Ana içeriğe atla

Roman Polanski'nin Seks Şeytanı Nastasya Kinski

15 YAŞINDAYKEN başından geçen bu çirkin tecavüz olayı Nastasya Kinski için ün ve paranın başlangıcı, bir anlamda müjdecisi olmuştu. Çünkü düzensiz yaşantılı, sapıkça fikirler sahibi Roman Polanski'nin belki de ilk kez bu olaydan sonra utanma duygusu ağır basmıştı. Polanski, küçük sevgilisini dünya çapında üne ulaştırmayı kafasına koymuştu artık. Onu kimse durduramazdı.
İşe önce güzel Nasti’ye çekidüzen vermekle başladı Polanski. Onu erkekleri büyüleyen bir seks kedisi ya da dayanılması güç bir küçük dişi haline getirmeliydi. Ve Polanski ilk aşamada düşündüklerini kısa sürede gerçekleştirdi. Artık Nastasya Kinski tam istediği gibi bir küçük kadın olmuştu. Yeniden Polanski'ye kulak verelim dilerseniz:
«Nastasya tanıdığımda çok güzel bir küçük kızdı. Ancak benim istediğim, yaşından olgun göstermesi, ondaki seks öğesinin iik plana çıkmasıydı. Öyle ki Nasti’yi gören erkeklerde hemen bir yatak imajı uyanmalıydı. Bu yoldan harekete geçtim. Usta bir kuaför elinden çıkmış uzun ve bakımlı saçları, yaşının çok üstünde seksi makyajı, dekolte giysileriyle küçük sevgilim tam hayalimdeki hir dişiydi artık... Ben bile onu tanımakta güçlük çekmeye başlamıştım. Nastasya'yı karşıma alıp saatlerce seyrediyor, adeta harikulade tablo yapmış bir ressam gibi, yarattığım mucizeye zaman zaman inanamıyordum.»
Evet, küçük masum Nasti'nin o günleri böylece gerilerde kalıyordu. Aradan çok kısa bir süre geçmesin ne karşın, Nastasya'nın fiziki görünümü büyük ölçüde değişmiş, genç kız artık sokakta yürürken bile «Benim» diyen erkeklerin defalarca dönüp baktıkları ya da durup inceledikleri bir dişi haline gelmişti... Ve bundan sonrasında Polanski’nin işi hayli kolaydı.
Polanski hemen usta hir fotoğrafçı buldu ve Nasti’yi ona teslim etti. Fotoğrafçı ile Nastasya artık günlerini devamlı olarak çalışarak geçirmeye başladılar. Tabii Polanski de onları yalnız bırakmıyordu... Çünkü küçük sevgilisini ya da yarattığı bu dişiyi, susamış erkek gözlerinden kıskanmaya başlamıştı.
Aylarca süren çalışma, birbirinden değişik mekanlar, harcanan kaset kaset film... Bunca emek, Nastasya'nın erotik pozları ve eşsiz güzelliği ile bütünleşince, ortaya birbirinden güzel fotoğraflar çıkmaya başlamıştı. Polanski bunları çoğaltıyor, ünlü magazin ya da moda dergileri ile Playboy, Penthause gibi erkeklere seslenen dergilere götürüyordu. Fotoğrafları inceleyen yazı işleri müdürleri adeta şoke oluyorlar ve bu harikulade dişiyi okuyucularına diğer yayınlardan önce sunabilmek için gerekirse sayfalarını bozup, baskılarını durdurmakta tereddüt etmiyorlardı.
Ve çok geçmedi, hemen her gazete bayiinde Nastasya’nın kapak ve posterleri ile süslü dergiler boy göstermeye başladı. Artık herkes birbirine aynı soruyu soruyordu. «Kim bu harika yaratık?»
Bu sorunun yanıtı çok kısa sürede tüm belleklere yerleşiverdi. Nasti’nin posterleri bekar erkeklerin odalarını, hayali ise tüm erkeklerin düşlerini süslüyordu... Bu arada onun yüzünden kıskançlık duygularına kapılanlar da yok değildi. Bir çok kadın gibi Roman Polanski de garip kıskançlık duygusuna kapılmaya başlamıştı. Nasıl mı? Bunu da Polanski anlatsın:
«Nastasya tam istediğim gibi kısa sürede büyük bir üne ulaştı. Bol para kazanıyor, durmadan film teklifi alıyordu. Ona olan borcumu ödemiş, utanç duygumdan kısmen kurtulmuştum. Ne var ki bu kez bir başka duygu içimi kemirmeye başlamıştı. Garip bir kıskançlık duygusuydu bu. Erkeklerin küçük sevgilime sadece cinsel içgüdüleri ile bakmaları fena halde sinirlerimi bozuyordu. Yoksa Nastasya’nın üne ulaşmasında bunca çaba harcadığıma pişman mı oluyordum- Hayır hayır bu kadar bencil olmamalıydım. Hele pişman olmak. Allahım ne kadar saçma bir duygu. Hemen bu düşünceleri kafamdan silip atmalıydım.»
Nastasya, birçok film teklifi alıyor, bunları Polanski’nin baskısı ile geri çeviriyordu. Polanski küçük sevgilisini kendi yöneteceği bir filmde oynatmayı planlıyordu. Sonunda partoner bulundu ve Nastasya Kinski, Marcello Mastroianni ile «Nasılsan Öyle Kal» adlı film için kamera karşısına geçti. Sonrası Roman Polanski için belki de hir kabustan beterdi. Dinleyelim:

«Hayatımda onca film çektim... Ama bu filmdeki kadar zıvanadan çıktığımı hatırlamıyorum. Film çok cüretkar seks sahneleri ile doluydu. Bu film için Nastasya’yı seçtiğime giderek pişman olmaya başlamıştım. Küçük sevgilim gitmiş, yerini adeta küçük bir seks şeytanı almıştı. Nastasya kamera karşısında anadan doğma soyunuyor, set aralarında bile üzerine bir şey almaya gerek görmüyordu. İkazlarım hep boşunaydı. Anlaşılan küçük sevgilim benden öç alıyor ve bunu çok iyi başarıyordu... Hele hele babası yaşındaki Marcello Mastroianni ile çok ateşli hir sevişme sahnesinin çekildiği gün ne yapacağımı şaşırmıştım. Bir an kamera arkasından, önüne geçip o yaşlı çapkının başını ezmemek için kendimi zor tutttum. Sonra sudan bir kapris ile seti tatil ederek, sinirlerimi yatıştırdım.»...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Rol Yapmayı Unutmuşlar

İki yıla yakın süredir gazino sahnelerinden ve film setlerinden uzak kalan Meral Zeren kendisine, çalışma izni vermeyen parasal aşkından koptuktan sonra fiziki bir değişimle ortaya çıktı. Önce assolist olarak sahnelere döneceğinden ardından plak çalışmalarını hızlandıracağından söz eden güzel yıldız birde baktık ki geçtiğimiz günlerde söylediklerinin tersine önce film, setlerine dönüş yapıvermiş. Başrol de olsa pek öyle iddialı bir yapım olamayan filmin setinde Zeren'i gördüğümüzde yanında kendisi gibi setlerden uzak kalan eski bir film yıldızı daha vardı. Fazla kilolarını attığını söylemesine rağmen yine de hayli tombiş sayılan Ayşen Cansev 'den başkası değildi bu yıldız. Filmin erkek oyuncuları ise Yusuf Sezgin ile Salih Kırmızı idi. Yani filmcilerin tabiri ile dördünü biraraya getirseniz ancak işi kurtarır dedirtecek cinsten bir kadro ile çekime başlanmıştı.. Yavuz Film adına çekilen ve yönetmenliğini Yavuz Özışıklar'ın üstlendiği filmin çekim programı her yönüyle güze...

Kartal Tibet'in Hayranlarının Sevgisi

Sinema yıldızlarının oturduğu semtlerin posta müvezzilerine Allah sabırlar versin. Öyle ya, onlar muhakkak ki meslekdaşlarından hem daha çok çalışmakta, hem de daha çok yorulmaktalar. Üstelik sadece her Allahın günü o yıldızın» evine 50 ile 100 arasında değişen mektup taşısalar gene iyi, arada «hayranlardan gelen hediyeler» de var.. Geçenlerde Bebek’e gitmiştik. «Hazır gelmişken bir de Kartal Tibet'e uğrayalım,» deyip Arif Paşa yokuşuna saptık. Ayağımız uğurlu mudur, nedir? Biz girdikten sonra kapı kısa aralarla çalınmaya başladı. Önce Gündüz hanımın ahbapları geldi, peşinden Kanat için ısmarlanan oyuncakları getiren adam ve peşinden mahallenin emektar müvezzii... Kartal Tibet kucağında büyük bir mektup tomarıyla yanımıza geldiği zaman dikatimizi hemen zarfların arasında göze çarpan bir paket çekti. Bir «Kartal Tibet» hayranı tutmuş, okuyup çok beğendiği «Kopuk Takımı» adlı kitaptan bir tane daha alıp hayranı olduğu yıldıza göndermişti. Bu, bizim aklımıza bir konu getirdi: A...

Sema Yardımcı İntikam İçin Assolist Oldu

Gazino sahneleri genç bir assolist daha kazanıyor... Üstelik bu assolist nikah masasından gazino sahnelerine transfer olan 21 yaşında taptaze bir bakire... ŞEY, genç kızlara ibret olacak bir evlilik dramını gün ışığına çıkartırken, adı önümüzdeki günlerde gazino neonlarının tepesine yazılacak Sema Yardımcı’yı da bir filmlik ve fotoromanlık deneyimine rağmen ilk kez tanıyacaksınız... Günlük gazetelerde çok okuduk “Bahtsız gelin” haberlerini. Ama böylesine ilk kez rastladık. Adını fotomodel - manken olarak duyurmaya çalışan bir kız gazino çevrelerinde “Assolist” olarak konuşulurken duyulmamış bir sosyete skandalı ortaya çıktı. Ünlü bir armatör ailesinin denizci oğlu Feyzi Oskay’ın nikah masasında bırakıp kaçtığı Sema Yardımcı’nın intikam uğruna assolist olmaya karar verdiği gazino çevrelerinde günün konusu şimdi. İlk sınavını Maksim Gazinoları’nda vereceği söylenen Sema Yardımcı’yı sahne tuvaletlerini diken ünlü modacı Gürna Çapa’nın yanında bulduk. Önceleri hiç konuşmak istemeyen “...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...