Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Öztürk Serengil etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Öztürk Serengil Elveda Diyecek

Fuar zamanında İzmir'den haberler geldikçe Yeşilçam'da önce alttan alta başlayan bir dedikodu zamanla dalbudak saldı. Öztürk’le ilgili kavga haberlerini duyan herkes yakın geçmişin anılarını tazeliyor ve kafasında şekillenen, «Acaba Öztürk yine eski yeşşe mi oluyor?» sorusuna cevap aramaya çalışıyordu. İşin aslına bakarsanız gelen haberleri değerlendirme durumunda olanlar için ilk anda bu sorunun cevabı «Evet» ti. Öyle ya, Öztürk önce Selda Alkor’la, sonra Selma Güneri ile, Fatma Girik'le, Sadri Alışık’la kavga etmişti. Bu durumda insan ister istemez, «Bu kavgaların hepsinde Öztürk Serengil'in haklı olması çok zayıf bir ihtimal,» hükmüne varıyordu. Her insan gibi Öztürk'ü sevenler olduğu gibi, sevmeyenler de vardı ve bunlar ellerine fırsat geçmenin «mutluluğu» içinde, «Tabii. Yine zirveye çıktı ya...» diye başlayıp, Öztürk’e ver yansın ediyorlardı. Böylece zaten olay hakkında kesin bir karara varamamış beyinler bir daha yıkanıyor ve düşünceler, Öztürk'ün aley...

Öztürk Serengil'in Peruk Sevdası

Sıcak bir mayıs günü. Öztürk Serengil’in Suadiye ile Bostancı arasındaki yazlık evindeyiz. Karşımızda gözün alabildiğine uzanan deniz ve Adalar... Öztürk Serengil'in Şişli'deki kışlık evi mi, yoksa şu anda içinde bulunduğumuz yazlık evi mi daha «muhteşem» döşenmiş, bir karara varamıyoruz. Duvarları süsleyen rengarenk puanlar, binfair itina ile yaptırılmış masalar, koltuklar, sehpalar, yerdeki halılar, biblolar, antika eşyalar, Şişii'de de, burada da aynı... Öztürk Serengil, Avrupa'dan iki gün önce dönmüş. Yüzünde devamlı direksiyon kullanmanın verdiği yorgunluğun izleri var. «Herkes gezmek, yiyip içip eğlenmek için Avrupa'ya gider, biz de iki tanecik peruk almak için ta Münih'e gidip geldik,» diyor. «Hele şu şanssızlığıma bakın, düşman başına! Yola çıkarken kendi kendime dedim ki, 'Öztürk yavrum, nasıl olsa Avrupa'ya gidiyorsun, Varna'ya bir uğrayıver de Balkan Boks Şampiyonası'nın finallerini seyret!’ Fakat nerede bizde o şans.. Buradan g...

Öztürk Serengil'in Evindeki Silahlar

Bugüne kadar biz de dahil çok kişi, çok ev için «Saray Yavrusu» deyimini kullanmıştır, ama bu deyim, Öztürk Serengil’in Şişli'de alıp döşediği evi kadar başka bir eve yakışır mı, bilemeyiz. Gerçekten muhteşem, saray yavrusu gibi bir evi var Öztürk Serengil'in... Yerdeki halılar Isparta'da özel olarak dokunmuş. Normalden çok büyük «L» şeklindeki salonun kısa olan kısmı, uzun olan kısmiyle eski Roma saraylarında olduğu gibi kemerle ayrılmış. Sinemada yıllarca çile çektikten sonra, büyük şöhrete kavuşan, fakat tırmandığı merdivenleri aynı hızla inip bir anda «sıfır» olan Öztürk Serengil «şovmen» olarak yeniden doğduktan sonra, önce bütün borçlarını ödedi; varını yoğunu evine harcadı ve sonunda gerçekten «muhteşem» bir ev sahibi oldu. Bu evin bir odası da Öztürk Serengil’in çalışma odası. Bir köşede büyük, geniş bir masa var. Masanın üzeri profesyonel teyp, pikap, amfilikatör gibi çeşitli müzik araçları ile dolu. Diğer yanda bir amerikan bar. Ama bize kalırsa bu odanın e...

Öztürk Serengil ve Nevin Serengil Barıştı

Yenikapı'daki bir gazinonun kulisi... Daracık bir koridorun sol tarafına yanyana sıralanmış odalardan birindeyiz. - «Şimdi de huzurlarınızda Türkiye'nin tek şovmeni Öztürk Serengil.» Alkış sesleri bulunduğum yere kadar geliyor. Öztürk programına başlıyor, ben de kaldığım yerden düşünmeye... Bazıları Nevin Serengil'i takdir edip Öztürk Serengil'e gıpta ediyorlardı. Gerçekten, onların söylediklerine göre hiçbir kadın erkeğini bu derece güçlü ve sürekli şekilde desteklemezdi. Neydi aile? İki insanın iyi günde de, kötü günde de beraber, yanyana olması değil mi? işte, Serengil ailesi bunun canlı örneğiydi. Bir kısım insanlarsa bunun tam tersini düşünüyorlardı. Öztürk'ün başarılarında muhakkak Nevin hanımın da payı vardı, ama Öztürk kendi hayatını hiç, ama hiç yaşayamıyordu ki... O sırada alkışlar yükseldi... Birkaç saniye sonra Öztürk ter içinde odaya girdi. Tam şapkasını çıkarırken alkış seslerinin dinmeyeceğini anlayıp, tekrar sahneye döndü. Öztürk «um...

Öztürk Serengil'in Hayatının Bilinmeyenleri

Geçenlerde Bandırma’ya giderken tesadüf bizi eski bir gemici ile karşılaştırdı. Hemen bütün denizciler gibi gün görmüş, hoş sohbet, tatlı dilli olan «eski denizci» ile konuşurken konudan konuya atladık. Sonunda laf döndü, dolaştı ve sinemaya geldi, işte o sırada yol arkadaşımız bizleri yerimizden hoplatacak kadar enteresan bir anısını anlatmaya başladı: - «Öztürk Serengii var ya, Öztürk Serengil. O benim çok eski arkadaşımdır. Durun bakayım, şöyle böyle 14 yıl kadar önce aynı gemide kamorotluk yaptık.» Buyurun bakalım! Hiç aklınıza gelir miydi ki, bir zamanlar filimleriyle kitleleri peşinden sürükleyen «komedi kralı Yeşşee»nin bir zamanlar gemilerde kamorotluk yaptığı? Biz bunu hayatımızda ilk defa duyduğumuz için yol arkadaşımızın ne kadar eski anısı varsa usulünce ona anlattırdık. Aman efendim aman! «Yeşşe» neler yaparmış da bizler bilmezmişiz. Meselâ bir defasında Öztürk makine dairesindeymiş. Kaptan yukarıdan, «yarım yol!.» diye emir vermiş. Çarkçıbaşı «Ne diyor?» diye s...

Öztürk Serengil'den İtiraflar

Madara olduk, madara!... Evet efendimiz. Ben de bir kız babasıyım artık. Yeşilçam'ın geleneğini bozmadığım için de pek sevinçliyim bittabi.. Ekrem gibi, Yılmaz gibi, Ayhan, Fikret ve daha burada isimlerini sayamadığım birçok arkadaş gibi biz de «evlat» hanemize bir kız dehleyip memnun olduk. Memnun olmasına olduk ama, arada azıcık da madara olduk. Öyle ya, oğlan beklediğimizi duymayanınız, bilmeyeniniz kaldı mı? Bu yüzden doğumdan sonra lohusa odasına gelen bütün dostlarım; tanıdık tanımadık; gördük görmedik, bütün arkadaşlarım bizi teselli ettiler; - «Erkek adamın erkek damadı olur!» şeklinde züğürt uyutma nakaratı ile bizi makaraya aldılar. Tabii, biz de o numarayı yutmuş gibi davrandık, «Tabii, canım... Şüphesiz... Son derece haklısınız Ne demek, erkek adamın...» gibi laflarla karşılık verdik. Buyurun bakalım, kız evladımız oldu iste. Demek bundan böyle benim evimin etrafında da geceleri, gündüzleri, ikindileri, sabahları, motosikletli, deri ceketli, hususi arabalı, s...

Hümeyra'yı Zor Günler Bekliyor

Öztürk Serengil bundan birkaç ayönce, yaz sezonunda bir kulüp açacağını haber vermiş, şöyle demişti: - «Türkiye'de artistler gibi kulüplerin de yıldızı vardır. Bu yıl açacağım Şadırvan adlı kulüp 1970'in yıldız kulübü olacak. Kulüplerin yıldızında da artistlerin yıldızını çalıştırmak lazım. Kulübüme öyle bir yıldız çıkaracağım ki, şaşıp kalacaksınız...» Bu konuşmadan birkaç ay sonra, geçtiğimiz hafta, SES telefonu çaldı. Telin öbür ucunda Öztürk Serengil vardı: «Gelin de gözlerinizle görün.» diyordu. «Sözümü tuttum...» Hemen kalkıp Öztürk Serengil’in Bebek Belediye Gazinosu yanında, henüz inşa halinde olan kulübüne gittik. Öztürk bizi kapıda karşıladı. Heyecanlıydı. Biraz ileride, bize arkası dönük duran orta boylu kadını işaret ederek. «İşte,» dedi. «Kulübümün yıldızı...» İşaret ettiği tarafa bakınca gerçekten şaştık, kaldık. Karşımızda duran «yıldız» Hümeyra'dan başkası değildi. Evet, sonunda Hümeyra «sahneye evet» dedi... Öztürk Serengil'in tat...

Öztürk Serengil Baba Oluyor

İzmir'in Efes Oteli’ndeyiz. Havuzun çevresi hayli kalabalık.. Kimi rengarenk şemsiyelerin altında boş gözlerle etrafa bakıyor, kimi bankların üzerinde güneşleniyor, kimi yemyeşil havuzun içinde deniz hasretini gideriyor, kimi de Amerikan Bar'da oturmuş, bir taraftan içkisini yudumluyor, bir taraftan da karşısındaki camdan, havuzun dibine dalıp, atraksiyon yapan gençleri seyrediyor.. Etrafta hep aşina çehreler.. İşte Fatma Girik Memduh Ün'le beraber havuzda.. Rasim Ulusman, Hümeyra da öyle. Mine Mutlu Bar'da dinlenmeyi, yüzenleri seyretmeyi tercih etmiş. Nebahat Çehre, Selda Alkor havuzun bir başka köşesinde dertleşiyorlar. Az ilerlerinde de Öztürk Serengil'le, Nevin Serengil var.. Yeni evli gençler gibi biribirlerine sokulmuşlar. Dünya umurlarında değil. Fısıl fısıl konuşuyorlar. Yaklaşıyoruz yanlarına.. Klişeleşen hal hatır cümleleri, yudumlanan portakal suları. Sonra konuya giriş... İkisi de dertli. «Böyle kavgalar yeryüzündeki her evli çift arasında olur...