Ana içeriğe atla

Salih Güney Eşi Zeynep Tedü'den Boşanıyor

BİRBİRİ ardısıra devrilen yaprakların değil ama, değişen takvimlerin Salih Güney’in hayatında büyük bir yeri var. Salih Güney için yılbaşları sadece bir yılın gidip, yerine yenisinin geldiği bir gün değildir, onun hayatının kilometre taşlarında daima yılbaşları yatar. 1944 yılı başında (1.1.1944) doğmuştur Salih Güney... Uzun süre flört ettiği Zeynep Tedü ile 1.1.1968 gecesi evlenmeyi kararlaştırmışlardır. Nişan da yılbaşına çok yakın günlerde yapılmıştır (8.1.1968). Sonra iyi günler yaşanmış, yapraklar peşpeşe duvardan yere düşmüş ve 1968 yılbaşında evlenmeye karar veren çift 1971 yılbaşında da boşanmaya karar vermişlerdir. Evet, uzayıp giden söylentiler böylece söylenti olmaktan çıkmakta, «boşanma» gerçekleşmektedir. Peki ama sebep? Bu sebebi Salih Güney şöyle anlatıyor:
- «Mutlulukla dopdolu bir 3 yılı geride bıraktık. Ebru adlı nurtopu gibi bir çocuğumuz var. Peki, niye ayrılıyoruz? Bakın mesela şimdiki hayatımızdan bir örnek vereyim size. Ben sabah erkenden sete giderken Zeynep uyuyor. Ben akşam yorgun argın eve geliyorum Zeynep o sırada tiyatroya gidiyor. O tiyatrodan eve geldiğinde bu sefer ben uyumuş oluyorum. Sabah erkenden kalkıyorum, Zeynep gene uyuyor. Yani gün oluyor ki karı-koca bir çrft laf etmek bir yana, birbirimizi göremiyoruz bile. Tabii bu sebep değil. Bunun yanısıra ikimizde de bir birikim var. Eninde sonunda tatsızlıklar, münakaşalar başlıyacak. Uzun uzun düşünüp karar verdik. 'Anlaşarak ayrılalım,' dedik. Çocuğumuz var arada. Nasıl olsa aynı işleri yapıyoruz. Sık sık karşılaşıp dostça görüşeceğiz. Böylesi, bir beraberliği kavga gürültü sürdürmekten çok daha iyi gibi geldi bize.
«Zeynep dünyanın en iyi insanıdır. Onu üzmek, kırmak, yaralamak istemem. Fakat yaşadığımız, içinde bulunduğumuz şartlar, çok iyi biliyorum, bir gün bu neticeyi doğuracaktı.
Onun için ayrılmayı bir an önce arzuluyor ve samimî söyleyeyim, acele de ediyorum. Anladığım kadarıyle Zeynep de aynı düşünceleri paylaşıyor benimle.»
Salih Güney ev aramaya başlamış bile. Ev tutar tutmaz annesini de yanına getirecek. Buraya kadar hep Salih Güney’i anlattık. Biz konuşurken Zeynep Tedü de yanımızda. Peki o ne yapacak, genç bir «dul» olarak hayatını nasıl tanzim edecek.
- «Ben annemin yanında oturacağım, tiyatroya devam edeceğim» diyor Zeynep Tedü. «Ebru da annenin yanında kalacak. Salih’le de dost olarak kalacağız tabii.»
Evet, neresinden bakarsanız bakınız bu son derece «medeni» bir boşanmadır. iki genç sanatçı nasıl «anlaşarak» evlenmişlerse yine «anlaşarak» boşanmaktadırlar, iki parmakta taşınan alyansın birbirine lağladığı insanların bağlılığı bundan ionra da bir yönden devam edecek. Ebru ikisinin de çocuğudur ve biri çin diğeri «eski eşi» olmaktan önce «çocuğunun anası», «çocuğunun tabası »dır...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...

Olay Kadın Christine Haydar

Milli gelinimiz Christine Haydar , uzunca bir süredir ilgileri üzerinde topluyor. Christine Haydar denildiğinde herkes farklı şeyler düşünüyor haliyle... Tarihe düşkün olanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarını hatırlayıp, çöküşün neden bu kadar şiddetli olduğunu keşfediyorlar. Tarihle arası hoş olmayıp da, gazino sahnelerinde kadın vücudunun inceliklerini araştırmayı tercih edenlerin aklına ise, güzel ve düzgün vücutlu bir kadın düşüyor. Beş parmağın beşinin de bir olmayacağına göre, değişik renk ve zevklerden hoşlanan insanların Christine Haydar adını duyduklarında değişik şeyler düşünmeleri, hatta bazı düşüncelerini çok ileri noktalara götürmeleri de olağan bir durum. Milletin hayal dünyası torba değil ki büzesin! TARİHİ KÖKEN Aslında Christine Haydar'ın şöhret yolu tarihi kökeni sayesinde açıldı... Türkiye'de herkes Christine Haydar'ın hangi «Haydar Paşasnın gelini olduğunu bilimsel metodlarla araştırırken, Avrupa dergileri paşaları atlayıp Christine...

Fikret Hakan'ın Sancılı Dağarcık'ı

Fikret Hakan yılların birikimini sonunda ak kâğıtlara döktü... Başarılı bir sinema sanatçısı olarak tanıdığımız Fikret Hakan ’ın değişik bir yönü olan şiir dünyasını, yakında piyasaya çıkacak olan, «Sancılı Bir Dağarcık» adlı kitapta tanıyacağız. Ortaokul sıralarında yakalandığı, (kendi deyimi ile) «manzume» yazma tutkusu giderek şiire dönüşen sanatçı, sonunda bugüne kadar oluşturduğu şiir dağarcığını bir kitapta toplamaya karar verdi. Yakında çıkacak olan kitapta 35'e yakın şiir yer alacak. Dilerseniz sanatçının iki şiirine yer verdikten sonra, şiir konusundaki görüşlerini kendisinden dinleyelim. «Bende bu uğraşı çoğu gençte olduğu gibi ortaokul sıralarında başladı. Ama o yıllarda daha çok 'manzume' beğenirliği içinde gelişir kişide bu. Çoğu insanda da yüksekokul dönemi ile tavsamaya başlar... Çalışma yaşamına girincede, kişinin 'manzume severlik' ile ilişkisi kesilir... Aydın geçinen pek çok insan, kişiyi gerçek şiire götürecek okumayı ve öğrenmeyi sürdür...

Nükhet Duru'nun Çıplaklığı Başına Dert Oldu

ARTIK Nükhet Duru gecede 3-4 yerde sahneye çıkan bir uvertürdür. Repertuvarına daha bir dikkat eder; saçına, giyimine, hareketlerine daha bir özen göstermeye gayret eder. Bu arada Yeşilçam'dan da film teklifleri gelmektedir. Ve yıl 1970'tir. Ayhan Işık, Bahar Erdeniz ve Yusuf Sezgin 'in başrolleri paylaşacakları bir filmin hazırlıkları yapılmakta ve bu filme bir kadın oyuncu aranmaktadır. Ve Nükhet Duru adında karar verir yapımcılar. O günleri de şöyle anlatır Duru: «Bir gün çalıştığım gazinonun kulisine bir prodüksiyon amiri geldi. 'Nükhet Hanım hikaye tam size göre, Ayhan Işık'la oynayacaksınız' dedi. «Ben 'Oynayamam, imkanı yok' dedim. Adam 'Neden?' diye sordu. «'Zaten gecede üç dört yerde sahneye çıkıyorum. Gündüzleri de uyuyorum filmi ne zaman çekeceğiz. Film çekmeye zamanım mı var?' dedim. «'Biz çekim saatlerini sizin boş saatlerinize göre ayarlarız' dedi adam. «Sonra çekimler başladı. Ben ne filmin adını b...

Ajda Pekkan'ın Gönlünde Yatan Aslan

1962 yılında Ajda Pekkan hiç kimsenin tanımadığı meçhul bir şantözdür. Moda Deniz Kulübünde beş para almadan, belki ilerde şöhret olabilirim ümidiyle, şarkı söylemekte, zirveye doğru yükselebilmek için açık bir kapı aramaktadır. Aradan bir yıl geçmiştir. Sıcak bir haziran gecesinde Ajda Pekkan üçü kız, ikisi erkek beş arkadaşıyle Suadiye'de bir gazinoda oturmaktadır. Konu şarkıcılık üzerinedir, ama konuşmaların içinde sık sık «şöhret» kelimesi geçmektedir. Sohbetin heyecanlı bir anında üç kızdan sarışın olanı Ajda Pekkan'a, orada bulunan herkesin tasdik ettiği, fakat Ajda’nın hiç, ama hiç düşünmediği cazip bir teklifte bulunur: «Ajda SES Mecmuası'nın Sinema Artisti Yarışması'na niye girmezsin? Gençsin, güzelsin, kültürlüsün, muhakkak birinci olursun!» Ajda Pekkan güler bu sözlere. Ve arkadaşlarına üç ay önce başından geçen bir olayı anlatır: «Çocuklar görüşlerinizde belki haklısınız, ama bilemiyorum ki... Üç ay kadar önce tesadüfen 'Zavallı Necdet' film...