Ediz Hun 1963 yılının yaz aylarında, heyecanların en büyüğünü vefalı bir dost gibi içinde taşıyıp ürkek adımlarla çıktığı merdivenlere, şimdi ayaklarını sağlam sağlam basıyor. Her katta anıları var, her katta 'heyecanı' geçmiş bir sevginin tatlı özlemleri var.. Biraz sonra SES idarehanesine gireceğiz. Ve Türk sinemasının bir numaralı romantik jönü buradan başlayarak bize «yıldız oluşunun» hikayesini anlatacak... «Sinema artisti» olma fikri nasıl şekillendi, yarışmaya nasıl katıldı, seçildiği zaman neler hissetti, ilk filmine başladığı gün ne oldu, ne bitti... Önümüzde epey vakit, dağarcığımızda epey soru, Ediz'de epey materyal var. Merdivenleri geride bırakıp idarehanede koltuklara serildiğimiz zaman Ediz gözleriyle geniş salonu şöyle bir tarıyor ve köpüklü kahveden bir yudum alır almaz... FİKİR! Neşvet hanımla Adnan beyin oğlu Ediz Almanya'dan Türkiye'ye dönerken çeşitli hislerin etkisi altındadır. Askere gidecektir. İçinden, «Askerliğimi bitirir bitirme...