştu. Daha sonra geçimsizlik yüzünden hu mutlu yuva dağılmış, boşanan çiftin çocuklarını mahkeme, anneye bırakmıştı. Her şey yolunda giderken tüm olaylar Kuzey Vargın'ın, Müzeyyen Senar 'ın kızı Feraye ile evlenip Amerika'ya gitmesiyle yön değiştirdi. Amerika'da bir benzin istasyonuna ortak olan Kuzey Vargın, okul tatilinden istifadeyle 3 yıl önce oğlu Tayfun'u Amerika’ya götürdü. Tabii olanlar da İstanbul'da kalan gözü yaşlı anne Ayla Oranlı'ya oldu: «Çocuğun velayeti benim üzerimde olduğu için çocuk şimdi ne Amerika'da kalabiliyor, ne de Türkiye'ye gelebiliyor» diyen Ayla Oranlı, oğluyla üç yıldan beri devamlı mektuplaşarak hasret giderdiğini, çocuğun ana dili Türkçe’yi bile unutmak üzere olduğunu belirterek bir anne olarak üzüntüsünü dile getiriyordu... (diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)...

Kuzey Vargın Seti Terketti

Sarıyer'de «Zilli Nazife» nin çekilişine gittiğim zaman Kuzey Vargın'ın sinirli halini hemen fark etmiştim. Evlendikten sonra gayet ciddi bir aile reisi olan ve kendini tamamen mesleğine veren Kuzey Vargın, bu filimde «jönprömiye» oynadığı ve başrole çıktığı halde memnun olmak şöyle dursun, ağlamaklı bir haldeydi... Adeta patlamaya hazır bir bomba gibiydi... Netekim patladı da... Geçen hafta içinde Kuruçeşme'deki Suat Sadıkoğlu yalısında saat 24.00 sıralarında «Zilli Nazife» nin son sahnesi çekilmek üzereyken, otoritesiyle ün yapmış Memduh Un'ün setini bıraktığı gibi kaçtı. Olayı ertesi günü haber aldık. Filmin bitmesine iki gün kalmıştı. Filim ekibi Anadoluhisarı'nda Kuzey Vargın'ı bekledi. Fakat Kuzey, prodüksiyon amiri Semih Sezerli'nin yalının rıhtımında beklettiği deniz motoruna gelmedi ve böylece Memduh Ün, elleri boş olarak yazıhanesine dönmek zorunda kaldı... Filim ekibinin o gün arayıp da bulamadığı Kuzey Vargın'ı ancak ertesi sabah, evin...

Kuzey Vargın Karabatak Gibi

Tanrı, Kuzey Vargın’a artist olacak bir insanda bulunması gereken bütün nimetleri vermiş. Boyu var, bosu var, oyun kabiliyeti var üstelik de yakışıklı, insan bir an için düşümeden edemiyor. Herkeste kolay kolay bulunmayan bu nimetlere sahip olan Kuzey Vargın neden Yeşilçam'ın önde gelen artistlerinden biri olmaz da, adı daima skandallann, dedikoduların, içine karışır? Doğrusu bu sorunun cevabını vermek çok zor. Türk sinemasında bir kural vardır. Ve bu kural daima geçerli olmuştur. Aklını başına toplamayan, kendisini iyi kullanamayan ne kadar büyük olursa olsun, ne kadar «Ben» derse desin, böyle davranan bir artist daima tepetaklak gitmiştir. İşte Kuzey Vargın da bu kuralın kurbanı olarak geri geri giderken yeşil bir ışık çıkmıştır karşısına. Bu «Karaoğlan» tipidir. Hani Ankara Meydan Sahnesinde çalışırken kimsenin tanımadığı Kartal Tibet'i, bugünün şöhretli ve milyoner Kartal Tibet’i yapan tip... Kuzey Vargın nedense ayağına gelen bu kısmeti de iyi değerlendiremez. Filim...

Kuzey Vargın İlk Kez Konuştu

Gazete sütunlarını, sinema ve tiyatroyla ilgilenenleri, sansasyonel haber meraklılarını uzun süreden beri meşgul eden bir konu var: «Kuzey Vargın olayı»... Şöyle böyle iki aydan beri gün geçmiyor ki Kuzey hakkında yeni bir haber çıkarılmasın. Almanya’da Türk işçilerini dolandırdığından tutun da, kaçakçılık yaptığını; İran’lıları dolandırdığından tutun da, İnterpol tarafından arandığına kadar akla geldik gelmedik bir sürü haber Kuzey Vargın'ın isminin etrafında çember örüyor. Yalnız ortada şöyle bir gerçek var: Almanya’dan iran’lılar Kuzey için Türkiye'ye gelmişler, İnterpol ve Almanya'da dolandırdığı işçilerimiz burada harıl harıl onu arıyorlarmış. Bunlar tamam, ama bu ne biçim aramadır ki halen Ankara’da kaldığı otel bilinen, her akşam aynı saatte bir kulüpte sahneye çıkan, afişleri Başkent’in duvarlarını süsleyen Kuzey Vargın, iki aydır bir türlü bulunmaz? Sonra şu da var tabii: Bugüne kadar Kuzey, hakkında çıkan haberler üzerine bir cümlelik laf bile etmedi. Bak...

Kuzey Vargın Baba Oldu

Tarabya Otelinin üst katındaki kocaman camlı pencerelere dayanmış, Boğaziçi'ni seyrediyordu. Aslında karşısındaki harikulade manzarayı görmüyor, hayal alemindeydi. Bir gece önce geç vakit eve gelmiş; 23 yaşındaki güzel eşini yatakta bulmuştu. «Anne olmanın zamanı geldi galiba?» diye düşündü. Genç kadını uyandırmadı. Sabah erkenden gürültüyle kalktı. Saat 6 olmuştu. Kapıdaki otomobilin klakson seslerini durdurmak için balkona çıktı: «Geliyorum» diye seslendi. Filim çevireceği yere götürmek için almaya gelmişlerdi. Firmanın temsilcisi Emel Hanım, yukarı çıkmıştı. Bir çay ikram etmek istedi. Tam bu sırada genç eşi Ayla Vargın: - «Sancım var!» diye kısık sesle konuştu. Kuzey'den önce Emel Hanım, kadın olmanın verdiği yardım duygusuyle öne atıldı: - «Hemen hastaneye kaldıralım» dedi. Kuzey de telaş içinde Ayla Vargın’ın annesine koştu. Biraz sonra kayınvalides Sabahat Oranlı ile geldi: - «Ben, filim setine gidiyorum, telefonla sizi ararım» dedi. Uç kadın, bir otomobille...

Kuzey Vargın Tansu Sayın'la Nişanlandı

Artık adet oldu, her üç - dört ayda bir Kuzey Vargınla ilgili bir sürpriz haberle karşılaşıyoruz. Bir süre önce anîden yurtdışına çıkışıyla ilgiyi üstüne toplayan, çıkışı gibi anîden yurda dönüşüyle de herkesi bir daha şaşırtan Kuzey Vargın, geçen hafta yine her duyulduğu yerde «sürpriz» etkisi yapan bir şey daha yaptı ve Tansu Sayın'la aniden nişanlanıverdi... Bunun «sürpriz» tarafı nerede demeyin hemen. Kuzey Vargın’la Tansu Sayın, siyahla beyaz kadar birbirine zıt iki ayrı insandır da ondan... Kuzey Vargın, çabuk kızan, çabuk sinirlenen, buna karşılık insanlar için kötü düşünmeyen, yakışıklı, genç bir adamdır. En önemli özelliği ise kararsızlığıdır. «Bu kararsızlık onu daima «olacağı kadar olamayan» bir «yıldız» haline getirmiştir: Sesi ve sahne hâkimiyeti birçok şarkıcınınkinden iyidir ama kararsızlığı yüzünden ismini neonların en üzerine yazdıramamıştır... Sinemada ileriye umutla bakarken, bir bakarsınız Kuzey Vargın sahneye geçmiş... Sahnede tutunmuşken kalkmış, Avrupa...

Kuzey Vargın Baba Olacak

Biz insanlar yazın sıcaktan, kışın soğuktan yakınıp dururuz. Ama her şeye rağmen yaz tatlı mecsimdir. O sabah yazın güzelliklerini, cazip taraflarını düşüne Kuzey Vargın'ın Ataköy'de ki kampinglerden birinde kiralamış olduğu çadıra vardık. Kuzey'le daha önceki karşılaşmamızda, bu yıl yaptığı filimlerden, evliliğin kendine uğur ve huzur getirdiğinden söz açıp neticede evinden, eşinden çok memnun olduğunu anlatmış, sonra: - «Yakında baba olacağım» derken gözlerinin içi parlamıştı. Sözlerini: - «Şimdi Ataköy'de kamptayız. Bir pazar gelirseniz Ayla ve ben çok memnun oluruz,» diye bitirmişti. Biz de Kuzey’in bu sözünü hatırlayıp yola koyulduk. Kampı ve çadırı bulmak güç olmadı. Fakat çadırın içi ve etrafı boştu. Vargın'lardan görünürlerde kimse yoktu. Acaba neredeler? diye düşünürken, komşu çadırın arka tarafından Kuzey’in sesini duyduk. O tarafa doğru yöneldik. Yanında eşi Ayla da vardı. Kuzey Vargın bizi görür görmez: - «Aman bu ne sürpriz. Buyurun, çadı...

Kuzey Vargın'ın Antalya Skandalı

Konyaaltı Antalya'nın en güzel köşelerinden biridir. Göz alabildiğine uzanan çakıl taşları ile kaplı bir sahil... Karşıda, zirvesinden kar eksik olmayan tepeler... Sabahları çarşaf gibi dümdüz, öğleden sonra sahili döven koyu lacivert bir deniz... Ve kumsalın bittiği yerde sıra sıra evler, gazino ve lokantalar... AntalyalIlar bu evlere «oba» diyorlar... Yaz aylarında belediye tarafından denizi, güneşi sevenlere kiraya veriliyor... Festival boyunca da Antalya’ya gelen «görevlileri», «davetlileri» ağırlıyor.. Bu yıl bu obalardan biri, önü rüzgardan korunmak için hasırla örtülü olanı, yerlisi olsun, yabancısı olsun bütün herkesin dikkatini çekti. Obayı biri kız, diğeri erkek, iki kişi paylaşıyordu. Kız uzun saçlıydı. Kolunda dövmeler vardı. Adı Gülay'dı... Ama tanıyanlar onu «Hipi Gülay!» diye çağırıyorlardı. «Bu yıl ölen İzmirli Hipi Perihan'ın yerini alan Ankaralı Hipi Gülay'dır bu...» diyorlardı. Erkek ise, Türk sinemasının ve alaturka gazino müşterilerinin yak...

Fatma Girik'le Samimi Sohbet

O gün Fatma Girik'in Topağacı'ndaki dairesinin zilini saat tam 15.00'te çaldığımız zaman kendisini hazır bulunca ne yalan söyleyelim bir hayli şaşırdık. O da bu şaşkınlığımızı farketmiş olacak ki, gülümsiyerek, «Vallahi çocuklar saat tam 14.00'te hazırdım» diyordu. «Pencerenin önüne oturmuş sizi bekliyordum.» Şimdi diyeceksiniz ki, «Fatma Girik siz gelmeden bir saat önce hazırlanmışsa, bunda şaşacak ne var?» Var, var, hem de çok şey var. Siz Fatma Girik'le röportaj yapmanın, onu set dışında yakalayıp iki satır laf etmenin, üç poz resim çekmenin zorluklarını bir bilseniz.. BOĞAZ SIRTLARINDA BİR YILDIZ Hava pırıl pırıl. Yerlerde sarı sarı papatyalar.. Ağaçların yemyeşil yapraklar iyiden iyiye büyümüş. Koyunlar, keçiler telaşlı telaşlı koşuşuyorlar. Ve biz Fatma Girik ile birlikte Topağacı'nın «tıkanıklığından» sıyrılıp Bebek sırtlarının «ferahlığı» içinde Boğaz’ı seyrediyoruz. Nefis bir manzara. Sarayburnu’ndan Beykoz sahillerine kadar bütün Boğaz aya...

Kartal Tibet Şart Koştu

Hey gidi günler hey! Şu insanoğlu ne garip yaratıktır! Söylenenler zamanın sözleri arasında kalınca ne çabuk unutulur. Verilen sözlerden «Sırtında yumurta küfesi yok ki!» misali nasıl dönülür, işte alın prodüktör Suat Yalaz'la ilk ve hakikî «Karaoğlan» Kartal Tibet'i.. Bundan aylarca önce aralarına kara kedi girdiği zaman birbirlerine nasıl ver yansın etmişlerdi. Doğrusu bu sözler, yenir yutulur cinsten ithamlar, isnatlar, değildi.. O günlerde Suat Yalaz, bar bar haykırıyor, önüne gelen gazeteciye dert yanıyordu: ONU SİNEMAYA BEN KAZANDIRDIM - «Hayatımda bu Kartal kadar nankör adam görmedim. Ankara Devlet Tryatrosu'nda 500 lira maaşla çalışırken, elinden tuttum, İstanbul'a getirdim, «Karaoğlan» filminin başrolünde oynatıp onu sinemaya soktum. Şöhretini, servetini her şeyini bana borçludur. O turduğu katı, altındaki otomobilini, bankadaki paralarını her şeyini, her şeyini.. Sonra elinde tuttuğu Kartal Tibet'in Karaoğlan kılığında çektirdiği resime bir çarp...