Orhan Gencebay'ın
karakter yapısına ve dünya görüşüne ışık tutan bir olay
anlatacağız sizlere... Gönül oyunlarında aldatmacaya sapmayan,
küçük maceralar için büyük yalanlara tenezzül ve tevessül
etmeyen ünlü sanatçı, bütün ilişkilerinde mesafeli olduğunu
ve karşısındakinin onurunu zedelemekten özellikle kaçındığını
belirtiyor...
Yıl 1964... Orhan
Gencebay Samsun'da ailesinin yanındadır... Bir gece kapıları
çalınır... Annesi iki katlı ahşap evlerinin mutfağından
koşarak kapıyı açar... Bir genç kız vardır kapıda... Utangaç
ve ürkek..
«Teyzeciğim... Orhan
Bey'i rica edebilir miyim?»
Bir an şaşırır anne
Gencebay. İçin için öfkelenir de hani. 'Flört ettiği kızları
şimdi de kapıya mı getiriyor bizim oğlan' diye düşünür.. Ama
bunları düşünürken de genç kıza gülümsemeyi ve içeriye
buyur etmeyi ihmal etmez...
«Buyur kızım, gel
içeriye» diyerek kapıyı ardına kadar açar... Oysa kız bu çağrı
üzerine daha da utanır ve rahatsız etmek istemediğini söyler...
Genç kadın başını yukarıya doğru kaldırarak Orhan'ı
çağırır... Orhan merdivenlerden hızla aşağıya inerek bir
kıza, bir annesine hakar... Kız yabancıdır..
«Sizinle özel olarak
konuşmak istiyorum» der fısıldayan sesle.
Orhan Gencebay'ın
annesi aynı katta bulunan mutfağına döner.
İki genç
başbaşadırlar... Orhan kapıyı kapatıp bahçeye doğru birkaç
adım atar..
«Buyrun... Beni daha
fazla merakta bırakmayın...»
Ve genç kız kısa bir
duraklama döneminden sonra geliş nedenini anlatmaya koyulur...
«Bir başkasının
adına geldim buraya... Arkadaşım şu anda hastanededir... Beni o
yolladı size... Yarın sabah önemli bir ameliyat geçirecek... Sizi
görmeden ameliyat masasına yatmak istemiyor... Sizden rica
ediyorum, bu akşam gelip ona moral verin... Eğer kabul ederseniz
bizleri çok sevindirmiş olursunuz...»
Genç kız artık
gözyaşlarını tutamayıp ağlıyordur... Bu içten ve yürekten
sözcükler, Orhan Gencebay'ı da hayli etkilemiştir... Hemen
içeriye girip üstünü değiştirir ve kızla birlikte yola
çıkarlar...
«Saat 21.00
sularıydı... Kalkıp hastaneye gittik... Kız beni görünce
ağlamaya başladı... Tertemiz duygularla dolu bir kızdı...
Genellikle onların evinin önünden geçiyordum akşamları eve
dönüşte... Kız da beni pencerede bekler ve benim geçişimden
sonra gidip yatarmış... Bir saat kadar kızın, başucunda
oturdum... Havadan sudan sohbet ettik... Ona iyileşeceğini
söyledim... İlk kez böyle bir platonik aşka tanık oluyordum...
Benim de gözlerim yaşarmıştı... Kız elimi tutuyor ve
hayranlıkla beni, izliyor, beni dinliyordu... Sonra geçmiş olsun
deyip yanından ayrıldım»...
Ertesi gün kız
başarılı bir ameliyattan sonra iyileşip ayağa kalkıyor... Ve
bir daha da birbirlerini görmüyorlar...
SAVARONA GEMİSİNDEKİ
KAZA
Orhan Gencebay
askerliğini 1967 yılında bahriyeli oıarak yapmıştır...
Bir görev nedeniyle
Deniz Harp Okulu'na ait Savarona yatıyla Libya'ya gitmektedirler...
Yolculuklarının ikinci günündedirler... Savarona, Çanakkale'den
çıkmış yarım yol Ege'nin sularında ilerlemektedir. O yıllarda
Kıbrıs sorunu yine gündemdedir... İsmet Paşa'nın emriyle
Kıbrıs'ı bombalamışız ve Yunanlılarla bir savaşın eşiğine
dek gelmisizdir. Bir ara Orhan Gencebay, tüm silah arkadaşlarının
güverteye doğru koşuştuğunu görür... Bir Yunan muhribi
Savarona'yı izlemektedir... Heyecan son haddindedir... Herkes
gerilimli bir bekleyişle muhribin ne yapmak istediğini gözler...
Bu arada Orhan Gencebay hem merasim bölüğündedir, hem de gemide
şef garsondur... Bu telaşı gören sanatçı geminin mutfağından
hızla çıkıp merdivenleri tırmanmaya başlar... Ve o süratle
kafasını merdivenlerin demirine çarpar... Kafasından oluk gibi
kan akmaya başlar... Hemen revire kaldırılır... Bembeyaz elbisesi
adeta kıpkırmızı bir renge bürünmüştür... Üsteğmen
rütbesindeki doktor ilk müdahaleyi yapar... Uzun bir koma devresi
geçirir... Kendisine geldiğinde arkadaşlarının sevinçli
kucaklaşmalarıyla karşılaşır. Ve kısa bir istirahat döneminden
sonra yeniden görevinin başına döner...
Orhan Gencebay'ın
unutamadığı tek askerlik anısıdır bu...
Bir Avrupa gezisi
sırasında Orhan Gencebay Paris'e uğrar... Bir otelde konaklar...
Paris'e geldiğinin
ertesi sabahında kahvaltı etmek üzerp otelin lobisine iner...
Asansörden çıkıp restorana geçeceği sırada büyük bir
kalabalığın üzerine doğru geldiğini görür... Bir an duraklar
sanatçı... Amaçlarının ne olduğunu bilemediği için de
korkar... Ancak bu arada gözü, üzerine gelen insanların ellerine
takılır... Hepsinin elinde birer buket çiçek ya da değişik
ebatta kutular vardır,.. Türkler'in çoğunlukta olup aralarında
Alman, Fransız ve İngilizler'in de bulunduğu bu hayran grubu Orhan
Gencebay'ı öpücük yağmuruna tutarlar... Ellerinde sanatçının
plakları imzalatmaya haşlarlar... Herkes hediyesini verir ve bir de
hatıra fotoğrafı çektirip ayrılırlar...
Günlerce bu olayın
etkisinden kurtulamaz Orhan Gencebay. Daha sonra da iki gazeteci
gelerek sanatçımızla uzun uzadıya röportaj yaparlar... Gerçekten
mutlu ve kıvanç verici bir ilgidir bu Orhan Gencebay için...
«Yurt dışına
gittiğim zamanlarda da aynı kendi ülkemde gördüğüm ilginin
benzeriyle karşılaştığımda çok büyük onur duyuyorum...
Özellikle Türk işçilerimizin yoğun olduğu ülkelerde hemen
tanınıyor ve yerlisi yabancısı bana büyük ilgi gösteriyorlar...
Sadece Orhan Gencebay olarak değil, bir Türk olarak da göğsümü
kabartıyor bu sevgi çemberi... Lisan, bilmesem de, birbirimizin
dilinden anlamasak da müziğin evrensel diliyle anlaşma ortamı
bulabiliyoruz... Bir sanatçı için en güzel duygu da bu olsa
sanırım.»
Yine aynı Avrupa
gezisiyle ilgili bir diğer anısını da şöyle anlatıyor
Gencebay:
«Almanya'da bir düğüne
davet edildim. Bir Türk kızıyla bir Alman genci evleniyorlardı.
Büyük otellerin birinin salonunda oluyordu düğün. Ben de gidip
genç evlileri tebrik ettim. Aradan birkaç saat geçti. Baktım
Almcn damadın babası mikrofona geçmiş benim adımı anons etmeye
çalışıyor. Beni sahneye davet ediyor. Bu emrivaki karşısında
davetlileri kıramayıp sahneye çıktım. Ve orkestra eşliğinde üç
bestemi seslendirdim. Büyük alkış aldım. Almanlar sürekli tempo
tutuyorlar ve şarkılarıma devam etmemi istiyorlardı. Bir süre
daha kalıp sahneden indim. O geceyi unutamam.»...(diğer haberler
için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder