Ana içeriğe atla

Orhan Gencebay'ın Kara Bulutları

FİLMİN de uğursuzu olur mu demeyin. Pek ala olur. Film uzadıkça uzar, aksilikler, hastalıklar birbirini takip eder ve sonunda buyrun size, «Uğursuz bir film».
Başrollerini Orhan Gencebay ve Müjde Ar'ın paylaştığı, Şerif Gören tarafından Gülşah Film hesabına Kuşadası’nda çekilen film de, böyle uğursuz filmlerden biri olmaya namzet. Film çekimi başladı başlıyalı, aksilikler birbirini takip ediyor.
HER SEY KAPTANIN İÇKİYİ FAZLA KAÇIRMASI İLE BAŞLADI...
Filmin bir sahnesinde Mete Sezer, Kuşadalı bir kaptanı canlandıracaktı. Arandı tarandı o sahneye uygun bir tekne bulundu, kaptanı ile ertesi gün öğleden önce buluşmak üzere anlaşıldı... Ertesi gün bütün ekip ve oyuncular yat limanıno bakan otelde toplandı. Kamera ve diğer aksesuarlar hazırlandı. Gözler her an yat limanına girmesi beklenen motoru arıyordu. Saat 12.00 oldu, 14.00 oldu, 16.00 oldu, ortada motor falan yoktu... Herkes sigara üstüne sigara içiyor, boğucu sıcaktan kurtulmak için yelpazeleniyor, sıkıntı içinde bekleşiyordu. Sonunda saat 18.00 sularında uzaktan motor göründü, geldi yat limanına bağladı. Ekip, apar topar motorun yanına gittiğinde, kaptan özür diliyordu, «Abi sorma, akşam biraz fazla kaçırmışım, bir türlü kendimi toparlayıp gelemedim ..» Tabii bir çalışma günü böylece heba olup gitmişti.
Aksilikler bu kadarla kalsa iyiydi de, ne yazık ki bu kadarla kalmadı. Ertesi gün ekip saat 12.00’ye doğru toplanıp çekime gidecekti, ancak son dakikada bir telefon geldi; Sevim Emre ve Orhan Gencebay hastalanmışlardı, çekime gelemiyeceklerdi. Sonradan öğrendik ki. Sevim Emre midesinden rahatsızlanmış, pek tehlikeli olmayan ufak bir kanama geçirmiş, arkadan Orhan Gencebay da sıcaktan ve yorgunluktan rahatsızlanmış... Böylece bir gün daha gitti.
Hastalanma olayından sonraki gün Fransız Tatil Köyü'nde çekim yapılacaktı. Bu iş için pek çok yere başvurulmuş, çalınmadık kapı bırakılmamış ye gerekli izinler alınmıştı. Ancak, dedik ya, aksilikler bir geldi mi tam geliyor. Bu kez de son dakikada bir haber geldi: Kuşadası Fransız Tatil Köyü’nde o gün özel bir parti varmış ve film çekimi yapılması olanaksızmış... Bunun üzerine film ekibi hemen başka bir mekanda, diğer sahneleri çekme çarelerini araştırmaya başladı ama, tabii bu çalışmadan istenen randıman sağlanamadı.
Daha böyle irili ufaklı pek çok aksaklık sonucu film uzadıkça uzuyor, bir türlü bitmek bilmiyordu ama, dilerseniz bunların hepsini sıralayıp içinizi daha fazla karartmaktansa, biz biraz da filmden bahsedelim.
Adı şimdilik «Feryada Gücüm Yok» olan filmde Orhan Gencebay ve Müjde Ar dışında başlıca rolleri Mete Sezer, Pembe Mutlu ve Nuri Alço paylaşıyorlar, Ahmet Soner'in senaryosunu yazdığı filmin yönelmeni Şerif Gören, bugüne kadar çevrilen «şarkılı» filimlerden farklı bir yapıt ortaya köymayı amaçladıklarını söyleyerek, bu farklılığı şöyle anlatıyor:
«Türkiye'de şarkılı filmlerin umulandan daha fazla seyircishvar. Ancak, bu seyirci çoğunlukla başka tür filmleri izlemiyor. Bu son çalışmamızda biz bu seyirciye de seslenebilmeyi, onlara belirli estetik değerleri olan, mesaj iletebilen bir film yapmayı amaçladık. Umarım çalışmalarımız sonucunda istediğimiz hedefe ulaşabiliriz.»
Öte yandan filmde rol alan sanatçılar Kuşadası gibi doğal ve turistik güzelliklere sahip bir yerde, bu güzelliklerden yararlanamadan günlerin geçip gitmesinden üzüntü duyuyorlar. Tüm ekip kızgın güneşin altında her gün «kamera», «motor», «stop» sesleri arasında harıl harıl çalışıyor...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Turgut Özatay Evlendi

1964 yılını 1965'e bağlayan günlerdeyiz... İstanbul rıhtımına güzel bir Italyan gemisi yanaştı: «San Marco»... Gemiden çıkan turistler Istanbul'ın tarihi anıtlarını, tabiat güzellikleri görmek istiyorlar. Geminin merdivenlerinden iki İtalyan kızı iniyor. Tam o sırada Türk sinema dünyasının ünlü karakter oyuncusu Turgut Özatay da orada bir arkadaşını ziyarete gelmiş. Kızlardan İngilizce bileni Turgut'a, «Ayasofya'ya ne taraftan gidebiliriz?» dîye sordu. Turgut da bu iki turist kıza, «İsterseniz otomobilimle sizi oraya götürebilirim,» cevabını verdi. Biraz sonra üç kişi Ayasofya'nın 1500 yıllık kubbesi altında geziyordu. Genç kızlardan Cinzia Morigi adında olanı Fransızca biliyordu ve Urbino üniversitesinde felsefe doktorası yapıyordu. Cinzia, İtalya'ya gittikten sonra, pek beğendiği Turgut Özatay'a bir teşekkür mektubu yazdı. Turgut bu mektubu arkadaşı Vladimir Krasovsky'ye tercüme ettirdi. Mektuplaşma aylarca, hatta yıllarca devam etti. 1965 geçmi...

Rol Yapmayı Unutmuşlar

İki yıla yakın süredir gazino sahnelerinden ve film setlerinden uzak kalan Meral Zeren kendisine, çalışma izni vermeyen parasal aşkından koptuktan sonra fiziki bir değişimle ortaya çıktı. Önce assolist olarak sahnelere döneceğinden ardından plak çalışmalarını hızlandıracağından söz eden güzel yıldız birde baktık ki geçtiğimiz günlerde söylediklerinin tersine önce film, setlerine dönüş yapıvermiş. Başrol de olsa pek öyle iddialı bir yapım olamayan filmin setinde Zeren'i gördüğümüzde yanında kendisi gibi setlerden uzak kalan eski bir film yıldızı daha vardı. Fazla kilolarını attığını söylemesine rağmen yine de hayli tombiş sayılan Ayşen Cansev 'den başkası değildi bu yıldız. Filmin erkek oyuncuları ise Yusuf Sezgin ile Salih Kırmızı idi. Yani filmcilerin tabiri ile dördünü biraraya getirseniz ancak işi kurtarır dedirtecek cinsten bir kadro ile çekime başlanmıştı.. Yavuz Film adına çekilen ve yönetmenliğini Yavuz Özışıklar'ın üstlendiği filmin çekim programı her yönüyle güze...

Kartal Tibet'in Hayranlarının Sevgisi

Sinema yıldızlarının oturduğu semtlerin posta müvezzilerine Allah sabırlar versin. Öyle ya, onlar muhakkak ki meslekdaşlarından hem daha çok çalışmakta, hem de daha çok yorulmaktalar. Üstelik sadece her Allahın günü o yıldızın» evine 50 ile 100 arasında değişen mektup taşısalar gene iyi, arada «hayranlardan gelen hediyeler» de var.. Geçenlerde Bebek’e gitmiştik. «Hazır gelmişken bir de Kartal Tibet'e uğrayalım,» deyip Arif Paşa yokuşuna saptık. Ayağımız uğurlu mudur, nedir? Biz girdikten sonra kapı kısa aralarla çalınmaya başladı. Önce Gündüz hanımın ahbapları geldi, peşinden Kanat için ısmarlanan oyuncakları getiren adam ve peşinden mahallenin emektar müvezzii... Kartal Tibet kucağında büyük bir mektup tomarıyla yanımıza geldiği zaman dikatimizi hemen zarfların arasında göze çarpan bir paket çekti. Bir «Kartal Tibet» hayranı tutmuş, okuyup çok beğendiği «Kopuk Takımı» adlı kitaptan bir tane daha alıp hayranı olduğu yıldıza göndermişti. Bu, bizim aklımıza bir konu getirdi: A...

Sema Yardımcı İntikam İçin Assolist Oldu

Gazino sahneleri genç bir assolist daha kazanıyor... Üstelik bu assolist nikah masasından gazino sahnelerine transfer olan 21 yaşında taptaze bir bakire... ŞEY, genç kızlara ibret olacak bir evlilik dramını gün ışığına çıkartırken, adı önümüzdeki günlerde gazino neonlarının tepesine yazılacak Sema Yardımcı’yı da bir filmlik ve fotoromanlık deneyimine rağmen ilk kez tanıyacaksınız... Günlük gazetelerde çok okuduk “Bahtsız gelin” haberlerini. Ama böylesine ilk kez rastladık. Adını fotomodel - manken olarak duyurmaya çalışan bir kız gazino çevrelerinde “Assolist” olarak konuşulurken duyulmamış bir sosyete skandalı ortaya çıktı. Ünlü bir armatör ailesinin denizci oğlu Feyzi Oskay’ın nikah masasında bırakıp kaçtığı Sema Yardımcı’nın intikam uğruna assolist olmaya karar verdiği gazino çevrelerinde günün konusu şimdi. İlk sınavını Maksim Gazinoları’nda vereceği söylenen Sema Yardımcı’yı sahne tuvaletlerini diken ünlü modacı Gürna Çapa’nın yanında bulduk. Önceleri hiç konuşmak istemeyen “...

Zavallı Oya Hep Yatakta

Oya Aydoğan 'ın sinemadaki çizgisi bellidir... Çevirdiği her filmde mutlaka dişiliğini şöyle ya da böyle gösterir ya da göstertirler... İşte, Berhan Şimşek’le birlikte oynadığı son filmi olan “Zavallılar”da da, Oya Aydoğan bir türlü yataktan çıkamadı. Çeşil çeşit zavallılık vardır... İnsan, açlıktan zavallıdır, çaresizlikten zavallıdır, işsizlikten, parasızlıktan, kimsesizlikten zavallıdır... Fakat bizim bilmediğimiz bir başka zavallılık türü daha varmış... Aşk zavallısı... Bunu nerede mi teşhis ettik? Hemen söyleyelim, Oya Aydoğan'ın son çevirdiği filmin setinde... Yapımcı Kemal Dilbaz adına, yönetmen Ümit Efekan tarafından çekilen ve “Zavallılar” ismini taşıyan filmde, Oya Aydoğan, köyden şehre gelip, büyük kentin çarkları arasında kaybolan ve kaderin acımasızlığına karşı koyamayıp, hayalleri yok olan ve sonunda da onun bunun elinde oyuncak olan bir genç kızı canlandırıyor. Bu filmde Oya Aydoğan, yukarıda söylediğimiz gibi tam bir aşk zavallısı... Mekanı ise çoğu ...