Bir duygu ki, anlatılmaz... Bir sevgi ki, üstüne yoktur... Bir özlem ki, içten içe yangın olur, büyür... Her şeyin üstündedir... Tüm güzelliklerden daha gozel, tüm değerlerden daha değerli, şekli, tarifi olmayan yalnızca yaşanan, hissedilen, sevgilerin en ölümsüzüdür evlat sevgisi... Ya analık? Kadının özelliğinin en güzel meyvesini dokuz ay karnında taşıması, üzerine titremesi, o yüce duyguyu yudum yudum hissetmesi ve sonunda da ''Benimsin'' diyerek meydana getirdiği çocuğunu bağrına basması, damarlarında dolaştırması, içine sindirmesi... Mutlulukların erişilmezi, hazların en doyumsuzu... Çocuğuyla hayat bulur bir ana... Yemez yedirir, içmez içirir. Ömrünü adar yavrusuna... Meydana getirdiği çocuk, onu hayata bağlayan tek varlıktır artık... Daha ötesi bir kadının, bir ananın mutlu dünyasıdır... Tersi ise, bir kadın için mutsuzluk girdabının en derini, hayattan tat almaması, bir çocuk sahibi olabilmek için yaşadığı hasretlerin en koyusu, hepsinden de öte ...