Ana içeriğe atla

Nükhet Duru'nun Gizemli Seyahati

Kimi sanatçının amacı sadece kendi yurdunda ünlü olmak değil, tüm dünyaya sesini duyurabilmektir. Birçok sanatçı çalışmalarını bu amaçla sürdürür... Kendi sınırlarını aşmaya çalışanlardan birisi de Nükhet Duru. Son günlerde, Türkiye’nin en sevilen şarkıcılarından biri olabilmeyi ba. şaran Duru, şimdi yurt dışında sesini duyurabilmek için çabalıyor. Nükhet Duru bu konuda şunları söylüyor:
«Yurt dışına açılmaya karar verdiğim zaman aklıma ilk gelen yer Paris oldu. Çünkü müziğin kalbi orada atıyor... Yalnız kendi ülkemde belli bir yere geldiğim için işe sıfırdan başlamam yanlış olurdu. Bu yüzden orada olduğum sürece bu yolda araştırmalar yaptım ve araştırmalarımı sürdüreceğim. Bir boşluk bulup o boşluktan çıkış yapmak istiyorum. Paris'teyken benim türümde çok az çalışma yapıldığını gördüm. Bu da benim işimi kolaylaştıracak... Ancak daha yap. mam gereken birçok şey var. Onları da tamamladıktan sonra plak ça. Iışmalarıma ve konserlere başlayacağım.»
Yurt dışındaki çalışmaları hakkında daha fazla bilgi vermek istemeyen Nükhet Duru yurt içinde de boş durmak niyetinde olmadığını belirtiyor. Bugünlerde «Nükhet Duru 81» adındaki uzunçaları, piyasaya çıkacak olnn sanatçı, diğer tasarılarını da yurda döndükten sonra gerçekleştirecek, Nükhet Duru, yurt içindeki tasarılarını anlatırken de bazı şeyleri gizli tutuyor. Örneğin «Bir projem var» diyor. Ancak bunu açıklamak istemiyor. Projesini sır olarak saklamasının nedenini ise şöyle belirtiyor:
«Bugüne kadar ne yaptıysam hemen taklit edildi. Örneğin Türkiye'de sahnede shovvu ilk ben denedim. Ardımdan birçok sanatçı da bu tür çalışmalar yapmaya başladı. Müzikalle ilk kez ben sahneye çıktım, hemen yaygın hale geldi. Aslında bu benim için bir övünç kaynağı ama, bu projemin de taklit edilmesini istemiyorum. Bu yüzden içeriğini saklıyorum.»
Geçen yıl sürekli olarak çalıştığını belirten Nükhet Duru, Paris dönüşü yapacağı işler hakkında da şunları söylüyor:
«Geçtiğimiz yıl durup dinlenmeden çalıştım. Herkesin müzikal yaptığı dönemde ise, dinlenmeyi ve düşünmeyi tercih ettim. Şimdi temmuz ayında bir resital vermek istiyorum. Resitalin masraflarının çok olmasından dolayı fazla para getireceğini sanmıyorum ama, türüm resitale çok müsait olduğu için iyi bir çalışma olacağına inanıyorum. Ayrıca bir de stüdyo açmaya karar verdim. Burada hem kendi plaklarımı dolduracağım, hem de plak yapmakta güçlük çeken arkadaşlarıma yardımcı olacağım.»

Sözlerinden de anlaşılacağı gibi hem yurt dışında, hem de yurt içinde duraksamadan çalışmak niyetinde olan Nükhet Duru, geçtiğimiz hafta içinde tekrar Paris’e döndü ve araştırmalarına devam etmeye başladı. Yapacağı bütün çalışmaları bir plan dahilinde hazırlanan sanatçının kararlarını ne derecede gerçekleştireceğini ve ne derece başarılı olacağını zaman gösterecek...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Bahar Öztan ''Eski Kocamdan Koca Olmaz'' Dedi

Kendi aralarında nişan takan Bahar Öztan ’ın eski kocası futbolcu Kasım Gündüz ile Hüner Coşkuner ’in ablası Sema Coşkuner, çok yakında bir gazinoda verecekleri bir yemekle bu nişanlarını ilan edecekler. İnsanoğlu ne tuhaf doğrusu... Hele kadınların işlerine akıl sır erdirmek gerçekten güç... Ne zaman ne yapacakları, nerde, ne söyleyecekleri belli olsaydı, kadından canı yanan biri çıkıp da “Allahım kadın varkan, sen neden şeytanı yarattın?” der miydi? Bunu hangi kadın kabul eder bilemeyeceğiz ama Bahar Öztan’a sorarsanız, “erkek milleti”nin şeytanın ta kendisi olduğunu söylüyor. Zaten zamanında yani futbolcu Kasım Gündüz’le evli olduğu günlerin bitiminde de kocasını böyle suçlamış ve onunla beraberken, film çevirmek için İstanbul dışına çıktığı zaman evlerine ucuz kadınları getirdiğini, artık bu hale tahammülü kalmadığını, dolayısıyla bu yüzden ayrıldığını bas bas bağırmıştı... Ayrıldığı kocası Kasım Gündüz, şimdi yeni bir evliliğe soyunuyor... Şarkıcı Hüner Coşkuner’in gerçe...

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

DÜNYANIN birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik ’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam ’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İsta...

Bu Gacıya Bir Baro

Çingeneler.. Kendilerine özgü konuşmalarıyla rahat yaşantılarıyla ve özgürlüklerine düşkünlükleriyle yüzyıllardan bu yana gelen toplumunuzun küçük bir parçası, sanatçı ruhlarıyla önlü kompozitörlere ilham kaynağı, yazarlara roman konusu olacak kadar bambaşka bir insan topluluğu olan bu insanların önemi son bir yıldır ülkemizde de hissedilmeye başlandı... Şüphesiz bu önem dünün pavyön şarkıcısı bugünün ünlü assolistl ve çingeneliğini inkar etmeyen Kibariye ile başlayıp başka ''iye'' takısı ile gazino sahnelerinde boy gösteren çingene veya çingene olduğunu iddia eden ses yıldızlarıyla güncelleşti... Ancak düne kadar olduğu halde ''Çingene''liğini inkar eden, aslını söylemekten utanan kişilerin bugün çingene olduğunu iftihar ederek söylemesi toplumun bu özellik sahibi kişilere gösterdiği ilgiyle gelen maddi manevi kazançtı. Ünlü şarkıcıların bile sahnelerde çingene oyun havalarıyla göbek atmaları, sahne gösterilerine özel olarak ''Çingene gö...