Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Neşe Karaböcek aramasıyla eşleşen yayınlar gösteriliyor

Neşe Karaböcek Müzikal Yapacak

Eski parlak günlerine yeniden dönmek amacıyla Neşe Karaböcek yeni hazırlıklar içine girdi. Lunapark Gazinosu’nda müzikal yapacak olan Karaböcek’in en güvendiği kişiler ise alt kadrosunda yeralacak olan halkın sevdiği komedyenler... Birkaç ay önce piyasaya çıkardığı bir uzunçalarının dışında sesi sedası çıkmayan ve bir hayli uzun zamandan beri de sahnelere adım atmayan Neşe Karaböcek, yeni yılla birlikte, tekrar eski sükseli günlerini geri getirmek amacıyla yeni bir atağa kalkmaya hazırlanıyor. Bu atağının, daha doğrusu üç aydır gizli gizli hazırlık yaptığı, üzerinde çalıştığı gizli sahne harekatının adı ''Arabesk müzikal...'' Evet, Neşe Karaböcek de son yılların moda hastalığından nasibini alacak ve bir aksilik çıkmazsa Lunapark Gazinosu’nda sergilenecek olan müzikalle tekrar sahnelere dönecek... Yalnız bir farkla... Bugüne kadar yapılan müzikallerden çok değişik olacakmış... Karaböcek müzikalde tam bir ''refarm'' yapmak amacıyla yola çıkıyor......

Neşe Karaböcek Aslında Tiyatrocuymuş

Bazı insanların isimleri veya soyadları kendilerine ihanet ediyor. Mesela adamın adı Kaya’dır ama kendi sertlik bir yana, yufka mı yufka yüreklidir. Adı Güler’dir, ama kendi sanki bir kanuni mani varmışçasına asla gülmez! Neşe Karaböcek'in soyadı da böyle. Sahibine ihanet ediyor. Öyle ya, «Karaböcek» deyince en azından esmer bir hanımla karşı karşıya geleceğinizi sanıyorsunuz, ama gerçek hiç de öyle değil. Neşe Karaböcek beyaz tenli genç bir hanımefendi. Üstelik «Karaböcek» gerçek soyadı da değil, isterseniz işe önce Neşe Alp Sakarya'nın «Karaböcek» kelimesini adının peşine ekleyişinin hikayesinden başlayalım. Yıl 1947. 1942 yılında doğan küçük bir kız 5 yaşındadır. «Karaböcek» isimli bir piyes oynanacak, piyesin başrolünü işte bu 5 yaşındaki kız oynayacak ve hepsinden önemlisi bu işi aralarında devrin Cumhurbaşkanının da bulunduğu büyük bir seyirci topluluğu önünde yapacak. Küçük Neşe herkesi heyecan içinde bırakan bu sınavdan başarıyla çıkıyor. İsmet İnönü de piyes bit...

Fahrettin Aslan Atağa Kalktı

Yeni yılla birlikte atağa kalkan Fahrettin Aslan ’la oğlu Sacit Aslan gazinolarına iki yeni assolist bağladılar. Bunlardan birisi üç yıldır aralarında kırgınlık olan Nükhet Duru diğeri ise bir hafta öncesine kadar Osman Kavran’ın gazinosunda müzikale çıkacak olan ve bu konuda hazırlıklar yapan Neşe Karaböcek ... Uzun zamandır durgun geçen gazino piyasası yeni yılla birlikte bir hayli hareketlendi. Öyle ki, gazinolae arasındaki savaş eski günleri andıracak biçimde açıkça kendini gösteriyor... İşte bu savaşta en büyük atağı da gazinocular kralı Fahrettin Aslan yaptı... Ve Neşe Karaböcek ile Nükhet Duru ’yu kendisine bağladı. Nükhet Duru bizzat Fahrettin Aslan’ın kendisiyle el sıkışırken, gazinoları yöneten oğlu Sacit Aslan da bir başka ünlü ses olan Neşe Karaböcek’e ''Evet'' dedirtti... Aslında iki assolistin, Aslan’larla aralarında enteresan bir bağ oluştu... Dilerseniz önce Nükhet Duru ile başlayalım işe. Üç ay önce tür değiştirip Türk Sanat Müziği ’ne dönme...

Assolist Ayşe Tunalı

Bir eskiçağ efsanesi vardır... Kıbrıs'ın efsanevi kralı «Pygmalion», uzun yıllar çalışır, didinir ve sonunda olağanüstü güzellikte fildişi bir heykel yapar... Heykel öylesine güzeldir ki, kral, kendi elleriyle yaptığı bu heykele aşık olur... Yüzyıllar sonra ünlü yazar G. B. Shaw, bu efsanevi konuyu oldukça geniş bir biçimde yorumlayarak ele alır. Show'un kahramanı genç ve zengin bir fonetik uzmanıdır. Genç adam halk ağzıyla konuşan bir «Çiçekçi kız»la karşılaşır. Ona güzel ve iyi konuşma usulünü öğretmeye çalışır. Londra'nın kenar mahallelerinde çiçek satan güzel Eliza, sonunda hocasına aşık olur. Artık kenar mahalleli çiçekçi Eliza yoktur... Onun yerine son derece lüks bir yaşam süren Eliza vardır... İşte mitolojide «Pygmalion olayı» olarak bilinen ve daha sonra G. B. Shaw tarafından «Çiçekçi kız» biçiminde yorumlanan efsanevi öykü böyle sürüp, gidiyor... Şimdi size sahnelerdeki modern bir «Pygmalion» olayından söz etmek istiyoruz. Bu gerçek öykünün kahramanı ise ...

Özdemir Erdoğan İlk Altın Plağını Aldı

Talebenin ideali sınıfını geçip, mezun olmaktır.. Tiyatro artistinin ideali bol alkış almaktır. Hırsızın, yankesicinin ideali yakalanmadan yıllar yılı masum insanların canını yakmaktır. 20. yüzyılda müzisyenlerin ideali ise, «Altın Plak»larının adedini çoğaltmaktır... Amerika'da plağı bir milyon satana bir «Altın Plak» verilir. Bizde ise bu rakam 30 bindir.. 1969 - 70 sezonunda hafif batı müziği şarkıcılarımız için altın plak yılı oldu desek yeridir. Neşe Karaböcek, Erol Büyükburç, Semiramis Pekkan, Kamuran Akkor, Barış Manço'dan sonra nihayet Özdemir Erdoğan da bir «Altın Plak» sahibi oldu. Özdemir Erdoğan'ın Altın Plak merasimi çalıştığı İstanbul gazinosunda halk huzurunda yapıldı. Sahibinin Sesi idarecileri tarafından «Duyduk Duymadık Demeyin» plağının yüksek satışından dolayı verilen altın plak merasiminde şarkının sözlerini yazan Sezen Cumhur Önal’a da bir «tabak» verildi... (diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın) https://www.tozlumagazin.net

1983 Yılı Böyle Geçti

1983 SANAT olayları bir çok yönleriyle hayli ilginç özellikler taşıyor... Kimi ünlü isimler mutluluk dolu bir yıl geçirirken kimi ünlüler de talihsiz bir dönem yaşadılar... «Yorgun Savaşçı» filminin yakılma olayı, videonun zaferi, dünya gençliğini çıldırtan iki ünlü yapıt ve Türkan Şoray ile Cihan Ünal 'ın evliliği bu yıla rastlayan olayların sadece birkaçı... Tabii yurt içinde olan olayların genel bir değerlendirmesini yapacak olursak herhalde Türkân Şoray’ın evliliği ön sıralarda yer alır. Uzun bir süredir Rüçhan Adlı’yla beraber olan Türkân Şoray'ın bu ani evliliği bütün Türkiye’de sürpriz oldu... Ayrıca Türkiye’de ve dışarıda birçok olay daha cereyan etti 1983’ te... Acı ve tatlı yanlarıyla bir yılın sanat olaylarını izlemek istiyorsanız sayfalarımıza bir göz atmanız yeterli... İşte, ölen, evlenen, yıldızı parlayan ve çeşitli sanat gösterilerine imzasını atarak ünlerini pekiştiren birçok ismin öyküsünü buyrun birlikte okuyalım... BİR FLİM YAKILDI ÇEKİMİ 2 yı...