Şurası muhakkaktır ki, dünyanın en sevilen diktatörleri modacılardır!... Ağızlarından çıkan bir kelime, modellerinin üzerindeki bir çizgi değişikliği, yahut da küçük bir makas darbesi, dünyayı yerinden oynatmaya kafi gelir. Sonra telefonlar, teleksler işler, moda dergileri yeniden donanır ve dünya üstündeki milyonlarca kadın, erkek, yaşlı, genç, aslanlara atılan Hıristiyan sessizliği ile, yeni modayı kabullenir. Hemen terzilere koşulur, sevgili diktatörlerin emrettikleri biçimde elbiseler, mantolar, mayolar ve şortlar yaptırılır... Maksi miniyle, midi channelie mücadele ededursun, son aylarda moda dünyasının başkenti Paris'ten, kadınların da, erkeklerin de yüreklerini hoplatan bir ses yükseldi: «Hayır!... Ne maksi, ne mini, ne midi, ne de channell... Bunların hepsi öldü! Yaşasın mini-şort!» Önce derin bir sessizlik, sonra kafalarda şekillenen «acaba» lar ve yine yüz binlerden yükselen çığlık: «Evet şimdi hepsi öldü!... Yaşasın mini-şort!» Değişik değişik, renk renk, desen ...