Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Gülşen Bubikoğlu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gülşen Bubikoğlu Gırgıriye'ye Paydos Dedi

Sinemada kendisine büyük umutlar bağlanılan Gülşen Bubikoğlu , kocasının himayesinde Gırgıriye dizilerine başlamasıyla bu şansını bir ölçüde yitirmişti. Uzun bir süreden sonra artık isyan eden Bubikoğlu, ileriye sürdüğü nedenle “Gırgıriye’ye paydos” dedi... Bir zamanlar Cüneyt Arkın için, hatta müzik dünyasının güçlü sesi Tanju Okan için söylenmişti. “Onların şanssızlığı Türkiye’de sanatçı olmalarıdır” diye... Bunu, çeşitli fırsatlarla ülkemize gelen yabancı filmciler veya yabancı müzisyenler söylemişti... Nedense Türkiye’de sanatçıya gerekli değerin verilmediği imajı vardı, bizimle ilişkisi olan tüm yabancı ülkelere... Belki de haklıydılar... Bir süre sonra bunların arasına bir isim daha girdi. Gülşen Bubikoğlu... Gerçekten de değişik fiziği ile, özellikle de İtalyan yıldızları anımsatan bir görünümü vardı Gülşen Bubikoğlu’nun. Sinemaya ilk geçtiği sıralarda büyük umut bağlanmıştı sanatçıya. Daha sonra Türker İnanoğlu ile evlenmesi güzel sanatçının hem şansı hem de şanssızlığ...

Gülşen Bubikoğlu

AYŞE trenin penceresinden dışarı baktı. Tek tük ağaçların göründüğü büyük ve sessiz bozkır önünde uzanıyor, tan uzaklarda bir iki yıkık evin görüldüğü fakir köy göze çarpıyordu. Büyük bir hızla tüm görüntüleri geride bırakan tren, yeni ve değişik olana doğru koşuyor, her şey sanki bir film seyreder gibi önünden geçip gidiyordu. «Ne kadar tekdüze bir görürdü» diye aklından geçirdi. Yoksa kendi iç dünyası şu anda çelişkilerle doluydu da bu yüzden mi her şey böylesine monoton geliyordu ona? Başını çevirdi. Yanında oturan hiç tanımadığı sarışın, gözlüklü, toplu kadına baktı. Kendine bakıldığın hisseden kadın sevinçle döndü, ona gülümsedi. Konuşkan olduğu her halinden belliydi. Yanında bu hiç sesini çıkarmadan oturan, yüzünü dönüp ona bir kez olsun bakmayan komşusundan bıkmaya başladığı belliydi. Ayşe, onun tüm ümitlerin yıkan bir bakışla baktı yüzüne. Sonra başını tekrar cama döndürdü. Bir an, içinde sevinç hissetti. Kadının şaşkın ve hayal kırıklığına uğramış halini görmese dahi s...

Bu Gacıya Bir Baro

Çingeneler.. Kendilerine özgü konuşmalarıyla rahat yaşantılarıyla ve özgürlüklerine düşkünlükleriyle yüzyıllardan bu yana gelen toplumunuzun küçük bir parçası, sanatçı ruhlarıyla önlü kompozitörlere ilham kaynağı, yazarlara roman konusu olacak kadar bambaşka bir insan topluluğu olan bu insanların önemi son bir yıldır ülkemizde de hissedilmeye başlandı... Şüphesiz bu önem dünün pavyön şarkıcısı bugünün ünlü assolistl ve çingeneliğini inkar etmeyen Kibariye ile başlayıp başka ''iye'' takısı ile gazino sahnelerinde boy gösteren çingene veya çingene olduğunu iddia eden ses yıldızlarıyla güncelleşti... Ancak düne kadar olduğu halde ''Çingene''liğini inkar eden, aslını söylemekten utanan kişilerin bugün çingene olduğunu iftihar ederek söylemesi toplumun bu özellik sahibi kişilere gösterdiği ilgiyle gelen maddi manevi kazançtı. Ünlü şarkıcıların bile sahnelerde çingene oyun havalarıyla göbek atmaları, sahne gösterilerine özel olarak ''Çingene gö...

Mehmet'i Unutmak Zorunda

Sinemanın güzel olduğu kadar ünlü sanatçısı Gülşen Bubikoğlu ’nun biricik kızı Zeynep, bir kardeş hasretiyle yanıp tutuşuyor. İstediği erkek kardeşe bir isim bile takan küçük Zeynep, bütün bu isteğine rağmen ne yazık ki “Mehmet"e kavuşamayacak... Sevgilerin en yücesi anne sevgisidir... Hatta belleklerimizde yer eden ''Ana gibi yar olmaz Bağdat gibi diyar olmaz''dan başka anne sevgisinin derinliğini anlatan bir başka güzel söz daha vardır: ''Bir insan en çılgınca sevgilisini, en uzun eşini ama en çok annesini sever..." Anne sevgisinden üstün olmasa bile, en az onun kadar güçlü bir sevgi daha var ki, o da kardeş sevgisi. Kardeşi olan bilir bu sevginin güçlülüğünü, ama bu sevgiden nasibini alamamış olan özlemini çeker durur, hiç tatmadığı bir duygu olmasına rağmen. Bir kardeşin yokluğunu hisseden, onun özlemini duyanlar arasında, sanat dünyamızın ünlü ismi Gülşen Bubikoğlu'nun küçük kızı Zeynep 'de bulunuyor. Gerçi ailesinin gözbebeği, bir i...

Falcı Gülşen Bubikoğlu

BİLİYOR muydunuz, Gülşen Bubikoğlu 'nun usta bir falcı olduğunu, geçmişi okuyup geleceği söylediğini? Sanırız bilmiyordunuz. Evet ünlü sanatçımız usta falcılara taş çıkarırcasına fal bakıyor ve insanı şaşkınlığa düşürecek şekilde geçmişinizi söylüyor... Diyeceksiniz ki siz nereden biliyorsunuz? Aslında biz de bir tesadüf sonucu öğrenmiştik. Çok iyi bakla falı baktığını bir sohbetimiz sırasında ağzından kaçırmıştı sanatçı... Bunu biliyorduk ya yeni yılın başlangıcında hemen aklımıza Gülşen Bubikoğlu geldi. Gittik kapısını çaldık, bizi oldukça güleryüzlü olarak karşılayan sanatçı, ziyaretimizin nedenini öğrenince birden ciddileşti... Önce gayet mütevazi davranarak kendisinin öyle şeylerden anlamadığını söyledi. Ama biz gazeteci inadıyla biraz ısrar edince hemen kabul ediverdi sanatçımız. İş baklalara kalmıştı. Hemen çok miktarda getirdiğimiz baklaları sanatçıya verdik. Ve ilk olarak da bu yılın adından en çok söz edilen sanatçısı Türkan Şoray 'ın falına bakmasını istedik. ...

Gülşen Bubikoğlu Gırgıriye İle Geliyor

SHAKESPEARE'in ünlü eseri «Romeo ile Juliet»in, Sulukule kalıpları içinde, biraz tef, biraz göbek havası ve biraz da bakla falıyla süslenerek, yerli bir aşk öyküsüne dönüştürüldüğünü söylesek, şaşırır mısınız?.. Hiç şaşırmayın, çünkü, Erler Film adına çekimlerine başlanan «Gırgıriye» adlı filmde. Sulukule’li «Ayıcı Bayram» ( Müjdat Gezen ) ile «Çengi Gülliye» ( Gülşen Bubikoğlu ) nin «Romeo ile Juliet»inkine benzeyen aşkları anlatılıyor... Senaryosunu Sadık Şendil'in yazdığı filmin yönetmenliğini Kartal Tibet yapıyor. Filmin oyuncu kadrosu oldukça kalabalık. Müjdat Gezen, Münir Özkul , Adile Naşit , Şemsi İnkaya , Ayşen Gruda , Perran Kutman , Hulusi Kentmen , Sümer Tilmaç, Nevzat Açıkgöz ve Yavuz Şekerin rol aldıkları «Gırgıriye» adlı film hakkında Gülşen Bubikoğlu şöyle konuşuyor: «Son olarak 'Renkli Dünya' adlı filmle kamera önüne geçmiştim... Bilindiği gibi bir sezonda iki ya da üç film çeviriyorum. Benim için önemli olan senaryonun güzel olmasıdır. Sinemam...

Gülşen Bubikoğlu Huzursuz

Rüya yorumları yaptırıyor, falına baktırıyor... Parası var, şöhreti var, mutlu bir yuvası ve üç buçuk yaşında bir kızı var. Peki ama geleceğe duyduğu bu merak neden? Gülşen Bubikoğlu bu soruya kısa bir cevap veriyor: «Rahatlamak için»... Gülşen Bubikoğlu içindeki karamsarlığı ve şüpheciliği bir türlü yenemediğini söylüyor. Bu nedenle güzel yıldız oldukça asabi. «Her olayın altından bin tane neden ararım. Bu huyum nedeniyle çok kişiyi kırarım. Sonra pişmanlık duyarım ama, iş işten geçer» diyor. «Kaş çatmaktan hiç hoşlanmam ama, gelin görün ki elimde değil. Ben de refleks gibi bir şey oldu kaş çatmak. Kaşlarımı neden çattığımı bilmiyorum. Ancak bu huyumdan bir türlü de vazgeçemiyorum.» Şimdilik tüm zamanını kızı, Zeynep ile geçiriyor. Bubikoğlu’nun kızı Zeynep'le ilgili olan endişeleri de var. Bu endişelerini şöyle açıklıyor: «İçine dönük bir çocuk olduğu için insanlarla kolay diyalog kuramıyor. Eşim Türker, Zeynep'in tüm öğrenimini Avrupa’da yapmasını istiyor. Oy...

Gülşen Bubikoğlu Bilinmeyenlerini Anlattı

Kanlıca otobüs durağından iki yüz metre ilerde, deniz kıyısınıdaki 20 numaralı villada bizi karşılayan Gülsen Bubikoğlu , öfkeyle konuşuyordu: «Hakkımda pek çok söylenti dolaşıyor. Beni 'Dallas'ın Sue Ellen'ına benzetenler var... Güya çok mutsuz bir yaşamım varmış. Evimden dışarıya tek başıma adım atamazmışım. Eşim Türker İnanoğlu ile kavgalı gürültülü bir ilişkimiz varmış... Ve ben düştüğüm bu bunalımdan biraz olsun kurtulabilmek için, tüm sevgimi 3.5 yaşındaki kızım Zeynep'e veriyormuşum. » Villanın bahçesinden uzun uzun denizi seyreden Gülşen Bubikoğlu, daha sonra gülerek konuştu: «Hadi, birlikte alışverişe çıkalım...» Villadan dışarı adım attıktan sonra Gülşen Bubikoğlu da içimizden biri oluvermişti... Manavın, «Abla gözünü seveyim bunlar da seçilir mi!» dediği sebze ve meyveleri, bu sözlere kulağını tıkayarak, büyük bir dikkatle filesine dolduruyordu. Yorulmuştu Bubikoğlu... Kanlıca vapur iskelesinin yanı başındaki çay bahçesinde oturdu ve yoğurt yedi......

Gülşen Bubikoğlu

AYŞE trenin penceresinden dışarı baktı. Tek tük ağaçların göründüğü büyük ve sessiz bozkır önünde uzanıyor, tan uzaklarda bir iki yıkık evin görüldüğü fakir köy göze çarpıyordu. Büyük bir hızla tüm görüntüleri geride bırakan tren, yeni ve değişik olana doğru koşuyor, her şey sanki bir film seyreder gibi önünden geçip gidiyordu. «Ne kadar tekdüze bir görürdü» diye aklından geçirdi. Yoksa kendi iç dünyası şu anda çelişkilerle doluydu da bu yüzden mi her şey böylesine monoton geliyordu ona? Başını çevirdi. Yanında oturan hiç tanımadığı sarışın, gözlüklü, toplu kadına baktı. Kendine bakıldığın hisseden kadın sevinçle döndü, ona gülümsedi. Konuşkan olduğu her halinden belliydi. Yanında bu hiç sesini çıkarmadan oturan, yüzünü dönüp ona bir kez olsun bakmayan komşusundan bıkmaya başladığı belliydi. Ayşe, onun tüm ümitlerin yıkan bir bakışla baktı yüzüne. Sonra başını tekrar cama döndürdü. Bir an, içinde sevinç hissetti. Kadının şaşkın ve hayal kırıklığına uğramış halini görmese dah...