Ana içeriğe atla

Orhan Gencebay'ın Spor Tutkusu

Spor adaleyi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda beynin bütün fonksiyonlarını da güçlendirir, dolayısı ile iradeyi ve mantığı sağlamlaştırır.» Orhan Gencebay birbirinden ağır halterleri kaldırır, bisiklette pedal çevirip ter atarken, bir yandan da bunları söylüyordu. Sanatçının periyodik spor çalışmasını yaptığı aletli jimnastik salonunda bir yandan resim çekiyor, bir yandan da spor üzerine söyleşiyorduk.
Orhan Gencebay, pek çok sinema sanatçısında bile olmayan atletik bir yapıya ve fiziğe sahipti ve bunu sürekli spor yapmaya borçlu olduğunu söylüyordu. Sanatçı sporla çocukluk yıllarından bu yana devam edegelen ilişkisini şöyle anlattı:
«Samsun'da ortaokul ve lise sıralarında 5-6 yıl aralıksız vücut estetiği ve güreş çalıştım. Kondisyonum çok iyiydi. O yıllarda biraz da Jiu-Jitsu çalıştım ama, o zamanlar Uzakdoğu sporları ülkemizde henüz çok yeni idi. Bu yüzden o yönde pek fazla gelişemedim. Her zaman çok yürür ve çok koşardım. Bu, sadece bana özge bir davranış değildi. O yıllarda Samsun’da gençliğin yüzde 70’i şu veya bu şekilde sporla uğraşırdı. Samsun'da spora böylesi bir eğilim duyulmasında 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramları’nın da büyük etkisi oldu. Hepimiz Atatürk'ün 'Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur' sözüne uygun olarak spor yapardık. İstanbul'a geldikten sonra do bir süre spor çalışmasını jimnastik salonlarında sürdürdüm. Daha sonra birkaç yıl ara verdim. Şimdi bu araya çok pişmanım. Çalışmalara yeniden başladım. Umarım kısa bir süre sonra form tutacağım.
«Tabii birkaç yıl ara verdikten sonra birçok harekete çok daha hafifinden başlamak zorunda kaldım. Örneğin, yoğun olarak spor yaptığım yıllarda 100 kilonun üzerindeki halterleri fazla zorlanmadan kaldırabiliyordum. Ancak, şimdi bunun yarısını bile kaldırırken oldukça zorlanıyorum. Ama, dediğim gibi yoğun bir çalışma ile kısa sürede eski formuma kavuşacağımı sanıyorum.
«Ben sporu yalnız adale güçlendirmek olarak görmüyorum. Spor aynı zamanda beynin bütün fonksiyonlarını arttırır, dolayısı ile iradeyi ve mantığı sağlamlaştırır... Hele gençlerimizin o büyük enerjilerini kötü şeyler harcamalarındansa, kendilerine bu enerjilerini spora harcayacak olanakların sağlanmasının çok yerinde olacağını düşünüyorum. Gençliğin enerjisini olumlu yönde harcayabileceği, deşarj olabileceği bir yoldur spor... Yalnız gençler için değil, ileri yaşta insanlar için spor, birçok hastalığı önleyen, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşam sağlıyan önemli bir etkendir. Aynı zamanda estetik olarak da kişinin olumlu bir görünüm almasını sağlar. Şu anda ben daha çok aletli jimnastik çalışıyorum ama, bu söylediğim yararların meydana gelmesi için bünyeye ve yaşa göre sadece koşmak veya yürümek bile yararlı olabilir.»

Orhan Gencebay, bunları söyledikten sonra yeniden irili - ufaklı halterlerle çalışmaya, yayları çekmeye, bisiklette pedal çevirmeye koyuldu. Arabeskte olduğu gibi sporda da krallığını ilan eden sanatçının konsantrasyonunu bozmamak için, onu çalışmaları ile başbaşa bırakıp sessizce salondan ayrıldık...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ferdi Tayfur'un Necla Nazır Aşkı

Minicik goncalı bir gül varmış... Aşıkmış bu gül... Sevgilisini gördüğü günler gülücükler içinde şarkılar söyler, dalga dalga yayılan yapraklarıyla neşeler saçmış gelip geçenlere... Ama bir gün bırakıp gidivermiş sevgilisi o beyaz gülünü... Ve bir daha da hiç mi hiç rastlamamışlar birbirlerine... Beyaz gül öylesine kederlenmiş ki, öylesine acı çekmiş ki, dikenlerini kendisine batırıp ölmeğe karar vermiş... Ve beyaz gül kanayan rengiyle hemen o anda oracığa yığılıp kalmış... Ferdi Tayfur 'dan Necla Nazır'a... Küçük bir kağıt parçası üzerine mavi bir ka lemle yazılmış üç satır.. «Sana bunları plak stüdyo, sunda yazıyorum. Hiçbir zaman eline, geçmeyecek bu kağıt parçasını yaşadığım sürece saklayacağım. Seni çok seviyorum. Bestelerimde hep ayrılık var ama biz hiç ayrılmayacağız değil mi?» Yine Ferdi Tayfur'un gözü gibi sakladığı bir başka pusula... «Bugün çılgına döndürdün beni. Üç defa telefon ettim, kuaföre gittiğini söyledi annen. Sesini duymak için şu anda, her ş...

Ferdi Tayfur'un Necla Nazır Aşkı

Minicik goncalı bir gül varmış... Aşıkmış bu gül... Sevgilisini gördüğü günler gülücükler içinde şarkılar söyler, dalga dalga yayılan yapraklarıyla neşeler saçmış gelip geçenlere... Ama bir gün bırakıp gidivermiş sevgilisi o beyaz gülünü... Ve bir daha da hiç mi hiç rastlamamışlar birbirlerine... Beyaz gül öylesine kederlenmiş ki, öylesine acı çekmiş ki, dikenlerini kendisine batırıp ölmeğe karar vermiş... Ve beyaz gül kanayan rengiyle hemen o anda oracığa yığılıp kalmış... Ferdi Tayfur 'dan Necla Nazır 'a... Küçük bir kağıt parçası üzerine mavi bir ka lemle yazılmış üç satır.. «Sana bunları plak stüdyo, sunda yazıyorum. Hiçbir zaman eline, geçmeyecek bu kağıt parçasını yaşadığım sürece saklayacağım. Seni çok seviyorum. Bestelerimde hep ayrılık var ama biz hiç ayrılmayacağız değil mi?» Yine Ferdi Tayfur'un gözü gibi sakladığı bir başka pusula... «Bugün çılgına döndürdün beni. Üç defa telefon ettim, kuaföre gittiğini söyledi annen. Sesini duymak için şu anda, her ...

Ajda Pekkan Niye Saklanıyor?

AJDA PEKKAN ’a incecik porselen çay bardaklarıyla çaylarımızı içerken sordum: «Bana kalırsa her sanatçı sahne hayatından bu kadar şikayetçi değil. Kendinizi fazla yıpratmıyor musunuz?» «Belki ben fazla hassasım, belki de layık olduğum şeyleri istiyorum. Bunları bulamadığım zaman da üzülüp, yıpranıyorum.» «Ne gibi?» «Şöyle açıklayabilirim. Siz de kabul edersiniz ki, Türkiye’nin önemli, isim yapmış sanatçılarından birisiyim. Zaman zaman duraklama dönemlerine girdiğim oluyor. Ama, benim bu birkaç aylık duraklamam bunca yıldır yaptığım ismi bir anda silip götüremez herhalde. Bizde alışılmış bir kural var. Yeni bir sanatçı fırlamaya görsün. Hemen bir eski ismi tahtından indirdiği iddia ediliyor. Ne kadar aldırmasanız üzülüyorsunuz. Şöyle bir düşünün ne kadar çok sanatçıya bu çirkin davranışta bulunuldu.» «Türkiye'deki meslektaşlarınızla ilgili düşünceleriniz?» «Seyyal Taner’in showuna hayranım. Sezen Aksu 'nun sesine, duygulu bestelerine bayılıyorum. Erol Evgin’i ço...

Yasak Aşk Bitiyor Mu?

FERDİ TAYFUR ÜÇ ÇOCUĞUNU YANINA ALDI Altı yıllık Necla Nazır - Ferdi Tayfur beraberliği, daha doğrusu "yasak aşk''ı, çeşitli aşamalar göstererek, fakat kopmayan, zayıflamayan bir biçimde yedinci yılına girerken, önemli ölçüde değişimlere sahne olmaya başladı. Yasak aşk yaşamasına rağmen, sevilen ve milyonların taptığı bir insan olan Ferdi Tayfur, ününe, efendi kişiliğini ekleyip, hiçbir sansasyonun kahramanı olmayınca, evli olduğu halde Necla Nazır'la sadakat çerçevesi içinde yürüttüğü yasak aşkını da böyle şeyleri asla affetmeyen topluma kabullendirmişti. Günler günleri, yıllar yılları kovalarken, aynı zamanda öz çocukları olan Funda ve Tuğba ile sonradan nüfusuna geçirdiği Timur'u bir gün olsun ihmal etmeyen Ferdi Tayfur, son zamanlarda gittikçe büyüyen ve bazı şeylere akılları ermeye banlayan çocuklarına daha da düşkün oldu... Nitekim, film çevirmek için gittiği Kuşadası'na, çocuklarını da götüren Ferdi Tayfur'un, set arasında ve filmden arta ka...

Nükhet Duru'nun Çıplaklığı Başına Dert Oldu

ARTIK Nükhet Duru gecede 3-4 yerde sahneye çıkan bir uvertürdür. Repertuvarına daha bir dikkat eder; saçına, giyimine, hareketlerine daha bir özen göstermeye gayret eder. Bu arada Yeşilçam'dan da film teklifleri gelmektedir. Ve yıl 1970'tir. Ayhan Işık, Bahar Erdeniz ve Yusuf Sezgin 'in başrolleri paylaşacakları bir filmin hazırlıkları yapılmakta ve bu filme bir kadın oyuncu aranmaktadır. Ve Nükhet Duru adında karar verir yapımcılar. O günleri de şöyle anlatır Duru: «Bir gün çalıştığım gazinonun kulisine bir prodüksiyon amiri geldi. 'Nükhet Hanım hikaye tam size göre, Ayhan Işık'la oynayacaksınız' dedi. «Ben 'Oynayamam, imkanı yok' dedim. Adam 'Neden?' diye sordu. «'Zaten gecede üç dört yerde sahneye çıkıyorum. Gündüzleri de uyuyorum filmi ne zaman çekeceğiz. Film çekmeye zamanım mı var?' dedim. «'Biz çekim saatlerini sizin boş saatlerinize göre ayarlarız' dedi adam. «Sonra çekimler başladı. Ben ne filmin adını b...