Ana içeriğe atla

Güngör Bayrak Eurovision'a Soyundu

4 Kasım akşamı sona eren Eurovision Şarkı Yarışması başvuru süresinde yarışmacıların çoğu ses bantlarını teslim etmek için son dakikaları bekledi. İşte o günün saat saat hikâyesi...
Eurovision Şarkı Yarışması’nın başvuru süresi 4 Kasım günü saat 18.00’de sona erdi... Geçen yıllara oranla pek ilgi görmeyen yarışmaya katılmak için başvuruda bulunan eser sayısı, bu yıl 84 olarak saptandı.
Son güne değin sadece sekiz eser için başvuruda bulunulan yarışmaya ilgi 4 Kasım günü doruğa ulaştı... Başvuruda bulunulan eserlerin ve başvuruda bulunanların büyük bölümünün rumuzla katıldıkları yarışmanın bu yılki en renkli yarışmacısı ise soyunarak üne ulaşan Güngör Bayrak’tı... Müzik dünyasında Eurovision dedikoduları arasında Ali Kocatepe, Neco ve AyşegülAldinç’in bu yıl da şanslarını denedikleri konuşulurken, Güngör Bayrak’ın Durul Gence’nin bir parçası ile başvuruda bulunması üzerine tüm gözler Güngör Bayrak’ın üzerine çevriliyordu... Kimileri Güngör Bayrak’ın bu davranışını çıplak yıldızın Eurovision’u da reklam aracı olarak kullanması şeklinde yorumlarken, bazı çevrelerde “Güngör Bayrak’ın sahne deneyimi yeterli... Eğer seslendirdiği parça tutarsa, hafif müzikte bir çıkış yapabilir” şeklinde konuşuyorlardı...
Norveç’in Bergen kentinde 3 Mayıs’ ta ülkemizi temsil edecek şarkının seçileceği Türkiye elemelerine katılacak parçaların başvuru süresinin sona erdiği gün saat 10.00 sularında TRT Müzik Dairesi’nde gözle görülen bir huzursuzluk vardı... O ana değin sadece 8 parça için başvuruda bulunulmuştu... Eğer son günü bekleyenlerin sayısı çok değilse, bu yılki Eurovision’un sonu fiyasko olabilirdi... Ancak saatler ilerledikçe başvuruda bulunanların sayısı artıyordu... Saat 11.00’e gelindiğinde kuryeler tarafından gönderilen eserlerin sayısı 39’a yükselmişti... Saat 15.30’da ise başvuruda bulunulan eser sayısı 64’e ulaşmıştı... İşte bu sırada Eurovision’ un gedikli yarışmacılarından Yusuf Eradam kapıda göründü... Eradam şarkı bandını TRT görevlisi Handan Kocabalkan’a teslim edip, ayrılırken, bu yıl şeytanın bacağını kıracağını söylüyordu...
Başvuruda bulunmak için gelenlerin sayısı saatler ilerledikçe artıyordu... Saatler 16.00’yı gösterirken Eurovision’a katılan parça sayısı 71’di... Bu arada İstanbul Radyosu eski müzik prodüktörlerinden Nejat Çetinok'da TRT Müzik Dairesi’ne geliyor ve üç eserle başvuruda bulunuyordu... 1981 Kasım’ında TRT’den ayrıldıktan sonra organizatörlük ve basın ve halkla ilişkiler müdürlüğü gibi görevlerde bulunan Nejat Çetinok getirdiği eserlerin sözlerini kendisinin yazdığını, Grup Piramit ve Rüya Ersavcı iie çalıştıklarını söylüyordu... Nejat Çetinok’dan sonra Suavi Karaibrahimgil'de TRT Müzik Dairesi’ne gelip, kendi bestesi ve kendi seslendirdiği parça için başvuruda bulunuyordu... Saatler 18.00’e gelmişti... Artık katılma süresi sona ermişti... Kayıtlar “Maden” rumuzlu şarkı ile başlamış, “Çiçek” rumuzlu şarkı ile Eurovision Şarkı Yarışması’nın ilk sayfası kapanmıştı...
Şimdi çalışma sırası TRT’de... Bestelenen, seslendirilen ve banta kaydedilen şarkılar bu yıl ilk kez iki ayrı seçici kurul tarafından değerlendirilecek... Ve, önce birinci grup tarafından dinlenip, eleme yapılacak... Daha sonra ikinci kurul yarışmanın birincisini seçecek...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer ’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konse

Deniz Gökçer Tercihini Yaptı

TİYATROYLA pek fazla içli dışlı değilseniz bile muhakkak Deniz Gökçer adını duymuşluğunuz vardır. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’le, aynı tiyatronun sanatçılarından Mediha Gökçer'in kızlarıdır Deniz Gökçer. Ne yalan söylemeli, geçen gün Acar Filim platosunda karşı karşıya gelip tanıştırılıncaya kadar, benim de kendisi hakkındaki bilgim bundan fazla değildi. Pek onun «Genel müdürün kızı olmaktan öte» iyi bir tiyatro artisti, sözü edilir, hesaba katılır bir sanatçı olduğunu duymuşluğum: «Andromak» ta, «Damdaki Kemancı» da, «Bir Bardak Su» seyretmişliğim vardı. Platoda, iki plan arasında tanıştırıldık Deniz Gökçer'le. El sıkıştık, kenardaki iki sandalyeye oturup konuşmaya başladık. 1945 yılında, Ankara'da doğmuş Deniz Gökçer... Önce Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'ne gitmiş, orada 6 yıl okumuş. Sonra şiddetli bir «lumba go» onu Bale Bölümünden ayrılmaya mecbur etmiş. Bunun üzerine yeniden imtihanlara girmiş Deniz Gökçer, bölüm değiştirip Devlet Konser

Türkan'ın Oyununa Geldim

TÜRKAN'IN OYUNUNA GELDİM Bir yanardağ...Aylardan beri için için kaynayan...Patlamaya pek niyeti olmadığı halde, koşullar sonucu büyük bir gürültüyle patlayan bir yanardağ... Ve şimdi ateş saçan bu yanardağ Cihan Ünal'dan başkası değil...Türkan Şoray'olan aşkı neredeyse şarkılara türkülere konu olacak duruma geldiği halde işin başından beri ortaya Şoray'la birlikte kesin çizgiler koymayan ve “bile bile lades”li sözler olan “belki”leri,”olabili”leri çok güzel bir şekilde vurgulayan Cihan Ünal,içnde yaşadığı koşulların birdenbire yön değiştirmesiyle artık dayanamadı ve patladı.Ve kanımızca tüm kamuoyunu ilgilendiren, kendisinin Türkan Şoray'la olan aşkının getirdiği,zihinlere çöreklenen bir çok soruya ışık tutan şaşırtıcı itiraflarda bulundu...Cihan Ünal'ı aylar sonra itiraflara zorlayan neden kuşkusuz herkesin evlnecekler gözü ile baktığı bir sırada Türkan Şoray, yeni bir oyunuyla Ruçhan Adlı gibi aşk yaşadığı Cihan Ünal'ı terkedilmiş pozisyonuna soku

Şey Dergisi’nin 1984 Tarihli 29. Sayısı

https://www.tozlumagazin.net

Nilüfer'in Kara Lekesi

Tüm çıplaklığıyla bilinmeyen bir olay hakkında konuşmak ve kişiler hakkında suçlamalarda bulunmak yanlış hir harekettir... 14 Nisan 1981 tarihinde resmen boşanmaya karar veren Nilüfer ve Yeşil Giresunlu arasındaki sürtüşmeler de, sonunda bu olayın kahramanlarına koca bir «Kara leke» sürüverdi. Yeşil Giresunlu'nun basına yaptığı açıklamalar oldukça ilginç ve bir o kadar da düşündürücü idi. Giresunlu aynen şöyle diyordu: «Nilüfer'in bir buçuk yıldan bu yana Mehmet Kölük adlı kişiyle ilişkisi vardır.» KADIN KADINA BİR SOHBET Bu olay hakkındaki gerçekleri bulmak için genç sanatçının evine giderek kadın kadına konuşmak istedim. Etiler'deki evinde beni annesi karşıladı... O da üzgün, o da çaresizdi. Bunca yıl büyütüp gözünün içine baktığı kızının «ihanet»le damgalanmasını hazmedemiyordu.. «Kızım sanatçı ama biz mazbut bir aileyiz. Ben dul kaldığım zaman Nilüfer henüz 9 yaşındaydı. Onu bugünlere getirene kadar neler çektim. Üç yaşında astıma yakalandı, yıllarca tedavi