Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sinemanın Yenileri Çiğdem Tunç ve Harika Avcı

Büyük büyük ilanlar, milyonlarca lira tutan paralı reklamlar, yurt dışında 5 milyon liraya malolan güzellik operasyonları ve toplam 35 milyon lira harcanarak yaratılan bir assolist... Evet... Harika Avcı bu yeni assolistin ismi... Avcı, assolistlikte belki yeni ama, 10 yıldır sahnelerde... Bu 10 yılın yarısından fazlası irili ufaklı gazinolarda uvertürlük yaparak geçmiş. Sonra bir film çevirmiş... Ve ne mi olmuş?.. «Gökten üç elma düştü» ya da «Alaattin'in sihirli lambası» gibi bir olay olmuş ve aniden Avcı kendini sahnelerde assolist olarak bulmuş... Bir rivayete göre, çalıştığı gazinodan hiç para almadığı, bir başka rivayete göre de, gecede 40 bin liraya çalıştığı söylenen Harika Avcı, «Ne o doğru, ne de bu... Gecede yüksek bir ücret alıyorum ama, söylemek zorunda da değilim» diyor... Giysilerini özellikle kapalı modellerden seçtiğini belirten yeni assolist Harika Avcı: «Eskiden uvertürken mecburen açık-saçık tuvaletler giyiyordum... Amaç, gazinoya müşteri çekmek iç

Hülya Koçyiğit'in Evliliği Sarsıntıda

Eğer dikkatinizi çektiyse bundan 25 gün kadar önce günlük bir gazetenin gazino ilanları sayfasında bir duyuru çıktı... Uzun bir aradan sonra Hülya Koçyiğit 'in sahneye çıkışını müjdeleyen bir ilandı bu... Gerçekten de ünlü sanatçı İzmir Fuarı'ndan bu yana gazino programlarında yer almıyordu. Şöyle bir parmak hesabı yapacak olursak altı aya yakın bir süredir çeşitli gazino patronlarının ve organizatörlerin önerilerini reddediyor, bir anlamda, kendi kabuğuna çekilip sanat çalışmalarından uzak bir yaşamı tercih eder bir görünüme bürünüyordu... Böylesine büyük bir ismin böylesine bir tutum izlemesi herkes tarafından çeşitli yorumlara yol açıyordu... Ancak yazının başında da belirttiğimiz gibi gazetede çıkan bu ilan bazı ağızları kapatmaya yetmiş ve olumsuz düşünenleri de susturmuştu... Fakat olaylar hiç de gazetedeki ilanın doğrultusunda gelişme gös termedi... Piyasadaki 2-3 assolistten biri olan Hülya Koçyiğit, gazino patronundan özür dileyerek ani bir kararla ve en önemlis

Orhan Gencebay Bir Güzele Deva Oldu

Orhan Gencebay 'ın karakter yapısına ve dünya görüşüne ışık tutan bir olay anlatacağız sizlere... Gönül oyunlarında aldatmacaya sapmayan, küçük maceralar için büyük yalanlara tenezzül ve tevessül etmeyen ünlü sanatçı, bütün ilişkilerinde mesafeli olduğunu ve karşısındakinin onurunu zedelemekten özellikle kaçındığını belirtiyor... Yıl 1964... Orhan Gencebay Samsun'da ailesinin yanındadır... Bir gece kapıları çalınır... Annesi iki katlı ahşap evlerinin mutfağından koşarak kapıyı açar... Bir genç kız vardır kapıda... Utangaç ve ürkek.. «Teyzeciğim... Orhan Bey'i rica edebilir miyim?» Bir an şaşırır anne Gencebay. İçin için öfkelenir de hani. 'Flört ettiği kızları şimdi de kapıya mı getiriyor bizim oğlan' diye düşünür.. Ama bunları düşünürken de genç kıza gülümsemeyi ve içeriye buyur etmeyi ihmal etmez... «Buyur kızım, gel içeriye» diyerek kapıyı ardına kadar açar... Oysa kız bu çağrı üzerine daha da utanır ve rahatsız etmek istemediğini söyler... Genç kadı

Atilla Atasoy, Reagan Suikastı'nı Gördü

Amerika Birleşik Devletleri'ne Türk doktorların davetlisi olarak giden Atilla Atasoy , nereden bilebilirdi ki koskoca Amerika Birleşik Devletlerinin Başkanı vurulacak ve suikast sırasında o da orada bulunacak. Tıp balosunda şarkı söyledikten sonra Amerika gezisini değerlendirmek için bol bol müzik dinleyen ve konserler veren Atilla Atasoy, Reagan'ı da görmek istemiş. Bakın Atilla Atasoy büyük bir tesadüf eseri tanık olduğu bu büyük olayı nasıl anlatıyor: «Hayat tesadüflerle doludur derlerdi de inanmazdım. Gerçekten insan nelerle karşılaşacağını tahmin edemiyor. 30 Mart günü Washington Hilton Oteli'nin bir altındaki sokaktan yürüyerek Reagan'ın çıkışını izlemek istiyordum. Otelin önü hayli kalabalıktı. Halk büyük bir heyecanla Başkan'larının çıkışını bekliyordu. Bir anda ne olduğunu anlayamadan silah sesleri duyuldu... Reagan koruma görevlilerinin arasında kaybolmuştu. «Evet gerçekten tarihi bir andı... Bir tesadüf sonucu bu olayı yakından görmüştüm... Ar

Kamuran Akkor'un Aile Saadeti

Vasfi Uçaroğlu , eşi Kamuran Akkor ve kızı Menekşe, ne zaman bir araya gelseler, hemen gülmeye başlıyorlar. Vasfi Uçaroğlu, Kamuran Akkor ve kızları Menekşe, biraraya geldiğinde ortalığı kahkaha sesleri kaplıyor... Ailece çok neşeli ve esprili insanlar olduklarını belirten ünlü sanatçı Kamuran Akkor, «Üçümüz birlikte olduğumuz zaman mutlaka gülecek bir şeyler buluruz. Bizim ailemizden kahkaha eksik olmaz. Mutluluğumuzun reçetesi bu» diyor. «Gülmek En Büyük Mutluluk» Vasfi Uçaroğlu, Kamuran Akkor ve kızları Menekşe, «Bizim için en büyük mutluluk gülmek» diyorlar... (diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın) Tozlumagazin

Nükhet Duru'nun Gizemli Seyahati

Kimi sanatçının amacı sadece kendi yurdunda ünlü olmak değil, tüm dünyaya sesini duyurabilmektir. Birçok sanatçı çalışmalarını bu amaçla sürdürür... Kendi sınırlarını aşmaya çalışanlardan birisi de Nükhet Duru . Son günlerde, Türkiye’nin en sevilen şarkıcılarından biri olabilmeyi ba. şaran Duru, şimdi yurt dışında sesini duyurabilmek için çabalıyor. Nükhet Duru bu konuda şunları söylüyor: «Yurt dışına açılmaya karar verdiğim zaman aklıma ilk gelen yer Paris oldu. Çünkü müziğin kalbi orada atıyor... Yalnız kendi ülkemde belli bir yere geldiğim için işe sıfırdan başlamam yanlış olurdu. Bu yüzden orada olduğum sürece bu yolda araştırmalar yaptım ve araştırmalarımı sürdüreceğim. Bir boşluk bulup o boşluktan çıkış yapmak istiyorum. Paris'teyken benim türümde çok az çalışma yapıldığını gördüm. Bu da benim işimi kolaylaştıracak... Ancak daha yap. mam gereken birçok şey var. Onları da tamamladıktan sonra plak ça. Iışmalarıma ve konserlere başlayacağım.» Yurt dışındaki çalışmaları

Türkan Şoray Mecburiyetten Yönetmen Oldu

TÜRKAN ŞORAY , «Hazal»dan yana geçen 1,5 yıl aradan sonra yeni çevireceği «Yılanı Öldürseler» adlı filmde, oyunculuğunun yanı sıra bir kez daha yönetmen olarak karşımıza çıkacak. Bu güne kadar «Dönüş» ve «Azap» adlı filmlerde de yönetmenlik yapan sanatçı, bu defa yönetmenliği itekle değil, zoraki olarak yapacak. Yapımcı firma Umut Film bir süre önce filmin yönetmenliğini Ali Özgentürk'ün yapacağını açıklamıştı. Ancak bu karar Özgentürk'ün vakti olmaması nedeniyle değiştirildi ve yönetmenliği Yılmaz'ın yapacağı açıklandı. Bu açıklama da fazla uzun ömürlü olmadı. Atıf Yılmaz da yoğun çalışmaları nedeni ile filmin yönetmenlikliğini yapmaktan cayınca bu kez başa düştü. Türkan Şoray kolları sıvayıp yeniden yönetmenliğe soyundu. Ancak üçüncü filmini yönetecek olan sanatçının yanında bir kez değeri yadsınamayacak bir yardımcı var. İsveç'ten bu film için özgün olarak gelen ünlü görüntü yönetmeni Güneş Karabuda. Anavarza ve Hemite Köyü dolaylarında çekilecek filmin mekan te

Türkan Şoray Kan Kusturdu

Orhan Bey, biraz filmografyanızdan bahseder misiniz?.. «Önce şunu belirteyim. Hayatımı ve Yeşilçam'da yaşadıklarımı yazsam ciltler dolusu kitap olur. İlk kez 1945'te Muhsin Ertuğrul 'un 'Yayla Kartalı' filminde oyunculukla girdim sinemaya. Aynı yıl 'Toros Çocuğu' filmiyle başrole yükseldim. Senaryo yazarı olarak 50, oyuncu olarak 55, rejisör olarak da 77 film yaptım. Ödül alan filmlerim ise şunlar: 'Duvarların Ötesi', 'Kanlı Firar', 'Ezo Gelin', 'Boş Beşik' ve 'Öleceksek Ölelim'... Ödül almayıp da filmografyamda önemli yer tutan filmlerim arasında da 'Kara Sevda', 'Metres', 'Feryat', 'Dert Bende', 'Hayatım Sana Feda' ve 'Adını Anmayacağım'ı sayabilirim...» - «Metres» filminde Türkan Şoray 'la bir sürtüşmeniz oldu mu?.. «Filmin her şeyi hazırmış. Son anda devreye ben girdim. Ayrıca senaryo sete yaprak yaprak geliyor, ben filmin finalinin bile yazılı olarak n

Zeki Müren'in Şiirleri

BU BESTECİKLER SANA «Manolyamdaki» «naz», «Yasemen» deki «demet», «Yaz yağmuru» ndaki «damla», «Kimsesiz yolcu» mun yolu, «Aşkın ıstırabı» nda çile, «Kara sevda» mın rengi, «Yaprak dökümü» ndeki filiz, «Yaşamak zevki» nde keder, «Beklenen şarkı» da beklediğim, «Son aşk» imin sonu, Sensin sen... Ben seninle ısınan nefesim şarkılarımda. SENİ Seni Kılıcın keskin tarafında, Örsün ergimiş yüzünde sevdim... ÇİGAN ÇOCUKLARI Bir gün kuru yapraklar üstünde siyah adımlarınla sen Avuçlarında acı yeşil vefasızlık Geleceksin. Sonu olmayan bir yolda Tek yapraklı ağacın buruk gölgesinde bekleyeceğim. Saçlarında riya Nefesin üşütecek tırnaklarımı Çigan çocuklar çalı çırpı yakacak Karşı tepede... Bir köpek uluması kurşunî Sonsuzdaki türkü sesi buğulu, Ağlayacaksın Yanakların kuru. Eski yalanlarını kirpiklerime dizeceksin Nemli riya Yaş gerçek Bir gün kuru yapraklara basarak boş Bana döneceksin siyah adımlarınl

İzmir'deki Güzellik Yarışması

Ege ve Akdeniz güzellik yarışmasında güzeller, İzmir'in ünlü kişilerinden kordelelerini aldıktan sonra foto muhabirlerine poz veriyorlar. (Soldan sağa) Akdeniz Güzeli İpek Varol, Ege Güzeli Tansu Sayın, Efes Güzeli Hülya Tuğlu, Zarafet Güzeli Ülker Tezkurtaran ve Halk Güzeli Deniz Seren. Dünyanın her yerinde güzellik yarışmaları, artist olmaya hevesli genç kızların sinemaya geçebilmelerini sağlıyan kestirme yollardan biridir. Türkiye de bu kurala bir istisna getirmemiş ve Belgin Doruk , Leyla Sayar , Nebahat Çehre , Sezer Sezin , Suna Pekuysal , Nuray ve Sunay Uslu kardeşler hep güzellik yarışmalarında derece alarak yerli sinemaya geçmişlerdir. Belirli kimselerin tekelinde bulunan bu yarışmalar, son yıllarda çığırından çıkmış ve bütün örtbas etme çabalarına rağmen, yapılan yolsuzlukların yankıları gazete sütunlarına aksetmiş, dedikoduları halk arasında duyulmuştur. Bugün güzellik yarışmaları adı altındaki komedilerin başlıca sermayesini manken ilanlarının celbettiği hevesl

Sadettin Erbil'den Kadınlara Şok İtham

Sadettin Erbil, yıllar önca henüz ilkokul sıralarında iken arkadaş olduğu ve aralarındaki oyunlarda boyuna nişanlanıp evlendikleri kızı unutamıyordu. O küçük kız, şimdi evlenip çocuk sahibi bir kadın olmuştur. BÖYLE MODELE KAMERACILIK EDİLİR — Sadettin Erbil , Gülbin Eray 'ın poz vermesi karşısında kamera başına geçmeye bile yeltendi... Hayatı iyi yaşamayı ve kadınları seviyor, Erbil. Fakat garip bir hayat felsefesi ve aşk anlayışı var: «Bence kadın soyunan bir arkadaştır» diyor. 1943 yılında Kabataş Erkek Lisesinde öğrenciydim. Edebiyat hocam Faruk Nafiz Çamlıbal'dı... Okul Müdürü Galip Bey'in teşvikiyle tiyatrocu oldum. Hocam Faruk Nafiz ve Galip Bey, beni Muhsin Ertuğrul'a götürdüler. Hem konservatuvara, hem de Muhsin Bey'in derslerine devam ediyordum. Bir süre sonra ilk olarak Shakespeare'in «Nasıl Hoşunuza Giderse» adlı oyununda figüran oynadım. Hiç unutmam, boyum uzun olduğu için Sami Ayanoğlu ile Süavi Tedü'nün sahnedeki kavgalarına davulla t

Irina Demick Trafik Canavarı Oldu

KIRMIZI renkli «Fiat» marka otomobil, Paris'teki Plaza - Athenee Otelinin önündeki parktan bir türlü çıkamamıştı. Önce, arkasında duran arabaya çarptı, sonra da olanca hızıyla öndeki bir taksiye bindirdi. Tam iki arabanın arasından sıyrılıp caddeye ineceği sırada, yoldan geçmekte olan otobüse çarpmamak için ani bir fren yapmak zorunda kaldı. Tabii beş dakika içinde vukubulan bu kadar kazadan sonra hemen bir trafik polisi kırmızı arabayı durdurmuş, şoför mahallindeki pencereden başını içeri eğerek: «Ehliyetinizi görebilir miyim?» diye sormuştu. Şoför mahallindeki Greta Garbo tipli genç kadın, içini çekerek: — «Ne yapayım, bu şehrin kalabalığına kendimi bir türlü alıştıramıyorum memur bey?» diye acıklı acıklı konuştu. «Ehliyetim var ama direksiyon tecrübem az. Neyse bir daha sefere daha dikkatli olmaya çalışırım.» Bu sözleri söyleyen genç kadın, «En Uzun Gün» filminin tek kadın yıldızı Irina Demick'ti. Yeni bir film çevirmek için Paris'e gelmişti. Fakat hayatından

Prenses Süreyya Nasıl Artist Oldu?

Verdi'nin 4 perdelik operası. Metin: F. Piave. Orkestra şefi: Pino Tröst. Dekor: Duygu Sağıroğlu. Kostümler: Sevim Çavdar. Koreografi: Rezzan Abidinoğlu. Koro şefi: Muhittin Sadak. Sahneye koyan: Aydın Gün. Oynıyanlar: Sevda Aydan, Mete Uğur, Mustafa İktu, İhsan Unlüer, Özer Sezer, Nubar Bayvert, Handan Tuğbay, Jirayır Çarkçı, Can Koral. İSTANBUL ŞEHİR OPERASl'nda. ŞEHİR operası mevsimin 2. operasına başladı. Verdi’nin en ünlü operalarından biri olan Macbeth, I. Elisabeth devri İngilteresinin dünyaca tanınmış tiyatro yazan Shakespeare'in aynı adı taşıyan tragedyasından alınmıştır. Macbeth'in birçok operalardan farklı tarafları vardır. Müziğini Verdi sanatının en olgun devresinde bestelediği gibi, konusu da sağlam çatısı olan bir tiyatro eserinden istifade edilerek hazırlanmıştır.; bir ihtişamı vardır konunun. Bunu değerlendiren müziği de son derece başarılıdır. Fakat oynanışı güçtür; özellikle sahneye konuşta, oyun ve ses birliği gerektirir. Cadılar, Macbeth’e