Ana içeriğe atla

Bunların Assolisti Benim!

Yüksel Uzel ile Ajda Pekkan'ın Stüdyo Erol da yaptıkları basın toplantısını anımsattıran fotoğraf çekimlerine Müjde Ar'ın da katılması oldukça dikkat çekti. Kim kimin assolisti olduğu bir türlü kesinleşmediği için koltuğu paylaşamayan Uzel ile Pekkan’ın gizil çekişmesine gülerek espri yapan Müjde Ar seksi yırtmacını ön plana çıkartarak “Bunların assolisti benim diyerek bir gerçeği vurguladı...''
Döndü dönüyor derken Ajda Pakkan sonunda Yüksel Uzel'i, yakın dostluğuna dayanarak kandırdı ve Bebek Park Gazinosu'nda birlikte çift assolist gibi çalışmayı kabul ettirdi. Bu süper ikiliye süper tampon olarak katılan Müjda Ar'da önce çalışmak istemediği için fazla ısrar olunca fiyatını artırdı...
Sözünü ettiğimiz, salı pazarında satılan turfanda sebzeler değil, İstanbul’da aynı sahneyi paylaşacak olan Yüksel Uzel, Ajda Pekkan ve Müjde Ar’ın bir gecede alacakları yevmiye tutan. Her ne kadar üç sanatçı da alacakları paranın toplam 400.000 lira olduğunu söylediyseler de bakın bir de süper kadronun kaça mal olduğunu kulis gazetesinden dinleyin...
İstanbul’da yılın gazino olayı Ajda Pekkan’ın zamanında masalara sanat icra etmeye karar vermesiyle gerçekleştiğini söylediklerini yutup tekrar içki içti.
Önceleri hiçbir assolist Ajda Pekkan'lı "Çift Assolist" şartını kabul etmediği için program bir ara suya düşer gibi oldu ama sonradan Pekkan’ın iki yıllık dostu Yüksel Uzel sanat hayatının en önemli tavizlerini vermeyi kabul edince süper starın da gazino neonlarına adı yazılabildi. Bu iş Pekkan açısından sanat politikasındaki istikrarsızlığını gösterirken, cebini dolduran paralar da yediden yetmişe herkesin çenesini yormaya başladı. "Duydun mu Ajda gecede 1 milyon alacakmış", “Ajda'ya helal olsun be 850 000 lira alıyor", "Ajda’nın bir gecelik yevmiyesini biliyormusun? Tam 750.000", "Yok canım alacağı o da eline geçecek olan 550.000 liraymış" diye... Millet kendi cebindeki kavgayı unutmuş sanki kuruşlardan söz eder gibi Ajda'nın bir gecede alacağı paranın hesabını yaparken geçtiğimiz hafta Stüdyo Erol’da Yüksel Uzel ve Müjde Ar'la birlikte sözüm ona basın toplantısı yapan Ajda Pekkan herkesin yüreğine su serpermiş gibi önemli parasal açıklamayı yaptı; "Bir gecede 200.000 lira alacağım." Duyanların bıyık altından güldüğü bu rakam aslında 600.000 liraydı Ancak Ajda Pekkan bir süperstar olarak masraflarının da süper olduğunu belirtirken sadece bu program için bir gecelik masrafının 400.000 liraya ulaştığını vurgulayıp eline kalan paranın 200.000 lira olduğuna açıklık kazandırı verdi. İster inanın ister inanmayın bu sizin bileceğiniz iş sevgili okurlar ama gazinoya gidenler adam başına ödeyecekleri parayı gördüklerinde kimin ne para kazandığını çok iyi anlayacaklar. Çünkü gecede 600.000 lira alan Ajda'nın masrafları çıktıktan sonra 200.000 lira kazanacağını söylemesi üzerine yine bir gecelik yevmiyelerinin 200.000 er lira olduğunu söyleyen Yüksel Uzel ile Müjde Ar'da herhalde ona yakın masrafları yapacaklarından 50 veya 100 bin liraya çalışacaklar...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Bahar Öztan ''Eski Kocamdan Koca Olmaz'' Dedi

Kendi aralarında nişan takan Bahar Öztan ’ın eski kocası futbolcu Kasım Gündüz ile Hüner Coşkuner ’in ablası Sema Coşkuner, çok yakında bir gazinoda verecekleri bir yemekle bu nişanlarını ilan edecekler. İnsanoğlu ne tuhaf doğrusu... Hele kadınların işlerine akıl sır erdirmek gerçekten güç... Ne zaman ne yapacakları, nerde, ne söyleyecekleri belli olsaydı, kadından canı yanan biri çıkıp da “Allahım kadın varkan, sen neden şeytanı yarattın?” der miydi? Bunu hangi kadın kabul eder bilemeyeceğiz ama Bahar Öztan’a sorarsanız, “erkek milleti”nin şeytanın ta kendisi olduğunu söylüyor. Zaten zamanında yani futbolcu Kasım Gündüz’le evli olduğu günlerin bitiminde de kocasını böyle suçlamış ve onunla beraberken, film çevirmek için İstanbul dışına çıktığı zaman evlerine ucuz kadınları getirdiğini, artık bu hale tahammülü kalmadığını, dolayısıyla bu yüzden ayrıldığını bas bas bağırmıştı... Ayrıldığı kocası Kasım Gündüz, şimdi yeni bir evliliğe soyunuyor... Şarkıcı Hüner Coşkuner’in gerçe...

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Fatma Girik'in Çıplaklıktaki Cömertliği

DÜNYANIN birçok yerinde olduğu gibi sinemaya da muhtelif yollardan gelinir; gelenlerin çoğu şöhret olup bol paraya kavuşma hayalini içlerinde bir virüs olarak taşıyarak silinip kaybolurlar, bir kısmı daha ilk edimini attığında önündeki bütün kapıları ardına kadar açık bulup zahmetsizce merdivenleri tırmanır; kimi dert çeker, çile çeker ama, direnir, şansını bekar. Şans günün birinde ona gülünce her şey birden ışıldar, şan, şöhret, para, hayranlar onun olur... Fatma Girik ’i hangi sınıfa sokabilirsiniz. Bize kalırsa bu klasik sınıflamanın dışındadır Yeşilçam ’ın mavi gözlü, açık sözlü Fato’su... Dışındadır, çünkü o şöhret olmak için çile çekmemiştir. Evet, sinemaya figüranlıkla başlamış, «Günahkar Baba» da, «Beş Hasta Var» da figüranlık yapmıştır, ama birden başrole fırlamış ve bir daha oradan aşağıya inmemiştir. Ama ne var, biliyor musunuz? Fatma Girik'in asıl çilesi o zaman başlamıştır. Yeşilçam'da kadın yıldız öpüşmez, soyunmaz, makyajsız kamera karşısına geçmez, İsta...

Bu Gacıya Bir Baro

Çingeneler.. Kendilerine özgü konuşmalarıyla rahat yaşantılarıyla ve özgürlüklerine düşkünlükleriyle yüzyıllardan bu yana gelen toplumunuzun küçük bir parçası, sanatçı ruhlarıyla önlü kompozitörlere ilham kaynağı, yazarlara roman konusu olacak kadar bambaşka bir insan topluluğu olan bu insanların önemi son bir yıldır ülkemizde de hissedilmeye başlandı... Şüphesiz bu önem dünün pavyön şarkıcısı bugünün ünlü assolistl ve çingeneliğini inkar etmeyen Kibariye ile başlayıp başka ''iye'' takısı ile gazino sahnelerinde boy gösteren çingene veya çingene olduğunu iddia eden ses yıldızlarıyla güncelleşti... Ancak düne kadar olduğu halde ''Çingene''liğini inkar eden, aslını söylemekten utanan kişilerin bugün çingene olduğunu iftihar ederek söylemesi toplumun bu özellik sahibi kişilere gösterdiği ilgiyle gelen maddi manevi kazançtı. Ünlü şarkıcıların bile sahnelerde çingene oyun havalarıyla göbek atmaları, sahne gösterilerine özel olarak ''Çingene gö...