Ege
ve Akdeniz güzellik yarışmasında güzeller, İzmir'in ünlü
kişilerinden kordelelerini aldıktan sonra foto muhabirlerine poz
veriyorlar. (Soldan sağa) Akdeniz Güzeli İpek Varol, Ege Güzeli
Tansu Sayın, Efes Güzeli Hülya Tuğlu, Zarafet Güzeli Ülker
Tezkurtaran ve Halk Güzeli Deniz Seren.
Dünyanın
her yerinde güzellik yarışmaları, artist olmaya hevesli genç
kızların sinemaya geçebilmelerini sağlıyan kestirme yollardan
biridir. Türkiye de bu kurala bir istisna getirmemiş ve Belgin Doruk, Leyla Sayar, Nebahat Çehre, Sezer Sezin, Suna Pekuysal, Nuray
ve Sunay Uslu kardeşler hep güzellik yarışmalarında derece
alarak yerli sinemaya geçmişlerdir. Belirli kimselerin tekelinde
bulunan bu yarışmalar, son yıllarda çığırından çıkmış ve
bütün örtbas etme çabalarına rağmen, yapılan yolsuzlukların
yankıları gazete sütunlarına aksetmiş, dedikoduları halk
arasında duyulmuştur.
Bugün
güzellik yarışmaları adı altındaki komedilerin başlıca
sermayesini manken ilanlarının celbettiği heveslilerle, artistliğe
özenip jüri karşısında bir - iki tur atmaya razı olan biçare
genç kız ve kadınlar teşkil etmektedir. Sinemaya getireceği yeni
çehrelerin perişanlığı ve dış ülkelerde Türk kadınının
kalitesi bakımından yapacağı muazzam menfi propagandayı
gözönünde tutan mecmuamız, bu sayıda son olarak İzmir'de
düzenlenen Ege ve Akdeniz güzellik yarışmasının içyüzünü
okuyucularının gözleri önüne sermektedir.
Gelecek
sayımızda başlıyacak uzun bir inceleme ve doküman toplama
sonucunda kaleme alman seri yazıda ise, 1970 yılına kadar
Türkiye'de yapılacak bu tip yarışmaların inhisarına sahip
kişilerin başvurdukları akla hayale gelmez tertiplerin neler
olduğunu okurken, yetkililerin nasıl olup da bugüne kadar işe el
koymadıklarına bir defa daha hayret edeceksiniz.
FİNALİ
İŞKEMBECİDE KUTLADILAR; Birinci tur bitmiş, 5 müsabık finale
kalmıştı. Final, sabahın saat dördünde bir işkembecide
kutlandı. Organizatör Osman Olkan ile, finale kalan 3 güzel aynı
masada idiler. Resimde, 5 finalist güzelden üçü Hülya Tuğlu
(çıplak olan), Deniz Seren, İpek Varol ve İpek Varol'un annesi
ile Osman Olkan, çorbalarının gelmesini beklerken görülüyor.
Osman Olkan, ceketini çıkarmış ve soğuktan korumak için biraz
fazla dekolte bir kıyafette olan Hülya Tuğlu'nun sırtına
koymuştu.
Yarışmada
"Ege ve Akdeniz Güzellik Müsabakası” gibi büyük bir
çevreyi kapsayan bir ad kullanılmıştı. Oysa yarışmaya zar zor
temin edilen 10 kız katıldı. Bunlardan 4’ü kendi arzuları ile
yarışma harici kaldılar. Geriye kalan 6 kızdan 5’i ise dereceye
girdi. İzmirdeki güzellik müsabakası da böylesine gülünç bir
bilanço ile kapanmış oldu.
OLAYIN
BAŞLANGICI — İnci Duran'ın (üstte) 1964 Türkiye Güzeli olarak
tanıtılması, Ayten Örnek'in piste fırlamasına sebep olmuştu.
MÜNAKAŞA
– Ayten Örnek, spiker Sayra Orkan'dan yaptığı yanlışlığı
düzeltmesini istiyor. Ayten Örnek'i defileye sokmak için
İstanbuldan getiren bir trikotaj fabrikası sahibi Zeki Bey, Osman
Olkan'la, olayın büyümesi üzerine münakaşa ediyor.
HEP
aynı şeyleri mi yazacağız? Hep aynı şeyleri mi söyliyeceğiz?
Bize, şöyle dört başı mamur bir güzellik yarışması seyretmek
zevkini tattırmıyacaklar mı? İyimser davranmıya çalışıyorum,
olmuyor. Olaylar, gene aynı şeyleri yazmıya, gene aynı şeyleri
söylemeye zorluyor insanı...
Oysa
İzmir'e ne ümitle gitmiştim. 1970 yılına kadar, Türkiye'nin
Dünya Güzellik Yarışmaları temsilcisi olan bay Osman Olkan,
kafile ile İzmir'e gelmemi teklif ederken, «Gelin de gözlerinizle
görün. İzmir'de öyle bir yarışma düzenliyeceğim ki, şimdiye
kadar hakkımda yazılanlar, bu yarışma ile kendi kendine tekzip
edilecek,» demişti. Osman Beyin samimi olduğunu sanmış, İzmir'de
son yıllardakinden farklı bir güzellik yarışması seyredeceğimi
düşünerek sevinmiştim. Ama yanıldığımı çok geçmeden
anlıyacaktım.
TURİSTİK
GEZİ GİBİ
14
saatlik otobüs yolculuğu sırasında kafilede bulunan genç
kızlarla uzun uzun konuştum. Onlara niçin İzmir’e gittiklerini
sordum. Aldığım cevaplar, beni hayli şaşırttı. Kafilede
bulunan kızların çoğu, aynı gece, İzmir ve İstanbul'un iki
büyük giyim müessesesinin tertiplediği defilede mankenlik yapmak
için İzmir’e gittiklerini söylüyorlardı. Bu arada Tansu Sayın:
«Ben jüri üyesiyim,» diyordu. «Onun için İzmir'e gidiyorum.»
1964 yılı ortalarında Amerika'daki bir güzellik yarışmasında
Türkiye'yi temsil eden İnci Duran ise, bir davet almıştı, fakat
İzmir’e ne için götürüldüğünü bilmiyordu. Otobüsün
hareketinden önce bunu organizatör Osman Olkan‘dan öğrenmek
istemiş, fakat sorusuna bir cevap alamamıştı. Sözün kısası
kafilede manken vardı, jüri vardı, ne için yola çıktıklarını
bilmiyen kızlar vardı, kuvaför vardı, güzellik mütehassısı
vardı, davetli vardı, gazeteci vardı, fakat Ege ve Akdeniz
Güzellik Yarışmasına katılacak bir tek kız yoktu. O halde
yarışma kimler arasında yapılacaktı?
MANKEN
DİYE ALINIYORLAR...
Genç
kızları, güzellik yanşmalarına çeken yollardan birinin,
gazetelere verilen manken ilanları olduğunu, pek çok kimseden
duymuştum. Manken olmıya hevesli kızların nasıl oyuna getirilip
güzellik yarışmasına sokulduğunu ise İzmir'de gözlerimle
gördüm.
Ege
ve Akdeniz Güzellik Yarışmasının başlamasına 4 saat kalmıştı.
Organizatör Osman Olkan kaldığımız otelin holünde, bir oraya
bir buraya koşuyordu. Kafilede bulunan kızlarla teker teker
konuşuyor, onları yarışmaya sokabilme çarelerini arıyordu.
Manken olarak İzmir’e getirilen kızlardan bazıları, ilk ağızda
Osman Beyin teklifini ret, bazıları da kabul ettiler. Bir kısmı
ise manken olarak elbise teşhir edeceklerini sanıp, tuvaletleri ile
piste çıkmaya razı oldular. Fakat tam piste çıkacakları zaman,
elbiselerine iliştirmeleri için kendilerine bir numara verilince
işin içyüzünü anlayıp, piste çıkmamakta direttiler. O zaman
Osman Olkan küplere bindi ve «Beni 10.000 lira zarara mı
sokacaksınız» diyerek sağa sola sert çıkışlar yaptı. Yabancı
bir şehirde ve muhitte olan bu kızlar da son andaki emrivaki
karşısında, piste çıkmaya razı oldular. Ege ve Akdeniz Güzellik
Yarışmasına katılan 10 güzelin içinde en rahatları, hiç
şüphesiz yarışmaya katılmak için otobüsle değil de, ayrı bir
yoldan İzmir’e gelmiş veya ayak üstü oradan temin edilmiş
olanlardı.
GÜZELLİK
KOMEDİSİ...
Bir
güzellik yarışmasının kaliteli olabilmesi, gerçek anlamda
birtakım genç kızların hatta aile kızlarının bu yarışmakla
katılması ile mümkündür. İzmir’deki güzellik yarışmasına
ise zar zor 10 kız katılmıştı. Bazısının adı skandallara
karışmıştı. Bir kısmı figürandı. Üstelik bu 10 kızdan üçü,
İnci Duran, Ceyhan Cem ve Semin Seray mayolu olan ikinci turda
yarışmayı terkedeceklerdi... 1964 Türkiye ikinci güzelli Sevtap
Eti de, ikinci gece yarışmadan ayrılınca, ortada topu topu altı
müsabık kaldı ve bunlardan beşi derece aldı. İpek Varol
«Akdeniz», Tansu Sayın «Ege» Hülya Tuğlu «Efes», Ülker
Tezkurtaran «Zerafet» ve Deniz Seren «Halk» güzeli seçildiler.
GARİP
BİR MERAK
Yarışmanın
en eğlenceli tarafı hiç şüphesiz, gecenin spikeri Sayra Orkan'la
dereceye giren güzellerin muhtelif konular üzerindeki konuşması
oldu. Spiker her güzele teker teker merakının ne olduğunu
soruyordu. Sıra, yıllardır güzellik yarışmalarına girmesiyle
ün yapmış, Tansu Sayın'a gelmişti. Spiker aynı suali ona da
sordu. Aldığı cevap, salonun kahkahadan kırılmasına sebep oldu.
Tansu Sayın «Benim en büyük merakım, güzellik yarışmalarına
girmektir,» diyordu. Çok değişik meraklar duymuştuk ama,
böylesine hiç raslamamıştık.
HER
ŞEY KOCA BULMAK İÇİN...
Güzellik
yarışmalarının, sinema için bir basamak teşkil ettiğine bu
kere de İzmir'de şahit olduk. Dereceye giren kızlardan dördü, bu
güzellik yarışmasına sinema artisti olabilmek için
katıldıklarını söylüyorlardı. Beşincisi, Ülker Tezkurtaran
ise, bambaşka gayelerle, bir kısmet bulabilmek için yarışmaya
katılmıştı.
GÜZEL
İHRACI
Ege
ve Akdeniz Güzellik Yarışması, işin başka bir cephesini,
güzellerin nasıl yurt dışına gönderildiklerini de gözlerimizin
önüne serdi. 1964 Türkiye güzellik kıraliçesinin sebebiyet
verdiği bu olay, seyircilere hayli heyecanlı anlar yaşattı.
Hadise,
gecenin spikeri Sayra Orkan’ın, İnci Duran'ı 1964 Türkiye
Güzellik Kıraliçesi diye takdim etmesi ile başladı. Londra'daki
Dünya Güzellik Yarışması’na Türk güzeli olarak katıldığı
söylenen Ayten Örnek'in birden yerinden fırladığı görüldü.
Örnek, hırsla Sayra Orkan'a yaklaştı. Hatasını düzeltmesini
rica etti. Spiker aldığı talimatın böyle olduğunu ve ifadesini
değiştiremiyeceğini bildirince, genç kız bu defa piste fırladı.
Heyecanlıydı, yüzü bembeyazdı. Ağlamaklı bir sesle «Hakkım
yendi,» diye söze başladı. «1964 Türkiye Güzellik Kıraliçesi
benim. Şu anda Londra'da olmam lazımdı. Organizatör Osman
Olkan’ın evlenme teklifini kabul etmediğim için Londra'ya
gidemedim...» Herkes şaşırmıştı. Fakat en çok şaşıran
Osman Olkan'dı. Hemen mikrofonu kaptı. Kendini savunmaya başladı.
Ayten’in Londra’ya gitmemesi ile kendi evlenme teklifinin bir
ilişiği olmadığım söyledi ve Ayten Örnek'e dönerek «1964
Türkiye Güzeli unvanını elinden alıyorum» dedi. Sebep olarak,
bazı uygunsuz haraketlerde bulunduğunu ileri sürdü. Fakat bu
uygunsuz hareketlerin neler olduğunu açıklamadı.
Osman
Olkan olaydan önce, bir Türk güzelinin Londra'ya gittiğini anons
etmesine rağmen, hadise patlak verince, kimin gittiğini söylemekten
kaçındı. Hatta, kendisinden herkesin içinde özür dilediği
takdirde, Ayten Örnek'i gene Türk güzeli olarak Londra'ya
gönderebileceğini söyledi. Oysa bu teklifi yaptığı sırada, bir
başka güzel, film piyasamızda Nurhan San diye tanınan Nurhan
Coşkun, Ayten Örnek adı ile çoktan Londra’ya uçmuştu. Ve
yabancı haber ajansları Nurhan Coşkun'u gösteren resimlerin
altına hep Ayten Örnek yazıyorlardı...
BASIN
TOPLANTISI — Olaydan sonra, Ayten Örnek gazetecilerin sorularını
cevaplandırırken, kendisine verilen karanfilleri, sanki cesaret
almak ister gibi sıkı sıkı tutuyordu...
SİNİRLİ
— Ülker Tezkurtaran ilk beşe giremeyince salonu terketti. Fakat
sonra kendisine gene uygun bir derece verildi...(diğer haberler için
aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder