Bir zamanlar yazlık bahçelerde, alaturka gazinolarda, radyodaki özel programlarda ışıl ışıl parlayan bir topluluk vardı: «İsmail Dümbüllü ve Arkadaşları»... Ortaoyunu «kol» ları, tuluat kumpanyalarının hemen hepsinde olduğu gibi topluluğun «yıldız» ı ona adını veren İsmail Dümbüllü'ydü tabii. Ama hemen peşinden de Tevfik İnce gelirdi. Sirar - Pişekar arası bir tipi canlandıran Tevfik İnce, sahnede İsmail Dümbüilü'ye açmazlar verir: Dümbüllü'nün bu açmazlara verdiği esprili karşılıklar, seyircileri kahkahaya boğardı. Yıllardır ikisini sahnede birlikte görmeye alışmıştık ve bilirdik ki Tevfk İnce, «Artık senin başını bağlıyacağım,» dedi mi, Dümbüllü, «Bağla. Benim kudurma zamanım geldi» diyecek... Ve biz bu hiç değişmeyen konuşmaya, bilmem kaçıncı defa bir daha güleceğiz. Böylesine bir alışkanlık doğmuştu İsmail Dümbüllü - Tevfik İnce - Seyirci üçgeni arasında... 1968 yılında durum birden değişti. Tevfik İnce kendi kendini emekliye ayırıp çekilmişti. Bu haberin duyulma...