Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sevgilisi Yeliz'e Sponsor Oldu

Yeliz 'in Ufuk Deveci ile evlenmeye karar verdiğini ve artık gazino çalışması yapmayacağını daha önce yazmıştık. Ama gazino sahnelerinden uzaklaşmak Yeliz için çok zordu. Çünkü sahneye çıktığı anda kendini çok mutlu hissediyor ve aldığı alkışlar onu bambaşka dünyalara götürüyordu. Bu yüzden evleneceğini düşünmek onu mutluluğa, sahnelerden ayrılmak ise mutsuzluğa sürüklüyordu. Bunu sevgilisi de hissetmişti. Sevdiği kadının üzülmesini istemiyor, onu mutlu görmek için bir şeyler yapmak istiyordu. Yeliz'i mutlu etmek için kararlıydı. Ama ne yapacaktı? Bu sorunun yanıtı Çiğdem Talu'dan geldi. «Bir show hazırlayalım» dedi... Bu karara nasıl vardıklarını dilerseniz ünlü söz yazarının kendisinden dinleyelim: «Bir akşam Yeliz bana geldi. Çok üzgündü. Gazinodan ayrılmak zorunda olduğunu, fakat alkışları özleyeceğini söyledi. Ona üzülmemesi gerektiğini, bir şeyler yapabileceğimizi söyledim. O anda da aklıma show fikri geldi. Birden Yeliz'in yüzü aydınlandı. Bunu Ufuk'

Bedia Akartürk Gününü Gün Ediyor

Tıpkı çocuklar gibi bacaklarını suyun içinde çırpıyor, bir yandan da kollarıyla suya vurarak köpürtmeye çalışıyordu... Denize hasretti Bedia Akartürk . Bu hasretini de Bostancı’da kaldığı sitenin havuzunda gideriyordu. Havuzdan çıkıp duşunu aldıktan sonra yanımıza geldi. Nefes nefese kalmıştı. «Yüzme, en güzel spor dalı bence. İnsanın tüm kaslarını hareket ettiriyor» dedi, sonra da anlatmaya başladı: «Bu yaz denize gidecek fırsatı bulamadık. Eşim Atilla şu anda Kuşadası'nda bulunuyor. Orada bir ev yaptırıyoruz. Onun inşaatı ile ilgileniyor. Benim de sahne çalışmalarım olduğu için, her yıl yaptığım gibi Akdeniz’in o güzelim sularına koşamıyorum. Bu özlemimi gördüğünüz gibi şu havuzda gidermeye çalışıyorum.» Bedia Akartürk, havuza girmeden önce saunaya giriyor. 50 derecede bir güzel ter atıyor. Ardından doğru havuza... Sanatçı bir yandan da harıl harıl yeni LP’si için hazırlıklarını sürdürüyor. Sonra da İzmir Fuarı'na giderek sahne çalışması yapacağını söyleyen Bedia

Türkan Şoray Eşiyle İlk Kez

Gizli evliliğinden tam 39 gün sonra konuşuyoruz Türkan Şoray 'la... Gözleri ışıl ışıl mutlulukla parlıyor... Önce tebrik ediyoruz, gülerek cevap veriyor: «Darısı başınıza». Sonra damdan düşer gibi ilk bombamızı patlatıyoruz: «Bir bebek beklediğiniz söyleniyor?» Karşımızda ışıl ışıl gözleriyle, mutlu bir Türkan Şoray var. «Bebek beklesem istesem de gizleyemem. Resimler konuşur» diyor. Artık biz susuyoruz, o konuşmasına devam ediyor: «Biliyor musunuz, İstanbul basını bize kırıldı zannettim. Ankara'dan İstanbul'a gelirken hep acabalar içindeydim. Basını karşımıza almak ya da kaybetmek vardı. Dostlarımızı kaybetmek vardı. Onları karşımıza almak vardı. Bu da çok zor bir olaydı... Hep bunları düşündüm evliliğimizin ilk günlerinde...» Yarılanan sigarasını atıyor bu kez bir başka sigara daha yakıyor: «Kimseye dargın ve kırgın değilim. Evlenmem gerekiyordu, evlendim... Bu bir başkası da olabilirdi ama Cihan oldu. Onunla önce 'Seni Kalbime Gömdüm'de çalıştık, s

Selami Şahin'in İlham Perisi

Aynı film setinden bir diğer aşk öyküsü bir ay önce nişanlanan Selami Şahin ve Nil Alpay'dan. Uzun süredir adı çapkına çıkan Selami Şahin de, sonunda boyun eğerek nişanlanmış ve dünyaevine giden yolda ilk adımı atmıştı. Film çekimi için önce Antalya’ya, sonra İzmir'e giden Selami Şahin’i, mankenlik yapan nişanlısı Nil Alpay yalnız bırakmak istemedi ve çekim süresince sevgilisinin dizinin dibinden ayrılmadı. Antalya’da olsun, İzmir’de olsun, her yerde iki sevgili el ele, diz dize idi. Birlikte yediler, birlikte içtiler, birlikte eğlendiler. Bu beraberlik Selami Şahin için karlı da oldu - doğrusu. İlham perisi Nil Alpay sayesinde sanatçı kısa süre içersinde arka arkaya 5 güzel eser besteledi. Selami Şahin, «Aşık olmadan beste yapamam ben. Şimdi ilham perim Nil sayesinde birbirinden güzel 5 yeni şarkı besteledim. Doğrusu kendimi şimdiden 500.000 lira karda sayıyorum. Hele Nil için yazdığım 'Yeşil Gözlüm' adlı şarkının piyasaya çıktığı zaman olay yaratacağından eminim

Roman Polanski'nin Seks Şeytanı Nastasya Kinski

15 YAŞINDAYKEN başından geçen bu çirkin tecavüz olayı Nastasya Kinski için ün ve paranın başlangıcı, bir anlamda müjdecisi olmuştu. Çünkü düzensiz yaşantılı, sapıkça fikirler sahibi Roman Polanski'nin belki de ilk kez bu olaydan sonra utanma duygusu ağır basmıştı. Polanski, küçük sevgilisini dünya çapında üne ulaştırmayı kafasına koymuştu artık. Onu kimse durduramazdı. İşe önce güzel Nasti’ye çekidüzen vermekle başladı Polanski. Onu erkekleri büyüleyen bir seks kedisi ya da dayanılması güç bir küçük dişi haline getirmeliydi. Ve Polanski ilk aşamada düşündüklerini kısa sürede gerçekleştirdi. Artık Nastasya Kinski tam istediği gibi bir küçük kadın olmuştu. Yeniden Polanski'ye kulak verelim dilerseniz: «Nastasya tanıdığımda çok güzel bir küçük kızdı. Ancak benim istediğim, yaşından olgun göstermesi, ondaki seks öğesinin iik plana çıkmasıydı. Öyle ki Nasti’yi gören erkeklerde hemen bir yatak imajı uyanmalıydı. Bu yoldan harekete geçtim. Usta bir kuaför elinden çıkmış uzun v

İlhan İrem Felekten Birgün Çaldı

Doğrusu İlhan İrem ’i bir görmeliydiniz... Neşesinden kabına sığamıyor, gülüyor, çevresindekilere şakalar yapıyor, zaman zaman eline gitarı alıp sevincini ve duygularını şarkılarla dile getiriyordu. Eh! Haksız da sayılmazdı hani. Etrafında sarışını esmeriyle birbirinden güzel kızlar, güneş, deniz... Felekten böylesi bir gün çalabilmek için. İlhan İrem her şeyi dört dörtlük organize etmişti. 20 aylık askerliğin izlerini ve özlemlerini üzerinden atabilmesini böyle bir moral günü sağlayabilirdi. Günler öncesi kız arkadaşlarına haber vermiş, bir deniz motoru bulup kiralamıştı. Pazar günü sabah erken saatlerde bize kapıyı açtığında oldukça heyecanlı görünüyordu. Birlikte çıktık, iskeleye giderek motoru karşıladık. Sonra da motorla iskele iskele dolaşıp İlhan İrem’in meleklerini topladık. Tüm konukları alıp kadroyu tamamladıktan sonra tekne birbirinden güzel kızlarla cıvıl cıvıl olmuştu. Kaptan rotayı «tam yol» la Büyükada’ya çevirdi. Öğleye doğru adanın masmavi koylarından birine

Suna Pekuysal Adaklar Adadı

İnsanların yaşamları boyu bitip tükenmeyen arzuları vardır... Para kazanmak, ev sahibi olmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, okul bitirmek, sağlıklı olmak... Bunlara sahip olmak için de devamlı mücadele içindedir... Durmadan çalışır ve sağlığını korumak için de elinden geldiğince dikkatli olur. Tabii bu arada yatırlara inancı olanlar da adaklar adarlar. Böyle inancı olanlardan biri Suna Pekuysal ... Sanatçı ev sahi olmak için, çocuğunun başarılı eğitim devresi geçirmesi için sağlıklı, dertsiz, kazasız bir geçirmek için evlerinin yakınında «Zuhurat Baba'ya gidip adaklar adıyor. Ünlü oyuncu, sezonu tam istediği gibi kapatması üzerine, geçtiğimiz günlerde adağını yerine getirdi ve, «Zuhurat Baba»yı ziyare gelenlere lokum dağıttı, onların adaklarından alıp yedi. Daha sonra da bize dönerek şunları söyledi : «Çeşitli isteklerimin gerçekleşmesi için sık sık Zuhurat Baba'yı ziyaret eder, adak adarım. Sırtımın geçmesi, ev sahibi olmak ve dertsiz kazasız bir tiyatro sezon

Erol Evgin Misafir Oldu

Hülya Çolakoğlu, 16 yaşında, Bahçelievler Lisesi birinci sınıf öğrencisi... 6 yaşından beri Erol Evgin hayranı. «Onu ilk defa televizyonda gördüğüm günden beri hayranım. Benim için o Türkiye'de tek» diyor. Odasını onun posterleriyle süslüyor, defterler tutuyor, hakkında çıkan her bir yazıyı okuyor, ezberliyor, her resmi kesip saklıyor. «Okulda ve mahallede benim hayranlığımı herkes bilir. Erol Evgin 'le ilgili ne bulurlarsa bana getirirler. «Bütün istediğim onu bir kere olsun yakından görebilmek, konuşabilmekti. Demek insan bir şeyi bu kadar çok isterse olabilirmiş» diyor. Aslında Hülya'nın Erol Evgin'le ilişkisi, televizyondan, dergi sayfalarından öteye gidememiş... Bir kere Bahçelievler'deki Ünverdi Sineması'nda bir filmini görmüş, «Renkli Dünyalar»... Bu filmden sonra hayranlığı daha da artmış. Mektuplar yazıp, imzalı resimlerini istemiş. Sonunda bu yıl «Sevdiğiniz Yıldız Telefonda» adlı dizimizde dergimize telefon edip, ilk defa onunla konuşabilmiş. B

Alpay Geri Dönmeye Hazırlanıyor

Türk Hafif Müziği sanatçısı Alpay 'ın uzun zamandan beri sesi soluğu çıkmıyor... Onun bu sessizliğini çeşitli şekilde yorumlayanlar vardı; kimi Alpay müziği ve sahne çalışmalarını bıraktı, kimi ise, kendini tamamen işine adadı diyordu... İşin aslını öğrenmek için Alpay'ı ziyaret ettiğimizde bu suskunluğun ardındaki gerçek meydana çıkacaktı.. Evet gerçek şuydu: Alpay iş ve müzik çalışmalarını birlikte, hem de hiç aksatmadan sürdürüyordu... Sanatçı, üstelik bir de grup oluşturmuştu. 5'NCİ LP'Nİ TAMAMLADI Alpay, 2 yıllık, aradan sonra 5'nci LP'ni tamamlamış durumda... Tümü yeni çalışmalarından oluşan LP'nin stüdyo ve bant kayıt işlemlerini bitiren Türk Hafif Müziği sanatçısı Alpay, yakında piyasaya çıkacak olan yeni LP'nin kendisi için büyük bir çıkış olacağı inancında. Uzun zamandan beri ne gibi çalışmalar yaptığını ve sahneye çıkıp çıkmayacağına ilişkin sorularımızı Alpay şöyle yanıtladı: «Türkiye'de bugün popüler müzik gerilemektedir.

Hülya Avşar Kahır'da

Bu sezon film prodüktörlüğüne de başlayan Mahmut Hekimoğlu , Orhan Gencebay'la «Kahir» adlı bir film yapacaktı... Filmi yapmasına yapacaktı da kadın oyuncusu kim olacaktı?.. İşte tüm sorun da burada başladı. Önce Ahu Tuğba düşünülmüştü. Yazıhanede bulunan bir prodüktör, «O kız kendini harcadı. Duyduğuma göre bir filmciyle 5 yıllık anlaşma yapmışı dedi... Bu sözler üzerine Ahu Tuğba 'nın adının üstüne bir çizik attılar... Sıra geldi İkinci isme... İkinci İsim Müjde Ar'dı. Arandı, soruldu... Müjde Ar , artık arabesk filmlerde oynamama kararı almış, üstelik başka firmayla filme başlamıştı... Bir de Banu Atkan vardı üstede... Firma her ne kadar Banu Alkan'ı oynatmak istiyorsa da Orhan Gencebay istemiyordu... Araya aracılar girdi. Bu kez Banu Alkan , «Ben Orhan Gencebay’ia film çevirmiyorum» diye tutturdu... Ve listenin son ismi Hülya Avşar'da karar kılındı. Yönetmenliğini Osman Seden'in yaptığı «Kahır» filminin kadın oyuncu kadrosu böyle bayağı kahır

Gülriz Sururi Kabare'de

Gülriz Sururi - Engin Cezzar Tiyatrosu yeni salon bulma, salona göre oyun seçme gibi sorunlar yüzünden perdelerini biraz gecikmeli olarak açabildi. Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun Sıraselviler'deki salonunda gösterilerini sürdürecek olan Gülriz Sururi - Engin Cezzar, ilk oyun olarak «Kabare»yi seçtiler. «Kabare» Cristopher Isherwood'un «Elveda Berlin» adlı romanından oyunlaştırılmış ve bundan yirmi yıl önce Dormen Tiyatrosu'nda «Ben Bir Fotoğraf Makinesiyim» adı altında oynanmıştı. Başrolünü yine Gülriz Sururi'nin oynadığı oyundan sonra roman sinemaya uyarlanmış ve Liza Minelli'yi üne kavuşturan «Kabare» filmi yapılmıştı. Engin Cezzar hem oyundan hem de filmden yararlanarak «Elveda Sertinsin yepyeni bir uygulamasını hazırladı. Oyunun başrollerini Gülriz Sururi ile Cüneyt Türel paylaşıyorlar. Kabare sunucusu rolündeki Engin Cezzar bu oyunla 7 yıl sonra tiyatro sahnesine dönüyor. Diğer rollerde Taner Barlas, Yılmaz Zafer, Tiraje Sayılgan ve kabare dansçıları r

Ercan Turgut Sahneden Kışlaya

Malatya'da doğdu... Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdi... Sonra, Şişii Siyasal Bilimler Yüksek Okulu’na, arkasından da Türk Müziği Deviet Konservatuvarı'na girdi , ve mezun oldu... Uzun yıllar «Delikanlılar» grubunda çalıştı ve sonra da ayrıldı... Arabesk parçalarla sesini iyice duyurdu ve bugünkü Ercan Turgut da böyle doğdu... Ercan Turgut'un kısa biyografisi bu. Genç sanatçı geçmişe şöyle bir bakarken hayretini gizleyemiyor: «Zaman ne kadar çabuk geçiyor... Sanki daha dün liseden mezun olmuşum gibi geliyor. Şimdi ise askere gidiyorum.» Erenköy'deki berber Hüseyin'in koltuğunda asker traşı olurken hep geçmişi düşünüyor Ercan Turgut... Berber Hüseyin sanatçının saçlarını keserken, bir yandan da konuşuyor: «Yıllardır Ercan'ın saçlarını ben keserim. Asker traşı da bana kısmetmiş...» Gün, veda günü... Ercan Turgut evinin yolunu tutuyor. Annesi Nazife Hanım, babası Sabri Bey, ablası Şenol, yeğeni Nitay ve nişanlısı Nihan Bol evde sanatçıyı bekliyorlar. E

Banu Alkan'dan Aşk Hikayesi

Genç kız sevgilisinin gözlerinin içine bakarak soluksuz anlatıyor, anlatıyordu... Sevgisini, bağlılığını ve sadakatini dile getiriyordu... Çocuk ise sadece dinlemekle yetiniyordu... Dışarıda puslu bir hava vardı... Gökyüzü birden karanlığa bürünmiıştü... Oysa daha günün ortasındaydılar... Selmin bir ara çantasından kağıt mendil çıkartıp gözlerini sildi... Bu hareket Tayfun'un yüreğini delip geçmişti... Acımayla karışık bir duyguydu bu... Bir genç kız karşısında ağlıyor ve hatta yalvarıyordu... Ama Tayfun, Selmin'e ödün vermemeye kararlıydı... «Boşuna ağlama Selmin... Bir anda her şeyi yıktın... Şimdi de karşıma geçmiş duygu sömürüsünde bulunuyorsun... Sana inanmak istiyorum ama içimden gelmiyor...» «Hayır Tayfun... Yanlış değerlendiriyorsun... Haklı olduğum halde senden yine de özür dileme gereği görüyorum... Bu kadar katı olman için bir neden yok... İşi niye bu denli uzatıyorsun...» .................................... Selmin eve dönerken Tayfun'un kızmasına

Carmen Llera'nın 76 Yaşındaki Aşkı

Carmen Llera, 29 yaşında alımlı genç bir kadın. İspanya'da doğmuş ama, İtalya'da yaşıyor. Ayağında spor ayakkabıları, üzerinde blucini, hiç makyajsız yüzü ile Roma sokaklarında dolaşırken herhangi bir kızdan ayırdetmek çok güç. Ama bu sade görünüşlü İspanyol, çağdaş İtalyan edebiyatının en önemli yazarlarından biri sayılan Alberto Moravia'nın aşkını kazanmayı başarmış. Alberto Moravia, eserleri en çok okunan ve yabancı dillere çevrilen, bunun yanında ilginç hayatı ile de dikkatleri üzerine çeken bir yazar. Geçen yıl piyasaya çıkan «1934» adlı romanı bir hafta içinde bestseller listesinde baş sıraya yerleşiverdi. Moravia, kadın - erkek ilişkisinden bahsederken üç çeşit olduğunu söyleyerek onları şöyle sıralıyor. «Bir tanesi cinsel amaçlıdır, diğeri aşktır, üçüncüsü ise iki bedeni aynı gibi yapan arkadaşlıktan da öte organik bir bağdır. Bence kadınlarla derin duygusal ilişkiye girememiş erkeklerin, eksik ve tatminsiz yanları olur daima. Benim kadınlarla aram hep iyi id

Grace Kelly'nin Buruk Kutlaması

Prens Rainer ile evlenerek sinema artistliğine veda eden Prenses Grace Kelly, geçtiğimiz günlerde 25. evlilik yıldönümünü kutladı. Frank Sinatra'nın evinde düzenlenen toplantıda sinema dünyasının ünlüleri, 25 yıl önceki meslektaşlarının bu mutlu gününde yanında şerefine kadeh kaldırıyorlar ama yılların, güzelliğinden hiçbir şey kaybettirmediği Prenses Grace’i neşelendirmeyi başaramadılar. Prenses Grace öylesine mahzundu ki, onu tanımayanlar, evliliğinin yolunda gitmediğini bile sanabilirlerdi. Son günlerde gerçek bir şendul hayatı süren Caroline bu mutlu gününde bile yanında yoktu. Ve davetliler fısıltılarla gerçekten mahzun olanın Caroline değil, annesi Grace olduğunu söylüyorlardı. Grace Kelly ve Prens Rainer 25 yıl kavgasız gürültüsüz, skandalsız geçen evliliklerini kutlarlarken, kızları Caroline yönetmen Rcberto Rosselini'nin oğlu Robertino ile beraber gününü gün ediyordu. Üstelik Avrupa sosyetesinin ağzında dolaştığına göre Caroline sadece şendulluk yapmıyordu. Genç

Ajda Pekkan'ın Gözü Yükseklerde

Bu haftadan itibaren yeni bir diziye başlıyoruz: Ne idiler, ne oldular? Amacımız sanatçılarımızın dününü, bugününü fotoğraflarıyla sizlere sunmak. Bu ilk dizimize Ajda Pekkan ile başlıyoruz... Ajda Pekkan ... Türk sahnelerinin hafif batı müziği dalında en büyük ismi... Yıllardır tahtını kimseye terketmeyen starı... Modada, görünümde değişikliğin öncüsü... Ajda, yıllar önce kendini dergimizin açtığı sinema artisti yarışmasında birinci olarak tanıttı. Şöhrete giden yolun sinemadan geçtiğine inanıyordu. Oysa daha önceleri İlham Gencer'in Çatı adlı gece kulübünde şarkılar söylerdi. SES birinciliği ona zamanın en ünlü oyuncuları ile aynı filmlerde oynama imkanını sağladı. Ama Ajda sinemayı sevmemişti. Amacı sinemada ün yapıp, müzikte zirveye ulaşmaktı. Nitekim dediğini de yaptı. Hemen sahneye geçiverdi. Ama ne geçiş... Adana'da heyecandan şarkının sözlerini unutunca protestolarla karşılaştı. Herkes bu deneyin onun şarkıcılığının sonu olacağına inanıyordu. Ama Ajda umutluydu

Meral Zeren, Akile Sultan Oluyor

Osmanlı tarihinin belki de en ilgine dönemi «Genç Osman» dönemidir. Bir yanda yeniliklere açık, ileri görüşlü bir padişah, bir yanda saray entrikaları... Öte yanda ise Genç Osman ile Akile Sultan'ın aşkı... Turan Oflazoğlu’nun aynı adlı eserinden sahneye uygulanan «Genç Osman» adlı piyes, sergilendiği Rumelihisarı’nda tarihimizin bu ilginç dönemini yansıtıyor... Tiyatroseverler tarafından ilgiyle izlenen bu piyes, şimdi de beyazperdeye aktafılıyor. Yavuz Film adına çekilecek filmde Genç Osman'ı Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Cemil Özbayer, Akile Sultan'ı ise Meral Zeren oynayacaklar. Yavuz Film prodüktörü Yavuz Işıklar, bu konuda şöyle konuşuyor: «Sinemamızda böylesine görkemli bir tarihi film bugüne kadar yapılmadı. Kültür Bakanlığı ile görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca ordunun da yardımını sağlayabilirsek, ortaya mükemmel bir eser çıkacaktır. Temmuz ayı sonlarına doğru çekimlerine başlanacak olan Genç Osman’ı gerçek mekanlarda filme almak istiyoruz. Topkapı Sa

Serpil Çakmaklı Hayat Kadını Oldu

Sinemada yeni bir moda başladı... «Hayat kadınlığı» modası.. Önce Müjde Ar , ardından Sevda Karaca, şimdi de Serpil Çakmaklı ve Banu Alkan oynadıkları filmlerde «Hayat kadını» rolü ile kamera karşısına geçtiler. VARAN I Yönetmenliğini Kartal Tibet’in yaptığı ve başrollerini Müslüm Gürses ile Serpil Çakmaklı 'nın paylaştıkları «Sen Mutlu Ol Yeter» adlı filmde Serpil Çakmaklı hayat kadını oldu. Yılmaz Köksal , Kazım Kartal, Suzan Avcı , Neriman Köksal ve Süheyl Eğriboz'un rol aldıkları filmin konusu şöyle: Müslüm, İstanbul’da yaşayan zengin bir ailenin tek oğludur ve evlidir. Karısı doğum sırasında ölür... Bu olaydan sonra Müslüm büyük bir bunalıma düşer ve karısına çok benzeyen Gül (Serpil Çakmaklı) adlı bir kadına aşık olur. Ne var ki, Gül, hayat kadınıdır ve bu gerçeği Müslüm’den gizlemektedir.,. Olaylar ilginç bir şekilde gelişir. Sahneden sinemaya transfer olan sanatçılar kervanına katılan Müslüm Gürses, bu filmle dördüncü kez kamera karşısına geçmiş oluyor...