sultanlık
mıymış?” diye sorduğumuz zaman, ünlü yıldızdan şu cevabı
aldık: “Halime bakın, kararı siz verin...”
Ne
güzel şeydir şüpheci olmak. Öyle her şeye hemencecik
inanıvermemek, kanmamak, aldanmamak. Atasözleri için bile
geçerlidir bu. İnsan «atasözüdür» diye her duyduğunu gerçek
ve doğru bellememeli! «Tevekkülün gemisi batmaz,» lâfına
inandınız mı, hayatınız akılcılıktan, çalışkanlıktan uzak
geçer. «Kişi kendini bilmek irfandır» şüphesiz, ama işi
burada keserse, kendini tanımanın dışında bir şeycikler
bilmezse, ne yaparsınız öyle irfanı? «Bekârlık» konusunda da
bu böyle. Kimi vardır «Bekârlık sultanlıktır!» der; kimi
vardır «Bekâr vezir yaşar, rezil gibi ölür!» fikrindedir. İşin
aslına bakarsanız bu sözlerin hangisinin geçerli olduğu da
insanına göre değişir. 3.Levent’teki evinde Cüneyt Arkın’la
konuşurken aklımıza geldi bütün bunlar. «Malkoçoğlu»
filimlerinde kılıç tutan, salon filmlerinde genç kadınlara çiçek
veren ellerinde, bu defa neler yoktu ki? Elleri tabak kuruluyor,
elleri süpürgeyi halıya bastırıyor, elleri ütü yapıyor,
elleri yemek, kahve pişiriyor. Ve sonunda içki kadehini almış,
evinin işlerini bitirmiş olarak karşımıza geliyor Cüneyt Arkın.
Önce işi müsbet tarafından alıp;
-
«Güzel şey evlilik» diyor. «İnsanın bir kadınla bir evin
içinde olması, dertlerini, sevinçlerini, ekmeğini, tuzunu,
hayatını paylaşması güzel şey... Yemek pişirmek ütü yapmak,
ortalığa çeki düzen vermek gibi problemleri de yok üstelik evli
erkeğin»
Bir
an duruyor, alnı düşüncelerle karışıyor. Bu defa madalyona
ters tarafından bakıyor anlaşılan. Geçirdiği tecrübeler,
anılar aklına geliyor bir bir. Yine konuşmaya başlıyor;
-
«Ama evlilik dikensiz gül bahçesi değildir elbette. Evli olan
insanların kişilikleri, bu kişiliklerin diğer eşle bağdaşıp
bağdaşmaması, bazı konularda hayatları ortak insanların farklı
düşüncede olmaları birer dikendir. Bütün bunlar bazen birer
heykel gibi dikiliverir insanın karşısına.»
Biz
şunu anlıyamadık: Cüneyt Arkın’a göre bekârlık sultanlık
mıdır, değil midir? Hoş, bu meseleyi evliler takımında da,
bekârlar takımında da tam olarak çözümleyebilmiş kimse var
mıdır dersiniz? Cevabınız «evet» ise siz mutlu bir kişisiniz.
O zaman kendi deneylerinizin ışığında bu sorunun cevabını da
verebilirsiniz demektir; Cüneyt Arkın için bekârlık sultanlık
mıdır, değil midir?
İKİ
SAAT HARİÇ, BEKARLIK SULTANLIKTIR — «Eşimden ayrılınca
kendi kendime bir süre eve kimse almıyayım, bütün işlerimi
kendim göreyim dedim. Şimdi öyle yapıyorum... Eğer ev işleri
hallettiğiniz iki saati saymazsanız bekârlık güzel şeydir.
Yorgunken içilen bir duble içkinin bile tadı başka oluyor
bekarken. İç dünyamız boşmuş. Olsun... Karışık, huzursuz
olmaktansa boş olması daha iyi değil midir?»
ORTALIK
TEMİZLİĞİ — Cüneyt Arkın elektrikli süpürgeyi alıp
sabah temizliğine halılardan başlıyor. Sonra oturup belirli bir
süre hayranlarından gelen mektupların bir kısmını okuyor.
Şimdilik halinden çok memnun olduğu söylenemezse, pek şikayet
ettiği de iddia edilemez.
«Ev
işinden bıkarsam bir yardımcı tutarım. Şimdilik bu işler bana
iyi bir vakit geçirme aracı görevi yapıyorlar» diyor.
«BEN,
BÖYLE DİNLENİYORUM» — «Çok insan başka bir iş yaparak
dinlenir. Benimki de o hesap işte... Evimle ilgilenirken, evimin
işlerini yaparken setlerdeki yorgunluğu atıyorum üstümden.
Son
zamanlarda edindiğim fotoğraf merakı beni dış dünyadan çekip
koparıyor. Kendi resimlerimi kendim basıyorum artık. Eh, bugünlük
bu kadar hamaratlık yeter! Şimdi oturup klasik müzik dinlemek ve
elde içki, düşünmek zamanıdır.»
MUTFAKTA
VE GARDIROP ÖNÜNDE — Bekar adamın ne bulaşığı olur?
Cüneyt tabakları kurularken «O tatlı öğrencilik günlerimi, ilk
eşimden. Çocuğumun annesinden ayrıldığım günleri tekrarnyaşar
gibinoluyorum» diyor. Bir sinema artistinin gardırobu elbette çok
önemlidir. Erkekler kadınlar, kadınlar erkekler için giyinirler;
oyss sinema yıldızları seyirciler için giyinmek
zorundadırlar...(diğer haberler için aşağıdaki
linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder