Sahil
yolundaki Star Gazinosu’nun kulisindeyiz. Koridorlarda süren
koşuşturmaların aksine içinde bulunduğumuz oda son derece sessiz
ve sakin. Aman aman, o da ne? Yanlış görmedik değil mi? Gazinonun
iki assolistinden Atilla Kaya sahneyi paylaştığı sanatçı
arkadaşı Aylin Urgal’ın kalçalarını açıkta bırakan
elbisesinin arkasını düzeltiyor. Bu ne samimiyet böyle. Aylin
Urgal’ın ise keyfinden, çalımından yanına yanaşılmıyor.
Sanki bir zafer kazanmış gibi bakışları gurur dolu. Bu mutlu
havanın nedeni daha sonra anlaşıldı. Gazino yeni kadroyla işe
başladığı zaman solist altı olarak Alev Altın da yer alıyordu
kadroda. Ne var ki, bu çalışması sadece bir gece sürmüş ve her
nedense kadro dışı bırakılmıştı Aylin Urgal ile Alev Altın
arasındaki gerginlik ise gözle görülmese de hissediliyordu.
Nedeni ise her iki sanatçının da Atilla Kaya’ya olan
zaaflarıydı. Eh şimdi Aylin Urgal kasılmasın da kim kasılsın.
Bu savaşın galibi o olduğuna göre kendince hava atması da
hakkı...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...
Yorumlar
Yorum Gönder