Başta
Bülent Ersoy olmak üzere beş kadınsı sanatçı bundan böyle ne
gazino programlarına çıkabileceklerdi, ne de film
çevirebileceklerdi... İstanbul Valisi Sayın Nevzat Ayaz'ın
emriyle bu beş sanatçının her türlü faaliyeti yasaklanıyordu...
İlk
bakışta kiminde şaşkınlık yarattı, kimilerinin ise öfkesine
neden oldu bu karar... Çünkü Türkiye’de bu sanatçılar üzerine
öylesine bir çark döndürülmeye ve öylesine bir politika
izlenmeye başlanmıştı ki, çıkar çevreleri ile bir bölüm
basın, homoseksüelleri ticari amaçlarına uygun olarak sömürmeye
başlamışlardı.
Kim
ne derse desin, kim bilmem hangi hukuk kavramlarının ardına
sığınarak bu yasak kararının temyizi yoluna giderse gitsin, her
şeyden önce Türk toplumuna ve Türk ahlak yapısına layık olan
bu kararı yürekten alkışlamak gerekir...
Aslında
sorunun bu noktaya gelmesi beklenmeden çözümlenmesi ve yıllar
önce bu gidişe bir dur denmesi gerekirdi...
Eğer
ki, polis raporlarına bakacak olursak ve bu konuda yayınlanan
inceleme yazılarını dikkate alırsak, kararın ne kadar yerinde
olduğu o zaman daha da berraklık kazanır... Bir Bülent Ersoy
olayı oluştuğundan ve sahneleri garip giysili homoseksüeller
doldurduğundan bu yana, Türkiye'de yaşları çocuk denebilecek
kişilerin eşcinselliğe yöneldiği ve eşcinselliğin belli bir
oranda yaygınlaştığı gözlenir. Çünkü, her hafta basında boy
boy fotoğraflarını ve röportajlarını gördükleri bu ruh
hastalarının, bilinçsiz ve biçimlenmemiş kafalara özendirici
etken olduğu yadsınabilir mi?
DİĞER
ÜLKELERLE KIYASLANAMAZ
Evet,
yeryüzünde eşcinselliğin sanat dünyasına yansıdığı birçok
ülkeden söz edilebilir... Hatta isim isim örnek de verilebilir...
Ama acaba kaç tanesi göğsünü açıp fotoğraf çektirmiştir,
kaç tanesi çırılçıplak kapak konusu olmuştur?.. Oradaki adam
şarkısını söylerken nüfus kâğıdında yazılı olduğu cinse
bağlı kalarak şarkısını söyler... Sizdeki gibi kadın
kılığında, ya da kadınlara taş çıkartan bir biçimde değil...
Sözün
kısası, sahnelere bir operasyon gerekiyordu ve bu özlenen
operasyon da tam anlamıyla ve tüm işlerliğiyle
gerçekleştirildi... Varsın, birkaç gazino patronu yüksünsün,
varsın bu ’Hasta’ların meydancılığını yapan çevreler
gocunsun...
TCK'da
bu tip kişilerle ilgili herhangi bir cezai hüküm yoktur. Bu konu
tamamen polis vazife ve selahiyet kanunu kapsamına alınmıştır.
Ancak yasalarda livata’ adı ile tabir edilen benzeri konu ise 18
yaşından küçükler için TCK’nun 414 ve 416. maddelerine göre
suçtur. Bu suçun cezası ise 3 yılla 10 yıl arasında
değişmektedir.
«Öte
yandan Batılı ülkelerde bu tip insanlara hasta adam gözü ile
bakılarak, topluma kazandırılmaları için yasalar dahi
çıkartılmaktadır. Benim şahsi inancım bu tip kişilerin gazino
sahiplerinin kurbanları oluşudur.»
VECDİ
ALTINTAŞLI
(İstanbul
Barosu Avukatı)
«Homoseksüellik
mevcut yasalara göre suç teşkil etmemektedir.
PERİHAN
SAVAŞ
«Bu
konuda herhangi bir yorum yapmak istemiyorum.»
İBRAHİM
TATLISES
«Önemli
olan sanattır. Ancak bugüne kadar bu tip kişiler sanatı hep
ikinci planda tuttular. Bülent Ersoy’u bu eleştirimin dışında
tutuyorum. Öteki şarkıcılar âdeta sahneleri kullandılar.
Giysileri, hareketleri ve konuşmaları hep topluma ters düşüyordu.
Bunlara karşı alınan tavır, sanat adına kutlanacak bir
harekettir.»
SEZEN
AKSU
«Ben
eş cinselliği herhangi bir hastalıktan farklı bulmuyorum... Eksik
olmasınlar, sansasyonel haber organları bu zavallı insanların
çelişkilerini ticari amaçla sonuna kadar sömürdüler. Bugün bu
meselenin bu kadar vıcıklaşmasının sorumlusu büyük çapta
anlardır. Yasaklama kararına gelince, onları reddetmeden önce,
topluma yeniden kazandırma yolunun denenmesinden yanayım.»
ERSAN
ERDURA
«Alınan
karar yerindedir. Sanıyorum bundan sonra sahnelere ciddiyet
gelecektir. Bunun dışında fazla bir şey söylemeye de gerek
yoktur.»
«Bizler
Fatih'lerin, Barbaros'ların ve Kanunî'lerin torunlarıyız. Böyle
bir geçmişi olan toplumda sanatı yönlendirmeye çalışanların
homoseksüel olmaları çok ters ve uygunsuzdur. Alınan karar çok
yerindedir.»...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder