Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bülent Ersoy etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Türkan ve Nazan Şoray Kardeşler Babalarını Unuttular

Anaları Meliha Şoray’ın birinci ölüm yıldönümü nedeniyle 26 Ocak’ta Şişli Camii’nde ruhuna mevlüt okutan Türkan ve Nazan Şoray kardeşler o gün analarını anarken belki de istemeden babalarını unutmuşlardı. Başı öne eğik, yalnız baba Halit Şoray’ın hüzünlü olduğu ise gözlerden kaçmadı... Türkan ve Nazan Şoray kardeşlerin yaşadığı sürece en az kendileri kadar adından söz ettiren anneleri Meliha Şoray’ın ölümünün üzerinden tam bir yıl geçti. Yani 25 Ocak 1984 te hayata gözlerini yuman Meliha Şoray’ın geçtiğimiz hafta ölümünün birinci yıldönümü idi. Bu yıldönüm nedeniyle kızları Türkan ve Nazan Şoray Şişli Camii’nde annelerinin ruhu için mevlüt okuttular. O gün Türkan Şoray, Cihan Ünal, Nazan Şoray ve Meliha Şoray’ın yakınlarının yanısıra Şişli Camii’nin avlusunu sanatçıların hayranları da doldurmuştu. Ancak tüm bu kalabalığın içinde Türkan Şoray, Nazan Şoray ve yakınlarının birbirleriyle sarmaş dolaş olup hasret gidermelerine karşın bir köşede, başı öne eğik, suskun, kır saçlı ve çö...

Yaşamak İstiyorum

YAŞAMAK İSTİYORUM Bülent Ersoy (Sembol Plak) Türkiye’ye hasret gidermek üzere geldiği dönem içinde doldurduğu son uzunçalarıyla Bülent Ersoy bir kez daha arabesk aşkına kapıldı. Özellikle Almanya’da çevirdiği video filminin tema şarkısını çok beğendiği için aynı türde eserleri seslendiren Bülent Ersoy’un yapıtlarına kalite kazandıran şüphesiz plağın başarılı prodüktörü Osman Bayşu’nun titiz çalışması. Kullandığı Batı enstrümanlarıyla son derece zengin hazırlanan orkestrasyonlar Bülent Ersoy’un bariz arabesk yorumuna bolca hava kazandırmış ve ağdalı rengine rağmen basitlikten kurtarmış. Çünkü seslendirdiği bazı eserler daha önceden türünün en meşhur şarkıcıları tarafından seslendirilip tanıtılmasına ve de “hit” yapılmasına rağmen sunuş bakımından mükemmele ulaşmamıştı. Oysa Bülent Ersoy ekip çalışmasının başarısından yeterince nasip alıyor. Aynen bundan önceki uzunçalarına göre yorumunda yaptığı incelik kadın cinsiyetine daha çok yakışıyor. Fazla bağırmadan ve meyan bölümlerind...

Ünlüler Eskiciliğe Başladı

Teşbihte hata olmaz derler ya olmazsa Bülent Ersoy ve Türkan Şoray ’ın eskiciliğinde de hata yok... Eskicilik de nerden çıktı diyorsunuz herhalde... Haklısınız... Ama Nazan Şoray ’ın daha önce bilmem kaç kez sahnede giydiği tuvaletleri alıp filmlerinde giyerlerse onlara eskici demek doğru sanırız... İşte Türkan Şoray’ın “Seni Seviyorum” adlı filminde giydiği simli tuvalet ve Bülent Ersoy ’un Almanya’da çevirdiği “Acı Ekmek”de giydiği leylak rengi tuvalet. Her ikisi de Nazan Şoray’ın daha önce sahnede giydiği eski tuvaletleri... Günümüzün hayat şartları malum. Yalnızca bir tek ekmeğin 50 lira olduğu, her türlü yiyecek ve giyecek maddesine zam üstüne zam geldiği şu sıralarda, asgari ücretle çalışan ve kendinden başka 5 - 6 boğaza daha bakmak zorunda olanları bir düşünün... İnsan nasıl yaşar, asıl geçinir ve hayattan nasıl zevk alır, yaşamın tadını nasıl çıkarır? Bu biraz zor, hatta epeyce zor. Böyle bir ortamda insanın dişinden tırnağından artırarak özel zevklerini tatmin etmesi ...

Yepyeni Bir Bülent Ersoy

1 Ekim Pazartesi günü saatler 15.00'i gösterirken Cağaloğlu’nda gazetemizin bulunduğu cadde üzerinde bir kaynaşma oldu. Trafik bir anda durdu ve yüzlerce kişi caddeyi bir anda doldurdu. Çünkü gazetemizin önünde duran taksiden inen uzun boylu, göz dolduran ve alımla yürüyen kişi Bülent Ersoy 'dan başkası değildi. Hayranlarından gelecek olan telefonlara cevap vermek üzere tam üçbuçuk saat boyunca oturduğu masadan kalkamayan ve yemeğini bile bir yandan telefonlara cevap vererek yiyen Bülent Ersoy, bu süre boyunca kaç kişinin sorularına cevap verdiğini hatırlayamadı tabii. Çünkü daha kapatır kapatmaz ikinci bir telefon geliyordu. Bülent Ersoy'a sorulan sorulardan çoğu sahneye ne zaman çıkacağı üzerinde odaklanıyordu.Ancak 32 yaşındaki tezgahtar Cem Örterin sorusu Bülent Ersoy'u şaşkına çevirdi. Ne diyeceğini şaşırdı... Güldü... Duraladı... Bir türlü cevap veremiyordu. Peki ne sormuştu Cem Örter... Dilerseniz saat 17.00 sıralarında gelen bu telefon konuşmasını öne alalım v...

Bu Yatak Neler Gördü Neler

Sekiz yıl içinde gerçekten büyük evrimler geçirdi Bülent Ersoy ... Ruhsal ve fiziksel yapısındaki değişimleri büyük sansasyonlarla yansıtan ve Türk Sanat Müziği'nde tarzıyla, yorumuyla zirveye çıkan Bülent Ersoy bugün ise sahneye çıkamayan, çevirdiği filmlerin oynatılması yasaklanan ama plaklarıyla, yurt dışındaki konserleriyle şöhretini hala ayakta tutan bir solist. Yakınlarının deyimiyle kimine güre ''bahtsız" kimine göre de ''mutsuz'' bir prenses. Bülent Ersoy geçtiğimiz hafta yine dönüşü şimdilik kesin belli olmayan bir geziye çıktı. Ve çıkmadan bir gece ünce İstanbul'da son röportajını ŞEY'e verdi. Ama bu röportaj öyle sıradan bir röportaj, basit bir çekim değildi. Yaşamında ilk kez en büyük sırlarını gömdüğü yatak odasını basında yine ilk kez ŞEY objektifine açtı. Ve yine ilk kez sadece sevgililerine giydiği ipek geceliklerini, dekolte sabahlıklarını ŞEY kamerası önünde giydi. İçte o an gerçekten ''mutsuz bir prenses'...

Bülent Ersoy Setten Kaçtı

Büyüklerimiz boşa laf etmemiş "Can çıkar huy çıkmaz" diye... Bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur. Her ne kadar bu sözleri hak eden şöhretimiz yetmiş yaşında değil ama en az bu kadar yıl kadar yorulmuş bir kalbi, beyni olan biri. Evet, Bülent Ersoy 'dan söz ediyoruz. Safha safha geliştirdiği suni kadınlığından sonra Londra'da geçirdiği operasyonla kendince dişi olan Bülent Ersoy ameliyat olmadan önce ne kadar hırçın, asi ruhlu ve de sansasyonel bir kişiliğe sahipse ameliyat olduktan sonra da aynı kişiliğini koruyor. Uzun süredir Almanya'da olan Ersoy sadece konser verip plak doldurarak değil Türk- Kan Film Şirketine film çevirerek de yüzbinlerce markı cebine indirdi. Üstelik oturma izni alıp, Alman kanunları önünde ciddi ciddi işçi olarak. Ama tüm bunlar Bülent Ersoy'a özlediği huzuru veremedi ve bir yandan körüklenen vatan hasreti,öte yandan en sevdiklerinden uzak olması eski Bülent Ersoy'un asi ruhunu depreştirdi. Ve sonunda Türk-Kan Film Şi...

Bir Jön Aranıyor

Amerika ve İsrail konserlerinden sonra Almanya’ya dönen Bülent Ersoy geçtiğimiz hafta yaptığı bir film anlaşması Almanya’da yasal yollarla kabul edilen bir Türk işçisi oldu. Kadın olduktan sonra ilk filmini çevirmeye hazırlanan Bülent Ersoy’un şimdi tek sıkıntısı istediği gibi bir jön bulunamaması... Bir yanda hasret, kendi kanından olan insana susamışlık ve uğrunda gözyaşı döktürsede yine ''Vatanım" diye bağrına taş bastığı topraklar... Öte yanda şan, şöhret, maddi manevi çok büyük özverilerde bulunarak yaşadığı sanatı ve sanatına akıtılan milyonlarca liralar... Kısaca bir yanda acı, üzüntü, yüreğinidelen kahır, öte yanda sahte kahkahalar, geçici neşeler, mutluluklar ve refah... İşte Bülent Ersoy Türkiye’den üç ayı aşkın süredir uzak kaldığı sürece bu duygular içinde yaşadı, yaşıyor ve yaşayacak... Amerika, İsrail konserlerinden sonra Almanya’ya geçen Bülent Ersoy’a ardı gelmeyen konser teklifleri ile sanatçı kişiliğinin en renkli ve de hareketli günleri...

Bülent Ersoy'a Sahne Yasağı

Başta Bülent Ersoy olmak üzere beş kadınsı sanatçı bundan böyle ne gazino programlarına çıkabileceklerdi, ne de film çevirebileceklerdi... İstanbul Valisi Sayın Nevzat Ayaz'ın emriyle bu beş sanatçının her türlü faaliyeti yasaklanıyordu... İlk bakışta kiminde şaşkınlık yarattı, kimilerinin ise öfkesine neden oldu bu karar... Çünkü Türkiye’de bu sanatçılar üzerine öylesine bir çark döndürülmeye ve öylesine bir politika izlenmeye başlanmıştı ki, çıkar çevreleri ile bir bölüm basın, homoseksüelleri ticari amaçlarına uygun olarak sömürmeye başlamışlardı. Kim ne derse desin, kim bilmem hangi hukuk kavramlarının ardına sığınarak bu yasak kararının temyizi yoluna giderse gitsin, her şeyden önce Türk toplumuna ve Türk ahlak yapısına layık olan bu kararı yürekten alkışlamak gerekir... Aslında sorunun bu noktaya gelmesi beklenmeden çözümlenmesi ve yıllar önce bu gidişe bir dur denmesi gerekirdi... Eğer ki, polis raporlarına bakacak olursak ve bu konuda yayınlanan inceleme yazıları...

Bülent Ersoy'a Zehir Zemberek Sözler

İnsanın başına her şey gelebilir. Bazı olgulardan kaçınılmaz. Ama bir noktadan sonrası artık senaryodur. Bazıları yazar, bazıları oynar. İşte Bülent Ersoy olayı da aynen böyledir. İnsan bir gerçekle karşı karşıya kaldıktan sonra ya onu sindirir, ya da ondan yararlanmaya çalışır. Bülent Ersoy da ikinci yolu tutanlardan. Homoseksüellik gerçeğini uzun ve cıcığını çıkaran bir senaryoya dayanarak, son derece mübağalalı bir oyunla sahnelerde sergileyip paraya dönüştürenlerden. Bir süredir yatıyoruz Bülent Ersoy, kalkıyoruz Bülent Ersoy. Nedir? Kadın olmak için ameliyat oluyor. Doktor Barnard’ın insanlık tarihine yazılacak organ nakli ameliyatları bu denli hadise yaratmamıştı, ülkemizde. Basınımızın günlerce en değerli sayfalarına Bülent Ersoy’un ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası resimlerini yapıştırmasına ne demeli? Herhalde haber değeri buluyorlar Bay Ersoy’un, Bayan Ersoy’a dönüşmesi harekatında. Nasıl bir haber değeriyse günlerce sürüyor, manşetleri kapatıyor. Belki de televizyo...

Gelinlik En Çok Ona Yakıştı

Kaç yıldır modaevi sahibisiniz sayın Gürnar Çapa? - ''10 yıldır efendim. Bu yıl gurur İçinde 10. yılımızı kutluyoruz zincirleme defilelerle.'' - Mesleğe merakınız nasıl gelişti ve nasıl ünlü bir gelinlikçi oldunuz? - ''Çok giyinirdim. Şıklığıma aşın dUşkündilm. Sanatına büyük saygı duyduğum Mualla Özbek'e diktirirdim giyıilerimi. Baktım ki, çok para harcıyorum. Ama ben dikiş bilmiyorum, öte yandan yılın gak 10 kadını arasında yer alacak kadar cemiyetin içinde de dikkatle izlenen bir kadın oldum. Yavaş yavaş göz zevkiyle başladı sonra da bir bakmışım gelinlikçi oldum. Bilmediğim bir iş. Zor değilmiş. Aldı yürüdü. Belki bugüne kadar en azından 50.000 tane gelinlik hazırladım.'' - Hiç bilmediğiniz bir sanata atılırken nasıl cesaret gösterdiniz? Sizi destekleyen oldu mu? - ''Öğrenilmeyecek hiçbir şey yok ki... Ben beş lisan biliyorum anadilim gibi. Bu başarıyı sağladıktan sonra dikiş dikmeyi öğrenmek hiç de zor blrşey sayılmaz deği...