Ana içeriğe atla

Hülya Avşar Telefonda

Aydoğan Kısacık...
-Hülya hanım, bir kızımız oldu. Ona bir isim söyler misiniz?
-“Benim ismimin tersi olan Aylüh."
Dr. Faruk Abit...
-İyi günler efendim. Ben estetik cerrahıyım. Acaba siz hiç estetik oldunuz mu?
-“Hayır ama olacağım. Film setinde karnımda fünye patlamıştı. Dikiş izleri için gideceğim.”
Aysel Şimşek...
-En çok sevdiğiniz şarkı nedir?
-“Bir Sevgi İstiyorum...”
Gülten Korkmaz...
-İlerisi için neler düşündüğünüzü öğrenebilirmiyim?
-“Yapmak istediğim daha çok toplumsal filmler.”
Erdinç Ülüş...
-Siz olaylı bir yarışma sonucu büyük bir sükse ile beyaz perdeye geçtiniz. Daha önce yarışmanın kurallarını bilmiyor muydunuz?
-“Maalesef biliyordum. Yarışmaya son anda katıldığım için form bile doldurmaya fırsat bulamadım.”
-Böyle bir durum olmadan kazansaydınız, şimdiki sükseyi yapabilir miydiniz?
-“Hiç zannetmiyorum.”
Cüneyt Ertür...
-Hülya hanım. İngiliz bir kızla evlilik yapıyorum. Ailem ve ben onu Müslüman yapacağız ama isim bulamıyoruz.
-“Ayça olsun.”
Meral Parlar (Zonguldak)
-İlk evliliğinizi ne zaman yaptınız, en sevdiğiniz yemek, hayatta en sevdiğiniz ve sevmediğiniz şey?.
-“İlk evliliğimi 16 yaşımda yaptım. En sevdiğim yemek patates köfte kızartması. Hayattan zevk almak en sevdiğim şey. Nefret ettiğim şey ise yalancılık, sözünde durmamak.”
-Hangi artistle film çevirmeyi seviyorsunuz?
-"Kadir İnanır’la... Ama Tank Akan’la da oynamak istiyorum.”
Cenk Alıncı-Ali öztürk...
-Sevdiğiniz yabancı şarkıcı ve parça hangisi?
-“En sevdiğim parça Tonight.. Şarkıcı ise Michael Jackson.”
Kemalettin Özyağcı...
-Hayat pahalılığı sizi de etkiliyor mu Hülya hanım?
-“Tabii ki. Ne kadar gelirim varsa o kadar da giderim var.”
Leyla Meriç...
-Son çevireceğiniz filmin ismi nedir kiminle oynayacaksınız?
-“Karanfilli Naciye... Genellikle tek başıma oynayacağım. Ama Talat Bulut erkek sanatçı olabilir.” Yusuf Tanaydın...
-Bir gazetede erkeklerin ümüğünü sıkarım diye bir demeciniz çıkmıştı. Bu bana bir erkek olarak çok dokundu. Bugüne kadar kalbinizi çalıp, sizi peşinde koşturan olmadı mı?
-“Kalbimi çalan oldu ama hiçbirinin peşinden koşmadım.”
-Acaba?
-“Yalan söylememe gerek yok.”
-Selçuk Aslan'la ilişkiniz devam ediyor mu?
-“Valla basında yazılanlar biraz abartmalı oluyor.”
Musa, Mahmut, Talat Kahraman-Aziz Akyol...
-Artist olmak için ne lazım? Siz ne yaptınız?
-“Ben artist olmak için bir çabada bulunmadığım için bilmiyorum. Ben tacımın alınmasıyla sinemaya geçtim."
Zuhal Şamlar-Burçin Yılmaz- Alev Fırıncı...
-İzmir’de İbrahim Tatlıses’le Ayşem filmini çevirirken aranızda aşk doğduğunu gazetelerden öğrendik. Size evlenme teklif etmiş galiba. Cevabınız ne oldu?
-“Tabii ki, hayır.”
-Buna çok sevindik çünkü size hiç yakışmıyordu...
-“Haklısınız.”
Remzi Ahlat-Raşit Turan
-Halktan biriyle evlenmeyi hiç düşünür müsünüz?
-“Tabii, ben de halktan biriyim. Kısmet ne ise o olur. Ayırım yapmıyorum.”
Süleyman Ağın, Suna Göktürk...
-En beğendiğiniz sanatçılar kimler, rakibiniz var mı?
-“Hepsini ayrı ayrı beğeniyorum. Yabancılardan ise Omella Muti’yi.”
Belgin Erim...
-Dışarıda sinema olayı daha değişik mizansenler içeriyor. Bunun için belli eğitim sistemleri gerçekleştirilmiş. Bizde bu yok. Sizce sadece fizik yeterli mi?
-“Tabii... Biz elimizden geldiği kadar bir takım zorluklara katlanarak bu işi başarmaya çalışıyoruz. Ama eksiklerimiz çok fazla.”
Ebru Koç...
-Selçuk beyle ilişkiniz sürüyor mu?
-“Hayır...”
-Çok sevindik... Çok iyi olmuş...
Ahmet Toy...
-Türk sinemasında belli bir yere kısa süre içinde geldiniz. Bu arada güzelliğinizin yanısıra birine sırtınızı dayadınız mı?
-“Bir tek şunu söyleyeyim. Benim kimseye sırtımı dayamama gerek olmadan tacımın elimden alınmasıyla şöhret oldum. Merak edenler ilk filmime gittiler ve beni beğendiler. Böylece bu yere geldim. Dedikodular için tek şey söylenebilir. Meyva veren ağaç taşlanır.”
Metin Yedekli...
-Hülya hanım sık sık film çeviriyorsunuz. Galiba hayranlarınızı bıktırıyorsunuz biraz. Daha az film çeviremez misiniz?
-“Evet, haklısınız. Ama ilk senem olduğu için böyle oldu. Seneye özleyeceksiniz beni...”
Gülten Yazıcı...
-Vücut ölçüleriniz ve boyunuz?..
-“Boyum 1.66, vücut ölçülerimi ise tam olarak bilmiyorum.”
Filiz Seçkin...
-Sizce bir sanatçı halka neler vermeli?
-Benim işimi yapan sanatçı toplumu ilgilendirecek, onların hoşuna gidecek senaryolarda oynamalı.”
-Sizce aşk nedir peki?
-“İki insanın ayrılmak istememeleri, en kötü günlerini bile menfaatsiz olarak geçirmeleri, birbirlerinin kötü yanlarını bile güzel görmeleri...”
Nevin Korkmaz-Nimet Candaş-Mehmet Ali Ceylan
-Bir gazete kızınız olduğunu yazıyor, doğru mu?
-“Hayır, o benim çok sevdiğim kızkardeşim. Yaşı dokuzdur. Benimki ise 20. Olabilir mi, siz tahmin edin.”
Onur Yurdakan...
-Niye sinemaya geçtiniz? Başka bir meslek düşünmediniz mi?
-“Olaylar öyle gerektirdi. Gerisi de çorap söküğü gibi geldi.”
Duygu Canbakan...
-Örnek aldığınız yabancı ya da Türk sanatçı var mı?
-“Fatma Girik’i çok beğeniyorum. Onu örnek almaya çalışıyorum. Ama yabancı yok.”
Süleyman Damgacı...
-Hülya, ben Süleyman, hatırladın mı doktorun...
-“Aaa, evet hatırladım.”
-Seni evden aradım birkaç kere baban çıktı, soğuk konuştu. Rahatsız ediyorum galiba bir daha aramam dedim. Lütfedersiniz dedi. Bana bir sözün vardı. Hatırladın mı?
-“Hayır...”
-Hani beraber yemek yiyecektik?
-“Ben dışarı çıkamam ama telefon edip bir gün bize yemeğe gelirsin...”
-Peki öperim. Hadi sen de bir öpücük gönder de ayrılalım...
-“Allah Allah...”
(Sanatçıların okuyucularımızla konuştuğu telefona takılan bir cihazla karşılıklı konuşmalar yükseltildiği için bu konuşma odadaki herkes tarafından duyulunca Hülya Avşar'ın yüzü kızardı ve sinirlenerek telefonu kapattı.)
Metin Bal...
-Bir günlük hayatınız nasıl geçiyor, anlatır mısınız?
-“Altı aydır, sabah sekizde kalkıp giyiniyor, kahvaltı ediyorum ve sete gidip çalışıyorum. Saat altı-altıbuçukta eve geliyorum. Yemek yiyiyorum. Bir-iki arkadaşımla sohbet edip yatıyorum.”
Mehmet Akgül-Asaf Maya (Adapazarı)
-Sizi en çok etkileyen filminiz hangisi oldu?
-“Yabancı: Karnımda fünye patlamıştı o filmi çevirirken..”
Ali Karaca...
-Konya'dan gelen bir hayranınızım. Hiç evinizin hanımı olmayı düşündünüz mü?
-“İleride tabii...”
Bülent Türkmenoğlu...
-Duyduğumuz kadarıyla sizi aileniz yönetiyormuş. En baştan başlarsak Adnan Bey, Süha Bey, Selami Bey, Selçuk Bey’le olan ilişkinizi tasvip ediyorlar mıydı?
-“Bu yazılanlar hep yalandı beyefendi. Çok abartıldı. Ailem de haklı olarak karşı çıktılar tabii..” Mehmet Suna (Mucur-Malatya)
-Güzelliğinizi neye borçlusunuz?
-“Gençliğime ve düzenli yaşantıma.”
Şebnem Baymaz...
-Sporla uğraşıyor musunuz?
-“Altı yaşından beri yüzücüyüm. 6 Türkiye rekorum var. 16 yaşında bıraktım.”
Hülya Avşar’dan resim isteyen ve sadece sesini duymak için arayanların ismi ise şöyle:
Yıldırım Yağcı, Ahmet Demir, Mehmet Ali Öztürk, Reşit Kaçar, Kemal Aydın, Hasan Mısırlı, Mehmet Akkaya, Pelin Erman, Hatice Uzun, İsmail Kahya, Burhan Saimler, Bülent Yıldız, Ünal Kaplan, Lütfü Duman, Faruk Tümer, Kadir Polat, Sadullah Uçar, Mustafa Ekinci, Yaşar Sözer, Didem Karagöz, Hayal Ateş, Nil Ertan, Doğan Merhemci, Adnan Korkmaz, Yüksel Akıncı, İsmail Ocaktut (Antalya)
Hülya Avşar’ın hangi takımı tuttuğunu merak edenlerin isimleri ise şöyle:
Kemal Turallı, Mehmet Ali Öztürk, Burhan Şahinler, Aydın Kayan, Metin Yedekli, Dilek Özatar.
-“Beşiktaş.”
Hülya Avşar doğum tarihini soran Selin Süt, Berrin Örsen, Emine Algın’a şu cevabı verdi... -“10.10.1963...”
Hülya Avşar'a sahneye çıkıp çıkmayacağını soran Burcu Eren, Metin Yedekli ve Mehmet Ali Çapraz'a şu cevap verildi:
-“Şu anda müzik çalışmalanmı sürdürüyorum. Hazır olduğumu hissettiğim an çıkacağım.”
Hülya Avşar’ın son filmini öğrenmek isteyen Cengiz Yıldız (Van), Burhan Şahinler, Tuğçe Uysalsoy, Halil Tıkan, Aylin Altıner Gülten Korkmaz şu cevabı aldılar.
-“Ömrümün Tek Gecesi. Kenan Kalav'la birlikte...”
Hakan Işman...
-Hülya hanımcığım, gösteri sanatkârları içinde sizin gibi düzgün ölçülere sahip Avrupai tipli bir ikinci hanım daha görmedim. Yanlış anlamayın ben sizin ağabeyiniz yaşındayım. Eskiden sizin gibi güzeller ortaya çıkmaz, kaybolur giderlerdi, ölçüleriniz çok şahane. Bu güzelliğinizin kıymetini bilin, inşallah şansınız da böyle güzel olur. Şöyle parası bol, yakışıklı, insan olan birisi çıksın karşınıza. Hakikaten çok güzelsiniz ve buna layıksınız.
-“Çok teşekkür ederim efendim. İnanın bugünün en güzel telefon konuşmasını yaptım.”...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kartal Tibet'le Bıyık Üzerine

Bıyık deyip geçmeyin hemen... Burnun hemen dibinde başlayıp üst dudağa paralel siyah bir çizgi çizen «bıyık» dediğimiz nesne cins cinstir, çeşit çeşittir. Kaytan bıyık vardır, pala bıyık vardır, badem bıyık vardır, pos bıyık vardır, douglas bıyık vardır, hatta pis bıyık bile vardır. Anlayacağınız hanımların biçim biçim, renk renk, çeşit çeşit saçları ve dahi saç modelleri varsa, biz erkeklerin de «bıyık» avantajı var. Üstelik bizimki öyle berberdi, kuafördü gibi beklemeli, masraflı değil. Bir makas, küçük bir ayna bıyığınıza istediğiniz biçimi vermek için yeter de artar bile! Şimdi, durup dururken bu bıyık meselesinden söz açışımız elbette sebepsiz değil. Biraz ilerimizde filim çevriliyor. O sahnenin çekimi biter bitmez Kartal Tibet yanımıza gelecek ve onunla «bıyıktan» bahsetmeye başlayacağız. Zihni temrin bizimkisi yani... Evet, sahne bitiyor, Kartal Tibet rejisörden izin alıp yanımıza doğru yürümeye başlıyor. Geldi... oturuyor... KARTAL TİBET VE BIYIK Kartal Tibet’te «bıy...

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Orhan Gencebay'ın Spor Tutkusu

Spor adaleyi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda beynin bütün fonksiyonlarını da güçlendirir, dolayısı ile iradeyi ve mantığı sağlamlaştırır.» Orhan Gencebay birbirinden ağır halterleri kaldırır, bisiklette pedal çevirip ter atarken, bir yandan da bunları söylüyordu. Sanatçının periyodik spor çalışmasını yaptığı aletli jimnastik salonunda bir yandan resim çekiyor, bir yandan da spor üzerine söyleşiyorduk. Orhan Gencebay, pek çok sinema sanatçısında bile olmayan atletik bir yapıya ve fiziğe sahipti ve bunu sürekli spor yapmaya borçlu olduğunu söylüyordu. Sanatçı sporla çocukluk yıllarından bu yana devam edegelen ilişkisini şöyle anlattı: «Samsun'da ortaokul ve lise sıralarında 5-6 yıl aralıksız vücut estetiği ve güreş çalıştım. Kondisyonum çok iyiydi. O yıllarda biraz da Jiu-Jitsu çalıştım ama, o zamanlar Uzakdoğu sporları ülkemizde henüz çok yeni idi. Bu yüzden o yönde pek fazla gelişemedim. Her zaman çok yürür ve çok koşardım. Bu, sadece bana özge bir davranış değildi....

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik 'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İstanb...

Ajda Pekkan Konuşuyor

Kimisine göre Eurovision yenilgisinin getirdiği bunalımdan kimisine göre aşk ilişkilerindeki çıkmazdan büyük bir bunalıma itilmişti. Kimseyle görüşmek istemiyor, giderek kilo veriyor, gülmeyen yüzü, kuşkulu bakışlarıyla çok zaman bilinçsiz ve yanlış davranışlarda bulunuyordu. Bu sıkıntılı dönemini atiatamayacağım anlayınca her şeyi bırakıp kaçmak istedi. Günün birinde uçağa atladığı gibi Türkiye'den uçup gitti... Bazıları Londra'da olduğunu söylüyordu Ajda'nın... Ama kesin olarak kimsenin bildiği bir şey yoktu. Bir hafta Paris'te görülüyor, sonra Cenevre'de veya Zürih'de olduğundan söz ediliyordu. Beili ki, sıkıntısı, problemleri ülkesini terketmekle geçmemişti. Yerinde duramıyor, bir şeyler arıyor, aradığını bulamıyordu... İşte o günlerde ansızın bir akşam saatinde SES'e telefon etmişti Ajda... «Unutmak ve unutturmak istiyorum. Bıktım, usandım... En az altı ay gelmeyeceğim Türkiye'ye... Müziği seviyorum. 17 yıllık çocuğum benim. Kuşkusuz müzikten...