Küçük Aydın Birsel
denize aşıktı. Balık tutmayı seviyordu. Kayıklara, vapurlara
özel bir tutkusu vardı. Evleri de tam Bebek'te, deniz kiyısındaydı.
Boğaz'in dalgalarının sesiyle uyuyup uyanıyordu. Kırmızı balı
klan, beyaz çiçekleri seviyordu. Üstte Belgin Doruk ve oğlu Aydın
Tarabya'da balık tutarken, altta bir kotranın güvertesinde, yanda
çiçekler arasında sarmaş dolaş görülmektedirler.
Belgin Doruk,
Yeşilçam'da evlilikle sinemayı beraber yürütmenin sırrına
ermiş, bunun en başarılı örneğini vermiş ender sanatçılardan
biridir. Bu haftaki "Yeşilçam'ın Güzel Anneleri" yazı
dizimizin , dört yaşındaki oğluyla birlikte konuğu olan perdenin
"Küçük Hanımefendi"si, sinemanın dışındaki özel
yaşantısında çok iyi bir anne, mükemmel bir eş ve ev kadını
olduğunu göstermiştir. 1953'in Türkiye Güzellik Kraliçesi,
Yeşilçam’a geldiği günden bugüne kadar tutarlı bir yaşantı
sürdürmüş yıllarca zirvede kalmış, iki evlat sahibi mutlu bir
anne olduktan sonra da, sinemadan kopmamış, meslek hayatını
bugüne dek getirmiştir. Çocuklarını çok seven ve tüm yaşamını
onların en iyi şekilde yetişmesine adayan Belgin Doruk, geçtiğimiz
hafta oğlu Aydın’ı yanına aldığı gibi Boğaz'da bir gezi
yaptı. Daha şimdiden baba mesleğim benimseyen Aydın da, küçük
film makinesiyle bol bol annesinin filmini çekti. Ana - oğulun
kaynaşması ve sevişmesi görülecek şeydi...
Belgin Doruk'un dört
yasındaki oğlu Aydın Birsel, en çok kırmızı balıkları,
salata ve cızbız köfteyi oyuncaklarını, annesini, babasını,
ablasını sevdiğini söylüyordu. Büyüyünce babasının
yazıhanesinde oturacağını ve filmci olacağını belirten küçük
Aydın, ara sıra da koco film kutularını kucakladığı gibi film
çevirmeğe kalkıyordu. Son yıllarda Yeşilçam'da çocuk
kahramanlı film modası alını yürümüştü. Yeşilçam'ın en
iyi prodüktörlerinden bîri olan Özdemir Birsel, oğluna film
çevirtmeği düşündüğü halde, mesleğin yorucu yönleri
yüzünden çocuğunun ezileceğini hesaplayan Belgin Doruk buna
karşı çıkıyor ve bu konuda henüz bir karara varılamıyordu.
Oysa Aydın Birsel, çok sevimli, o derece zeki ve kabiliyetli bir
çocuk kanısı uyandırıyordu. Yeşil çam, onunla yeni bir çocukyı
İdiz kazanabilirdi. Sinema makinelerini daha şimdiden kullanmayı
öğrenen küçük Aydın, Boğaz gezintisi sırasında çekicisini
Belgin Doruk'a vererek Anne benim filmimi cek, bakalım iyi resim
veriyorjnuyum. İleride iyi bir artist olursam sakın şaşmayın
diyordu.
Küçük Aydın
Birsel'in en büyük zevki, annesiyle beraber otomobille Boğaz'da
gezinti yapmaktı. Martın soğuk günlerinden birinde sahil yolundan
Tarabya'ya kadar uzanmışlar, denizde küçük kotrayı
yüzdürmüşler, dalgalar yüzünden balık tutamamışlar, elleri
boş dönüyorlardı. Birden otomobilleri arıza yaptı. Bütün
gayretlere rağmen arabayı çalıştıramayacaklarını anlayınca
Aydın Birsel, Belgin Doruk'u aşağı indirdi: "Haydi anne, iş
başa düştü yardım et de arabayı kaldığı yerden kurtaralım.
Yoksa geceyi burada geçiririz"
Belgin Doruk,
Yerilçam'ın en tutarlı yıldızlarından biridir. Özel
yaşantısında bugüne kadar adını hiç bir dedikoduya
karıştırmamiş olan sanatçi, film yapımcısı Özdemir Birsel'le
kurduğu mutlu yuvanın sorumluluğunu taşırken, ev hanımı ve
anneliğin yanı sıra da mesleğini başarıyla sürdürmeği
bilmiştir. Yıllarca zirve de kaldıktan sonra şimdi yılda bir -
iki film çevirerek adini sinema afişlerinde yaşatan Belgin
Doruk'un hayatta en çok sevdiği şey ilk eşinden olan kızı Gül
ve ikinci eşinden olan oğlu Aydındır. Yukarda Belgin Doruk, oğlu
Aydın'la günlük gezintilerinden birinde bankta oturup yorgunluk
çıkarırlarken,aşağı da küçül Aydın, çiçekçiden aldığı
bir buketi verirken görülüyor...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
Yorumlar
Yorum Gönder