Ana içeriğe atla

Ferdi Tayfur Artık Sahnede

SON filmi «Kara Gurbet»in final sahneleri için Silivri sırtlarında Oya Aydoğan ve Atilla Ergün ile birlikte kamera önüne geçen Ferdi Tayfur’da, kimsenin anlam veremediği bir garip telaş vardı. O gün, filmin bir an önce tamamlanmasını istediğini açıklayan sanatçı, nedenini şöyle anlatıyordu;
«Artık sinemaya aru veriyorum. Su sürenin ne kadar olacağını şimdi kesin olarak söyleyemeyeceğim ama, uzun bir süre kamera önüne geçmemeyi düşünüyorum. Benim için şimdi sinema devri kapandı. Artık sahne çalışmalarıma ağırlık vereceğim.»
Ferdi Tayfur'un açıklaması gerçekten de ilginçti. Siz bu satırları okurken, o Samsun Fuarı'nda sahneye çıkış hazırlıkları içinde olacak.
Sanatçı, konuşmasını sürdürüyor.
«Samsun Fuarı’rıda on gün süre ile sahneye çıkacağım. Bu çalışma bir anlamda İzmir Fuar’ı için hazırlık olacak. Kendimi çok iyi hazırlamam gerekiyor.»
1977 yılında, «Çeşme» adlı filmle sinemaya ilk adımını otan ve bugüne kadar 14 filmde oynayan Ferdi Tayfur için sinemaya sırt çevirmek pek kolay değil ama, ünlü sanatçı buna mecbur olduğunu belirtiyor ve bu konuda bakın neler anlatıyor:
«Çok sayıda film çevirdim. Ben her şeyden önce sinema sanatçısı değil, ses sanatçısıyım. Bu noktadan hareket edince, sinemaya bir süre ara verme kararım oldukça isabetli bir karar oluyor. Kısacası önce müzik, sonra sinema...»
Şimdi pek çok kişi, İzmir Fııarı’ndan sonra Ferdi Tayfur'un tekrar film çevirebileceğini söyleyebilir. Ancak sanatçı Fuar sonrası için de sinemaya, «Hayır» diyor. Bunun iki nedeni, bulunuyor. Dilerseniz bu nedenleri ünlü sanatçıdan dinleyelim:
«Fuar'dan sonra kendi adıma kurduğum Ferdifon Plak Şirketi ile ilgileneceğim. «Kara Gurbet» adlı son LF'imi kendi firmama yapacağım. Ayrıca plak şirketim için yeni şarkıcılar da bulmam gerekiyor. Bu da oldukça uzun zamanımı alacak.
Daha sonra da kafamda yıllardır kurduğum bir düşü gerçekleştirmeye çalışacağım. Benim Adana'da Çeşme Kebap Salonum var. İşte o salonun bir eşini İstanbul'da açmak için kollarımı sıvayacağım.»
Anladığımız kadarıyla Ferdi Tayfur'u oldukça hareketli günler bekliyor. Samsun ve İzmir'deki sahne çalışmaları, ardından piak şirketi ve kebap salonu... Peki bütün bunlardan sonra sinemaya dönüş olacak mı? Ferdi Tayfur'un cevabı yine pek farkiı oimuyor:

«Kesin bir şey söyleyemem...»...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi