«Önce
şunu belirteyim. Hayatımı ve Yeşilçam'da yaşadıklarımı
yazsam ciltler dolusu kitap olur. İlk kez 1945'te Muhsin Ertuğrul'un
'Yayla Kartalı' filminde oyunculukla girdim sinemaya. Aynı yıl
'Toros Çocuğu' filmiyle başrole yükseldim. Senaryo yazarı olarak
50, oyuncu olarak 55, rejisör olarak da 77 film yaptım. Ödül alan
filmlerim ise şunlar: 'Duvarların Ötesi', 'Kanlı Firar', 'Ezo
Gelin', 'Boş Beşik' ve 'Öleceksek Ölelim'... Ödül almayıp da
filmografyamda önemli yer tutan filmlerim arasında da 'Kara Sevda',
'Metres', 'Feryat', 'Dert Bende', 'Hayatım Sana Feda' ve 'Adını
Anmayacağım'ı sayabilirim...»
-
«Metres» filminde Türkan Şoray'la bir sürtüşmeniz oldu mu?..
«Filmin
her şeyi hazırmış. Son anda devreye ben girdim. Ayrıca senaryo
sete yaprak yaprak geliyor, ben filmin finalinin bile yazılı olarak
nasıl biteceğini bilmiyordum. 'Metres'i bu şekilde çektik... Ve
büyük iş filmi oldu her şeye rağmen...»
-
Türkan Hanım'la daha önce hangi şartlarda çalışmıştınız?..
«Önce
'Bardaktaki Adam'ı çektik. O yıllar Türkan'ın Rüçhan'sız
yıllarıydı. Filmde Eşref Kolçak, Altan Erbulak, Öztürk Serengil de oynamış, rol icabı Eşref'le öpüşmüştü...
Rüçhan'lı yıllarında 'Dert Bende'yi çevirdik ve ortada olduğu
yıllarda da 'Metres'i çevirdik. Garip bir şey belki ama tüm bu
sürtüşmelerimize rağmen her üç film de çok büyük iş yaptı.
«'Dert
Bende'de Şoray kanunları ile bana adeta çile çektirdi. 'Metresle,
üç film yönetmenliği yapmış bir Türkan Şoray vardı karşımda
ve bana film boyunca 50 gram kan kusturdu.»
-
Neden?..
«Kendisinden
senaryoya uygun oynamasını istedim. Her defasında tepkisi sert
oldu. Ve bana 'Türk sinemasının Sophia Loren'iyim öpüşmem,
öpüşmem' dedi. Sonra çekimlerde 'aman eteğimi kaldırmam',
'Omuzumdan geceliğim düşer' diyordu. Bu sefer yapımcıyla
birlikte önüne 'Mine'nin kasetini koyduk... Daha çok kızdı: 'O
ayrı bu ayrı... İsterseniz benim yerime Ahu'yu, Banu'yu alın'
demeye başladı...
«Her
şey burda bitse iyi... Bir de 50 tane sorunumuz, derdimiz arasında
sete gelenler, gidenler... Gazeteciler, fotoğrafçılar, aracılar,
telefon edenler, haber gönderenler... 'Cihan'la evlenecek mi,
evlenmeyecek mi?..' diye soranlar.
«Her
işimizi bıraktık bir de bu mesele ile uğraştık... Kimler
gelmiyor ki sete... Sonra evime telefonlar 'Orhan Bey siz ne dersiniz
bunlar evlenirler mi?.. Aralarında bir şey var mı?..' İşte bu
şartlarda, bu ortamda çektik filmi.»
-
Oyuncular istediğiniz gibi oynayabildi mi?.. Türkan Şoray'la yine
film çekmek ister misiniz?..
«Öncelikle
Can Gürzap istediğim, arzu ettiğim başarıya filmde ulaşamadı.
Türkan Hanım'la sürüp giden tartışmalarımız Can Gürzap'ı
tedirgin etti. Üstelik Yeşilçam'da yeni bir isim olduğu için bu
tartışmalara da alışık olmadığından etkilendi ve fire
verdi...
«Cihan
olsun, Türkan Hanım olsun takdir ettiğim sanatçılardır.
Yönetmen olarak prensiplerime uydukları an yine çalışmaya
hazırım. Ama senaryo neyi gerektiriyorsa onu çekerim...»
-
Sinema, video ilişkileri hakkında görüşleriniz nelerdir?..
«Video
çok aç olduğu ve çabuk tükendiği için Türk sineması
yetmiyor. Sinemanın arşivi bitti. Bu yüzden de video şirketleri
kendileri imalata geçtiler. Böylece de kalite düşmeye başladı.
Daha da kalite düşecek ve videonun ömrü bu yüzden kısalacaktır.
Sinema için çevrilen ünlü bir filmin video kaseti dururken hangi
videosever gider de 3 ya da 5 günde çekilen ve derme çatma ucuz
bir kadro ile yapılan video filmini seyreder.»
-
Sinemada yeni oyuncular için ne düşünüyorsunuz?.. Yeniler
eskileri aratıyor mu, aratmıyor mu?
«Sinema
oyunculuğunun bizde bir okulu yok. Türkiye'de şöhrete giden yol
biraz tesadüften, biraz skandaldan, hepsinden ötesi de büyük
reklam kampanyalarından geçiyor... Bu sahne için de geçerli...
Ünlü bir gazinocu bir uvertüre 30 - 40 milyon lira harcayıp
çarşaf gibi paralı ilanlar vererek assolist yapabiliyor. Sinemada
bu olmaz. Hiçbir prodüktör oynatacağı, yatırım yapacağı
yıldız adayına reklam harcaması yapmaz, sadece reklamı hazır
kişiye şans tanır. Eskiden SES Dergisi'nin yaptığı artist
yarışmasında bırakın birinci, ikinci olmayı, yarı finale
kalmak bile şöhret olmak, filmlerde oynamak için yeterli sebepti.
Şimdi SES artist yarışması yapmıyor, diğerleri yapıyor ama,
onlardan da son 4 senedir yıldız çıkmıyor.
«Reklamla
sinemaya geçen Ahu Tuğba, Banu Alkan, Yaprak Özdemiroğlu ve Hülya Avşar, şimdi sinemanın genç ve geçerli isimleri... Elbette
ilelebet sinemada Fatma Girik, Türkan Şoray oynatamazsınız. Dünya
sineması da böyle değil mi?.. Eski devler çekilirken köşelerine
bir Sylvester Stallone efsanesi çıkıveriyor... Yarın başka biri
de çıkabilir..»
-
Arabesk filmler hakkında ne düşünüyorsunuz?
«Arabesk
filmleri müzikal filmlerden ayırmak gerek. Dünya sinemasında
arabesk film çekilmiyor ama, nefis müzikaller çekiliyor. Sinemada
bir ara salgın haline gelen ve belirli kalıplar içinde çekilen,
seyredenlere de umutsuzluk ve karamsarlıktan başka bir şey
vermeyen bu tip filmlerden mümkün mertebe uzak durmaya çalıştım.
Halen de bu tip filmler çevirmemek için direniyorum.»
-
Arabeskin bu kadar çabuk iflas etmesinin nedeni nedir?
«Arabesk
film furyası başladığı zaman sinemada sadece seks filmleri
egemendi. Yerli film seyircisi bu yüzden evinden çıkmıyor,
televizyonda ne olursa onu seyrediyordu. Derken arabesk şarkıcılarla
birlikte arabesk filmler de moda olmaya başladı. Ve gerçekten
arabesk filmler bir ara çok büyük iş yaptı. Sonra sinemada
yeniden güzel filmler yapılmaya başlayınca sinema seyircisi
arabesk filmlerin boş olduğunu gördü, anladı. Bunda yabancı
filmlerin de büyük etkisi var. Bir anlamda seyirci hep aynı yemeği
yemekten bıktı...»
-
Peki sizce suçlu olan aşçı ya da aşçılar kim?..
«Elbette
bu kötü yemeği hazırlayan tüm aşçılar... Ama yemeğin
malzemesi bozuksa... Yemek ne kadar güzel pişerse pişsin yine
bozuk oluyor.»
-
Mesela?..
«Arabesk
filmlerin konuları üç aşağı beş yukarı hep birbirinin
benzeridir. Bunda senarist arkadaşların da, yapımcıların da
hatası var. 10 sene önce Cüneyt Arkın'ın oynadığı bir avantür
film, biraz değiştirilerek hem Ferdi Tayfur'a hem de Orhan Gencebay'a arabesk film yapılıyor. Seyirci artık bunları
yutmuyor. Benim kapıcının 7 yaşındaki çocuğu bile gelip bana
bunu şikayet ediyor. Bu yüzden de artık arabesk filmler iş
yapmıyor.»
-
Hikaye güzel olsa durum değişir mi?..
«Gene
değişmez. Bir film ortalama 90 dakikadır. Arabesk filmlerde
şarkıcı ortalama 7 şarkı okur. Bu da 25 dakika tutar, yani
filmin dörtte biri, bazen yarısı şarkı sahnelerine ayrıldığı
için zaten hikayenin tamamını çekmek mümkün olmaz... Çünkü
şarkı sahnelerine yer açmak için hikaye budana budana kuşa
döner...»...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder