Ana içeriğe atla

Paul Newman'ın Eski Mesleği

Her filminde birbirine benzeyen tipler yaratmaktan usandığını belirten aktör, bundan sonra değişik kompozisyonlar yaratmaya çalışacak, başarıya ulaşamazsa, eski mesleği olan kuru temizleyiciliğe bile dönmekten çekinmeyecekmiş.
Küçük gaz sobası, yüksek tavanlı odayı bir türlü ısıtamamıştı. Soğuktan yüzleri morarmış pejmürde kılıklı birkaç kişi sobanın başına geçmişler, titreşiyorlardı. İçlerinden bir tanesi yüzünü yarıya kadar örten kirden rengi kaçmış atkıyı düzelttikten sonra ellerini yırtık panto tonunun cebine sokup konuşanları dinlemeye koyuldu. Küçük, fakat zeki bakışlı mavi gözlerinde kederli ve endişeli bir ifade vardı. Çok üşümesine rağmen sobanın başında uzun zaman kalamadı Soğuk odada ağır adımlarla dolaşmaya koyuldu. O esnada kapı açılmış, «Lady L» filminde oynayan aktörlerle röportaj yapmak isteyen bir gazeteciyle fotoğrafçı içeri girmişlerdi. Filmin dış sahneleri çekilirken, aktörler de yakındaki kahveye sığınmışlardı. Mavi gözlü dalgın bakışlı adam, gazetecileri görünce hemen yolunu değiştirip yanlarına yaklaştı ve sual sormalarına meydan bırakmadan onlarla konuşmaya başladı.
Gazeteciler, bu pejmürde kılıklı adamı önce tanımamışlardı. Tanıdıkları zaman ise hayretleri büsbütün arttı. Zira karşılarındaki, onlara dert yanmaya hazırlanan, gazetecilerden daima kaçmayı tercih eden ünlü aktör Paul Newman’dı. Dünyanın neresinde olursa olsun, gazetecilerin suallerini sadece «evet» veya «hayır» diye cevaplandırmayı adet edinmişti. Hele meslek hayatıyla ilgili sualler karşısında büsbütün titizlenir ve cevap vermek istemezdi. Fakat bu defa nedense huy değiştirmişti.
Gazeteciye: «Biliyor musunuz, bu film beni çok yordu. Uzun zamandan beri böylesine sıkıntılı bir çalışma geçirdiğimi bilmiyorum. New York’ta kaldığım zamanlar haftada iki defa «Actor’s Studio» ya gidip kurslara devam ediyorum. Bence her aktör zaman zaman bu çeşit kurslardan faydalanmalı.»
Paul Newman, seyircilerin kendisinden bıkmalarından da korkuyor, her filminde, bir öncekini hatırlatan hareketler yapmaktan çekiniyordu. Aktör, gazetecilere:
    - «Laurence Olivier’e gıpta ediyorum» dedi. «Her filminde, her piyesinde tamamen değişik bir insan olarak seyircinin karşısına çıkıyor. Ben onun kadar başarılı olamamaktan korkuyordum. Fakat Sophia Loren ve David Niven ile beraber çevirdiğim şu son filmde değişik bir hüviyete bürünüyorum.»
Paul Newman, bugün Hollywood'un en çok para kazanan 10 aktöründen biridir. Birkaç kere Oscar armağanına aday gösterilmiş ve armağan kazanmıştır. Bunlara rağmen aktör, her filmini çevirirken heyecanlanır, titizlenir. Kırk yaşındaki aktörün bu davranışlarına bakıp da onun küçük yaşta aktörlüğe merak sarmış olduğu da zannedilmemeli. Kendisi, eski günlerinden bahsederken şöyle diyor:
    - Çocukken ve ilk gençlik yıllarımda aktör olmayı aklımdan geçirmemiştim. Küçük bir kuru temizleme fabrikasında çalışıyordum. Daha sonra bir kütüphanenin seyyar satıcılığını üzerime aldım. Çalışmaktan yorulunca da rahat etmek için aktör olmaya karar verdim.»

Meslek hayatının önemli bir dönüm noktasında olduğunu belirten Paul Newman, «Günün birinde canım sıkılırsa gene temizleyiciliğe dönerim,» demekten çekinmemektedir...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Rol Yapmayı Unutmuşlar

İki yıla yakın süredir gazino sahnelerinden ve film setlerinden uzak kalan Meral Zeren kendisine, çalışma izni vermeyen parasal aşkından koptuktan sonra fiziki bir değişimle ortaya çıktı. Önce assolist olarak sahnelere döneceğinden ardından plak çalışmalarını hızlandıracağından söz eden güzel yıldız birde baktık ki geçtiğimiz günlerde söylediklerinin tersine önce film, setlerine dönüş yapıvermiş. Başrol de olsa pek öyle iddialı bir yapım olamayan filmin setinde Zeren'i gördüğümüzde yanında kendisi gibi setlerden uzak kalan eski bir film yıldızı daha vardı. Fazla kilolarını attığını söylemesine rağmen yine de hayli tombiş sayılan Ayşen Cansev 'den başkası değildi bu yıldız. Filmin erkek oyuncuları ise Yusuf Sezgin ile Salih Kırmızı idi. Yani filmcilerin tabiri ile dördünü biraraya getirseniz ancak işi kurtarır dedirtecek cinsten bir kadro ile çekime başlanmıştı.. Yavuz Film adına çekilen ve yönetmenliğini Yavuz Özışıklar'ın üstlendiği filmin çekim programı her yönüyle güze...

Kartal Tibet'in Hayranlarının Sevgisi

Sinema yıldızlarının oturduğu semtlerin posta müvezzilerine Allah sabırlar versin. Öyle ya, onlar muhakkak ki meslekdaşlarından hem daha çok çalışmakta, hem de daha çok yorulmaktalar. Üstelik sadece her Allahın günü o yıldızın» evine 50 ile 100 arasında değişen mektup taşısalar gene iyi, arada «hayranlardan gelen hediyeler» de var.. Geçenlerde Bebek’e gitmiştik. «Hazır gelmişken bir de Kartal Tibet'e uğrayalım,» deyip Arif Paşa yokuşuna saptık. Ayağımız uğurlu mudur, nedir? Biz girdikten sonra kapı kısa aralarla çalınmaya başladı. Önce Gündüz hanımın ahbapları geldi, peşinden Kanat için ısmarlanan oyuncakları getiren adam ve peşinden mahallenin emektar müvezzii... Kartal Tibet kucağında büyük bir mektup tomarıyla yanımıza geldiği zaman dikatimizi hemen zarfların arasında göze çarpan bir paket çekti. Bir «Kartal Tibet» hayranı tutmuş, okuyup çok beğendiği «Kopuk Takımı» adlı kitaptan bir tane daha alıp hayranı olduğu yıldıza göndermişti. Bu, bizim aklımıza bir konu getirdi: A...

Sema Yardımcı İntikam İçin Assolist Oldu

Gazino sahneleri genç bir assolist daha kazanıyor... Üstelik bu assolist nikah masasından gazino sahnelerine transfer olan 21 yaşında taptaze bir bakire... ŞEY, genç kızlara ibret olacak bir evlilik dramını gün ışığına çıkartırken, adı önümüzdeki günlerde gazino neonlarının tepesine yazılacak Sema Yardımcı’yı da bir filmlik ve fotoromanlık deneyimine rağmen ilk kez tanıyacaksınız... Günlük gazetelerde çok okuduk “Bahtsız gelin” haberlerini. Ama böylesine ilk kez rastladık. Adını fotomodel - manken olarak duyurmaya çalışan bir kız gazino çevrelerinde “Assolist” olarak konuşulurken duyulmamış bir sosyete skandalı ortaya çıktı. Ünlü bir armatör ailesinin denizci oğlu Feyzi Oskay’ın nikah masasında bırakıp kaçtığı Sema Yardımcı’nın intikam uğruna assolist olmaya karar verdiği gazino çevrelerinde günün konusu şimdi. İlk sınavını Maksim Gazinoları’nda vereceği söylenen Sema Yardımcı’yı sahne tuvaletlerini diken ünlü modacı Gürna Çapa’nın yanında bulduk. Önceleri hiç konuşmak istemeyen “...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...