Dünyanın birçok
yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir;
gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini
içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir
kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları
ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi
dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün
birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret,
para, hayranlar onun olur...
Fatma Girik’i hangi
sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın
dışındadır Yeşilçam’ın mavi gözlü, açık sözlü
Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile
çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar
Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama
birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir.
Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik'in asıl çilesi o zaman
başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz,
makyajsız kamera karşısına geçmez, İstanbul dışına gitmez
değil mi? Fatma Girik bu kuralların dışındadır, belki de sinema
artisti olduğunun bilincine varmış 1 numaralı kadın yıldızıdır.
«Köy filmidir, makyajsız oyna?» derler. «Kötü resim veririm,»
falan diye düşünmeden yüzünü bir güzel yıkayıp öyle geçer
kamera karşısına. Bu filimde «dansöz» rolünde oynıyacak,
üstünde iki karış kumaşla dans edeceksin,» derer: «Hayır,»
diyeceğine koşup dans dersleri alır. «Bu filmi Antalya'da
çekeceğiz,» derler, bir ay İstanbul'dan uzak kalmaya falan
«boşverip» doğru Antalya köylerine koşar, dağ taş, dere bayır
demeden güneş altında, kamera karşısında ter döker, filim
çeker.
Fatma Girik
Antalya’daki efe filmini bitirip İstanbul'a döner dönmez «Satın
Alınan Adam» da oynamaya basadı. Evet hatırladığınız
doğrudur, vakti zamanında Göksel Arsoy'Ia Belgin Doruk'un
oynadıkları «Satın Alınan Adam» bazı değişikliklerle yeniden
filme alınıyor ve filmin başrolünde Cüneyt Arkın'la Fatma Girik
oynuyorlar. Fatma Girik bu filimde zengin bir kız rolünde... Ama
havai mi havai; çapkın mı çapkın bir genç kız. Rol icabı sık
sık soyunup dökünüyor ve sonunda «Satın Alınan Adam» onu yola
getirmesini biliyor. Fatma Girik «Ben sinema artistiyim. Rolümün
gerektirdiği yerde soyunmakta bir sakınca görmem. Zaten aksini
yapmak, ben futbol sahasına çıkarım, ama ayağımı topa sürmem
demek gibi olur,» diyor. Ama sakın ona «Satın Alınan Adam»la
ilgili soru sormayın. Sordunuz mu, tamam, yandınız. Fatma Girik
gerçekten dertli.
- «Bu kadar filim
çevirdim, böyle masraflı filim görmedim. Bana bir kostüm listesi
verdiler ki evlere şenlik. Yani yalan olmasın ama, bu filim için
aldığım kıyafetlere üç filimden alacağım parayı yatırdım!»
Böyle diyor Fatma
Girik işte. Böyle diyor ya, gene o kazançlı. Yepyeni kıyafetler
bu filimde kullanılıp bir kenara atılmıyacak ki! Fatma bu
kıyafetlerin bir kısmını aynen, bir kısmını da küçük
değişiklikler yaparak diğer filimlerinde kullanacak.
«Peki, sahne ne oldu?»
diyeceksiniz. Fatma Girik bu konuda şunları söylüyor;
- «Dengelemesini
bilir, ciddi çalışır, işinizi severseniz pekala birarada
yürüyebilir.»...(diğer haberler için aşağıdaki linke
tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder