İlk
kez ŞEY Gazetesi aracılığıyla yıllardır sakladığı oğlu
Hakan Ural'ı resmen açıklayan Selçuk Ural, oğlunun geleceğinden
kesinlikle korkmuyor artık. Çünkü şu sıralar bir manken
ajansında çalışan Hakan Ural podyumların aranan mankenleri
arasına karıştığı gibi Yeşilçam'ın da paylaşılmayan jön
adayları arasına giriverdi. Ancak, video şirketinin işlerine
koşturmaktan oğluna yeterince zaman ayıramayan Selçuk Ural oğlu
yanlış adım atmasın diye alacağı kararlarda yardımcı
olabilecek en yakın dostu Ferdi Özbeğen'i görevlendirdi. Müzik
dünyasının dışında iki filmle sinemada da deneyimi olan Ferdi
Özbeğen ''Hakan yakışıklılığı ve rol kabiliyetiyle geleceğin
en büyük jönü olabilir. Ancak sağlam adım atması için ben
yardımcı olacağım. Çünkü Selçuk benim en yakın dostum oğlu
da oğlum sayılır" diyor. Üstelik bununla da kalmayıp yeni
gelen bir film teklifini değerlendirirken Hakan Ural ile birlikte
kamera karşısına geçmeyi de düşünüyor... (diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...
Yorumlar
Yorum Gönder