«EEHHH!..» dedi, «Bugüne kadar sustuk da ne oldu? O gücenmesin, şu gücenmesin diye her şeyi içimize attık.. Zaman geldi gerçekleri bile söyleyemedik. Ama artık yeter...» Balerin giysileri içindeydi Füsun Önal ... Her zamanki hareketliliği, bitip tükenmez enerjisi ile objektifimiz karşısında şekilden sekile giriyordu. Elbisesinin üzerinde Elvis Presley , James Dean ve Marilyn Monroe 'nun küçük resimleri duruyordu. İlk kez çok konuşmak istediğini söylüyordu ve şöyle başlıyordu söze: «On bir yıldır müzikteyim. Bugüne kadar pek çok şeyin öncülüğünü yaptım. Sahneye herkes tuvaletle çıkarken, ben pantolonla çıktım. Kalıp gibi spreyli saclar modası yaratılırken, ben sahneye dağınık çıktım. Herkes sahneye çakılıp, hareketsiz dururken, ben sahnelerde pinpon topu gibi yerimde duramıyordum. Ben İngilizce parçalar söylerken, bazı sözüm ona 'Ağırbaşlı sanatçılar', 'Aaa, Türkçe söylemek varken!..' diye söze başlarlardı. Oysa şimdi bu kişiler yarım yamalak İngilizce ile, ...