Ana içeriğe atla

Sensiz Yaşamak


Salim Akın (Özer Plak)
''Sen Sözden Anlamazmısın?", "Adet Yerini bulsun", "Sevgilim Sıra Bende", "Sevgilim Sen Söyle", ''Okursun", ''Aşkımız Tadında Kalsın", ''Gün Doğmadan Neler Doğar"
Ve bunun gibi altı şarkı adı daha. Bu haftaki uzunçalarımızı tanıtmaya biraz bilmece gibi başladık sevgili müzikseverler. Acaba sizler bu şarkıların hangi türe ait olduğunu yani ilk kez adını duyduğunuz Salim Akın’ın ne tür müzik icra ettiğini şarkılarının adından bulabildiniz mi? Evet, evet çoğumuzun ağzından dökülen ilk sözcüğü duyar gibiyim. Arabesk değil mi? Maalesef yanıldınız. Bu şarkılar tavernada çalışan piyanistlerin arabesk tarzı oluyor. Yani bugüne kadar sabır edip yazmak istemediğimiz İSTİSMAR MÜZİĞİ... Ne yazık ki, 1870’li yılların sonundu Ferdi Özbeğen'le moda olan taverna müzigi artık lüks lokantalara, sosyete kulüplerine hatta mini gazinolara kadar hayli geniş bir alanda yapıldığı için küçümsememek gerek. Salim Akın da bu yerlerde çalışan piyanist şantörlerden biri... Önce İstanbul'un en işlek cadde duvarlarını "Sıra Bende" anons afişleriyle süsleyerek dikkat çeken Akın daha sonra ilk uzunçaları ve kasetiyle plak dünyasında arz- ı endam etti. Ama ne ediş. Zekai Tunca’nın canım eseri "Bunca Güzel İçinde''yi yeniden bestelemiş gibi yorumlama cesaretini gösteren Akın diğer 13 yeni şarkısında resmen istismar müziği yapıyor. Peki bugüne kadar aynı istismarı yapan olmadı mı? Oldu ama bundan sonra olmaması için artık bayrak açacağız. Türk Müziği’ne saygı duyanlar adına. Yaptığı şarkıların acaba hangisini çalıştığı tavernada veya restaurantta seslendirebiliyor Salim Akın? "Elimde Resminle Can Verdiğimi Bir Sabah Okursun Gazetelerde'' diye gözyaşı döktürenini mi, yoksa "Çekil Git Başımdan Sen Laf Anlamaz mısın?" diye dayak atar gibi sevgili kovma şarkısını mı? Yoo artık bu kadarı fazla. Bırakalım artık müzikle işkence etmeyi "Eğlenelim Bu Akşam", "Sevgilim Sen Söyle" gibi hem oynatıp hem eglendiren taverna şarkılarına bir diyecegimiz yok. "Sensiz Yaşamak" gibi duygusal temalara biraz besteye benzer çalışmalara da söz yok. Ama gerisine artık hiç tahammül yok. Eğer Salim Akın "Sıra Bende" diyorsa bu müzik anlayışı, bu istismarlı duygularla değil daha sağlıklı mesaj veren şarkılarla demesi gerek. Bak Gencebay’a, Besen’e, Tatlıses’e nereden nereye geldiler. Onlar da yıllar önce kahretmediler mi? Ama şimdi en iyiye en güzele ulaştılar. Üstelik karamsarlığa bulaşmadan. Evet bu uzunçaları biraz "Kızım Sana Söylüyorum" deyişini hatırlatmak için ''Haftanın Plağı" yaptık. Artık Türk müzikseverlerinin istismar müziğine karnı tok, bu böyle biline... (diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi