Yüksel
Uzel evini şimdi daha da fazla seviyor. Çünkü en büyük aşkı
olan çiçek tutkusunu istediği gibi gerçekleştirmiş, botanik
bahçesini aratmayacak bir köşe hazırlamış, üstelik tüm
bakımını da seve seve kendi yapıyor ve bütün gun evden dışan
adını atmıyor...
Tıpkı
bir yılan hikayesine dönen Ajda'nın sahneye çıkma olayındaki
son perdenin en büyük rolünü oynayan Yüksel Uzel Ankara’dan
gelip ayağının tozuyla aranan assolist yerini doldurdu. Ama
sahnede ne zaman bir çiçekten veya çiçeği anımsatan bir diziden
oluşan şarkısını söylese, ne zaman çevresini donatan
çiçeklerine şöyle bir baksa bir an için seyircilerine yaşattığı
duygulardan kopup, içinden şöyle bir evine kadar gidip geliyor...
Nasıl
gidip gelmesin ki, çiçeğe olan tutkusu sanatçının o çok
sevdiği evini adeta bir botanik bahçesine benzetmiş. Tavanlara
kadar ulaşan, saksılardan taşan veya görünümleriyle bir bahçe
gibi duran çiçeklerinin arasında bütün gün vaktini geçiriyor
ama yine de doyamıyor. Sabah kalkar kalkmaz bir annenin çocuğuna
baktığı gibi vitaminlerini, suyunu veriyor, saksılarındaki
toprakları karıştırıp havalandırıyor sonra da karşılarına
geçip onların yeşilliklerinde tüm yorgunluklarından arınıyor...
Ve istemeye istemeye ayrılıyor yanlarından.
Sizin
anlayacağınız Yüksel Uzel tam bir bitkisel hayal içerisinde.
Günün yarısından fazlasını çiçeklerinin arasında geçiriyor
ve bundan da büyüh mutluluk duyuyor. Arkadaş gibi olmuş onlarla
ama, gittikçe çoğalttığı yeşilliklere yakında koyacak yer
bulamaz ve evindeki koltukları, kanapeleri dışarı atıp,
çiçeklerinin saksılarına yer ayırırsa hiç şaşmamak gerekir.
Çünkü bugüne kadar böylesine büyük bir aşkı hiç birşeye
karşı duyamamış Uzel...
Yüksel
Uzel'in evinin dört bir yanında birbirinden güzel çiçekler var.
Onlara çocuklarıymış gibi bakan sanatçının zamanının çoğu
botanik bahçesindeki bahçıvan gibi geçse de büyük zevk
duyduğunu ve dinlendiğini söyleyerek çiçeklerini daha da
zenginleştireceğini söylüyor...(diğer haberler için aşağıdaki
linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder