Ana içeriğe atla

Ahmet Özhan Sözünü Yuttu

ONU, içkili bir gazinonun sahnesinde şarkı söylerken izledik... Her söylediği şarkı, Türk Müziği’nde ne denli usta olduğunun kanıtıydı. Yaşayarak, yaşatarak söylüyordu şarkılarını. Ses rengi ile, yorumuyla dinleyenleri kendisine bağlamasını çok iyi biliyordu. Alkışlar arasıda programını bitirdi.
Kuliste oturmuş, başarısını, içerde hala dinmeyen alkış sesleriyle sindire sindire kutluyordu. Yorgundu ama mutluydu da... Kulis kapısında sessiz vedalaştık Ahmet Özhan'la,
Sanatı tartışılamayacak olan Ahmet Özhan’ın gerçek yeri burası mıydı?
İşte hu sorunun cevabını bulmak oldukça zor. Oysa aylar önce yapılan bir röportajında sanatçı, SES muhabirine şu açıklamayı yapıyordu:
«Bundan böyle içkili gazinolarda sahneye çıkmayacağım. Herkesin bir yeri, bir çizgisi olmalıdır... Ben yaşadığım gibi düşünürüm. Benim yaşantımda içki de yoktur, kumar da... Bu nedenle, şarkılarımın içki masalarında mey olarak kullanılmasına izin vermeyeceğim.»
Aradan geçen zaman, Ahmet Özhan'a, yaptığı hu açıklamayı unutturmuş muydu? Yoksa unutmamış da, ekonomik zorunluluklar mı onu içkili gazinoların sahnesine itmişti? Herkesin, «Ekmek, artık aslanın midesine indi» dediği bu zamanda, Ahmet Özhan zorunlu muydu bu tür bir gazinoda çalışmaya?
Oysa Ahmet Özhan, kutsal görevini yerine getirmek için, Hac'ca gidip geldikten sonra, artık başka bir Ahmet Özhan olduğunu hissettiriyordu... Sahnelerin «Hacı» unvanlı tek solisti idi. Sanatçı, «Bir süre sahneye çıkmayacağım» diyordu...
Yine aklımıza sanatçının aylar önce söylediği sözler geliyor:
«Artık herkes geçmişteki Ahmet Özhan'ı unutsun. Bundan sonra her şeye yeniden başlıyorum... İnsanlar hata yapabilirler, ancak hatalarını tekrar etmezler. Ben geçmişi tekrarlamayacağım.»

Şimdi bu sözleri söylemiş olan Ahmet Özhan'ı içkili bir gazinoda şarkı söylerken görünce, gözlerimize inanamadık. Tüm gerçek sanatseverler gibi biz de Ahmet Özhan'ın gerçek yerini almasını istiyoruz...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Rıza Silahlıpoda'nın Büyük Aşkı

RIZA Silahlıpoda ile Serap Taşdemiroğlu, ilk kez dört yıl önce İzmir’de tanışmışlardı. Dört yıl sonra yine bir nisan akşamı da aşkları ortaya çıktı. Serap Taşdemiroğlu «Rıza ile bir arkadaş toplantısında tanıştık. Son ra arkadaşlığımız hiç eksilmeden bugüne kadar geldi» derken, Rıza Silahlıpoda da sevgilisinin gözlerinin içine bakarak şunları söylüyor: «Başımdan iki nikah, bir de nişan geçti. Ancak hiçbir zaman aradığım mutluluğu bulamadım. Ve dört yıl önce tanıştığım Serap’ta buldum gerçek dostluğu... Arkadaşlığımız gün geçtikçe sevgiye ve aşka dönüştü. Ama bir süre evlenmeyi düşünmüyoruz.» İstanbul’da tekrar sahneye çıkacak olan Rıza Silahlıpoda bu arada bir longplay dolduracak... Sanatçı İstanbul’da sevgilisi ile dinleniyor ve longplayının hazırlıklarını sürdürüyor. Rıza Silahlıpoda daha önce Sevda Karaca ile evlenmiş, şiddetli geçimsizlik yüzünden ayrılmış, şarkıcı Nilüfer ile de nişanlanıp kavgalı gürültülü bir şekilde nikah masasına gitmeden yollarını ayırmıştı. Rız

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi

Vasfi Uçaroğlu ve Kamuran Akkor'un Kızları Oldu

Vasfi Uçaroğlu havalarda uçuyor. Haklı. On beş yıl sonra baba olmanın heyecanını tekrar tattı. İlk kızı Mine bugün 15 yaşında. Kamuran Akkor zor doğum yapmış. Doktorlar bir ara çocuğu sezeryanla almayı düşünmüşler, «Bir daha mı doğum yapmak, Allah göstermesin,» diyor. Biz Güzelbahçe Kliniğine gittiğimiz zaman Vasfi Uçaroğlu Kamuran Akkor'un baş ucuna oturmuş, kolonya ile alnını ovuyor, «Sen bir kere doğurdun, bizi de kapılarda dökuz doğurttun,» diye espri yapıyordu. 3 kilo 600 gram olarak doğan, 53 santim boyundaki Menekşe Uçaroğlu' na kliniğin doktorları da «Aşk bir yalan, Adem'le Havva'dan kalan» şarkısından mülhem olarak Havva adını koymuşlar. Uçaroğlu, «Doktorları kıramadım. Menekşe'nin göbek adı da Havva oldu,» diyor. Kamuran Akkor'un ablası Gönül Akkor , çocuğun doğduğunu öğrenir öğrenmez hemen Amerikan Pazarına koşmuş, trampet çalan bir maymun almış. Vasfi, «Yahu,» diyor, «Bu Gönül'ün de hiç başka işi yok galiba? Menekşe'nin bu oyunc