Ana içeriğe atla

İlhan İrem Felekten Birgün Çaldı

Doğrusu İlhan İrem’i bir görmeliydiniz... Neşesinden kabına sığamıyor, gülüyor, çevresindekilere şakalar yapıyor, zaman zaman eline gitarı alıp sevincini ve duygularını şarkılarla dile getiriyordu. Eh! Haksız da sayılmazdı hani. Etrafında sarışını esmeriyle birbirinden güzel kızlar, güneş, deniz...
Felekten böylesi bir gün çalabilmek için. İlhan İrem her şeyi dört dörtlük organize etmişti. 20 aylık askerliğin izlerini ve özlemlerini üzerinden atabilmesini böyle bir moral günü sağlayabilirdi. Günler öncesi kız arkadaşlarına haber vermiş, bir deniz motoru bulup kiralamıştı.
Pazar günü sabah erken saatlerde bize kapıyı açtığında oldukça heyecanlı görünüyordu. Birlikte çıktık, iskeleye giderek motoru karşıladık. Sonra da motorla iskele iskele dolaşıp İlhan İrem’in meleklerini topladık. Tüm konukları alıp kadroyu tamamladıktan sonra tekne birbirinden güzel kızlarla cıvıl cıvıl olmuştu.
Kaptan rotayı «tam yol» la Büyükada’ya çevirdi. Öğleye doğru adanın masmavi koylarından birine girdik. Daha demir atmaya fırsat kalmadan herkes kendisini denizin kollarına atıverdi. Boğucu sıcağın etkisinden kurtulup, biraz dinlen dikten sonra öğle yemeğine oturuldu. Yemekten sonra sıcağın da Sikişiyle herkese bir rehavet çökmüştü. İlhan, kızlardan birinin kucağına uzandı, diğer ikisini de çevresine aldı ve hiç nazlanmaksızın, kendisine sunulan kirazları meleklerinin elinden yemeye başladı.
İlhan İrem çiçekten çiçeğe konan bir arı gibi melekleriyle tek tek ilgileniyor, hiçbirinin gönlünü almayı ihmal etmiyor, bu yüzden de teknenin bir burnuna, bir arkasına koşup duruyordu. Saatler ilerledikçe, neşenin ve kahkahaların dozu artıyordu. Bir ara Büyükada’nın merkezine gidildi ve serinlemek için birer bira içildi. Sonunda hava kararmaya, güneş ufka doğru alçalmaya başladı. Artık dönüş vakti gelmişti. Herkes motordaki yerini alırken İlhan İrem'de elinde gitarı şarkı söylemeye başlıyordu.
Gerçekten de herkes, «En kötü günümüz hep böyle olsun» diyordu ve bu neşeli günün bitmesini istemiyordu. Derken güneşin kızıllaşmaya başlamasıyla birlikte herkesin üzerine çöreklenen hüzünü sezinleyen ilhan İrem, «Gelin bakalım yanıma» diyerek bütün kızları çevresine topladı. Sonra da denizle ilgili anılarını büyük bir iştahla anlatmaya başladı:
«Askere gitmeden önceydi. Hiç unutmam, liseden arkadaşlarımla yıllar sonra buluşmuştuk ve denize girmeye karar vermiştik. Bu nedenle Kumburgaz'da üç kafadar çadır kurduk. Her şey o kadar güzeldi ki. Gün boyu güneşlendik, denize girdik. Alaca karanlığın inmesiyle bide kafaları çekmeye başladık. Gece geç saatlere kadar içtik. Sonrasını hatsrtamıyorum. Kendime geldiğim zaman gün ağarıyordu ve ben bir deniz yatağının üstünde kıyıdan kilometrelerce uzaktaydım... Allah’tan feryatlarımı duyan bir baIıkçı teknesi imdadıma yetişti de kıyıya kadar ulaşabildim.
«Gerçeği de o zaman öğrendim. İçki içen arkadaşlar çadıra uyumak için girerken, ben de, 'Deniz yatağıyla deniz sefası yapacağım' diyormuşum. Sözlerimi ciddiye almadıkları için kimse benimle ilgilenmemiş bile. Ancak gelin görün ki, içkinin tesiri ile dediğimi yapmışım ve sabaha kadar da deniz yatağının üstünde dalgaların arasında sızıp kalmışım. Bu olay aklıma geldiği zaman hep gülerim...»

İlhan İrem’in bu güzel anısı birden ortalığı neşeye boğdu. Herkes gülüyordu. Laf lafı açıyordu ve herkes denizle ilgili anılarını bir bir sıralıyordu. Artık geride kalan Büyükada, Kınalıada ve Burgaz görünmüyordu. Güneşin kızıllaşarak batmaya hazırlanmasıyla birlikte teknedeki kahkaha sesleri de azaldı. Kimse bu güzel günün bitmesini istemiyordu...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi