Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ferdi Tayfur Artık Sahnede

SON filmi «Kara Gurbet»in final sahneleri için Silivri sırtlarında Oya Aydoğan ve Atilla Ergün ile birlikte kamera önüne geçen Ferdi Tayfur ’da, kimsenin anlam veremediği bir garip telaş vardı. O gün, filmin bir an önce tamamlanmasını istediğini açıklayan sanatçı, nedenini şöyle anlatıyordu; «Artık sinemaya aru veriyorum. Su sürenin ne kadar olacağını şimdi kesin olarak söyleyemeyeceğim ama, uzun bir süre kamera önüne geçmemeyi düşünüyorum. Benim için şimdi sinema devri kapandı. Artık sahne çalışmalarıma ağırlık vereceğim.» Ferdi Tayfur'un açıklaması gerçekten de ilginçti. Siz bu satırları okurken, o Samsun Fuarı'nda sahneye çıkış hazırlıkları içinde olacak. Sanatçı, konuşmasını sürdürüyor. «Samsun Fuarı’rıda on gün süre ile sahneye çıkacağım. Bu çalışma bir anlamda İzmir Fuar’ı için hazırlık olacak. Kendimi çok iyi hazırlamam gerekiyor.» 1977 yılında, «Çeşme» adlı filmle sinemaya ilk adımını otan ve bugüne kadar 14 filmde oynayan Ferdi Tayfur için sinemaya sırt

Siyah Tanrıça Grace Jones

PLAK ve sahne dünyasının 'Siyah Kraliçe'si Grace Jones'un hayranları artık ondan çekiniyorlar. Çünkü Jones her yere dev gibi bir boks şampiyonu ile gidiyor. Grace Jones, güzel sesi, iyi seçilmiş parçaları ve sahnedeki ilginç gösterileri ile büyük bir hayran kitlesine sahip. 30 yaşındaki zenci sanatçı, gittiği her yerde hayranlarının hücumuna uğradığı için kendine bir koruyucu tutmuş: İsveçli Hans Lundgren... 1,90 cm. boyunda, sarı saçlı, mavi gözlü, 25 yaşındaki bu genç, Grace Jones'u korumaktan arta kalan zamanlarında tekme boksu denen Tayland boksunu yapıyor. Grace Jones'un böyle bir gardiyan tutmasının nedeni ise ilginç: Acapulco'da konser sırasında seyircilerden biri sahneye fırlayarak üzerine saldırmış, onu soymaya başlamış ve Grace kendini bir anda çıplak buiuvermiş sahnede. Bunun üzerine saldırgan gencin üzerine atılarak tırmalayıp, ısırmaya başlamış. En sonunda seyircilerden biri müdahale ederek genci bir yumrukta indirmiş ve böylece Jones kurtulm

En Pahalısı Fenerbahçe

FENERBAHÇE'NİN milyonerlerden oluşan yeni yönetim kurulu, Türk futbol tarihinde eşine rastlanmamış bir «TEMMUZ HAREKATI» ile 100 milyon lira harcadı. İç transferde de, sözleşme yenilemeleri için yaklaşık 20 milyon ayrılmıştı. Böylece Fenerbahçe 81'in fiyatı 120 milyona dayandı. Eh, böyle pahalı bir takımın yeni sezona girişi de muhteşem olabilirdi ancak. Öyle de oldu... Yönetim, teknik kadro ve tüm futbolcular 5 Temmuz Pazar günü Ali Sami Yen'in yeşil çimi üzerinde toplandılar... Tribünlere de, sanki lig maçı oynanırmışçasına 10 bine yakın taraftar gelmişti. Fenerbahçe 81'in yeni sezonu açışı, tribünlerden sahaya dökülen ve tüm Mecidiyeköy'ü inleten «ŞAMPİYON, ŞAMPİYON» sloganı ile son buldu. Şimdi tüm spor kamuoyu merakla bekliyor; 120 milyonluk takım şampiyon olabilecek mi? Daha da ileri düşünenler var, bu takım Avrupalılarla boy ölçüşebilecek mi? Muhteşem açılış gününe gelen eski yönetici, eski futbolcu, tüm futbol adamları, bir türlü ortak nokt

Ali Atik'in Kuklaları

HUYLU huyundan vaz geçer mi hiç? Bu söz boşuna söylenmemiş. Bu ata sözünün doğruluğunu Ali Atik ile Ayşegül Atik'in Göztepe’de açtıkları çocuk giyim mağazasını ziyaret ettiğimiz gün daha iyi anladık. Bir süredir ticaretle uğraşan Atik çifti, haftanın belirli günlerinde mağazalarına gelen çocuklara kukla gösterisi yapıyorlar. Gösteriyi yapan Ali Atik. Parmaklarına bağladığı iplerin ucunda sallanan kuklayı büyük bir ustalıkla hareket ettiren sanatçı, çocuklar tarafından büyük ilgi ile izleniyor. Bu konuda Ali Atik’in söyledikleri de oldukça ilginç: «Bizim çocukluğumuz, kukla gösterileri izlemekle geçmişti. Şimdi böyle şeyler pek kalmadı. Çocuklarımızın büyük bir bölümü kukla gösterisinin ne olduğunu bile bilmiyorlar. Şimdilerde Gülhane Parkı'nda tarihi kukla gösterilerinin sürdürülmeye çalışıldığını duydum. Bu habere çok sevindim doğrusu.» Mağazanın önünde biriken çocuklar gösterinin sonunda hep birlikte Ali Atik’i alkışlıyorlar. Aralarından bazıları şöyle sesleniyor; «H

Sezer Güvenirgil Annesini Dinlemiyor

HER annenin en çok istediği şey, kızının mürüvvetini görmek değil midir? Bu söze karşılık olarak herkes, «Evet» diyecektir ama, Sezer Güvenirgil ’in annesi Asiye Güvenirgil böyle düşünmüyor. O, kızının evlenmesini hiç istemiyor... Oysa Sezer Güvenirgil aşık... Hem de deli gibi seviyor. Daha küçük yaşlardan beri tanıdığı, ilkokul yıllarında aynı masayı paylaştığı, bugünün İzmirli işadamı Hasan Gençoğlu da onu seviyor ve evlenmek istiyor... Mesele de burada ya... Güvenirgil ailesinde «evlenme» sözü edildiğinde, anne Güvenirgil çileden çıkıyor ve buna karşı olduğunu yineliyor ısrarla... Bir yanda canından çok sevdiği annesi, öte yanda vazgeçemediği sevgilisi... Sezer Güvenirgil böylesine zor bir durum karşısında, şu anda ne yapacağını bir türlü kestiremiyor. Bakın sanatçı neler anlatıyor bu konuda: «Annem, Hasan ile ve hatta hiç kimseyle evlenmemi istemiyor. Daha doğrusu mesleğimi bırakmamı da istemiyor. Bunlar yaşının getirdiği kaprisler olacak herhalde... Sen dengesiz bir i

Paul Newman'ın Eski Mesleği

Her filminde birbirine benzeyen tipler yaratmaktan usandığını belirten aktör, bundan sonra değişik kompozisyonlar yaratmaya çalışacak, başarıya ulaşamazsa, eski mesleği olan kuru temizleyiciliğe bile dönmekten çekinmeyecekmiş. Küçük gaz sobası, yüksek tavanlı odayı bir türlü ısıtamamıştı. Soğuktan yüzleri morarmış pejmürde kılıklı birkaç kişi sobanın başına geçmişler, titreşiyorlardı. İçlerinden bir tanesi yüzünü yarıya kadar örten kirden rengi kaçmış atkıyı düzelttikten sonra ellerini yırtık panto tonunun cebine sokup konuşanları dinlemeye koyuldu. Küçük, fakat zeki bakışlı mavi gözlerinde kederli ve endişeli bir ifade vardı. Çok üşümesine rağmen sobanın başında uzun zaman kalamadı Soğuk odada ağır adımlarla dolaşmaya koyuldu. O esnada kapı açılmış, «Lady L» filminde oynayan aktörlerle röportaj yapmak isteyen bir gazeteciyle fotoğrafçı içeri girmişlerdi. Filmin dış sahneleri çekilirken, aktörler de yakındaki kahveye sığınmışlardı. Mavi gözlü dalgın bakışlı adam, gazetecileri gö

Lady Diana Evleniyor

DİANA, kraliçem olur musun? İngiltere tahtının kraliçesi değil, sadece benim gönlümün, kalbimin, bütün hayatımın kraliçesi olur musun?.. Seni sıkmak istemiyorum... Biraz düşün istersen, cevabını öyle ver. Ama inan, 'Evet' dersen şayet, dünyanın en mutlu erkeği ben olacağım...» Genç adamın yüzü son derece sıkıntılıydı. Sanki kendini tutmuş tutmuş, derin bir nefes almış ve sonra bütün cesaretini toplayarak bir çırpıda, daha önceden kararlaştırdığı sözleri söyleyivermişti... Kızın gözlerine bakmaktan bile çekinen bir hali vardı. Belli ki, şu anda onu en çok korkutan şey, bir red cevabıydı. Gene kızın durumu da pek farklı sayılmazdı. Yüzü birdenbire kıpkırmızı kesilmişti. Ellerinin titremesi belli olmasın diye, eşarbıyla oynamaya başladı. Bir türlü sevdiği erkeğin yüzüne bakamıyordu, hem de aylardır duymak istediği sözleri tam işittiği sırada. Böylece, onlara saatler gibi gelen, bir-iki dakika geçti. Sonra yavaş yavaş kirpiklerini kaldırdı genç kız ve, «Düşünmem gereken bi

Siyah Venüs Tina Turner

'Kaplan', 'Vahşi Arslan', 'Seks Hayvanı' ve 'Seul'un Kara Venüsü' diye anılan 45 yaşındaki Tina Turner , ilerleyen yaşına rağmen eski gücünden bir şey kaybetmeden çalışmalarını sürdürüyor... Çeyrek yüzyıldan beri müzik dünyasında dimdik ayakta kalabilen dört çocuk annesi çılgın şarkıcı, şimdiye kadar olduğundan daha seksi, daha canlı, daha formda bir dönem yaşıyor. Sebebi ise sanatçının artık özgürlüğü seçmesi. Evet, Tina Turner 15 yıllık kocası Ike Turner'dan boşandıktan sonra yaşantısına yeni bir yön verdi. Solo olarak verdiği konserlerde bestelerini kendi usulüne göre icra eden Turner büyük başarı kazandı... 'Başarıyı nasıl elinizde tutabiliyorsunuz?' sorusuna Turner'ın cevabı hayli ilginç: «Ben kendimin patronuyum, her şeyi kendim yapıyorum. Showlarımı, sahne düzenlemelerimi, beste seçimlerimi tek başıma yapıyorum. Bunların hepsi benim kendi emeğim... Bu beni kamçılıyor ve yüceltiyor...» Böyle diyor yıllara meydan okuyan

Hitler'in Haline Bakın

Yalnız Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde İkinci Dünya Savaşı’nın kimine göre süper zekalı, kimine göre bir dahi, kimine göre de zırdeli olan komutanı Adolf Hitler gülmece konusu oluyor. Son olarak Fransızların çektiği savaş filminde Hitler öylesine makaraya alınıyorki seyredeni gülmekten iki büklüm oluyor, özellikle Hitler’in sekse olan zaafı film boyunca en ciddi sahnelerde bile ince mizahla işleniyor. Yukarıda gördüğünüz film karelerinde seks düşkünü Hitler askerleriyle birlikte çıplak kızlarla adeta bütün olarak gösterilip güldürü unsuru olarak kullanılıyor...  Şu sıralarda televizyonda gösterilmekte olan "Savaş Rüzgarları" dizisinde liderlik yaşamının bir bölümünü izlediğimiz Hitler'in gerçek yaşamında da seks düşkünü olduğu bilinmekte.Gülmece konusunun temeli olarak bu insanı işleyen yapımcılar gerçekten ünlü lideri alay makinesine döndürüvermişler...dünyanın birçok ülkelerinde güldürü sanatına konu olurken İstanbul’da da başrolünü Şener Şen ve Ahmet G

Ünlülerin Yeni Yıl Anıları

NÜKHET DURU YILBAŞI denilince hep içimi bir burukluk kaplar. Aklıma 1979 yılının son günü gelir. Yeğenlerime hediye almak için Beyoğlu’nda hem vitrinlere bakıyor, hem de yılbaşı gecesi giyeceğim kıyafeti düşleyerek keyif içinde yürüyordum. En sonunda bizim afacanlar için oyuncak satan bir mağaza gözüme ilişti. İçeri girdim. Rengarenk oyuncaklar içinde pilli bir otomobil ile bir kovboy takımı alarak tam ayrılıyordum ki, vitrinden içeriye bakan, elleri cebinde üşümüş bir çocuk gördüm. Üstü başı perişandı. Onun da gönlünü almak için bir oyuncak da bu sevimli çocuğa aidim. Paketi uzattım. Çocuğun sevinçten gözleri büyümüştü. Binlerce kez teşekkür ederek yanımdan ayrıldı. FERDİ TAYFUR KONYA’DA bir pavyonda sahneye çıkmış, programımı yapıyordum. Baktım birden ışıklar söndü ve şampanyalar patladı. Ben ne olduğunu anlayamadım. Biraz korkuyla gecenin önemi hakkında bilgi istedim. Hiçbir gece böyle bir şenlik olmuyordu da bu gece niye böyleydi? Garsonlar gülerek o günün yılbaşı gece

Ahmet Özhan Sözünü Yuttu

ONU, içkili bir gazinonun sahnesinde şarkı söylerken izledik... Her söylediği şarkı, Türk Müziği’nde ne denli usta olduğunun kanıtıydı. Yaşayarak, yaşatarak söylüyordu şarkılarını. Ses rengi ile, yorumuyla dinleyenleri kendisine bağlamasını çok iyi biliyordu. Alkışlar arasıda programını bitirdi. Kuliste oturmuş, başarısını, içerde hala dinmeyen alkış sesleriyle sindire sindire kutluyordu. Yorgundu ama mutluydu da... Kulis kapısında sessiz vedalaştık Ahmet Özhan'la, Sanatı tartışılamayacak olan Ahmet Özhan ’ın gerçek yeri burası mıydı? İşte hu sorunun cevabını bulmak oldukça zor. Oysa aylar önce yapılan bir röportajında sanatçı, SES muhabirine şu açıklamayı yapıyordu: «Bundan böyle içkili gazinolarda sahneye çıkmayacağım. Herkesin bir yeri, bir çizgisi olmalıdır... Ben yaşadığım gibi düşünürüm. Benim yaşantımda içki de yoktur, kumar da... Bu nedenle, şarkılarımın içki masalarında mey olarak kullanılmasına izin vermeyeceğim.» Aradan geçen zaman, Ahmet Özhan'a, ya

Roman Polanski, Nastasya'ya Seviş Dedi

«NASILSAN Öyle Kal», Roman Polanski 'nin şimdiye kadar en zor şartlarda çaIıştığı bir filmdi. Ünlü yönetmen, bu filmi bitirene kadar müptelası olduğu uyuşturucuların dozunu artırmak ve alışagelmediği sinir haplarının huzuruna sığınmak zorunda kalmıştı. Ne var ki Polanski, sonunda yaşlı kurt Marcello Mastroianni'nin, küçük sevgilisinin gönlünü çalmasını engellemeyi başarmıştı. Aslında Nasti gerçekten Polanski'den öç alıyordu. Bunun dışında babası yaşında bir aktöre aşık olması düşünülemezdi bile. Polanski, içinde derin bir iz bırakan o günleri şöyle anlatıyor. «Resmen çıldırmak üzereydim. Düşünün bir kere. Çok sevdiğiniz bir kadını (Nasti artık benim kadınımdı), babası yaşındaki bir aktörle son derece açık bir aşk sahnesinde görüyorsunuz. Filmin yönetmeni sizsiniz ve o aktör ile sevdiğiniz kıza daha canlı, daha gerçekçi sevişmeleri için salıklar veriyorsunuz. Yönetmenliğim süresince bundan daha güç bir olay yaşamadım, yaşayamam da.» Nastasya'nın Marcello Mastr

Dünden Bugüne Türkan Şoray

FATİH'İN arka sokaklarında mütevazi yaşantılarını sürdüren Şoray ailesinin ne sinema ile ne de herhangi bir sanat dalı ile uzaktan yakından hiçbir ilgileri yoktu. Ama filmlerde oynayan Emel Yıldız adlı bir komşuları vardı. Her şey Emel Yıldız'ın 16 yaşındaki Türkan Şoray 'ı film şirketlerine yanında götürmesiyle başladı. 16 yaşında dolgun dudaklı, iri siyah gözlü, düzgün vücutlu esmer güzeli genç kızı, filmciler farketmekte geç kalmadılar. Bir iki filmde figüranlıktan sonra başrolünü Baki Tamer'le paylaştığı «Köyde Bir Kız Sevdim» Türkan Şoray'ın bir anda peşpeşe filmlerde oynamasına, tanınmasına yetti. Ardından Ayhan Işık'la oynadığı ve bir hayli soyunduğu «Sevimli Haydut» sinemada daha çok tanınmasına yaradı. Ama onu gerçek yıldız yapan Metin Erksan'ın yönettiği «Acı Hayat»tı. Elazığ'da «Cemo» adlı filmin bir sahnesinde bindiği attan düşerek boynu zedelenen Şoray uzun süre tedavi gördü... Sinemada değişen moda ile birlikte Türkan Şoray da de

Orhan Gencebay'a Telefon Yağmuru

Hayranları Gencebay'ı televizyonda görmek istiyorlar... ARABESK müziği denilince aklımıza gelen ilk isim şüphesiz ki Orhan Gencebay olur. Bu müziği başlatan, halka mal eden ve bugün de türünün en büyüğü olan isim Gencebay’dır. Sanatçımız dergimize geldiği andan itbaren birbiri peşisıra telefonlar yağmaya başladı. Arabeskin kralı Gencebay’a çeşitli sorular yöneltildi. Bu sorulardan bazıları arabesk müzikle ilgiliydi. Sanatçımız yaptığı müziğin bir ekol olduğunu, dertten bahsederken dinleyicisine bir ümit kapısını da bıraktığını söylüyordu. Müziğinde dinleyenini düşündürdüğünü, ama bunun olumsuz değil, olumlu yönde olduğunu vurguluyor ve «Arabesk bir felsefedir» diyordu. Hayranları tarafından sanatçımıza yöneltilen en büyük istek, onu televizyonda görmekti. Orhan Gencebay ise bunun kendi elinde olmadığını, TV kuruntundan kaynaklanan bir sorun olduğunu belirtiyordu. ÜMİT BAYOĞLU (22-Ev hanımı- İST.) — Cihan Ünal İle Türkan Şoray'ın evliliği hakkında ne düşünüyors